Data Loading...
(Re)present Exhibist Sergi Kataloğu Flipbook PDF
(Re)present Exhibist Sergi Kataloğu
128 Views
66 Downloads
FLIP PDF 1.88MB
Arslan Sükan
Aslı Narİn
Bora Başkan
(re)present exhibist: 2 years
Candaş Şİşman
Cİvan Özkanoğlu
01.09.15 - 11.10.15 curator Anna Zizlsperger
Çağdaş Kahrİman
İrem Sözen
Gözde İlkİn
Gözde Türkkan
Güneş Terkol
Kürşat Bayhan
metİN ÇELİK
Sİbel Horada
Sena.
Hamit Hamutcu [email protected] KURUCU FOUNDER Bengü Gün [email protected] DİREKTÖR DIRECTOR Mehmet Kahraman [email protected] SANATÇI İLİŞKİLERİ ARTIST RELATIONS Serhat Cacekli [email protected] MIXER EDITIONS KOORDİNATÖRÜ MIXER EDITIONS COORDINATOR Görkem Dikel [email protected] İÇERİK YÖNETİCİSİ CONTENT MANAGER Ayşegül Papila [email protected] GALERİ ASİSTANI GALLERY ASSISTANT Efe Özmen, Hazal Tokatlıoğlu, Meltem Öztürk, Sevim Acar STAJYERLER INTERNS Mert Gümren GRAFİK TASARIM GRAPHIC DESIGN Seçil Ofset 100. yıl mahallesi massit matbaacılar sitesi 4. cadde no:77 bağcılar, istanbul BASKI PRINT Baskı Tarihi Printing Date 01.09.2015 Bu katalog 01.09.2015-11.10.2015 tarihleri arasında Mixer’de gerçekleşen (re)present exhibist: 2 years sergisi için yayımlanmıştır. Tüm yayın hakları saklıdır. This catalogue has been published for the exhibition (re)present exhibist: 2 years at Mixer, between 01.09.2015-11.10.2015. All rights reserved
(re)present exhibist:2years
01.09.15-11.10.15 mıxer KÜRATÖR Anna Zizlsperger EXHIBIST DERGİSİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Türkiye çağdaş sanatına odaklanan ilk süreli İngilizce yayınlardan, exhibist dergisinin ikinci yıl dönümünde gerçekleşecek olan sergi, exhibist’in ilk sayısından bu yana sayfalarında yer verdiği sanatçılardan bir seçki sunuyor. Heykelden yerleştirmeye, çizimden fotoğrafa, video çalışmalarından dijital sanata kadar birçok yapıtın yer aldığı sergi, exhibist’in iki yıllık serüveninin görsel kronolojisini 14 sanatçının katılımıyla Mixer’in galeri mekânına taşırken aynı zamanda derginin Türkiye çağdaş sanatı için bir platform olma arzusunu da gösteriyor. 14. İstanbul Bienali’ne paralel olarak gerçekleştirilecek sergi, bienalin birçok ana mekânına yakın olmasıyla geniş bir izleyici kitlesini de bu sanatçıları yakından izlemeye ve işlerini yorumlamaya davet ediyor. (re)present exhibist: 2 years, aynı zamanda derginin artmakta olan uluslararası dolaşımından, sanatçı konuşmaları ve sergilere doğru genişleyen bir faaliyet alanına ulaşma hedefinin de bir parçası. Yaratıcılığı, diyaloğu ve eleştirel düşünmeyi desteklemesiyle (re)present exhibist: 2 years sergisi için en uygun çağdaş sanat mekânı olan Mixer’in aynı zamanda exhibist ile genç ve bağımsız sanatçılara alan açmak, İstanbul sanat ortamını dünyaya tanıtmak ve Türkiye’deki eleştirel sanat yazımını desteklemek gibi birçok ortak hedefi paylaşıyor. Türkiye çağdaş sanatına odaklanan tek bağımsız, İngilizce ve kâr amacı gütmeyen dergi olan exhibist, Avrupa, Amerika ve Asya kıtalarında yer alan 25’ten fazla noktada okuyucuyla buluşuyor. 2013 yılında sanal bir platform olarak hayatına başlayan exhibist, günümüzde İstanbul’daki en popüler sanat dergilerinden biri. Üç ayda bir basılan ve her sayısında gelecek vaat eden Türkiyeli sanatçılara geniş yer ayıran dergi, çağdaş sanat hakkında güncel makalelere yer verirken Türkiye çağdaş sanatını sergileyen galeriler ve etkinlikleri hakkında genel bir bakış da sunuyor.
(re)present exhibist:2years
01.09.15-11.10.15 mıxer Curated by Anna Zizlsperger Editor-in-Chief, exhibist magazine
Organized to mark the second anniversary of exhibist magazine and showcasing 14 of the up-and-coming artists featured in the publication, this exhibition presents a diverse selection of contemporary art from Turkey, including sculpture, installation, drawing, photography, video works and digital art. As a visual chronicle of the last two years of the magazine, the show illustrates exhibist’s intent to be a platform for contemporary art from Turkey. Running parallel to the 14th Istanbul Biennial and taking place in proximity to a number of the main Biennial venues, it encourages visitors to explore new possible understandings and interpretations of the featured artists’ works. (re)present exhibist: 2 years is part of exhibist’s objective to continuously extend its reach — from the growing international circulation to artist talks and exhibitions. Mixer is a place that fuels creativity, dialogue and critical thinking, making it the perfect venue for this exhibition. exhibist and Mixer share the same objectives of supporting emerging contemporary artists from Turkey by opening up the Istanbul art scene to the world and encouraging critical writing in Turkey as well as responding to the local scene’s youthful, inventive dynamism. exhibist is currently the only independent, non-profit English-language magazine focusing on contemporary art from Turkey and is sold internationally at more than 25 locations across Europe, North America and Asia. Since its launch as an online platform in 2013, it has also become one of the most popular art magazines in Istanbul. Every issue, printed quarterly, includes extensive features on up-and-coming Turkish artists, analytical essays, overviews of established artists from Turkey and provides information on galleries featuring Turkish Contemporary Art, as well as related exhibitions and events.
Aslı Narin Arslan Sükan Bora Başkan Candaş Şişman Civan Özkanoğlu Çağdaş Kahriman İrem Sözen Gözde İlkin Gözde Türkkan Güneş Terkol Kürşat Bayhan Metin Çelik SENA. Sibel Horada
ANNA ZIZLSPERGER 1 Eylül-11 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan (re)present exhibist: 2 years adlı sergimizin küratörü ve exhibist dergisinin genel yayın yönetmeni Anna Zizlsperger’e sizler için çeşitli sorular yönelttik.
We had a chat with Anna Zizlsperger, editor-in-chief of exhibist magazine, about (re) present exhibist: 2 years - the exhibition she curated for Mixer to take place 1 September – 11 October.
Türkiye çağdaş sanatına odaklanan, ilk bağımsız ve kâr amacı gütmeyen yayınlardan olan exhibist’in ilk sayısını hazırlarken neleri başarmayı hedefliyordunuz?
exhibist is currently the only independent, nonprofit English-language magazine focusing on contemporary art from Turkey. What was your goal when you founded the magazine?
Dergiyi İngilizce yayınlamayı tercih etmekteki ana hedefimiz, hem Türkiye’de hem de yurt dışında Türkiye’nin sanat ortamını uluslararası izleyicilere buluşturmaktı. Türkiye’ye ilk geldiğimde, birçok bağlantı kurmanın mümkün olduğu, canlı bir sanat ortamının varlığına rağmen doldurulması gereken birçok boşluk olduğunu fark ettim. Türkiye’deki çağdaş sanatla ilgili İngilizce yayımlanan çok az yazı olduğundan, röportajlar, eleştirel yazılar ve bilgilerden oluşan bir kaynak ve arşiv oluşturup, Türkiyeli sanatçılara uluslararası bir ses vermek istedik. Gelecek vaat eden ve büyümekte olan bir sanat kültürünün gelişimine bu şekilde katkıda bulunmayı tercih ettik.
The main goal in creating the magazine, and choosing to publish in English, was to open up the art scene to an international audience, both in Turkey and abroad. When I first came here, I realised that despite the vibrant art scene with lots of engagement, there were still some gaps to fill. There was very little information and writing in English on the Turkish contemporary art scene. So we decided to create a resource and an archive of interviews, critical essays and information for people interested in the Turkish Contemporary Art scene everywhere in the world and to give emerging artists from Turkey an international voice. We wanted to contribute to the development of a growing and promising art culture.
Bu zamana dek dergi her iki konuda da beklentilerimizi aştı. Son iki yılda dağıtım ağımızı Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’da yer alan 25’ten fazla konumu içerecek şekilde genişlettik. Basel’deki LISTE, Vienna Contemporary ve Art Dubai gibi uluslararası sanat fuarlarının medya ortağıyız. Ayrıca bu yıl Frieze London’daki ‘Reading Room’da olacağız.
So far, on both counts the magazine has exceeded our expectations. Over the last two years, we have expanded our distribution network to more than 25 locations across Europe, North America and Asia. We are media partners with international art fairs such as LISTE in Basel, Vienna Contemporary and Art Dubai. We are also going to be at the ‘Reading Room’ at Frieze London with the magazine this year.
8
Amacımız,Türkiye’de gelecek vaat eden sanatçıları olabildiğince fazla kişiye duyurabilmek ve heyecan verici bu ortamı anlayabilmeleri adına bir pencere açabilmek.Our goal is to share the promising artists from Turkey with as many people as possible, and to open a window for understanding this exciting scene.
Başlangıcından bu yana exhibist’te nasıl bir değişim oldu? Bu süre boyunca ne gibi başarılara imza attınız? İlk sayılarda Türkiye’deki çağdaş sanat ortamının genel görünüşünü ele alarak başladık. Küratörlere, koleksiyonerlere, yazarlara, sanat teorisyenlerine odaklandığımız bölümlerle beraber, son 10 yılda sanat ortamının gelişimine dair yazdığımız analitik incelemeleri içeren sayılarımız oldu. Daha sonra, beşinci sayımızdaki ‘Fotoğraf’ ve altıncı sayımızdaki ‘Çizim’ bölümümüzde olduğu gibi belirli medyumlara odaklanmaya başladık. Son zamanlardaki gelişmelerden bahsedecek olursak, exhibist’i Paris’teki Libraririe de Jeu de Paume, Seul’daki The Book Society’e, New York’taki Spoonbill & Sugartown’a ve Chicago’daki Quimby’s’e ulaştırmış olmaktan mutluluk duyuyoruz ve uluslararası dağıtım ağımızı her sayıda daha da genişliyor. Amacımız, Türkiye’de gelecek vaat eden sanatçıları olabildiğince fazla insana duyurabilmek ve heyecan verici bu ortama dahil olabilecekleri bir pencere açabilmek. Mixer’deki sergi de bu yönde atılan adımlardan bir diğeri. Gelecek adımımız da Türkiyeli genç sanatçıların sergilerini yurtdışına taşımak olacak. Uluslararası dağıtımcılarınızın bu uzun listesini de göz önüne alarak bize derginin yurt dışında aldığı geri dönüşlerden biraz bahsedebilir misin? Yurtdışındaki kitapçılarımızdan birçok olumlu geri dönüş alıyoruz. Üniversiteler
In what way has exhibist changed since its launch? What do you think it has accomplished? In terms of content, what we tried to do during the initial issues was to cover major aspects of the Turkey’s Contemporary Art Scene. We had focus sections on curators, collectors, writers, art theorists and one big analytical overview issue on the scene’s development over the past decade. Since those foundational issues we have been focusing on mediums, such as ‘Photography’ in issue 5 and ‘Contemporary Drawing’ in issue 6. In recent news, we’ve managed to place exhibist at the Librairie de Jeu de Paume in Paris and The Book Society in Seoul, Spoonbill & Sugartown in New York and Quimby’s in Chicago, which we’re naturally very happy about, and will continue to work on expanding our international distribution network from issue to issue — our goal is to share the promising artists from Turkey with as many people as possible, and to open a window for understanding this exciting scene. This exhibition at Mixer is another step in that direction. The next step for us is to bring exhibitions of young artists from Turkey abroad. With this long list of international distributors, can you tell us about the feedback you get on the magazine abroad? We get lots of positive feedback from our bookshops abroad, universities are stocking the magazine as a reference publication and there are many collections holding works by artists from Turkey, who have it in their archives.
(re)present exhibist:2 years
MIXER
9
10
dergiyi referans niteliğinde bir yayın olarak kütüphanelerinde bulunduruyorlar ve Türkiyeli sanatçıların işlerini barındıran birçok koleksiyon da dergiyi arşivlerine katmış bulunmakta. Tabii ki, derginin en güçlü yanı içeriği. Her sayı için özenle araştırma yaparak yurtdışındaki insanların erişemediği bilgileri bir araya getiriyoruz. Ayrıca, orijinal eleştirel içerik oluşturuyoruz ki bu da günümüzdeki yayın kalabalığında bizi diğerlerinden ayırıyor. Son 10 yılda Türkiye’deki sanat ortamı üzerine yaptığımız, analitik bir genel bakış sunan araştırmamızın sonuncusu öğrenciler ve araştırmacılar tarafından yazılan birçok metine referans olmuş. Bu da haliyle bize gurur veriyor. Değinmek istediğim bir diğer nokta ise derginin tasarımının mağazalardan büyük beğeni toplamış olması. Derginin tasarımının verdiği ‘el yapımı’ hissiyatının güçlü yanlarımızdan biri olduğunu düşünüyorum. Sizce Türkiye’deki ve dünyadaki sanat ortamının benzerlikleri ve farklılıkları neler? Buradaki ortam kendini sürekli toplumla beraber yeniden keşfediyor, kendine has bir dokusu ve dinamizmi var. Uluslararası sanat merkezleriyle kıyaslandığında özel bir potansiyele sahip. Ancak, daha da büyümesi için kurumlar arası iletişimin ve araştırma bazlı birlikte çalışmaların daha fazla olması gerekiyor. Bu sayede kurumlar, eleştirel düşünmeyi ve diyaloğu geliştirmek adına daha fazla sayıda entelektüel uğraşa yatırım yaparken birbirine benzeyen genç ve eski jenerasyonlara da sanatsal yaklaşımları, hareketleri ve teorileri öğretebilir. İstanbul’daki çağdaş sanat ortamının Londra ve New York’taki uluslararası sanat merkezlerine kıyasla daha genç olması, ona büyüme, yayılma ve kendi kimliğini oluşturma gücü veriyor. Avrupa’yla olan sıkı bağıyla, Avrupa’daki galerilerin birçok Türkiyeli sanatçıyı temsil etmesiyle ve İstanbul’daki galerilerin yerel sanatçıları yurtdışına taşımasıyla, bence İstanbul uluslararası bir sanat merkezi konumuna çok daha yakın bir zamanda ulaşacak. Bize biraz sergideki işlerden ve işlerin mekanda birbirleriyle nasıl bir ilişki kurduğundan bahsedebilir misin?
Of course, this speaks to the main strength of the magazine - content. We conduct rigorous research for each issue, collecting information which is not readily available to people abroad. Not only that, we are creating original critical content, something which truly sets us apart form the crowd of publications these days. Our last analytical overview issue on the last 10 years of Turkey’s art scene has been used as a reference point by students and researchers in their writings. This makes us very proud, of course. Another thing we hear is that the shops we introduce the magazine to really like it’s design. I strongly believe that the ‘handmade’, almost DIY feel of the magazine is a big strength. What kind of similarities and differences are there between the art scene in Turkey and the global art scene? The scene here has its own texture and dynamism, constantly reinventing itself along with society. This is where its special potential lies, especially compared to established international art hubs. However, in order to grow further, there needs to be more inter-institutional communication and research-based collaborations so that institutions can invest in a greater number of intellectual pursuits to develop critical thinking and dialogue between one another — while also teaching more artistic approaches, movements and art theories to young and older generations alike. The fact that the Istanbul contemporary art scene is rather ‘young’ in comparison to international art hubs like London or New York endows it with this power to grow, expand and invent its own identity. With its tight connection to Europe and many artists from Turkey being represented by European galleries, as well as, the growing trend of Istanbul galleries bringing local artists abroad, I think this city has a lot of potential as an international art hub. Can you tell us about some works in the exhibition and how they communicate in the gallery space? The exhibition is a visual chronicle of the last two years of the magazine, showing works by artists featured in the publication. The show is all about bringing together artists, which we wrote about and giving our readers the possibility to
(re)present exhibist:2 years
Sergi, yayına dahil edilmiş sanatçıların işlerini gösteren, derginin son 2 yılının görsel bir günlüğü niteliğinde. Hakkında yazdığımız sanatçıları bir araya getirmek ve okuyucularımıza onların işlerini birebir görebilme ve deneyimleme fırsatı sunmayı amaçladık. Sergide yer alan işleri sanatçılarla yakın bir diyalog kurarak seçtik. Aynı zamanda sergideki birçok sanatçı yeni işlerini sergilediğinden bu sanatçıların gelişimini takip edip sanatsal pratiklerindeki evrimi gözlemleyebileceğiz. Bu nedenle çok heyecanlıyım. Sergi alanına girerken Metin Çelik’in Afrikalı kabile Dogon’un insanlığın başlangıcına dair hikayesini tasvir eden rengarenk büyük boyutlu yağlı boya işine çekiliyorsunuz. Dogon mitolojisine göre Nommo’lar Sirius isimli yıldızı çevreleyen bir dünyanın sakinleridirler. Ateş ve gök gürültüsünün eşlik ettiği bir araçla gökyüzünden inmişlerdir. Vardıktan sonra, bir su rezervuarı yaratıp bu suya dalan Nommo’lar, yaşamak için sulu bir çevreye ihtiyaç duyarlar. Bu hikaye suyun hayatın başlangıcıyla olan güçlü bağını gösteriyor ve son zamanlardaki bilimsel ve ruhani teorilerle oldukça bağlantılı. Çelik’in eserinin yanında Sibel Horada’nın sarı pigmentle karıştırılmış
MIXER
11
engage with their works in real life, but also about following these artists’ progress and evolvement in their artistic practice as many artists are showing new works. The works in this show were chosen in close collaboration with the artists. I am excited to see these pieces coming together. When entering the exhibition space, you are drawn to Metin Çelik’s colourful large-scale oil painting depicting the African Dogon tribe’s story about the origin of mankind. Dogon mythology says that the Nommos were inhabitants of a world circling the star Sirius. They descended from the sky in a vessel accompanied by fire and thunder. After arriving, the Nommos created a reservoir of water and subsequently dove into the water. The Dogon legend states that the Nommos required a watery environment in which to live. This story shows the strong connection of water to the origin of life, which also connects to many current scientific and spiritual theories. Next to Çelik’s painting we see Sibel Horada’s installation A Void in Retrospect – a pool of water mixed with yellow pigment. Her installation seeks to “invoke a site of emergence” by means of integrating powdered pigment and water with allusions to art and archaeology. Horada’s forms are distilled from affective, sometimes narrative input from
bir su havuzu olan A Void in Retrospect isimli yerleştirmesini görüyoruz. Suya toz halindeki pigmenti karıştırmasıyla sanat ve arkeolojiye göndermede bulunan sanatçı, aynı zamanda bir “doğum sahnesine yakarış” ortaya koyuyor. Horada’nın duygusallıktan damıtılan formları, gerçek hayattaki deneyimlerden yola çıkarak, bir hikaye ve yerleştirme arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. Bu belki de çocuğunu dünyaya getirdikten sonra hissedebileceği boşluğu veya deneyiminin bittiği noktayı betimliyor olabilir. Aynı bağlamda SENA .’nın işleri de benzer bir konuya değiniyor: kadın vücudu, annelik ve hamilelik. Sanatçı, exhibist’in yedinci sayısında yer verdiğimiz bir makalede Nicole O’Rourke’tan bir alıntıyla, “marjinalleştirilme nedeni olan uzuvları ve yeteneklerinin kadınların en güçlü yanı” olmasından yola çıkıyor. SENA ., Saç isimli işinde bir annenin çocuğunu yetiştirmek adına harcadığı çabayı görselleştiriyor. Bununla da yeniden kişilik ve daha geniş kapsamlı bir “dünya üzerinde olma” konularına dönüyoruz. Serginin bu bölümündeki tüm işler insan olma durumunu ortaya koyuyor
exhibist’in bu Eylül’de çıkacak yeni sayısından neler bekleyebiliriz? Yeni sezonun başlangıcının habercisi olan Eylül ayında hem İstanbul Bienali’ne hem de Türkiye’nin Venedik Bienali’ndeki katılımcılarına odaklanan özel bir bienal sayısı çıkaracağız; keşfedecek çok şey var! Venedik Bienal’i arşivi ile kurduğumuz birliktelik sayesinde, 1956 yılına kadar uzanan sergiler hakkında bilgiler edindik. Dergide ayrıca küratörler Carolyn Christov-Bakargiev, Fulya Erdemci, Hou Hanru, WHW, Charles Esche, Jens Hoffmann, Beral Madra, Emre Baykal ve Defne Ayas ile röportajlarımız olacak. Günümüze kadar bu sergilerle alakalı analitik bir yayın olmadığından bu sayı için özellikle heyecanlıyız. Küratörler, koleksiyonerler, sanat profesyonelleri ve amatörlere eşi benzeri görülmemiş bir referans kaynağı hazırladık. Şu anda dergiyi Amsterdam, Ankara, Austin (TX), Berlin, Şikago, Düsseldorf, İstanbul, Londra, Münih, New York, Paris, Seoul ve Zürih’te satın alabilirsiniz ve bu ağ her yeni sayımızla birlikte daha da genişliyor.
real life experience and her installation can be seen in relation to her current pregnancy, maybe predicting the void she might feel after giving birth to her child, or the culmination of her experience. In the same context, we can see the work of SENA ., for whom, to quote Nicole O’Rourke from her essay in exhibist magazine issue 7, “the power of women is found in the same body parts and abilities that they are so often marginalized by.” The issues she takes to task are “the woman’s body, motherhood, pregnancy.” In her work Hair, the artist is visualising the efforts of a mother to raise a child. Again we go back to topics of identity and the experience of ‘being-in-the-world’ in a broader sense. All of the works in this section of the exhibition circle the human condition. What can we expect of the upcoming issue of exhibist magazine in September? At the start of the new season in September, we will have a special Biennial issue focusing on both the Istanbul Biennial and Turkey’s participations at the Venice Biennale, there is a lot to discover! In collaboration with the Venice Biennale archive we included information on exhibitions reaching back as far as 1956. The magazine also features interviews with curators Carolyn Christov-Bakargiev, Fulya Erdemci, Hou Hanru, WHW, Charles Esche, Jens Hoffmann, Beral Madra, Emre Baykal and Defne Ayas. We are very excited to present this issue, as there is no analytical publication about these exhibitions to date. We have truly created a one of a kind source of reference for curators, collectors, art professionals and amateurs alike. We are currently selling the magazine in Amsterdam, Ankara, Austin (TX), Berlin, Chicago, Düsseldorf, Istanbul, London, Munich, New York, Paris, Seoul and Zurich all the while widening our distribution network with each new issue.
ARTISTS
Arslan Sükan
(re)present exhibist:2 years
MIXER
15
Arslan Sükan, Untitled 6 (2013), masonit üzerine c-print / c-print on masonite, 180 x 250 cm, courtesy of the artist and Galerist
“Bu seride Arslan Sükan, dünyanın çeşitli yerlerindeki müzelerin, galerilerin ve sanat kurumlarının internette yer alan sergi yerleştirme görsellerine dijital müdahalelerde bulunarak bu mekânları değiştiriyor. İlk olarak, sergilenen sanat eserlerini fotoğraflardan kaldıran Sükan, sergi mekânlarını boşaltıyor; duvar, tavan ve zemin gibi yapısal elementlerin bazılarını da bu değişimin parçası haline getiriyor.”—Dorothea Strauss
“Sükan’ın çalışmaları sergi alanlarının somut ve soyut parametrelerini sorgularken, bu mekânların temel mantığına ve sanatçı ile sanat eseri üzerindeki etkisine meydan okuyor. Tipolojik analiz ve kurulmuş çevre arasındaki üretici benzerliği ortaya koyan bu işler, aynı zamanda kültürel göstergeler, sosyal normların tuzakları ve bu mekânların inşasına ve kullanımına harcanan güç ve kontrol ile yoğurulmuş.” Distored Realities, Anna Zizlsperger, exhibist dergisi sayı 1.
“Sükan appropriates images from the internet of installation shots, white cube spaces within museums, galleries and art institutions around the world, and changes these spaces by means of digital image processing. His first step is always to eliminate all exhibited works, emptying the rooms, so to speak. He then changes the walls, the ceiling, the floor, or he leaves some elements of the room exactly as they were.” —Dorothea Strauss
“Sükan’s work calls into question the parameters of the exhibition space (both material and immaterial), challenging its guiding logic and the power it exerts on the artist or artwork. This greatly exemplifies the productive affinity between typological analysis and the built environment, satiated as it is with cultural signifiers and the trappings of social norms, power and control that go into its construction and use.” Distored Realities, Anna Zizlsperger, exhibist magazine issue 1.
Aslı Narin
Narin, My First Trip Without You serisinde buluntu kartpostallar üzerindeki fotoğrafları otoportrelerle birleştirerek yalnızlık, gezinme ve seyahat etme gibi kavramlarla yorumluyor.
In Narin’s series My First Trip Without You, the artist combines found postcard images with self-portraits, interpreting it with notions of solitude, wandering and traveling.
“Toplamak eğlenceli ve heyecan verici. Çünkü hiçbir zaman bu süreçten ne sonuç alacağımı bilemiyorum. Fotoğraf çekmeye de aynı şekilde yaklaşmaya çalışıyorum, ne yapacağım hakkında önceden karar vermek istemiyorum. Süreç ve organize ettiğim rutin üzerindeki kontrolümü kaybetmeye çalışıyorum. Sürecin sonunda da kontrolü yeniden kazanarak işlerimi üretiyorum.”
“Collecting is fun and exciting, because I never know what I’ll get from it. I try to approach shooting photos like collecting; I don’t want to have a predetermined decision about what I’m doing. I try to lose control over the process and my organised routine. At the end, I regain control and produce my artworks.”
To Find a Language, İlgin Deniz Akseloğlu, exhibist dergisi sayı 5.
To Find a Language, Ilgin Deniz Akseloglu, exhibist magazine issue 5.
(re)present exhibist:2 years
MIXER
Aslı Narin, My First Trip Without You No.3 (2012), arşivsel pigment baskı / archival pigment print, 50 x 50 cm
17
Bora Başkan
Bora Başkan, Anthropomorphic Machine, kağıt üzerine mürekkep / ink on paper, 13 x 21,5cm
“Başkan, bu sanatsal üretiminde derin ve metafiziksel bir anlayışın peşinden gidiyor: ‘Yaşayan bir varlık olmak ne anlama geliyor? Yaşayan bir varlığa ait duyumlar nelerdir? Bu duyumları yaratan ve değerlendirilmelerini etkileyen faktörler nelerdir?’ Böylece sanatçının işleri ‘kişisel bir konu olmaktan sıyrılıp bütün yaşayan varlıkların yaşama biçimlerini ve sebeplerini kapsayan evrensel bir konuya dönüşüyor.’” “In his artistic production, Başkan aims for a deep, metaphysical understanding: ‘What does it mean to be a living entity? What is the sensation that belongs to a living entity? What creates the sensation, and what are the factors that affect the evaluation of sensation?’ His works can thus ‘transform from a very personal matter to a universal one that covers all living creatures’ way of and reason for living.’”
Thoughts on the Infinite Surface, Gizem Gedik, exhibist magazine issue 6
Çağdaş Kahriman
Çağdaş Kahriman’ın Saçak serisinde görsel stratejilerle iredelenen boşluk/doluluk kavramı, François Cheng’in Vide et Plein, le langage pictural chinois (Boşluk ve Doluluk, Çin resimsel dili) isimli kitabında belirttiği gibi tinsel tınılar taşıyan bir çeşit kozmolojiyi çağrıştırır. Burada, boşluk, yaşamsal soluk ağlarından oluşan içsel bir alan olarak ele alınır. Fringe’de Kahriman, kenarda köşede kalan mikrokozmosa odaklanırken aynı zamanda boşluk/doluluk gibi karşıtlıklar üzerine düşünür. –Cem Bölüktaş
In Çağdaş Kahriman’s Fringe series, the concept of emptiness/fullness – as described in François Cheng’s book Vide et Plein, le langage pictural chinois (Emptiness and Fullness, Chinese pictorial language) – evokes a kind of cosmology with spiritual overtones. Here, emptiness (the void) is treated as an inner space comprising of vital respiration webs. In Fringe, Kahriman reflects on the oppositional concepts of emptiness/fullness while focusing on the peripheral microcosmos. —Cem Boluktaş
“Sanatçı çizimi ‘ilk evrensel dil, en ilkel, sembolik ve basit bir iletişim biçimi’ olarak tanımlar ve sanatsal pratiğinde işlerini, ‘mücadele alanı’nı genişletmek üzere, seriler biçiminde sunar. Kahriman, materyali kaldırarak ve kontrastla oynayarak, eksiltme işlemi üzerinden işlerini üretir; parçalama ve çoğaltma, boşluk ve doygunluk kavramları üzerinden ilerler.”
“For the artist drawing is the ‘first universal language, the most primitive, symbolic and simple way of communication.’ In her practice she conveys ideas through series of works to extend what she calls her ‘struggle-domain’. Kahriman proceeds by subtraction – by removing material and playing with contrast, by fragmentation and proliferation, void and saturation.”
Thoughts on the Infinite Surface, Gizem Gedik, exhibist dergisi issue 7
Thoughts on the Infinite Surface, Gizem Gedik, exhibist magazine issue 7
(re)present exhibist:2 years Çağdaş Kahriman, Fringe 1 (2012), kağıt üzerine çizik / incision on paper, 100 x 70 cm, courtesy of the artist and Rampa Çağdaş Kahriman, Fringe 2 (2012), kağıt üzerine çizik / incision on paper, 100 x 70 cm, courtesy of the artist and Rampa
MIXER
21
Candaş Şişman
SYN-Phon, Candaş Şişman’ın hazırladığı grafik notasyona dayanan, Barabás Lörinc ve Ölveti Mátyás eşliğinde gerçekleştirilen bir ses performansıdır. Candaş Şişman bu çalışmasını Haziran ayında BAF’taki kültürlerarası konuk sanatçı programına katıldığı süreçte üretmiştir. Candaş’a göre fonasyon, yapının sentezin kendisi tarafından desteklendiği SYNPhon’daki ses dilinin varlığıdır. Müzik, sayısız biçimiyle iletişimsel bir insan dili olmaya uzanarak, kavramsal fikri asıl araçtan daha önemli bir hale getirir.
“Sanatçının işleri, oluştan nicel verilerin, fiziksel reformülasyonu olarak tanımlanabilirken, gerçekliklerin ve materyalitenin birleşimi sanatçının öznel yorumu ile yeni bir estetik oluştutuyor. Veriye bir ses kazandırarak, istatistik ve insan arasında, sonuçlanmayan ve döngüsel olan insan bilinci platformunda yaratıcılıkla evrilen bir diyalog yaratıyor.” Technaesthesia, Maja Markovic, exhibist dergisi sayı 2
SYN-Phon is a sound performance based on graphical notation by Candaş Şişman featuring Barabás Lörinc and Ölveti Mátyás. Candaş Şişman resided at BAF for the month of June as part of its cross-cultural fertilization residency program where he created this work. Phonation, according to Candaş, is the presence of sound language in SYN-Phon where the structure is supported by the synthesis itself. Music in its myriad forms extends to exploiting a communicative human language, thereby making the conceptual idea much more significant than the actual tool.
“While his works can be described as physical reformulations of data, quantitive in their existence, the merging of realities and materialities form a new aesthetic through his subjective interpretations. In giving a voice to data, so to speak, he creates a conversation between the statistic and the human in a creative evolution on the platform of the human consciousness, one that is both unfinalisable and cyclical.” Technaesthesia, Maja Markovic, exhibist magazine issue 2
Candaş Şişman, Syn-Phon (2013), baskı, video ve ses / print, video, and sound, courtesy of the artist and PG Art Gallery
(re)present exhibist:2 years MIXER 23
Civan Özkanoğlu, İsimsiz / Untitled (2013, arşivsel pigment baskı / archival pigment print, 28 x 35 cm
Civan Özkanoğlu
Civan Özkanoğlu çalışmalarının bağlamını açığa vurmayı tercih etmiyor. İzleyiciyi kendi öyküleriyle doldurabileceği bir yer ve fikirle tanıştırıp, işlerinin “kişisel bir hale gelmesi”ni istiyor. Sanatçı ziyaret edilmiş yerler arasındaki çizgileri bulanıklaştırıyor; tıpkı kişiliklerimizi, hayallerimizi ve umutlarımızı oluşturmak üzere zihnimizdeki yapbozda bir araya gelen soyut hatıraların yaptığı gibi.
“Sanatçı işlerinin ‘bir tekrarlık hissi ve keskin bir detay gözleminden’ geldiğini ve bu iki şeyin de kendisini kuşatarak ‘deneyimlediği mekânın diğer yerlere, insanlara ve durumlara genişlemesini sağladığını’ belirtiyor.” Internal Relations, Anna Zizlsperger, exhibist dergisi sayı 5
Civan Özkanoğlu prefers not to disclose the context of his works. He introduces the viewer to a place, an idea, which they can then fill with their own narratives, stressing that he wants it “to become personal.” The artist blurs the lines between visited places, like abstract memories coming together in the puzzle of our minds to form our personalities, our dreams and hopes.
“The artist states that his ‘work stems from a sense of repitition and keen observance of detail’, both of which further entrench him in his ‘experience of a place that is then exaggerated and enlarged into other places, people, and situations.’” Internal Relations, Anna Zizlsperger, exhibist magazine issue 5
(re)present exhibist:2 years
MIXER
Civan Özkanoğlu, İsimsiz / Untitled (2010), litografi / lithography, 100 cm x 70 cm
25
Gözde İlkin
İlkin Lekeli Mülk isimli video yerleştirmesinde, Taksim Acil Hastanesi’nin yıkım sürecini takip ederek inşaat alanına bakan dairesinden çektiği görüntülerle, hatıralar, acı ve mekanların yıkımı ve renovasyonu arasındaki ilişkiyi irdeliyor. Sanatçının, dikişli formlar ve figürlerle kapladığı pas lekeli bir kumaş üzerine yansıttığı video, zamanla dokunduğu objeleri (metal) ve organik formları (bitkiler) yok eden pas kalıntılarıyla temas ediyor. Sanatçıya göre “pas, varlığın olmayışını gösteren bir boya haline” geliyor.
“Sanatçının çalışmalarının konusu hareketlilik, göçmenlik ve değişim – yerleşme/huzursuzlaşma/sakinleşme–, bu da bizi yarısı gömülmüş yarısı kaçan gevşek dikişlere getiriyor. Dikişte bir geçicilik durumu var, aynı hatıralarda ve hayatta olduğu gibi.” Withdrawing, Nicole O’Rourke, exhibist dergisi sayı 7
In her installation Stained Estate, İlkin follows the process of the demolition of the Taksim Emergency Hospital. İlkin had a view on the building site from her apartment and created a video-installation which comments on the relationship between memories, pain and the demolishing and renovating of places. The video is projected on a piece of rust-stained fabric, which the artist covered with stitched forms and figures, thus bringing them in contact with the residue of rust, which gradually destroys objects (metal) and organic life (plants) that it touches. The artist states, “rust became paint as the signifier of absent presence.”
“The subject of her work is about movement, migration and change –settling/unsettling/ resettling–, which brings us back to those loose stitches, half grounded in fabric and half escaping. There’s an impermanence to stitching and to memory and life.” Withdrawing, Nicole O’Rourke, exhibist magazine issue 7
(re)present exhibist:2 years Gözde İlkin, Lekeli Mülk / Stained Estate (2015), kumaş ve video yerleştirme / video installation with fabric, değişen boyutlarda / dimensions variable, courtesy of the artist and artSümer
MIXER
27
28
Gözde İlkin, Lekeli Mülk / Stained Estate (2015), kumaş ve video yerleştirme / video installation with fabric, değişen boyutlarda / dimensions variable, courtesy of the artist and artSümer
(re)present exhibist:2 years
MIXER
29
Gözde Mimiko Türkkan
“Fight-Flight-Freeze serisi, toplumca oluşturulmuş savaşçı arketipiyle ilişkili olarak, savunma sanatlarıyla uğraşan kişilerin sosyal, psikolojik ve toplumsal cinsiyet kimliklerini araştırıyor. Daha kişisel olarak ele aldığımızda ise, dövüşü kendini keşfetme, anlama, öz korkularla yüzleşme ve onları atlatma metaforlarıyla ilişkilendiriyor; kendine zarar veren dürtüleri kabullenme ve beden imgesinin sorunları üzerine eğiliyor: ‘You’re going to get hit. It’s about getting hit on your own terms.’” –Gözde Mimiko Türkkan
“Genel olarak insanın doğası, özellikle de insan vücudu ile takıntılı olan Gözde Türkkan, kurduğumuz ilişkileri ve kendimizi nasıl sunmak istediğimizi analiz etmeye çalışıyor. Sanatçı ‘fotoğraf ile çalışmanın hayatın anlaşmazlıklarını daha katlanılabilir kıldığını ve dahası, onlardan yapıcı bir duruş yarattığını’ belirtiyor.” Internal Relations, Anna Zizlsperger, exhibist dergisi sayı 5
“Fight-Flight-Freeze investigates the social, psychological and gender identity of the people practicing martial arts regarding the socially constructed fighter archetypes on a broad level. On a personal level, it displays fight as a metaphor of a process of self-discovery and acknowledgment, the facing and overcoming intrinsic fears, coming to terms with selfharming impulses and persisting body-image issues: ‘You’re going to get hit. It’s about getting hit on your own terms.’“ Gözde Türkkan
“Obsessed with human nature in general and the human body in particular, Gözde Türkkan tries to analyse the relationships we build and how we choose to represent ourselves. The artist states that to her, working with photography ‘makes life’s conflicts bearable and further creates a constructive stand out of them.’” Internal Relations, Anna Zizlsperger, exhibist magazine issue 5
Gözde Mimiko Türkkan, Fight-Flight-Freeze series (2013), arşivsel pigment baskı / archival pigment print
(re)present exhibist:2 years MIXER 31
32
Gözde Mimiko Türkkan, Fight-Flight-Freeze #26 (2013), arşivsel pigment baskı / archival pigment print, 60 x 122 cm
(re)present exhibist:2 years
MIXER
33
Güneş Terkol
Hey Wait!’te Güneş Terkol, bir kadının bacağını, ayağının hemen üst kısmından tutan bir adamın elini betimleyerek, kadınların üzerindeki kontrolü sorunsallaştırıyor. Kadının çıplak bacağını kavrayan bu el, kadının hareketini engelliyor ve istenmeyen bir dokunuş olduğu hissedilen bu hareket, böylece onun özgürlüğünü de kısıtlamış oluyor. Bu hareket, sadece erkeklerin kadınlardan daha üstün olarak görüldüğü bir toplumda tolere edilebilir. Bu iş, basit bir illüstrasyonla ataerkil toplumlarda kadına uygulanan kısıtlamaları sembolize ediyor.
In Hey Wait!, Güneş Terkol problematizes the control on women by depicting a man’s hand restraining a woman’s leg, just above her foot. This hand impeeds her movement in its grasp of her bare leg. It is suggestive of an unwanted touch, it restricts her movement and, thusly, her freedom. Only in a society where women are subordinate to men, would this action be tolerated. This piece, with its simple illustration, acts as a symbol for the restrictions placed on women in a patriarchal society.
“Çalışmalarındaki çoğu figür, birer gölge andırıyor. Seçtiği kumaşlar, bazen hafif yaz elbiselerindeki gibi saydam ve havadar olsa da üzerlerine boyadığı ve işlediği konular, genellikle çok sıradan durumdaki kadınlar ve çoğunlukla siyahla resmedilmişler. Işıkla beraber adeta ete kemiğe bürünüyorlar.”
“The figures in many of her works are almost like shadows. The fabric she chooses is sometimes translucent and airy, the stuff of light summer dresses. But the subjects she paints or embroiders on them, predominantly women in very average positions, are mostly rendered in black. In the light, the figures come to life.”
Withdrawing, Nicole O’Rourke, exhibist dergisi sayı 7
Withdrawing, Nicole O’Rourke, exhibist magazine issue 7
(re)present exhibist:2 years Güneş Terkol, Hey Wait! (2014), kumaş üzerine dikiş / sewing on fabric, 80 x 80 cm, courtesy of the artist and Galeri NON
MIXER
35
İrem Sözen
İrem Sözen Geri Bak’ta eski albümlerden bulduğu hem kendisinin hem de aile bireylerinin çekmiş olduğu kimi fotoğraflarla kişisel kayıtlarını birleştirerek, bir dönemin tahlilini yapiyor. Hafızanın kronolojiden saparak yığılmasından yola çıkarak, belli bir dizin olmaksızın ileri ve geri sıçrayışlarla, zihinsel hafriyatını bir ‘sonradan bakma’ eylemi halinde gerçekleştiriyor. ‘Kişisel kayıt’ diye adlandırdığımız bu belgelerde, temas edilmiş karakterlerin portrelerinin kapladığı alanın büyüklüğü, aslında hafızanın sadece zamanda değil, özneler arasında da sıçrayışlar gerçekleştirdiğini gösteriyor.
“Duyguları resimlerle işlemeye çalışıyorum; deneyimlerime dayanarak hikayeler oluşturmak ve resimlerle oynamak daha bilinçli bir şekilde çalışmamı sağlıyor. Ardından düşünme/hissetme döngülerinden geçiyorum ve farklı hikayeler oluşturmak adına değişik parçaları bir araya getiriyorum. Serileri oluştururken genelde baskın hisler ve zihnimde uçuşan türemiş fikirler oluyor, ama benim için hisler düşüncelerden önce geliyor.” To Find a Language, Ilgın Deniz Akseloğlu, exhibist dergisi sayı 5.
In Turnaround, İrem Sözen analyses an old family album of photographs taken by her family and herself and merging them with her personal registers. She realizes her mental excavation as an act of ‘afterlooking’, starting with the piling up of memory that deviates from the chronology, leaping back and forth without an index. Among these documents that we call ‘personal register’, a large amount of the portraits that belong to the characters she is acquainted with, shows that the memory does not only leap through time but also through the subjects.
“I try to process emotions with pictures – creating stories based on my experiences and playing with the images allows me to work more consciously. I then go through thinking/ feeling cycles and bring different pieces together to form distinct narratives. There’s generally a dominant feeling and derived thoughts floating around in my mind when I’m creating a series, but for me, the feelings are always prior to the thoughts.” To Find a Language, Ilgın Deniz Akseloğlu, exhibist magazine issue 5.
(re)present exhibist:2 years
MIXER
37
İrem Sözen, İsimsiz / Untitled (2014), ‘geri bak’ serisinden / from the ‘turnaround’ series, arşivsel pigment baskı / archival pigment print, 20 cm x 30 cm
38
İrem Sözen, geri bak’serisinden (2014) / from the turnaround series (2014), arşivsel pigment baskı / archival pigment print
(re)present exhibist:2 years
MIXER
39
İrem Sözen, geri bak’serisinden (2014) / from the turnaround series (2014), arşivsel pigment baskı / archival pigment print
Kürşat Bayhan
“2014 yılında IŞİD, Irak’taki Sinjar ve Suriye’deki Kobane kentleri de dahil olmak üzere, birçok Irak ve Suriye şehrinde saldırılar düzenledi. IŞİD, Sinjar’ın kontrolünü ele geçirince orada yaşayan insanların hayatları önemli ölçüde değişti. Yüzlerce Yezidi’yi öldüren IŞİD, birçok kadını da kaçırarak cinsel amaçlı köleliğe zorladı. Kaçma şansı bulanlar ise ellerinde kalanlarla Sinjar yakınındaki dağlara sığındı. Günlerce açlık ve susuzlukla boğuştular. Günlerce aç kaldıktan sonra bazı Yezidiler çok zor şartlar altında güvenlik geçidinden geçerek dağlardan kurtulmaya çalıştılar. Bu su şişeleri Türkiye’ye ve Irak’taki daha güvenli alanlara kaçabilen ailelere ait.” –Kürşat Bayhan
“In 2014, ISIS conducted attacks in many Iraqi and Syrian cities, including Sinjar, in Iraq and Kobane, in Syria. When ISIS took the control of Sinjar, the lives of its people changed significantly. ISIS killed hundreds of Yazidis and kidnapped many women, forcing them into (sexual) slavery. The ones, who were lucky to flee, sheltered in the mountains nearby Sinjar with very few supplies. They struggled with hunger and thirst for many days. After days of starvation, some Yazidis tried to leave the mountains with the help of security the corridor under very difficult conditions. These waterbottles belong to the families who were able to flee to Turkey and more secure areas in Iraq.” –Kürşat Bayhan
“Bayhan, zihnindeki sorulara fotoğraflarla yanıt bulmaya çalışıyor: ‘Bazen sosyal, bazen de çevresel bir sorun yeni bir projeye başlamam için beni kışkırtıyor. İnsan ilişkilerine, göçmenliğe, yoksulluğa, çevreye ve çatışmalara odaklanan herhangi bir hikaye beni kendisine çekiyor.’”
“Bayhan approaches his work by trying to answer the questions in his mind with photographs: ‘Sometimes a social, sometimes an environmental problem provokes me to start a new project. Any kind of story focused on human relations, migration, poverty, the environment and conflicts attracts me.’”
To Find a Language, Ilgın Deniz Akseloğlu, exhibist dergisi sayı 5.
To Find a Language, Ilgın Deniz Akseloğlu, exhibist magazine issue 5.
(re)present exhibist:2 years Kürşat Bayhan, İsimsiz / Untitled (2014), ‘water bottle’ serisinden / from the ‘water bottle’ series, arşivsel pigment baskı / archival pigment print, 100 x 50 cm
MIXER
41
Metin Çelik
Nommo’nun Gemisi, farklı kültür ve ülkelerde insan ırkının köklerinin hikayelerini resmeden dört resimlik bir serinin parçası. Bu resimde Mali’de yaşayan Dogon kabilesinin hikayesi anlatılıyor. Dogon mitolojisine göre Nommo’lar, Sirius isimli yıldızın yörüngesindeki gezegende yaşamaktadırlar. Ateş ve gök gürültüsüyle beraber, bir araçla gökyüzünden inerler ve bir su rezervuarı yaratıp akabinde bu suya dalarlar. Dogon efsanesi, Nommo’ların yaşamak için sulu bir çevreye ihtiyaç duyduklarını gösterir. “Çelik‘in çalışmaları, ‘dünyada olma’ halinin metafiziksel deneyimini, bilinçsiz imgelerden oluşan katartik resimlerle sorguluyor. Objelerin, vücutların ve çevrelerin kolajlarıyla sanatçı, maddeselliklerle gerçekliklerin görülebilen birleşimini yaratıyor.” Some Kind of Creature, Maja Markovic, exhibist dergisi sayı 3
The painting Nommo’s Ship is part of a series of four paintings, picturing stories of the origins of humankind in different cultures and countries. In this painting, the story of the Dogon tribe in Mali, Africa is visualised. Dogon mythology says that the Nommos were inhabitants of the world circling star Sirius. They descended from the sky in a vessel accompanied by fire and thunder. After arriving, the Nommos created a reservoir of water and subsequently dove into the water. The Dogon legends state that the Nommos required a watery environment in which to live.
“As allegories of Çelik’s identity, so to speak, his works question the metaphysical experience of ‘being-in-the-world’ through cathartic paintings of unconscious images. Through collages of objects, bodies and environments, the artist creates an apparent merging of (mater-)realities.” Some Kind of Creature, Maja Markovic, exhibist magazine issue 3
(re)present exhibist:2 years Metin Çelik, Nommo’nun Gemisi / Nommo’s Ship (2011), tuval üzerine yağlıboya / oil on canvas, 200 x 260 cm
MIXER
43
Sibel Horada
Sibel Horada’nın bu çalışması ham materyalizm düşüncesiyle başa çıkarak ‘yeni’nin olasılığından bahseder. A Void in Retrospect, toz halindeki pigmentin suya karışmasıyla, sanat ve arkeolojiye göndermelerde bulunarak, bir varoluş alanı ortaya çıkarmaya çalışır.
“Duygusal bir süreci fiziksel bir sürece geri tercüme etmek, düşünüş ve eylem arasındaki geçici uyumsuzluğu ifade etmesine rağmen Horada ‘sürecinde’, zaman ile fikir, eylem ve üretim arasındaki sürekli eşzamanlılıkla oluşan başlangıcı üzerinden pazarlık yapmaya çalışır. Yan yana yürüyen iki süreçtense sanatçı, vücuttan zihine ve yeniden vücuda evrilen bir geri tercümeyi devam ettiren aktif ve zihinsel elementlerden bir füzyon yaratmaya çalışıyor.” Still a Work in Progress, Maja Markovic, exhibist dergisi sayı 1
Sibel Horada’s work speaks of the possibility of the new by dealing with the idea of raw materiality. A Void in Retrospect thus seeks to invoke a site of emergence by means of integrating powdered pigment and water with allusions to art and archaeology.
“To retranslate a mental process into a physical one would connote temporal disparity between the contemplation and the act, and yet in her ‘process,’ Horada attempts to negotiate time through the idea of origin that occurs through a continuous simultaneity between thought, action, and production. Rather than two processes marching side-by-side, she attemps to create a fusion of the active and mental elements that perpetuate the continuous retranslation of body to mind and back again.” Still a Work in Progress, Maja Markovic, exhibist magazine issue 1
(re)present exhibist:2 years Sibel Horada, A Void in Retrospect (2015), yerleştirme / installation (detay / detail), değişen boyutlarda / dimensions variable, courtesy of the artist and Daire Galeri photo: Memet Ekiz
MIXER
45
SENA.
“Bu iş için ilk ilham aldığım şey 13 yaşında gördüğüm bir rüyaydı, neredeyse belime kadar uzanan saçlarımla, bir erkek çocuğuna hamile olarak aynanın karşısında çıplak bir şekilde dikiliyordum. 17 yıl sonra hamile kaldığımda saçımı uzatmaya başladım. İçgüdüsel olarak bir erkek çocuğu olduğunu biliyordum. Nerdeyse dokuz ay boyunca uyanıp aynanın karşısında dikildim ve bu eski rüyanın görüntüsü geri döndü.” –SENA .
“The initial inspiration for this piece was a dream I had when I was 13. In it, I was naked in front of a mirror, pregnant with a baby boy, and had very long hair - reaching almost to my waist. Seventeen years later, when I became pregnant I started to let my hair grow. Instinctively, I knew I was having a boy. At almost nine months along, I woke up, stood in front of the mirror and the old dream came rushing back to me.” –SENA .
Türkiye’de kadınların “saçımı süpürge ettim.” şeklinde bir deyişleri vardır. Bu deyiş, kadının çocuğu için yaptığı fedakarlıkların bencillikten uzak doğasını temsil eder. Siyahtan beyaza olan ani geçiş, çocukluktan yetişkinliğe geçişi ima eder. Gençliğimiz kısa ve renklidir ve eğer şanslıysak yetişkinlerin stresleri ve zorunluluklarından arındırılmıştır. Yetişkinlik seçimlerimize rağmen uzundur ve fedakarlık gerektirir. Eğer bir kişi nazikçe ‘saçı’ sallarsa bu gizli ziller çalar, çünkü bu fedakarlıklar neşesiz değildir.
In Turkey, women have a saying, “saçımı süpürge ettim,” which can be interpreted as, “my hair is your broom.” This represents the selfless nature of the sacrifices a mother makes for her child. The abrupt shift from black to white alludes to the shift from childhood to adulthood. Our youth is short and colorful, and if we are lucky, free from adult stresses and obligations. Adulthood is long and full of sacrifice, though many of our choosing. If one gently shakes the hair, a hidden bell rings, as these sacrifices are not without joy.
“Sanatçıya göre kadının gücü, marjinalleştirilme nedeni olan uzuvları ve yetenekleri etrafında toplanmıştır. SENA .’nın ele aldığı konu budur: kadın vücudu, annelik ve hamilelik.“
“For the artist, the power of women is found in the same body parts and abilities that they are so often marginalized by. This is the issue SENA . takes to task. The woman’s body, motherhood, pregnancy.”
Withdrawing, Nicole O’Rourke, exhibist magazine issue 7
Withdrawing, Nicole O’Rourke, exhibist magazine issue 7
(re)present exhibist:2 years SENA., Saç / Hair (2014), yerleştirme / installation, 180 x 30 cm, courtesy of the artist and Empire Project
MIXER
47
48
(re)present exhibist:2 years S-V-013 / 21 x 30 cm / 2014 Kağıt üzerine mürekkep (Her biri) / ink on paper (each), 21 x 30 cm
MIXER
49
SANATÇILAR/ARTISTS Arslan Sükan Arslan Sükan (d. 1973, Ankara) Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarım bölümünden mezun olup fotoğraf üzerine eğitimini New York’taki School of Visual Arts’ta aldı. 2008’e kadar New York’ta mimar olarak çalışmaya devam eden Sükan, 2009 yılında New York Fotoğraf Festivali’nin çağdaş fotoğraf ödülünü almaya hak kazandı. İşleri Roma’daki Maxxi Museum’da, Zürih’teki Museum Haus Konstruktiv’de, Seul’daki Araart’ta, Paris’teki Maison des Metallos’da, Atina’daki Kappatos Gallery’de, Batagianni Gallery’de, New York’taki NYPH New Visioniaries Tobacco Factory’de, İstanbul’daki Galerist ve Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi’nde sergilendi. Sükan, New York ve İstanbul’da yaşıyor ve Galerist İstanbul tarafından temsil ediliyor.
Arslan Sükan (b. 1973, Ankara) graduated from Department of Interior Architecture and Environmental Design at Bilkent University and received his photography training at New York’s School of Visual Arts. He continued to work as an architect in New York until 2008 and received the contemporary photography award at the New York Photography Festival in 2009. His works have been exhibited at the Maxxi Museum (Rome), Museum Haus Konstruktiv (Zurich), Araart (Seoul), Maison des Metallos (Paris), Kappatos Gallery (Athens), Batagianni Gallery, NYPH New Visionaires Tobacco Factory (New York), Galerist (Istanbul) and Elgiz Museum of Contemporary Art (Istanbul). Sükan lives and works in New York and Istanbul and is represented by Galerist Istanbul.
Aslı Narin Aslı Narin (d. 1985, İstanbul) Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve İletişim Tasarımı bölümünden mezun olan sanatçı, yüksek lisans eğitimini Goldsmiths College, University of London’da tamamladı. 2010 yılında CDA Projects’teki Genç, Yeni, Farklı sergisi için seçilen Narin’in işleri, 2012’de İstanbul Modern’de sergilendi ve bazıları müzenin koleksiyonuna dahil edildi. Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Bölümü’nde eğitim veren sanatçı, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ‘Sanatta Yeterlilik’ doktorasına devam ediyor.
Bora Başkan Bora Başkan (d. 1982, İstanbul) bir çizim sanatçısı, illüstratör, grafik tasarımcı ve müzisyendir. Marmara Üniversitesi’nde grafik tasarımı eğitimi alarak mezun olduktan sonra günümüze kadar freelance bir sanatçı ve sanat direktörü olarak çalıştı. Başkan Türkiye’de Öktem&Aykut Gallery, Torun ve PAKT’ta kişisel sergiler açtı ve birçok uluslararası karma sergide yer aldı.
Aslı Narin (b. İstanbul, 1985) graduated from the Visual Arts & Visual Communication Design Programme of Sabancı University, Istanbul and completed her MA degree from Goldsmiths College, University of London. Aslı has participated in various group exhibitions in Istanbul and London and was selected for the Young, Fresh, Different exhibition at CDA Projects in 2010. In 2012, her work was exhibited at Istanbul Modern, and the museum’s collection has since acquired some of her work. Currently, she teaches at Kadir Has University’s Art and Design Department and is pursuing her PhD in ‘Proficiency in Art’ at Yıldız Technical University.
Bora Başkan (b. İstanbul, 1982) is a drawing artist, illustrator, graphic designer and musician. He graduated with a degree in graphic design from Marmara University and has since worked as both a freelance artist and an art director. Başkan has participated in solo shows at Öktem&Aykut Gallery, Torun and PAKT in Turkey, as well as in numerous group exhibitions internationally.
Candaş Şişman Candaş Şişman (d. 1985, İzmir) İzmir Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi’nde güzel sanatlar eğitimi aldıktan sonra 2009’da Eskişehir Anadolu Üniversitesi Animasyon Bölümü’nden mezun olan sanatçı, üniversite eğitimi devam ederken 20062007 yılları arasında Hollanda’da multimedya tasarımı eğitimi aldı. 2011 yılında Deniz Kader ile birlikte “NOHlab” isimli sanat ve tasarım alanında kolektif projeler üreten bir oluşumu hayata geçirdi. Candaş Şişman, 2007’den bu yana aralarında Prix ARS Electronica Computer Animation/Film/ VFX Mansiyon Ödülü ve 18. Japan Media Arts Festival’da Sanat bölümünde “Jury Selection Award” ödülü de olmak üzere birçok ödüle layık görüldü.
Venice Architecture Biennale, TED X, ARS Electronica, Todaysart Festival and Japan Media Arts Festival gibi birçok sergi ve festivale katılan sanatçı İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor; Türkiye’deki PG Art Gallery tarafından temsil ediliyor. Candaş Şişman (b. 1985, İzmir) studied fine arts at İzmir Anadolu High School for Fine Arts and graduated from the Animations Department of Eskişehir Anadolu University in 2009. He spent his one year of college receiving multimedia design training in Holland (2006-2007) In 2011, together with Deniz Kader, he founded “NOHlab”, a project which generates collective projects in arts and
Civan Özkanoğlu Civan Özkanoğlu (d. 1983, Adana) fotoğraf ve baskı üretimi üzerine çalışan çok disiplinli bir sanatçı olan Özkanoğlu, lisans eğitimini Uludağ Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi bölümünde tamamladı ve New York’taki National Academy School of Fine Arts’ta Baskıresim üzerine eğitim aldı. Fotoğraf medyumunda kendini eğiten sanatçının Çoktular Ama Hiç Yoktular isimli ilk fotoğraf serisi Bursa’daki UFAT Fotoğraf Günleri’nde ve 2005 yılında İstanbul’daki İFSAK Genç Fotoğrafçılar Festivali’nde sergilendi. Fotoğrafları ve baskıları New York’taki National Academy Museum da dahil olmak üzere, 1. Uluslararası İstanbul Fotoğraf Bienali, Brooklyn’deki 440 Gallery ve Washington’daki District Fine Art Gallery gibi birçok uluslararası galeri ve etkinliklerde sergilendi. Sanatçı New York’ta yaşıyor ve çalışıyor.
Civan Özkanoğlu (b. 1983, Adana) is a multi-disciplinary artist who works in photography and printmaking. Özkanoğlu received his BA for Public Administration at Uludağ University, Turkey and studied Printmaking at the National Academy School of Fine Arts, New York. He is a self-taught artist in the medium of photography. Özkanoğlu’s first series of photographs Çoktular Ama Hiç Yoktular was exhibited both at UFAT Photography Days, Bursa and IFSAK Young Photographers Festival, Istanbul in 2005. His photography and printmaking works have been exhibited internationally, including at the National Academy Museum in New York; the 1st International Istanbul Biennial of Photography, Turkey; 440 Gallery, Brooklyn; and District Fine Art Gallery, Washington, D.C. He currently lives and works in New York.
Çağdaş Kahriman Çağdaş Kahriman (d. 1977, Ankara) Paris Université Sorbonne’da Görsel Sanatlar ve Montréal’deki Concordia University’de Film ve Fotoğraf bölümlerinde öğrenim gören Kahriman’ın çalışmaları Paris, Berlin, Montréal, Barcelona ve Dubai gibi birçok şehirde sergilendi. İlk kişisel çizim sergisi olan Radiographies 2013 yılında Paris’teki Galerie Premier Regard’da, Türkiye’deki ilk kişisel sergisi olan Tersinden Ütüleyin ise kendisini temsil eden Rampa Galeri’de gerçekleşen Kahriman, Paris’te yaşıyor ve çalışıyor.
Çağdaş Kahriman (b. 1977, Ankara) studied Visual Arts at Université Sorbonne, Paris, as well as Film and Photography at Concordia University, Montréal. Kahriman’s works have been shown in many places around the world, including Paris, Berlin, Montréal, Barcelona and Dubai. Radiographies, her first drawing solo show, was held at Galerie Premier Regard, Paris in 2013; in 2014, the artist had her first solo exhibition in Turkey, titled Iron Inside Out, at Rampa Gallery, Istanbul, which also represents her as an artist. Kahriman lives and works in Paris.
Gözde İlkin Gözde İlkin (d. 1981, Kütahya) İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü’nde eğitim gördükten sonra, yüksek lisansını Marmara Üniversitesi’nde tamamladı. İlkin, 2006-2013 yılları arasında ‘AtılKunst’ adlı aktivist bir grubun üyesi olarak 2009 yılında deneysel atölye projesi ‘iade-I Ziyaret’e katıldı. 2012 yılında Homework isimli yerleştirmesi İstanbul’da bulunan Polistar’da gerçekleşen kişisel sergi serileri METHODICAL INQUIRIES #4’te sergilendi. Katıldığı karma sergiler arasında İstanbul’daki Under My Feet I Want the World, Not Heaven!, Akademie der Künste, Berlin’deki Next Wave (2009-2010); MUMOK, Viyana’daki Hyper Real: The Passion of the Real in Painting and Photography at MUMOK (2010) ve İstanbul Modern’deki Dream and Reality (2011); 54th October Salon, Belgrad’daki no one belongs here more than you (2013); Dr. M. T. Geoffrey Yeh Art Gallery , New York’taki Sublime Porte: Art and Contemporary Gallery (2013) ve Bergsen&Bergsen, İstanbul’daki Learned Helplessness: On Authority, Obedience, And Control (2014) bulunuyor. İlkin’in çalışmaları 11 Eylül- 17 Ekim tarihleri arasında Almanya, Münih’te bulunan Francoise Heitsch Gallery’de sergilenecek. İstanbul’da yaşayan ve çalışan sanatçı, artSümer İstanbul tarafından temsil ediliyor.
Gözde Ilkin (b. 1981, Kütahya) studied Painting at Mimar Sinan University in Istanbul and completed her MA at Marmara University. From 2006-2013 Ilkin was a member of the activist group ‘AtılKunst’ and in 2009 participated in the experimental workshop project ‘iade-I Ziyaret.’ In 2012 her Homework installation was shown in the solo exhibition series METHODICAL INQUIRIES #4 at Polistar in Istanbul. Group exhibitions include Under My Feet I Want the World, Not Heaven! in Istanbul Next Wave at Akademie der Künste, Berlin (2009-2010); Hyper Real: The Passion of the Real in Painting and Photography at MUMOK, Vienna (2010); Dream and Reality at Istanbul Modern (2011); no one belongs here more than you at the 54th October Salon, Belgrade (2013); Sublime Porte: Art and Contemporary Turkey at Dr. M. T. Geoffrey Yeh Art Gallery, New York (2013); and Learned Helplessness: On Authority, Obedience, And Control at Bergsen&Bergsen, Istanbul (2014). From 11 September – 17 October Ilkin’s works will be on show at Francoise Heitsch Gallery in Munich, Germany. The artist lives and works in Istanbul and is represented by artSümer Istanbul.
Gözde Mimiko Türkkan Gözde Türkkan (d. 1984, Ankara) 2008 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Fotoğraf ve Video Bölümü’nden mezun olup fotoğraf dersi eğitmenliği yaptı. Ardından University of Arts London, Central Saint Martins College of Art and Design’da güzel sanatlar yüksek lisans eğitimini tamamladı. Sanatçı 2007 yılında !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festival’ne ve 2011’de İstanbul’daki The Empire Project’te, 2011 yılında Marsilya’daki Vol de Nuits’de, 2010 yılında İstanbul’daki x-ist’te karma sergilere katıldı. 2011 yılında İstanbul’da ilk kişisel sergisi Baktım sana’yı Operation Room Gallery’de, ikinci kişisel sergisi Full Contact 2012 yılında x-ist’te gerçekleşen sanatçının Pay Here isimli serisinden bir çalışması 2011 yılında Christie’s, Paris’teki Visions d’Orient müzayedesine ve 2012 yılında Sotheby’s, Londra’daki Contemporary Art/Turkish müzayedesine dahil edildi.
Gözde Türkkan (b. 1984, Ankara) graduated from the Faculty of Communications, Department of Photography and Video at Istanbul Bilgi University in 2008, where she went on to become a photography course instructor. Türkkan continued her education at University of the Arts London, Central Saint Martins College of Art and Design, where she received her MA Fine Arts degree in 2010. The artist participated in the !f Istanbul Independent Film Festival (2007) and group shows at The Empire Project (Istanbul, 2011), Vol de Nuits (Marseille, 2011) and x-ist (Istanbul, 2010). In 2011, she opened her first solo show Looking Back at You at Operation Room Gallery, Istanbul and in 2012 her second solo show Full Contact at x-ist. A work from the Pay Here series was part of the Visions d’Orient auction at Christie’s, Paris (2011) and Contemporary Art/Turkish auction at Sotheby’s, London (2012).
Güneş Terkol Güneş Terkol, (d. 1981) Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun olmasının ardından yüksek lisansını Yıldız Teknik Üniversitesi Bileşik Sanatlar Bölümü’nde tamamladı. ‘HaZaVuZu’ isimli bir sanatçı grubunun da üyesi olan Terkol’un kişisel sergileri arasında 2014’te Gallery NON, İstanbul’da gerçekleşen Holografik Kayıt ve 2011 yılında Chongqing, Çin’de gerçekleşen OrganHaus yer alıyor. Katıldığı karma sergiler arasında ise 10th Gwangju Biennale, Kore (2014), New York Sculpture Center’da Better Homes (2013), MAK, Viyana’da gerçekleşen Signs Taken in Wonder (2012) ve İstanbul Modern’de 2011 yılında gerçekleşen Hayal ve Hakikat bulunuyor. Sanatçının çalışmaları 17 Aralık 2015–3 Mayıs 2016 tarihleri arasında Roma’daki Maxxi Museum’da gerçekleşecek Istanbul: Passion, Joy, Fury sergisinde yer alacak.
Güneş Terkol, (b. 1981) graduated from Mimar Sinan University’s Painting Department and completed her MA at Yıldız Technical University’s Interdisciplinary Art Department. She is also a member of the ‘HaZaVuZu’ artist group. Selected solo exhibitions include Holographic Recording at Gallery NON in Istanbul (2014) and Dreams On The River at OrganHaus in Chongqing (2010). Group shows include the 10th Gwangju Biennale in Korea (2014); Better Homes at the Sculpture Center in New York (2013); Signs Taken in Wonder at MAK in Vienna (2012); and Dream and Reality at Istanbul Modern (2011). Terkol has attended residency programmes at ISCP, New York (2013); OrganHaus, Chongqing (2011); and Gasworks, London (2010). Her works will be part of the exhibition Istanbul: Passion, Joy, Fury at Maxxi Museum Rome from 17 December 2015 – 3 May 2016.
İrem Sözen İrem Sözen (d. 1984, İstanbul) Boğaziçi Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği ve Politecnico di Milano’da Mimarlık eğitimi aldı. Michael Ackerman, Rafal Milach, Ania Nalecka ve Teun van der Heijden tarafından düzenlenen fotoğraf atölyelerine katılan sanatçı, 2012 yılında ilk kitabı ‘Recall’ı yayımladı. Sözen’in ‘Recall’ serisi İstanbul’daki Elipsis Gallery’de ‘Editions IV’ seçkisinde gösterildi ve Mois de la Photographie at Galerie Francoise Paviot, Paris’te yer aldı. 2015’in başlarında Operation Room, İstanbul sanatçının Türkiye’deki ilk kişisel sergisi olan geribak’a ev sahipliği yaptı.
İrem Sözen (b. 1984, Istanbul) studied Civil Engineering at Boğaziçi University, Istanbul and Architecture at Politecnico di Milano. She has participated in photography workshops held by Michael Ackerman, Rafal Milach, Ania Nalecka and Teun van der Heijden. In 2012, Sözen published her first book, Recall. Her Recall series has been exhibited as a part of Editions IV at Elipsis Gallery in Istanbul and Mois de la Photographie at Galerie Francoise Paviot, Paris. In early 2015 Operation Room, Istanbul hosted her first solo show in Turkey titled turnaround.
Kürşat Bayhan Kürşat Bayhan (d. 1981, Malatya) Marmara Üniversitesi İletişim ve Gazetecilik Bölümü’nden 2003 yılında mezun oldu. Sanatçının ilk kitabı Evden Uzakta (2013) Time dergisi ve PDN Annual tarafından 2013 yılının en iyi fotoğraf kitaplarından biri olarak seçildi. Evden Uzakta projesiyle sanatçı 2013 ylında IPA Invisible Photographer Asia Ödülü’ne ve 12. Sagamihara Asia Photo Ödülü’ne layık görüldü. Bayhan 2003 yılından beri Zaman Gazetesi’nde çalışıyor.
Kürşat Bayhan (b. 1981, Malatya) graduated from the Communication and Journalism Department at Marmara University, Istanbul in 2003. His first book Away from Home (2013) was selected as one of the best photo books of 2013 by Time Magazine and as one of the best photo books of the year at PDN Photo Annual in 2013. For his Away from Home project he also received the IPA Invisible Photographer Asia Award and the 12th Sagamihara Asia Photo Award in 2013. Since 2003, the artist has been working for the Turkish Newspaper ‘Zaman.’
Metin Çelik Metin Çelik (d. 1985, Adana) 2009 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden mezun olan sanatçı, eğitim gördüğü sırada Türk ressam ve heykeltıraş Ömer Uluç ile çalıştı ve Ahmet Öğüt’ün 2005 yılındaki 9. İstanbul Bienali’nde sergilenen yerleştirmesinde asistanlık yaptı. 2005’ten bu yana Çelik’in işleri İstanbul, Eskişehir ve Ankara’daki birçok karma sergide yer aldı. 2009 yılında Tunceli’deki Munzur Doğa ve Kültür Festivali’ndeki bir sergiye katılan Çelik’in son zamanlarda 2013 yılındaki Mamut Art Project seçkisinde yer aldı. Sanatçı İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.
Metin Çelik (b. 1985, Adana) graduated from Mimar Sinan Fine Arts University in 2009. During his studies he worked with Turkish painter and sculptor Ömer Uluc and assisted the artist Ahmet Öğüt with his installation for the 9th Istanbul Biennial in 2005. Since 2005, Çelik’s works have been part of several group exhibitions in Istanbul, Eskisehir and Ankara. In 2009 he participated in a show at the Munzur Nature and Culture Festival in Tunceli. His most recent exhibition was included in Istanbul’s Mamut Art Project in 2013.
SENA. SENA . (d. 1982, İstanbul) lisans eğitimini University of the Arts London, Central Saint Martins Grafik Sanatları ve Tasarımı Bölümü’nde tamamladı. x-ist’te 2 (2009), 3Gen (2010) ve Fantastik 4 (2011) isimli kişisel sergileri gerçekleştiren sanatçının beşinci kişisel sergisi 5 (2014)’e The Empire Project ev sahipliği yaptı. Sanatçının dahil olduğu grup sergileri arasında The Empire Project’te gerçekleşen Bashibazouk Vol.II (2013/14), Sotheby’s Londra’da gerçekleşen At the Crossroads 2: Contemporary Art from Istanbul to Kabul (2014) ve Pi Artworks, İstanbul’da gerçekleşen Zamanın İşaretleri (2015) bulunuyor. İstanbul’da yaşayan ve çalışan sanatçı, The Empire Project tarafından temsil ediliyor.
SENA. (b. 1982, Istanbul) graduated with a BA from the Graphic Arts and Design Department at University of the Arts London, Central Saint Martins. The artist has had solo shows at Istanbul-based gallery x-ist, including 2 (2009), 3 Angle (2010) and Fantastic 4 (2011); her 5th solo exhibition 5 was staged at The Empire Project, Istanbul (2014). Group shows include Bashibazouk Vol.II at The Empire Project (2013/14); At the Crossroads 2: Contemporary Art from Istanbul to Kabul at Sotheby’s, London (2014) and Signs of the Times at Pi Artworks, Istanbul (2015). The artist lives and works in Istanbul and is represented by The Empire Project Istanbul.
Sibel Horada Sibel Horada (d. 1980, İstanbul) lisans eğitimini 2003 yılında Brown University, Providence RI Görsel Sanatlar Bölümü’nde başarıyla tamamlayan Horada, yüksek lisans eğitimini 2011 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Bölümü’nde tamamladı. 2007 yılında HSBC Heykel Yarışması’nda birinci olan sanatçının yapıtları +Infinity, Cer Modern, Ankara (2010), MAK Viyana’da gerçekleşen Signs Taken in Wonder: Searching for Contemporary Istanbul (2013), Matadero Madrid’de gerçekleşen HereTogetherNow, (2013) ve Port İzmir 3. Uluslarası Çağdaş Sanat Trienali (2014) gibi önemli yerel ve uluslararası sergilerde yer aldı. Sanatçının İstanbul’da gerçekleşen kişisel sergileri arasında Daire Galeri’deki Yangın Günlükleri (2012) ve Düşüş (2013) bulunuyor.
Sibel Horada (b. 1980, Istanbul) received her BA from Brown University, Providence RI in 2003 with honors in Visual Arts and completed her MA in Art and Design at Yildiz Technical University in 2011. Horada was awarded the 1st prize at the HSBC Sculpture Competition in 2007. She has participated in major national an international exhibitions such as +Infinity, Cer Modern, Ankara (2010) and Signs Taken in Wonder: Searching for Contemporary Istanbul at MAK Vienna (2013), HereTogetherNow, Matadero Madrid (2013) and Port Izmir 3-International Triennial of Contemporary Art (2014). Her last solo shows in Istanbul were Fire Chronicles at Daire Gallery Istanbul (2012) and a Fall at Daire Gallery Istanbul (2013).