People Mag 2020 Mayıs Sayısı Flipbook PDF

People Mag 2020 Mayıs Sayısı
Author:  p

60 downloads 150 Views 28MB Size

Recommend Stories


MAG
SOLDADURA MIG/MAG 2 2 - Soldadura MIG/MAG • Torchas MIG/MAG .................................................. 2-1 a 2-5 • Accesorios ...........

MAG
/ Perfect Welding / Solar Energy / Perfect Charging transsteel 3500/5000 / Sistema de soldadura MIG/MAG 2 / Sobre nosotros / Desde 1950 desarrolla

2020
a r u t l cu o n a i c n e l a lV a r u t l u C 0 ico 2 g 0 é 2 t / a 6 r 1 t 0 s 2 Plan E a r u t l u c no l Valencia a r u lt u C atégico 2016/2

2020
          SIERRAS DE CINTA  MODELOS HLS‐1650/2020                    MANUAL DE INSTRUCCIONES    P á g i n a  | 2        INDICE    1. 2. 3. 4. 5. 6

Story Transcript

termacity

termacity

444 86 77

termacity.com.tr

SPA, spor ve doğayla yenileneceğin tatile çok yakınsın! Terma City Yalova’nın termal suyu, SPA alanları, çeşitli masajları, açık ve kapalı spor alanlarıyla yenileneceğin bir tatile, İstanbul’dan yaklaşık 55 dakika kadar yakınsın.

DERİN MEDYA BASIN YAYIN REKLAM ORGANİZASYON TURİZM TEKSTİL TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ VE GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

İnci Koparan [email protected] [email protected]

GÖRSEL YÖNETMEN Hasan Güdücü [email protected]

SAĞLIK VE YAŞAM EDİTÖRÜ Tülin Açıkbaş [email protected]

SANAT YÖNETMENİ Benay Şahin [email protected]

FOOD&DESİGN EDİTÖRÜ İrem Ekin Avcı [email protected]

GÜZELLİK EDİTÖRÜ Beste Paydaş Ertan [email protected]

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ İdris Can Özcan [email protected]

MODA EDİTÖRÜ Arzum Kılıç [email protected]

WEB TASARIM Ersin Bırakır [email protected]

KONULAR EDİTÖRÜ Öyküm Bozkurt [email protected]

STAJYER GRAFİK TASARIM Feride Sarımehmet [email protected]

REKLAM MÜDÜRÜ Sahra İpek İnci [email protected] PEOPLE MAG İLETİŞİM ADRESİ İhsan Aksoy sok Bebekyokuşu Modern apt No:2/19 Etiler/İstanbul Tel: 05335771366 www.peoplemag.com.tr YAYIN TÜRÜ Yaygın Süreli Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı PEOPLE MAG DERGİSİ’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ise ilan sahiplerine aittir. Baskı: Dağıtım: ABONE/TURKCELL DERGİLİK Baskı Tarihi: 01/05/2020 14

Mayıs

ISSN: 2148-5143

MAYIS 2020

Anneler gününüzü kutlarım... Yine bir Mayıs ayı; demek ki bizim için yine kocaman bir yıl geride kaldı. 2013 yılında ilk kurulduğumuzda içimizde ki heyecan nasılsa hala aynı şekilde devam etmiyor, her yıl, her ay, her saat, hatta her saniye daha da artarak büyüyor. Değerli okuyucularımız sizlerle birlikte tam 7 yılı geride bıraktık. Bu yıllar içerisinde her gün kendimizi daha da geliştirdik, daha da büyük kitlelere ulaşmayı başardık, her geçen gün biraz daha büyüdük. Kısaca bu günlere gelmeyi hep birlikte başardık. Evet. Maalesef bugünlerde çok üzücü bir salgınla başa çıkmaya çalışıyoruz. Bir çok şirket hiç çalışamıyor, bir çokları normalden 2 hatta, 12 kat daha fazla çalışıyor. Bazılarımız çok iyi, bazılarımız çok kötü durumda, ama hayat bir şekilde bize nefes almayı öğretiyor değil mi? Biz Türkiye olarak birlikte güçlüyüz diyebildik. Hepimiz güçlerimizi birleştirdik. Bir birimizi aslında daha da yakından tanıma fırsatı bulabildik. Uzaklaştıkça, yakınlaştık, özledik. Ailelerimizden uzak kaldık. Onları özlemenin bile ne kadar büyük bir güç olduğunu keşfettik. Aile kavramına daha da yakınlaştık. Onlarla yeniden iç içe olduk. Aslında bir bütün olduğumuzu, hepimizin puzzle’ın birer ayrı parçası olduğunu, ama ancak birleşince tamamlanabildiğimizi anladık. Kendi açımdan sizlere anlatmak istiyorum. Ben kendimi bildim bileli çalışırdım diyemeyeceğim ve bu durum beni bu yaşımda bile hala çok üzer, çünkü ben de çok küçük yaşlarımdan bu yana çalışıyor olsaydım. Belki de bugün çok daha başka yerlerde olacaktım. Ama sözde şanslı büyüyen, çalışmak zorunda olmayan çocuklardan biriydim. Ama kime göre? Bana çalışmayı öğretmediler ki! Hep kolay olanı görerek, bilerek cam fanusta büyütülen, dünyayı www.peoplemag.com.tr peoplemagturkiye

16

Mayıs

turkcell dergilik

toz pembe gören çocuklardık biz. Ama bizim öğrendiğimiz dünya aslında hiç de öyle değilmiş. Herkes çok iyi, herkes çok yardımsever, herkes çok vicdanlı, herkes çok gerçek, herkes çok bilinçli ve en acısı da herkes çok dost değilmiş. Bu gerçeklerle yıllar sonra yüzleşmek benim için hiç kolay olmadı. Bu evde geçirdiğim 1.5 ay boyunca en çok da düşünmeye fırsat bulabiliyorsun. Ben kendi adıma nefes alacak vakit bile bulamıyordum. Şimdi herkes çok sıkıldım diyor. Ben gerçekten çok şaşırıyorum. Nefes aldığımız her saniyeye şükretmemiz gerekiyor. Bizler hastane odalarında canımızla boğuşmak zorunda kalıyor olabilirdik. Çocuğumuz ya da ailemizden birinin yanına dahi gidemeden onların iyileşmesi için evde kafayı yemek üzere olabilirdik. Bunun gibi bir çok örnek verilebilir. Şu an yazmak bile inanın korkunç hissettiriyor. Kısaca ben bu günlerde kendi iç sesimi dinledim. Aldığım nefese her saniye şükrettim. Evde çocuğumla kaliteli vakit geçirebilmek lüksünü yaşadım. O okuldan dolayı, bende kendi işlerimden, çok çalıştığımız için birbirimizi doğru düzgün göremiyorduk. Ona bu denli sağlıklı yemekler yapmayı bile özlemişim. Evimi özlemişim. Umarım bu günlerden en kısa zamanda kurtulabileceğiz. Umarım herkes için artık hiç bir şey eskisi gibi olmaz. Herkes kendine biraz sağduyu ve empati eklemiş olur. Herkes karşısındaki kişiye cevap vermeden önce 5 saniye onu kendi yerine koyar, düşünür ve sonra cevap diye dua ediyorum. Bu sıkıntılı günlerde bizde kendi adımıza çok düşündük, dergi mi çıkaracağız? Kim okuyacak? Herkesin derdi kendine yetiyor? Sırası mı dergi okumanın? Ne yapalım? İyi de bizim çalışanlarımız yok mu? Biz çalışmazsak ne yapacağız? Bizlerin çoluğu çocuğu yok mu? Dedik ve evet tamda sırasıymış aslında...Okuma

oranlarımız fırladı. Sizlerden gelen tepkiler fazlalaştı. Hepiniz ayrıca ilgilendiniz. Destek olmaya çalıştınız. Daha sayısız iyilik yazabilirim. Demek ki neymiş? Dünyayı iyilik kurtaracakmış. Daha mutluluk verici bir şey olamazdı. Biz tüm dostlarımıza uzaklaştıkça daha da yakınlaştık. Bu vesile ile kimler bizlere karşı ne hissediyor daha iyi anladık. Toplantılarımıza, dost sohbetlerine sanal kameralar eşlik etti. Ailemizle, arkadaşlarımızla az da olsa hasret giderebildik. İçeriğimize gelince tabi ki sizlere kimler? Nerede? Neler yapmışlardan bu aylarda artık bahsedemiyoruz. Ama evlerde neler yapmışlar? Neler değişmiş? Neler değişmemiş? Kimlere, ne katmış bu zaman dilimi? En azından bunları öğrenebildik. Mesela psikolojimiz ne durumda? Neler yapabiliriz? Sevgili doktorumuz Esra Ezmeci sorularımızı içtenlikle yanıtladı. Evde kalalım ama sağlıksız şekilde mi? Dedik ve Spor eğitmenimiz, personal trainer Orkun Taluğ’a evinizde neler yapmamız gerektiğini sorduk? Onun dışında yukarıda da belirttiğim gibi 7 seneyi sizlerle birlikte devirdik. Bu son yılda biz neler yapmışız? Her Mayıs ayı, yıldönümümüzde yaptığımız gibi kısaca neler olmuş? Kolajını yaptık. Harika kapak röportajları derledik. Cemiyetin ünlü simalarına karantina günlerinde neler yaparak vakit geçirdiklerini sorduk. Sanal müzeler, yemek tarifleri, okunacak kitaplar, yeni çıkan ürünler gibi bir çok haberi derledik. Uzun yıllardır sadece telefonda konuştuğumuz ama görmeye fırsat bulamadığımız herkesle ve tabi ki işle ilgili bir çok zoom toplantısı yaptık. Hatta önümüzdeki süreçte toplantılar tama-

men zoom a kayarsa hiç şaşırmam. Bir anı olsun diye bir kareyi paylaşmak istiyorum. İzmir Fatih Koleji-96 mezunları tabi ki 100 kişiyi buraya sığdırmak imkansız ama anlık çekimimden bir hatıra kalsın istedim. Canım arkadaşlarım hepinizi ayrı ayrı çok seviyorum. İyi ki varsınız. Tabi ki hayattaki en en en değerli varlıklarımız annelerimizi de unutmadık. Buradan öncelikle canım annemin ve tüm can annelerin anneler gününü tüm kalbimle kutluyorum. Benim annem, İzmir’de olsa da onu uzun zamandır göremesem de, her saniye benim kalbimin içinde atan canım annemi çok seviyorum. Her yıl olduğu gibi bu sayıyı yine ona armağan ediyorum. Tüm annelerimiz başımızın tacı, onlara kavuşacağımız günlerin yakın olması dileği ile keyifli okumalar dilerim, Sağlıkla ve sevgi ile kalın....

CEMİYET HAYATININ ÜNLÜ SİMALARINA SORDUK? ONLARDA İÇTENLİKLE CEVAP VERDİLER... Karantinadan çıkıp hayatın normale döndüğünde, senin için neler değişmiş olacak? Karantina günlerinde ev de neler yaparak vakit geçiriyorsun? Karantinada kimlerle birliktesin? Bu süreçten önce günün bize yetmediğini düşünürdük, şimdi ise tam 24 saat bizim. Bugüne kadar neleri yapmayı ertelemişsin? Neleri fark ettin? Okuyucularımız için favori yemek tarifin?

18

Mayıs

Ben her zaman sağlık ve sıhhati, tüm aile bireylerimin mutluluğunu ve maneviyatı ön planda tutan biriyim. Bunun nasıl gerçek olduğunu bu karantina döneminde daha da iyi anladım. Evde olduğumuz bu günlerde daha çok mutfakta, sanatsal diziler izleyerek, torunum Rüzgarla bol bol aktiviteler yaparak vakit geçiriyorum. Tüm özlemim, hepimiz evlerimizde olduğumuzdan Tuğana’mm, Alara’mm. Her gün annemle, Tuğana’mla, Alara’mla gün içinde defalarca görüntülü konuşuyorum. Evde eşim, büyük kızım Melisa ve torunum Rüzgar var. Onlarla birlikte 24 saat nasıl geçiyor anlamıyorum, bazen yetmiyor bile diyebilirim. Şu anda tek dileğim bu günlerin çabuk bitmesi ve tüm dünyanın ve ülkemin tekrar refah günlere dönmesi. İnsanların korkusuzca yaşamına devam etmesi en büyük arzum. Küçük kızım Tuğana’m ve küçük torumum Alara’m. Onun dışında sizlere severek yaptığım bir tarifi önermek isterim.

ARZU SAVGI

rna li Maka Karides eler; Malzem akarna i boy paket m miş- ir Yarım emizlen yağı (t s t e ı ığ ere karid ek kaş m e 500 gr y 5 karides jumbo k arımsa 4 diş s biber şığı pul a k y ça ım r a Y z ış) mayone oğranm ardağı (ince d 1 çay b z o n a d may dolusu 1 avuç ı limon ığ ş k ka 2 yeme Tuz

Yapılışı;

er

Karabib

Bir tencerede tuzlu suda makarnayı haşlayın. Suyunu süzüp kenara alın. Temizlenmiş karidese biraz tuz ve karabiber serperek karıştırın ve kenarda beklemeye alın. Genişçe bir tavada tereyağını eritip orta ateşte sarımsak, kekik ve pul biberi ve limonu katarak 1-2 dk karıştırın. Karidesleri tavaya katarak renkleri pembeleşinceye dek 2-3 dk kavurup kenara alın. Tüm malzemeleri ve mayonezi bir kapta karıştırıp servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun. Mayıs

19

ARZU ÖZEVİN

Öncellikle her şeyin başında sağlığın geldiğini bir kez daha hatırladım. Aldığımız her nefesin ne kadar kıymetli olduğunu, yaşadığımız iyi veya kötü her an için şükretmemiz gerektiğini daha iyi anladım. Bu yüzden karantina günlerimizi fırsata çevirmek ve hayat rutinimi düzenlemek istedim. Örneğin düzenli beslenmeyi, sporu, verimli uykuyu ve kitap okuma alışkanlığını hayatıma tamamı ile aldım. En güzeli de asla yapamam deyip kaçtığım şeylerin aslında ne kadar da basit olduğunu, istediğimiz zaman her şeyi yapabileceğimizi gördüm ve bahanelerin ardından çıkarak bir çok el becerimi keşfettim. Sanırım karantina sonrası iyi bir aşçı, ressam, kuaför ve öğretmen olarak sertifika almaya hak kazanabilirim. Karantina günlerimi farklı yemek tarifleri deneyerek, fırsat bulup okuyamadığım kitapları ve izleyemediğim film/dizileri izleyerek geçiriyor. Eşim ve çocuklarımla beraber kaliteli ve eğlenceli saatler yaşayabileceğimiz aktiviteler yapıyoruz. Mesela puzzle, ahşap boyama, badminton gibi oyunlar oynuyoruz. Arta kalan zamanlarımızda spor yapıyor ve bahçemizle ilgileniyoruz. Bu günlerimizi eşim, 3 kızım ve 2 yardımcımızla birlikte geçiriyoruz. Aslında zamanın yettiğini sadece bizim tembellik yapıp hayatımızdaki birçok şeyi

20

Mayıs

ertelediğimizi fark ettim. Oysaki 24 saatte bir sürü programımızı sığdırabilirmişiz. En üzücüsü de ailemle ve sevdiklerimle daha çok vakit geçirmeyi ertelemişim.

babı me Ke t Çökert ler; e dana e Malzem en kesilmiş yağ ly re 1 Kg jü ek kaşığı te z m 1,5 ye tlı kaşığı tu ta Yarım in ) iç k a m tates (Kızart orta boy pa 8 adet yoğurt için ) süzme ( sosu k kase 1 büyü rımsak a 1 diş s uz t Çok az

Yapılışı; Etler düdüklüye alın, yarım çay bardağı su ilave edilip etler suyunu salıp çekene kadar kavurun. Suyunu çekip yumuşayan etlerin üzerin 1,5 yemek kaşığı tereyağı ilave edip kısa bir süre kavurup tuz ekleyin. Bu sırada patatesleri ince ince kesip soğuk su içinde yıkayın sonra kağıt peçete arasında kurulayıp bol sıvı yağda kızartın. Ardından yoğurt, ezilmiş sarımsak ve tuzu karıştırıp çırpın çok az da su ilave ederek kıvamını ayarlayın. Diğer yandan bir küçük tavada tereyağı, sıvıyağ ve salçaları kavurup çok az su ekliyerek domates sosunu hazırlayın ve biraz kararbiberle pul biber atın. Servisleri hazırlarken tabaklara önce kızarmış patatesleri sonra yoğurt sosunu koyun, üzerinede domates sosunu gezdirip etleri ilave edin. Eğer isterseniz doğranmış maydonozlarla süsliyebilirsiniz ayrıca yanlarına közlenmiş biber ve domates koyabilirsiniz. İşte şimdi servis için hazırlar. Afiyet olsun

eyağ Sos; ığı ter ek kaş ı sıvı yağ 1 yem ığ alçası ş a ek k ates s 2 yem ığı dom ı ek kaş biber salças m e y 1 iber kaşığı kara b 1 tatlı ul biber ve ın p z kaynat Çok a ardağı su ateşte b 1 çay ika sosu kısık k 1.5 da

Mayıs

21

AYDA BENAFRAHİM Her günümüzün kıymetini daha iyi anlayabileceğiz. Daha önce hiç önemsemediğimiz ayrıntıların bile ne kadar önemli olduğunu idrak ediyoruz. Şu an bir arkadaş ve ya aile fertleri ile beraber uzun masada keyifli sohbetlerin, beraber vakit geçirmenin, ne kadar önemli olduğunu bir kez daha idrak ediyoruz. Her şeyden önce etrafımızdaki önem vermediğimiz detaylara daha çok şükretmemiz gerektiğini görüyoruz. Doğaya daha iyi bakmamız gerektiğini, yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu, zamanımızı sevdiklerimize ayırmanın önemini daha iyi anlıyoruz. Karantina günlerinde evde yeni yemek tarifleri deneyerek, ailece kutu oyunları oynayarak, ev işleri ve online iş toplantıları yaparak vakit geçiriyoruz. Eşim, kızım, oğlum ile beraberiz. Çoktandır fotoğraf albümlerimi arşivlemeyi istiyordum. Çok vakit aldığı için devamlı erteliyordum, bunu yapabildim. Her gün spor yapmaya vakit bulamıyordum, şimdi her gün online spor derslerine katılabiliyorum. En güzeli bol bol ailece vakit geçiriyoruz. Ayrıca Online çok güzel sanat kurslarına katılıyorum. Hepimizin özellikle çocukların sevdiği bir tarif ekliyorum.

Yaş Pasta Malzemeler ve Yapılışı; 6 adet yumurta akını mikserde kar beyazı oluncaya kadar çırp, içine 5 fincan şeker ilave et. Evde damla sakızı var ise damla sakızı yok ise 1 paket vanilya ilave et. Yağlı kağıda bir yuvarlak çiz. Çizdiğin yuvarlağın üstüne kar karışımı olan bezenin bazını dök. Fırında 180 derecede 60 dakika kadar pişir. Bezenin altı hazır. Krem muz sos: 200 gr çikolata benmaride ısıt kaldır. 6 yumurta sarısını ayır, 6 yumurta beyazını çırp, kar olan yumurta akını buzdolabında yarım saat beklet. Eriyen çikolataya yarım saat sonra yumurtanın sarısı ve dolapta bekleyen beyazını yavaş yavaş karıştır. İçine 1 çorba kaşığı konyak koy. Krem muz hazır. Bezenin üstüne krem muzu yavaş yavaş şekline göre yay. Üstüne muz ve çilek ve krem şanti ile süsle. Afiyet olsun. 22

Mayıs

BERNA ÇEBİ Karantinadan sonra sudan çıkmış balığa döneceğim. Evde kitap okuyorum. Film izliyor. Dolap düzenliyorum. Harika online seminerler var onlara katılıyorum ve kendimi geliştiriyorum. Ekmek ve simit yapmadım. Bu süre zarfında endi gölgemi keşfettim. Onun dışında sizlere her zaman yapmaktan keyif aldığım bizim yöreye ait bir tarif vermek istiyorum. Arkadaşlarıma da yaparım. Herkesin çok sevdiği bir yemek.

Yapılışı;

i Pilav Hamsil eler; Malzem hamsi ) o il k lenmiş 1,5 (rende soğan fıstık t k e lı d a a 3 ığı dolm ek kaş üzümü 2 yem ığı kuş ş a k k e m e 2 y ı pirinç bardağ har 1,5 su yeniba ı kaşığ er ib b 1 tatlı a r ka kaşığı lı t a t 1 Tuz ) v için noz u ( pila Mayda sıcak s ı ğ a d r a 2 su b ğı Tereya ğ a y ı Sıv

Hamsiler güzelce ayıklanır ve kılçıkları temizlenip yıkanır. Hamsiler suda bekletilir ve tuz, limon suyu eklenir. Bu sayede hamsi kokusu pilava sinmez. En az 20 dakika. Kuş üzümleri bir kaseye alınıp ılık suda bekletilir. Pirinçler yıkanıp sıcak suda tuz eklenip bekletilir.Tencereye tereyağı ve sıvı yağ koyulur. Soğanlar eklenip kavrulur. Fıstıklar eklenip kavurmaya devam edilir. Kuş üzümlerinin suyu süzülür ve tencereye eklenir. Karabiber, yenibahar, tuz eklenir. Pirinçler eklenip suyu da eklenip kısık ateşte pişirilir. Pişince maydanoz eklenip karıştırılır. Borcam tereyağıyla iyice yağlanır ve hamsiler dizilir. İç harcı eklenip gene hamsi dizilir. Üzerine çok az sıvı yağ dökülür. 180 derece fırında 25 dakika kızarana kadar pişirilir. Bende bir Rizeli olarak yöresel yemeğimizi paylaşmak istedim. Afiyet olsun.

Mayıs

23

BEGÜM GAZİOĞLU Her şeyin başının sağlık olduğunu deneyimlediğimiz günler yaşıyoruz. Karantina bitip hayat normale döndüğünde ilk olarak aileme ve sevdiklerime kavuşmayı hayal ediyorum. Karantina günlerinden evvel inanılmaz bir koşuşturma ve tüketim içerisindeydik. Bu zorlu dönem bence bize yavaşlamayı ve sadeleşmeyi öğretti. Sanırım hayat normale dönse bile biraz daha sakin yaşamaya, sevdiğim kişilere ve işlere daha çok zaman ayırmaya devam edeceğim. Ayrıca hepimiz azla da mutlu olunabileceğini görmüş olduk. Genelde kızımla vakit geçiriyorum. Günde 2 kez online dersi oluyor. Fakat tabii ki 3,5 yaşındaki bir çocuğu bilgisayarın başında tutmak oldukça zor. Ben de onunla birlikte oturuyorum. Onun dışında bol bol aktivite yapıp, oyun oynuyoruz. İkimize de trambolin aldık. Canımız sıkıldıkça yan yana zıplıyoruz. Bu süreçte kızımla bir birimize doyduk diyebilirim ki bu durumdan çok mutluyum. Onun dışında her gün arkadaşım Selin Sürmeli Koçak’ın kurduğu ve eğitmenliğini yaptığı Selozi Bootcamp’e katılıp 40 kişilik bir grupla online spor yapıyorum. Spor yapmak çok iyi geliyor. İlk kez evde bu kadar çok yemek pişiyor. İnternetten bulduğum sağlıklı tariflerle değişik yemekler deniyoruz. Evde eşim, kızım ve 2 yardımcımızla birlikte karantinadayız. Eve gerektiği kadar zaman ayırmadığımı fark ettim. Bu süreçte evi temizleyerek ve dolapları düzenleyerek vakit geçiriyoruz. Aynı zamanda gereksiz bir sürü eşyamız olduğunun da farkına vardım. Onları da eledik ve sadeleştik. Uzun zamandır okumak isteyip de okuyamadığım kitaplarım ve izlemek isteyip de izleyemediğim filmler eşliğinde kaliteli zaman geçirmeye çalışıyorum. Sizlere 2 tarifim var.

24

Mayıs

lı Kiş ılışı; Pırasa ve Yap meler e lz a M urta ma 3 yum ğı kre barda ağı s eytiny z 1/2 u ı ğ a d r a b y er 1/2 ça pul bib biber, a r a k tuz,

2 su bardağı unla çırpılıyor, içine 1/2kg ince doğranmış pırasa ve 1/2 soğan rendesini ekleyip karıştırıyorum. Bir kalıba koyup 200 derece fırında 20 dakika pişiriyorum. Hem hafif hem de lezzetli oluyor. Kâğıtta Zeytinli Çipura Malzemeler ve Yapılışı; Yağlı kâğıdın üstüne dilimlediğimiz limonu dilimleyip diziyoruz. Üstüne 2 adet önceden temizlettirdiğim fileto çipuraları koyuyoruz. 1 yemek kaşığı zeytinyağı ve 1/4 su bardağı dilimlenmiş zeytini üzerine ekliyoruz. Üstüne karabiber, tuz, dilerseniz pul biber ve 6 dal kekik. Üst kata tekrar limon dilimleri. Tekrar yağlı kâğıtla hava almayacak şekilde kapatıyoruz ve 200 derece fırında 30 dakika pişiriyoruz. Aynısını levrekle de yapabilirsiniz. Afiyet olsun.

Mayıs

25

BERRİN AK Özgürlük özgür irade en büyük zenginlikmiş bunu anladım. Bir de hani derler ya sonun geleceğini bilerek yaşamak; hayatı artık o farkındalıkla ve tutkuyla yaşayacağım. Artık biliyorum ki hiç gelmeyecek gibi düşündüğümüz son ansızın; belki de yanı başımızda...Her ne kadar şu an yaşadıklarımızın sebebi insan olsa da, binalarda şehirlerde her şey yine insanla güzel. İçinde hayat olmayan şehirler, binalar tüm ihtişamlarını insan kanını dondururcasına teslim etmiş boşluğun hüznüne, onu gördüm. Sıcak evimde karnım tok oturmuş olsam da yediğim bir öğün yemek paylaşamadıktan sonra keyif vermiyor. Kahve içmez oldum mesela, hatırla içilirmiş kahve onu da anladım. Gözümüzün önünde, kütle ağırlığı hissedilmeyecek kadar az olan bir cismin, ansızın yol açtığı katliam, yüzbinlerce ölüm. Hiç bir zaman kontrol bizim elimizde değil, teslimiyetçi olmak gerek. Yaradan’ın planı çok daha yüce, onu anladım. Ölümden de korkmamak gerek; hayırlısını dilemek gerekmiş. Bir de doğayı, insanı, hayatı koşulsuz sevmek gerekmiş. Mücadelemiz boşuna değil onu anladım. Çocuklarım, yardımcı ablamız ve yalnız yaşadığı için erkek kardeşimle birlikte geçiriyoruz karantina günlerini...Çocuklar evde olduğu için kendime ait alan yaratmam daha kısıtlı; uzun zamandır mutfağa girmediğimden bu süreyi mutfakta, çocuklarla daha fazla vakit geçirerek geçiriyorum. Birlikte film izlemek en büyük keyfimiz. Senelerdir TV izlemediğimi fark ettim; daha çok kitap okumak istiyorum. Size çok sık yaptığım bir tarif öneriyorum.

klı Kiş Ispana rin eler; m e marga Malz erimiş paket ım ğ r a a y Y sıvı bardak Yarım şeker Tuz ı silme a kaşığ 1 çorb urt ak yoğ 1 bard un r a d ka tozu Aldığı bartma a k t e 1 pak panak el sos 1 kg ıs beşam ütten s g k 1 soğan 2 adet

Yapılışı; Poaça hamurunu borcama kenarları taşacak şekilde yay. Yıkayıp kalınca doğradığın ıspanağı bir miktar zeytinyağı, 1 soğan, tuz, karabiber ile kavur. Hafif soğuduktan sonra borcamdaki hamurun üzerine dök. 1 kg süte, tuz, ve 4 kaşık unla hazırladığın beşamel sosu ıspanağın üzerine yay. Üzerine kaşar serpip fırında kızarana kadar pişir. Afiyet olsun.

BURCU ŞENDİR

Karantinadan çıkıp hayatim normale döndüğünde ertelediğim ne varsa hepsini yapmayı düşünüyorum. Bu süreçte hayatin ne kadar güzel olduğunun farkına vardım. Bu günlerinde kendimi spora verdim. Çocuklarımla çok daha fazla kaliteli zaman geçiriyorum. Kendi iç dünyama dönmeme fırsat buldum. Resim çizmeye başladım. Daha önce resme bu kadar kabiliyetim olduğunu bilmiyordum, farkına vardım. Kendime yeterince vakit ayıramadığımı fark ettim. Çok lezzetli kolay bir tarif paylaşacağım.

zarella ır Moz mış Kıt n la ın Fır iri meler; Malze a peyn zzarell o m u ıs t r sa ı 1 ku murta det yu a 3 2 unu Galeta

Yapılışı; İlk olarak mozzerella toplarını sudan çıkarıp süzün. Yumurta sarılarını biraz tuzla çırpın. Peyniri önce yumurtaya sonra galeta ununa batırıp fırın tepsisine dizin. 180 derecede pembeleşinceye kadar kızartın. Sıcak olarak servis yapın. Afiyet olsun. Mayıs

27

BESTE YURTTAŞ Öncelikle bize ders veren doğaya, insan sağlığının en önemli şey olduğunu hatırlatan ve insanlık için uğraşan bilim adamlarına ve de sevdiklerimiz için daha da fazla vakit ayırmanın, sadeleşip özümüze dönmenin önemini kavratan her şeye karşı bakış açım değişecek. Yani önceliklerim ve tercihlerim farklılık gösterecektir. Evimiz de geçirdiğimiz bu günler de eşim ve oğlum Kağan ile beraberiz. Kağan yurtdışında okuduğu için aylar sonra birlikte olmak bize ilaç gibi geldi. Hep birlikte film izlemek, onun sevdiği yemekleri yapmak ve site içinde fiziksel mesafeleri koruyarak yürüyüşe çıkmak genel bir rutinimiz oldu.Bunun dışında dünya gündemini takip etmek, kitap okumak yada kahve keyfi günün vazgeçilmezi haline geldi. Bu arada derneğimiz Epos7 deki arkadaşlarımızla zoom uygulaması sayesin de, sanat seminerleri ve kitap kulübünde bir araya geliyoruz. Ayrıca, ailem ve dostlarımızla iletişimde kalarak, moral ve motivasyonumuzu yüksek tutmak sanırım en önemli şey. Kendimle baş başa kalıp, sakince zaman geçirmeyi günlük koşuşturmalardan dolayı ertelemiştim. Ertelediğim diğer bir şey ise uzun yıllar devam ettiğim atölye çalışmalarımdı .Yakın zaman da evimin karşısına taşıdığım kendi şirin atölyem de, yağlıboya resimlerime vakit ayırma fırsatını böylece bulabildim. İnsanın sevdiği ve onu mutlu eden şeyleri yapabilmesi bu günler de motivasyonu canlı tutan en önemli şey. En büyük dileğim ; bu kötü günlerin en kısa zaman da tüm dünya da son bulup, hepimizin hayatının normale dönmesi. Sevdiğimiz bir tarifi vereceğim.

28

Mayıs

Pilav Havuçlu ler; e m e Malz yağ Zeytin soğan t 1 ade ç u v Ha Pirinç Tuz u Dereot

Yapılışı; Tenceremize öncelikle biraz zeytinyağı ve az miktar da tereyağı koyduktan sonra , küçük bir baş soğanı (yemek soğanı şeklinde) doğruyoruz. Çok kısa bir kavurma işlemi sonrasında ,önceden rendelenmiş havuçları da bu karışıma ekliyoruz. Baldo pirincimizi tuzlu sıcak suda bekletip (30/40 dk kadar) güzelce yıkadıktan sonra tenceremize ekliyoruz. (tuz istenilen ölçü de ve arzu ya göre konacaktır)1ölçü baldo pirince 1,5 ölçü sıcak su katarak (eğer 2 ölçü ise pirinç, su miktarı 2,5 ölçü olacaktır.) Pişmeye bırakılan pilavımız ,delik delik olup suyunu çekmeye başlayınca, incecik kıyılmış 1 bağ dereotu üzerine eklenir. Tencerenin altı kapatılıp, güzel demlenmesi için kapaktan önce bir havlu kağıt konur ve kapak kapatılır. Yaklaşık 20dk. sonrasında iyice karıştırılan pilav, yeşil ve turuncu rengi ile beyaz pirincin içinde çok güzel bir görünüm sergiler. Afiyet Olsun.

Mayıs

29

DEMET ŞENER KÜPELİ Aslında birazcık da bize neler getirecek? Neler değişecek? Onlara bakmak lazım. Her zaman sevgiye, özellikle etrafımdakileri sevmeye ve maddiyattan çok maneviyata önem verdiğim için hayata karşı kendi düşüncelerimde ve bakışımda değişiklik olmayacak. Çoğu insanın da hemfikir olduğu gibi covid-19’un bize öğrettiği şeyler arasında sevmek, bir olmak, herkese yardım etmek var; bence öncesinde de böyle olmalıydı ancak bir çoğumuz bunları yeni öğrendi. Hali vakti yerinde olanlar bile evden çıkamıyor, bu da bize çevremize en iyi şekilde yardım etmemiz, bir olmamız gerektiğini öğretti. Ben zaten dünyaya hep bu şekilde bakan bir insandım. Bireysel olarak mutluluğun aslında hiç bir şey ifade etmediği bir toplumda yaşıyoruz. Çevremizin iyi ve huzurlu olabilmesinin şartı bence her şeyin birbirine adeta bir zincir gibi bağlı olması. O yüzden de ben değişmeyeceğim ama tabii ki dünyada ne değişecek? Bizim normal hayatımız ve iş hayatımızda nelere yön vermemiz gerekecek? Biraz da yaşayarak öğreneceğiz. Çocuklarım İrem, Ömer ve eşim Cenk’le birlikteyiz. Çocuklar herkes gibi online eğitim alıyorlar. Rutin kahvaltılarımız var; onun dışında biz Cenk’le spor yapıyoruz, kitap okuyoruz, bazen puzzle yapıyoruz. İrem’le ikimiz mutfağa giriyoruz. Cenk’le Ömer playstation ya da bazen top oynuyorlar. Aslında kendi özel hayatımızda ki her şeyi yapmaya devam ediyoruz. Ama evde daha uzun saatler geçirdiğimiz için bu aktiviteleri daha uzun yapmış oluyoruz. Yani sevdiklerim yanımda, hepimiz çok şükür sağlıklıyız. Birbirimize destek olarak bu günleri atlatacağız umarım. Bugüne kadar yapmayı ertelediğim hiçbir şey yok. Dediğim gibi ben aileme, eşime ve çocuklarıma çok önem veriyorum. Normalde zaten onların gün içinde okulları, sonrasında antrenmanları vardı. Onlar geldiğinde eşim de ben de evde oluyorduk. Hep beraber yemek yiyor, vakit geçiriyorduk. İyi geceler öpücüğünü veriyordum. Şimdi de bu şekilde. Tek fark online eğitim. Bizde çalışamıyoruz, evdeyiz. O yüzden bizim için değişen çok şey olmadı. Favori yemeğimin tarifini veriyorum.

30

Mayıs

uk rlı Tav Manta ; r mele Malze k u v a T r Manta biber a y p Ka Soğan Tuz iber Karab er Pul bib

Yapılışı; Tavuk etlerini küp küp kesiyoruz, kendi suyunda kaynatıyoruz. Sonra başka bir tavaya soğan, domates, kapya biber ve mantarları ekleyip kavuruyoruz. Ben içine sevdiğimiz baharatları koyuyorum. Siz de kendinize göre tuz, karabiber, pul biber gibi baharatlar kullanabilirsiniz.. Tavuklar suyunu çekince ikisini birleştiriyoruz, biraz daha kavruluyor. Altını kapatıyorum. Yanında da haşlama pirinç yapıyorum. Tam sporcu yemeği oluyor. Biz bunu yemeği çok seviyoruz. Aynısını etli de yapabilirsiniz. Afiyet olsun.

Mayıs

31

DİCLE ÖZTAŞKIN Öncelikle çocuğum ile olan ilişkim. Ev ile olan bağım. Evde daha çok vakit geçirebilme ve bundan da fazlasıyla keyif alabiliyor olma farkındalığı. İşim ile ilgili, uzun vadede sürdürülebilirlik anlamında nelere ihtiyaç olduğu ve neler yapılması gerektiği ile ilgili kararlar. Hafta içi oğlumun online eğitimi var. Sabahları onun kahvaltısı ve laptop başına konumlandırma sonrası, koşu bandında 1 saat yürüyüş yapıyorum. Bu arada mutlaka Netflix dizilerimden birini izliyorum. Vaktim varsa “dailyyoga” aplikasyonumdan hafif bir yoga seansı ile kapatıyorum. Günde 2 öğün yemek yiyoruz. Ama tabi eşim Nuri her yemeği beğenmediği için yemek organizasyonu yapmaya koyuluyorum. Kitap okuma, sosyal medya vs derken gün bitiyor. Evde, eşim Nuri, oğlum Yılmaz Sinan, Nikkie ve minik köpeğimiz Flash var. Ayrıca bu günlerde gene de gün yetmiyor. Açıkcası çok ertelediğim bir şey yok. Sadece oğlum ve ailemle 7/24 her dakika vakit geçirmek ve paylaşım yapmayı ertelemişim diyebilirim. Kendimi dinlemeyi fark ettim. Acele etmenin çok da gerekli olmadığını, her şeyin zaten tam da olması gerektiği gibi seyrinde, akıp gittiğini fark ettim.

s Patate l Soslu esame B a d Firin eler; aşar Malzem s nmis k Patate t rendele , r a d 6 ade a ı k bardağ i 1,5 su peynir rella i , moza iş peynir m n ele t rend 1 pake ak s ım r a 2 diş s

Yapılışı;

; emeler in Malz Sos İç t ü s ardağı 2 su b ığı un ek kaş m e eyağı 2 y ığı ter ek kaş m e y 2 er arabib Tuz, k

Patatesleri yuvarlak şekilde kesin. Bir tencerede tuz ile haşlayın çok haşlanmasın.Bir tencerede tereyağını eritin üzerine un ilave edip kavurun, daha sonra sütü ilave edin. Rendelenmiş sarımsağı, tuzu ve karabiberi ilave edip karıştırın ve pişirin. Bir borcama haşladığınız patatesleri yerleştirin. Üzerine hazırladığınız sosu ilave edip en üstüne rendelenmiş peynirlerinizi koyun ve daha önceden hafif ısıttığınız 180 derecelik fırında üstü kızarana kadar olsun.Not: Yanında et veya balık ile nefis bir sideMayıs 32pişirin. Afiyet dishes tarifi.

ELVAN KARADERİLİ “Gel bir kahve içelim” sözü ne kadar anlamlıymış. Gelmek ne güzelmiş. Gitmek ne kadar hor kullanılmış... Uzaktan da olsa, tüm dostlara benden, bir kahve gelsin Sevgiyle Onun dışında gün çok çabuk geçiyor aslında. Çocuklar ev okuldalar, bir yerde ortaokul bir yerde lise var. Bir de bizim olduğumuzu düşününce ev kampüs gibi zaten. Okulda gibi, öğlen yemeğinde buluşuyoruz, bol bol sohbet ediyoruz. Köpeğim ve 4 kedim, kızlarım, eşim ve ben varız. Resim yapıyorum ama ertelediğim bir şey mi tam olarak bilemesem de çok keyifle yapıyorum, çünkü aynı zamanda kızlarımla beraber yapıyoruz. Çok yoğun çalışan insanlarız. Bu da belki ertelemiş olduğum bir paylaşım olabilir. Sizlere harika sağlıklı bir kurabiye tarifim var ve 10 dakikada yapılıyor. Elvin’ in glüten ve laktoz alerjisi olduğu için sağlıklı bir tarif. Ona yapıyoruz ama ailece afiyetle ve kilo alma korkusu olmadan yiyoruz. Karantinadan çıktığımızda, hayat normalde döndüğünde… Acaba dönecek mi? Yada ne kadar zaman alacak? Bu yaşadığımız olağanüstü durumları atlatabilecek miyiz? Ancak varsayımlardan ilerlersek, geçeceğini umuyorum. “Hayatı yaşamak” mottom olacak. Bazı akşamlar dışarı çıkıyormuş gibi giyinip yemek ve müzik gecesi yapıyoruz. 1940’lardan 2020’ye, geçmişten geleceğe gibi...Hatta geçen hafta yaptık. Eşim Orhan takım elbise giymekten nefret eder ama onu bile giydi. Büyük kızım Elvin’in Ielts sınavından aldığı, iyi notunu kutladık. Son derece keyif aldık. Bir de çok hoşuma giden bir şiir geldi aklıma, tam da bu zaman için hayli anlamlı... Odalarda bir yığın eşya Koltuklar, sandalyeler, masalar Hiçbirinin anlamı yokmuş Dostlarımın sesi olmayınca. Farkım yokmuşvitrinde bekleyen fincanlardan Yapılışı; Hepsini yoğurun yuvarlak yapın, yağlı kağıt üzerine koyun, fırında 180 derece 10 dakika pişirin. Afiyet olsun.

biyesi n Kura Elvin’i meler; Malze ğı tereya ş a 2 k ık tozu urta 1 yum artma ığı kab ş yulaf a k la z y a 1 ça iraz f b n a t ak 1 bard ta çikola Parça

Mayıs

35

EYLEM ÖNER

Bir çok şeyi tekrardan gözden geçirip sıfırlanmış bir hayat gibi dönüş yapmayı düşünüyorum, sağlığın her şeyden daha önemli olduğu, aile bağlarının tek bağ olduğu, sevdiklerimin daha çok kıymetini anlayacağım bir dönüm noktası yaşayacağım. Kendime güzel hobiler edindim, elimdeki taşlarla yastık kenarları işledim, zaten yemek yapmayı çok severdim yeni yemek tarifleri denedim. En önemlisi kızımla gayet kaliteli vakitler geçirdik. Oyunlar oynadık, kitaplar okuduk. Sağlığımızın kıymetini bilmemeyi, sevdiklerimize vakit ayırmadığımızı, evimizin aslında en güzel mabed olduğunu, özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu ve bunun kıymetini bilemediğimizi fark etmemize neden oldu. Bir nebze de olsa doğa bize güneşin ağaçların böceklerin, sokağa çıkıp yürümenin, sahilde denize bakmanın, ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.

a lli Past arame Krem K ler; e Mazlem için; eli Karam dağı şeker ar ; 1 su b eli için Karam m e Kr t ü s kg Yarım urta 4 yum ı şeker bardağ 3/4 su in; Keki iç a urt 2 yum ı şeker bardağ ıvı yağ 1 cay ı s ğ a d r a b 1 çay ı süt ğ a d r ba ozu 1 çay rtma t a b a t k 1 pake dağı un ar ¾ su b

Yapılışı; Bir bardak şekeri karamelleştirdikten sonra kek kalıbımızın dibine yayalım. Başka bir tarafta sütü şekeri ve yumurtaları çırpalım. Üzerine biriken köpükleri aldıktan sonra soğumuş olan karamelin üzerine boşaltalım. Tekrar başka bir tarafta kek malzemelerini koyup en son kabartma tozunu ve unu ekleyerek, kek kalıbımızın içindeki sütü üzerine daire çizerek dökeMayıs 36lim. Fırın kabını su dolu bir tepsiye oturtarak 150 derece fırında 1 saat pişirelim. Afiyet olsun

FATMA T. PEHLİVAN Yaşanılan bu süreçte hayata bakış açımızın çok yönlü olarak değişeceğini düşünüyorum. Özellikle benim için şükür ve sağlık kavramları yepyeni anlamlar kazanacak. Yaşam içinde koştururken bize sunulmuş nimetleri olağan karşılayıp kıymetini çok bilememişiz. Güzel günlerimize tekrar kavuştuğumuzda sağlıklı nefes aldığım için her gün şükredeceğim. Karantina günlerini evde eşimle ve çocuklarımla birlikte geçiriyoruz. Kızlar eğitimlerine herkes gibi online devam ediyor. Hafta içi onların ders yoğunluğu oluyor. Hafta sonu kitap okuma etkinlikleri yaparak, ailece film izleyerek, müzik dinleyerek, resim yaparak, bol bol sohbet ederek kaliteli zaman geçirmeye çalışıyoruz. En çok da zaman doğal olarak, mutfakta yemek yaparak geçiyor. Kızlarla yemek hazırlamak çok keyifli oluyor. Spor yapmayı çok seviyorum. Hızlı yaşam temposunda fazla zaman ayıramamaktan hep şikayet etmişimdir. Bu süreçte ev ortamında çok rahat ve düzenli spor yapabileceğimi fark ettim. Şimdiden evde spor yapma alışkanlığı kazandığım için çok mutluyum.

nginar dolu E Avaka ler; me Malze ar t engin o 2 ade akad v a t e 1 ad suyu rtakal 1/2 po mon suyu li t t 1 ade er, iso arabib Tuz, k

Yapılışı; Enginarları limon ile ovun ve küçük bir tencereye yerleştirin. Üzerine tuz ve limonlu su ekleyin ve haşlamaya bırakın. İsteğe göre çok az zeytinyağı ekleyebilirsiniz, ben bu tarifte eklemedim. Derin bir kapta avokadonun içini çıkarıp çatalla iyice ezerek püre haline getirin. İçine yarım portakalın suyunu ekleyin yine karıştırın. Bu karışıma tuz, karabiber ve isot ekleyin. Enginarlar haşlanınca düz bir tabağa alın. Hafif soğumasını bekleyin. Enginar çanaklarıMayıs 37 nın üzerine avokado sosunu yerleştirin ve minik dereotları ile süsleyin. Afiyet olsun.

FULYA HACISÜLEYMANOĞLU Öncelikle, tüm insanların en kısa zamanda, bu salgından kurtulmalarını diliyorum. Hayat normale döndüğünde herkes gibi bende de bazı şeyler değişmiş olacak. Bu dönem içinde yakın çevremizde de hastalığı geçirenler oldu. Ve uzun zamandır vaktimizi evde geçiriyoruz. Dolayısıyla dostlarımızın, akrabalarımızın ve ailemizin ne kadar kıymetli olduğunu, çevremizdeki insanlarla geçirdiğimiz zamanın ve sağlığımızın ne kadar değerli olduğunu toplum olarak çok daha iyi anladık. Hayata bakış açımız değişti. İnsan ve toplum olarak her şeye hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Karantina günlerinde evde eşim, iki oğlum ve annemle birlikteyiz. Büyük vaktimi çocuklarımla birlikte geçirmeye çalışıyorum. Bu dönemde evde kitap okuyorum, çocuklar ve eşimle akşamları birlikte seçtiğimiz bir filmi izliyoruz. Gündüzleri, mutfakta farklı yemek tarifleri uygulamaya çalışıyorum. Evet, normal olduğumuz zamanlarda, koskoca bir gün bize yetmedi derdik ve yakınırdık. Şu anda günün büyük bir kısmını evde geçiriyoruz. Bazen ihmal etsek de aileyle geçirilen zamanın ne kadar gerekli ve önemli olduğunu çok iyi anladık. Ailemize olan farkındalığımız arttı. Çoğu zaman yapamadığımız, evde aile fertleriyle birlikte yenen akşam yemeklerinin, ne kadar sıcak ve keyifli geçtiğini fark ettik. Sağlığımıza eskisinden fazla önem vermemiz gerektiğini fark ettik, çünkü sağlık yoksa her şey boş...

Yapılışı;

ı Kebab Kürdan ler; e m e Malz n patlıca 4 adet ıyma k 400 gr oğan s 1 adet ek içi im ekm il d 4 3 k a s ım ar ) ak için 2 diş s umurta y kızartm 1 adet (patlıcanları ğ Sıvı ya olma biber d 2 adet omates d 2 adet maydanoz m a 1 tuta ığı salç ek kaş 1 yem dağı sıcak su er, kimyon ar bib 2 su b abiber, pul ar Tuz, k Kürdan

Patlıcanlar çizgili soyularak şerit şeklinde uzun uzun kesilir ve tuzlu suda 15-20 dk bekletilir. Daha sonra tuzu yıkanarak kurulanır ve yağda kızartılır. Köftesi için soğanı, sarımsağı rendeleyin. Maydanozu ince ince kesin, kıyma ,ufalanmış ekmek, yumurta ve baharatları ekleyerek köfteyi yoğurun. Patlıcandan kalan sıvı yağ ile önce 4-5 parçaya uzunlamasına kestiğiniz dolma biberleri kızartın daha sonra köfteleri kızartın. Afiyet olsun. 2 adet patlıcan alarak artı şeklinde koyun ve ortasına köfteyi koyun. Patlıcanın uçlarını köftenin üzerine koyarak bohça gibi yapın. Üzerine biber ve dilimlenmiş domatesten koyarak kürdan ile açılmayacak şekilde tutturun. Tüm patlıcanları aynı şekilde yaparak fırın tepsisine dizin. kapta salçayı sıcak suda ezin ve patlıcanların üzerine dökün. Fırında domateslerin 38Ayrı birMayıs üzeri kızarana kadar bekletin. Afiyet olsun.

HÜLYA ELTEMUR Karantinadan çıktığımızda Dünya değişmiş olacak, ben de ayak uydurmak için değişeceğim elbette; ancak karantina öncesi ve sonrası değişmeyen değerlerim, ilkelerim ve sevdiklerim benimle kaldığım yerden devam edecek. Evde kaldığımız bu karantina günlerinde başucumda birikmiş olan kitapları okuyorum. Gerçek bir sinema sever olduğum için filmleri sinema salonunda, büyük ekranda seyretmeyi tercih ederim ama bu süreçte netflix, amazon prime gibi portallarda özellikle kaçırdığım festival filmlerini, hocam Zeynep Atakan’ın önerdiği Avrupa sineması filmlerini seyrediyorum. Puzzle yapmak da keyif veriyor. Haftada 2-3 kez de online seminerlere katılıyorum. Kızlarım Merve ve Ebru maalesef New York’da. Aklım ve kalbim onlarla, ben, eşim, köpeğimiz Coco ve kedimiz Musti ile bu süreci geçiriyoruz. Hepimizin ‘modern hayat’ diye adlandırdığımız günlerde aktif hatta çoğu zaman yorucu tempolarımız var. Mart ayında 2 yurtdışı, 2 yurtiçi seyahatim ve gönüllüsü olduğum Tog Vakfının etkinlikleri var. Nasıl yetişeceğim diye düşünürken hepsi iptal oldu tabii ki ve ben de bu süreçte fark ettim ki sakin durmayı ertelemişim, saatin peşinden koşmamayı ve kızlarıma, sevdiklerime daha çok sarılmayı da ertelemiş olabilirim. Uzun süredir sinema üzerine bir blog hazırlamak istiyordum, onu ertelemişim. Merak ettiğim ülkelere gitmeyi ertelemişim. Ertelenmişlerimi düşünmeyi ertelemişim. Takipçileriniz ile basit ama benim en çok sevdiğim makarna yemeği olan ‘Spagetti Al Olio’ tarifimi paylaşmak istiyorum. Yanına güzel bir salatayla lezzetli ve doyurucu bir öğün oluyor.

Spagetti Al Olio Malzemeler ve Yapılışı; 1 paket spagetti makarnayı 3-4 litre kaynamış suyun içine biraz tuz ve 1 kaşık zeytinyağı ilave ederek 6-7 dakika oldukça diri kalacak şekilde haşlıyoruz. Süzmeden önce haşlama suyunda bir su bardağı kenara ayırıyoruz. Makarnayı haşladığımız aynı tencerenin içinde 1 su bardağına yakın zeytinyağ ile 5-6 diş çok ince kıyılmış sarımsağı şeffaflaşıncaya kadar pişiriyoruz. Haşladığımız makarnayı ve 1 tatlı kaşığı pul biberi koyarak karıştırıyoruz. Kenara ayırdığımız haşlama suyunu da yavaş yavaş ekleyerek pişirmeye devam ediyoruz. Pişince servis tabaklarına alıp parmesan peyniri ve maydanoz ile süslüyoruz. Arzu edilirse kıtır jambon da ilave edilebilir. Afiyet olsun. Mayıs

39

HÜLYA KALYONCU

Açıkçası şu an için hiçbir ispatı olmasa da, ben yaşadığımız bu sürecin kurgulandığına inananlardanım. Ve muhtemelen bizim jenerasyon bu konudaki gerçekleri hiçbir zaman da öğrenemeyecek ne yazık ki. Ve yine bana göre çok önceden kurgulanmış bu yenidünya düzeni, aslında yıllardır yazılan kitaplar ya da filmlerle bizlere tanıtıldı zaten fazlasıyla. Ancak bu mesajları alabilenler olduğu gibi, almayanlar da çok tabi. Verilen mesajlar ise hep şöyleydi. Dünya nüfusu, yerkürenin varlığını kaldıramayacağı kadar hızlı artıyor, kaynaklar azalıyor ve yeni bir dünya düzenine ihtiyaç var. Bu düzeni sağlamanın yolu da, güçlü ve adapte olabilenin yaşamaya devam etmesi ile mümkün. Bu virüs de aslında tam da bunu söylemiyor mu bizlere? Geçirdiğimiz bu büyük sancılı pandemi sürecinin sonunda bir süre için global anlamda ekonomik resesyon ve belki de siyasal krizler yaşayacağımız

aşikar kanımca. Ekonomik anlamda bazı sektörler büyük değer kazanırken bazıları değer kaybedecek gibi görünüyor. Öncelikle gıdaya olan ihtiyaçların artması ile tarım sektörü ve konuyla ilgili meslekler büyük bir önem kazanacaklar. Tarımda daha az toprağa ve suya ihtiyaç duyulan üretim politikaları geliştirilecek. Hayvansal beslenme is azalacak. Dünya üzerinde azalan petrol rezervleri ile dengelerin değişeceğini, ekonomileri petrole dayalı Çin, Avrupa ve Rusya’nın zayıflayacağını, buna karşılık kendi petrol rezervlerini saklayan Amerika’nın daha güçleneceğine inanıyorum. Bununla birlikte, değişen ekonomik şartlarla para mefhumunun değişmesi ve kripto paraların hayatımıza iyice yerleşmesi muhtemel. Değişen para sistemi ile kapitalist düzenin şekil değiştireceğini, neo-kapitalist yeni bir ekonomik düzenin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bu sürecin dünya siyasetini nereye taşıyacağını ise birlikte göreceğiz. Belki de sınırların belirsizleştiği, mikro düzeyde özerk ancak makro düzeyde bağımlı, ortak bir yönetim şekli bizleri bekliyor olacak. Üstelik de toplumları daima mutsuz etmiş, baskıcı rejimlerin farklı dayatmalarla yerel yönetimler üzerinde güç elde etme çabalarını bundan böyle fazlasıyla göreceğiz kanımca. Tabi bunun yolu da neredeyse günlük hayatlarımıza tamamen yerleşen dijital dünya ve belki de bilinçaltımıza bu yolla verilen algılarla sağlanacak. Yani insanlık bu vesile ile belki de farkında olmadan bu yeni düzene hazırlanmış olacak. Tabi zaman içinde değişecek toplumsal değerler, zevkler ve dijital dünyanın yarattığı yeni meslekler de bu sürecin sonuçları olacak. Ev-ofis çalışma düzeni, on-line eğitimler hayatımıza tümüyle yerleşecek ve bazı meslekler tümden yok olurken genetik mühendisliği, gıda mühendisliği, robotik mühendislik, uzay bilimleri gibi meslekler ön plana çıkacak. Akademisyenim. Bilgi Üniversitesi’nde ve Işık Üniversitesi’nden derslerim var. Sanat tarihi dersleri veriyorum. On-line olarak bu derslerime devam ediyorum. Yoğunluktan bugüne kadar okuyamadığım kitaplarımı okuyor, izleyemediğim bir dünya filmi, belgeselleri, dizileri izliyorum. @Aspasya99 instagram kültür-sanat sayfam için yeni bilgiler hazırlıyorum. You toube kanalı açma düşüncem var. Şu aralar biraz da onunla ilgi-

leniyorum. Arada biraz da spor yapıyorum. Evde minik köpeğimiz, kızım, eşim, kardeşim ve yardımcım var. Açıkçası ben günlerimi öyle yoğun geçiriyorum ki, halen bana 24 saat yetmiyor. Bilgiye, öğrenmeye, yen, şeyler keşfetmeye her zaman çok meraklı oldum. Tabi daha önce bunun içine çeşitli seyahatler, kültür, müze gezileri ve farklı hobiler de giriyordu. Bugün bunları canlı olarak yapamasak da, şimdi her şey sanal dünyada avucumuzun içinde. Bu nedenle bunları canlı olmasa da, sanal dünyada yapmaya devam ediyorum ve sabah, akşam nasıl oluyor, fark etmiyorum inanın. Üstelik de beni en çok yoran şeyler, giyin hazırlan çık durumu da ortadan kalktı şu an için. O boşa geçen zamanlarda hayatıma eklendi böylece. Ben bu süreçten gayet mutlu olanlardanım aslında yani. İnsanın ilgi alanları fazlaysa, hiçbir ortamda zaman bolluğu diye bir şey yok sonuçta kanımca. Yeter

ki, bu sancılı süreçten hasar almadan çıkmayı başarabilelim tabi. Çok sevdiğim ve en marifetli arkadaşım Meral Yazıcı’nın @meralvariblogg adlı sayfasından çok lezzetli puf puf bir kek tarifini paylaşayım sizlerle.

Kek meleri; a Malze urt t yum e d ker 4 a ağı şe süt d r a b ğı a 1 su d r yağ su ba u ğı sıvı Yarım barda ndesi ve suy u s e r Yarım u ğ u b a k ası) n nişast 1 limo vanilya ( mısır t e a t k s a a p iş 1 n ardağı 1 su b dağı un ar ozu b u s 2 rtma t t kaba a şeker r 1 pake d u p için; Üzeri

Yapılışı; Yumurta ve şekeri krema kıvamına gelinceye kadar mixer ile çırpalım. Süt ve sıvı yağ ekleyelim, karıştıralım. Sonra limon kabuğu rendesini, suyunu ve vanilyayı da ilave edelim. Nişasta, unu ve kabartma tozunu ekleyip 170 derece fırında yaklaşık 30 dk. pişirelim. Afiyet olsun. Mayıs

41

İLKEM TOPÇUOĞLU

teşvik ediyorum. Normalde günler birbirini kovalar bir çok şeye zaman bulamazdık. Hep bir koşuşturma hep bir trafik... Şimdi evi düzenlemek için, her gün spor yapabilmek için, kitap ve dergi okuyabilmek için, yeni filmler ve belgeseller izleyebilmek için ve en önemlisi ailecek vakit geçirebilmek için bolca vaktimiz oldu. Herkese bu anlamda bu dönemin iyi geldiğini düşünüyorum. Tabii ki en önemlisi ailemizin ve sevdiklerimizin sağlıklı olduğunu bilmek, kötü haberler almamak, yoksa hemen alışıveriyor insan hemen her düzene. Evde olduğum bu dönemde bende birçok kişi gibi mutfakla iç içeyim. Bu ara özellikle Meksika yemekleri denedim ve hepimiz çok sevdik. Etli, balıklı tacolar, fajitalar ve farklı soslar eşliğinde sunumlar. Normalde evde yaptığımız ev yemekleri dışında Farklı lezzetler yaratabilmek ve denemek bize keyif veren deneyimlerden biri oldu diyebilirim.

Bizim dönem, yeryüzünde 100-200 yılda bir yaşanan böyle olağandışı tarihi bir olaya denk geldi maalesef. Bugünleri hiç unutmayacağımız kesin. Hemen her gün izlediğimiz haber bültenleri sonrası yaşadığımız kaygılar, duyduğumuz kayıplar hepimizi sarstı. Tüm Dünyayı ekonomik anlamda da zor günler bekliyor. Allah herkesin yardımcısı olsun. Bunun tam tersi olarak manevi anlamda olumlu gelişmeler olabilir. Herkesin iç dünyasını keşfettiği, aile bağların güçlendiği, her şeyin kıymetini daha bir anlandığı, doğaya çok daha duyarlı olunduğunu düşündüğüm bir bir döneme gireceğiz. Bu dönemde ailecek hiç olmadığımız kadar beraber olduk. Çocuklarla bağlarımız güçlendi. Seyahat etmenin, sokaklarda özgürce dolaşmanın, sevdiğimiz bir restorana gidebilmenin ne büyük lüks olduğunu düşündük. Bu virüsün sınırları yok, milleti, dini, ırkı yok. Dünyada hepimizin eşit olduğunu üstüne basa basa hatırlattı bize. Kendimi bildim bileli olumlu düşünür ve şükrederim. Bu günlerden sonra kendimi ve sevdiklerimi daha da pozitif düşünmeye ve davranmaya

O U TAC AVUKL T İ L R PEYNİ ler; e yağı Malzem kaşığı zeytin an ek ğ o m s e y ış 1 m doğran imyon t e d a k 1 ığı ek kaş ğsü 1 yem abiber vuk gö r mış ta a k , doğran u Tuz p ü k küp sos 150 g ı salsa a kaşığ asulye 3 çorb dağı siyah f ar 1 su b ert taco s 9 adet ıyılmış biber yniri k şar pe t e d a 3 miş ka n le e d en 50 g r

Yapılışı; Fırını 200 dereceye kadar önceden ısıtın. Orta ateşte büyük bir tavaya yağ ilave edin ve soğanları pişirmeye başlayın. 5 dakika sonra kimyon, tuz, karabiber ve biberleri ekleyin. Malzemeler harmanlanınca tavuk, fasulye ve salsa sosunu da ilave edin. Bir fırın tepsisine taco kabuklarını yerleştirin ve içlerine tavadaki karışımı paylaştırın. Fırında 10 dakika pişirdikten sonra kaşar peynirini üzerlerine ekleyip 10 dakika daha peynir eriyene kadar pişirin. Mayıs 42 Fırından çıkardığınız tacoları servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun.

KATERİNA EKŞİOĞLU Öncelikte yaşadığımız karantina döneminin bize hayata dair bilmediğimiz şeyler öğrettiğine inanıyorum. Bunların başında zaman yönetimimiz ve bir takım önceliklerimizin geldiğini düşünüyorum. Hayatımızda olmazsa-olmaz diye düşündüğümüz alışkanlıklarımız ve hareketlerimiz olmadan da yaşamın devam edebildiğini gördük. Bu dönemden ailem ve sevdiklerim ile sağlıklı bir şekilde çıkabilmek benim için en önemli ve paha biçilmez mükafat olacaktır. Karantina başladığı ondan itibaren bütün hayatımız değişti. Bu tabi ki çocuklarımızın okul ders çalışma yöntemlerinden başlayarak akraba ve sosyal çevre görüşmelerimize kadar her şeyi değiştirdi. Bu bağlamda çocukların dersleri bildiğiniz gibi online rejime geçti. Ders dışındaki diğer zamanlarda yemek pişirme ve daha ziyade çocukların ilgisini çeken, beraber zaman geçirebileceğimiz aktiveler yapmayı seviyoruz. Ailemiz ve yakın akrabalarımız dışında kimse ile görüşmemeye çalışarak, karantina kurallarına uyuyoruz. Karantinadan önceki dönemde de iyi zaman yönetimi olan biriydim. Aile, iş, sosyal hayatımı iyi planlayarak yaşıyordum. Benim için karantina döneminin en belirgin farkı, eşim ve çocuklarım ile çıktığımız yurtdışı- yurtiçi seyahatlerinin olmaması ve işlerimi evden yönetmeye başlamış olmam. Tabii ki karantina öncesi dönemde ki yoğun iş temposu durdu. Hayatı daha sakin ve mütevazi yaşamaya başladık. Daha küçük şeylerden mutlu olmaya ve aslında bu tip şeylerin ne kadar önemli olduğunun farkına vardık. Karantina sayesinde insanların evlerine çekilmesi ile doğal hayatın da kendi varlığını bizlere daha çok hissettirdiğini düşünüyorum. Sizlere özellikle bağışıklık sisteminizi güçlendirecek bir çorba tarifi vermek isterim.

orbası Borş Ç ler; e Malzem gr et suyu 50 4 0 0 4 s patate 4 adet oğan s t e d a 1 havuç 1 adet ancar p t e 1 ad lahana ımsak oy sar ası 3 adet orta b iş s salç e t 2-3 d a m şığı do 2 ç ka ke, ir s z A er arabib k , z u ıvı yağ T adar s k i r e t Ye

Yapılışı; Soğan ve havuç rendelenir, yağda kavrulur. Salça eklenir. Lahana ince doğranır. Pancar rendelenir ve ilave edilir. Et suyu ya da et parçası ve sarımsak ( kıyılmış) ilave edilir. Patates küp kesilir, ilave edilir. Sirke, tuz ve biber eklenir. 2 bardak ılık su eklenir. Orta ateşte Mayıs pişme-43 ye bırakılır. Afiyet olsun.

MİNA TEKER

Karantinadan çıkıp hayatım normale döndüğünde arkadaşlarıma daha çok vakit geçirmek istiyorum. Hayat telaşından vakit ayırıp bir kahve bile içemediğim şimdi çok özlediğim insanlar var. Karantinada kalmanın verdiği bir duygusallıkta var sanırım üzerimde annem ve kayınvalidem uzakta kaldılar biz hep iç içe bir arada olmaya alışığız bu süreçte sağlıklı olduğumuz için mutlu ama büyüklerimizden uzak buruk kaldık. Bu süreci kendimize avantaj olarak görüp değerlendirmeye çalışıyoruz. 2 buçuk yaşında ki oğluma normalde günün kargaşasında veremediğim sorumluluk duygusunu vermeye çalışıyorum masayı beraber topluyoruz, beraber yemek yapıyoruz, oyuncaklarını ayırıp beraber yıkıyoruz. Eşim Evren, ben, Baran Cumhur ve yardımcı ablamız tam 1 buçuk aydır evdeyiz. Evin içinde moodumuzun düştüğü anlar oluyor ancak genelde oğlumuz için moralimizi hep yüksek tutmaya çalışıyoruz. Ben bu dönemi şöyle değerlendiriyorum. Bazen elektrikler gider mum yakar devam ederiz... işte şimdi elektrikler gitti mum yaktık devam ediyoruz sağlık olsun yeterli. Bu bizim evde en çok yapılan hem hafif hem de lezzetli bir tart kabak, krema ve dereotu yan yana geldiğinde leziz oluyor Tart Kabaklı eler; Malzem için Tabanı n rdağı u a b u s 2 argarin urt m r g 5 12 ı yoğ k kaşığ 3 yeme rta 1 yumu ığı tuz aş 1 çay k abartma tozu t k 1 pake in Üzeri iç k a yağı b a k 3 ı zeytin k kaşığ e m e y 4 arımsak 3 diş s Tuz ereotu emet d Yarım d ema eyniri kr kaşar p 200 ml lenmiş e d n e r 100 gr

Yapılışı; Margarin, yoğurt, yumurta ve tuzu geniş bir kasede karıştırın. Un ve kabartma tozunu harmanlayıp ekleyerek yoğurun. Gerekirse un ilavesi yapın. Hamuru hafifçe unlanmış tezgahta merdane ile açıp yağlı kağıt serili kelepçeli kek kalıbına kenarlarını yükselterek yayın. Kabakları ince doğrayıp zeytinyağında soteleyin. Sarımsakları ince doğrayıp ekleyin. Dereotu, tuz, karabiber ilave edip karıştırdıktan sonra hamurun üzerine yayın. Kremayı kabakların üzerine gezdirip 180 dereceye ayarlanmış fırında pişirin. Fırından alıp kabakların üzerine kaşar peynirini serpiştirip kızarıncaya kadar pişirmeye devam edin. Sıcak yada ılık servis yapın. Afiyet olsun. 44

Mayıs

NESLİHAN D. TAŞDEMİR

Hayatın çok kısa ve pamuk ipliğine bağlı olduğunu tekrar hatırladık. Hastanedeki o görüntüleri gördükçe ne kadar küçük şeyleri dert edip boşuna kendimi, zihnimi bedenimi yorduğumun farkına vardım. Mesela bundan sonra küçük şeylerle zihnimi ve bedenimi yormayacağım. Karantinadan sonra hemen kalabalığa girebileceğimi ve sosyalleşebileceğimi düşünmüyorum bu virüsün tekrarlanmasını göz önünde bulundurarak hayatıma daha temkinli ve dikkatli devam edeceğim. Sabah kahvaltıdan sonra kızımın online eğitimi ile koşuşturma başlıyor ve sonrasında evde verilen ödevlerle devam ediyor. Derslerden sonra Çocuklarla bol bol aktivite yaparak oyun oynayarak ve çocuklarla beraber yapabileceğimiz yemekler yaparak geçiriyoruz. Çekirdek

ailemiz eşim ben ve iki çocuğum. Bana hala yetmiyor desem? O kadar hızlı geçiyor ki, bazen yapmam gereken işleri ertesi güne bırakabiliyorum. Aslında bugüne kadar bir şey ertelememişim, karantinadan öncede önceliğim çocuklarım, eşim, ailemdi şimdide öyle. Bu süreçten önce evde hiç yapmadığım ve karantinadan dolayı yapmayı öğrendiğim bir tarifi sizinle paylaşmak istiyorum. Yapmaktan çok zevk aldığım ve kendimi her yaptığımda daha da geliştirdiğim tarifimi vereceğim.

EK. LI EKM MAYA ler; me Malze u t maya l ılık s instan 750 m ığı ile 1 ml tuz aş Ölçü k ığı ile 15 ml aş Ölçü k un 1 kilo

Yapılışı; Önce kuru malzemeleri koyup yavaş yavaş suyu ekleyip yoğuruyoruz ve üzerini kapatıp mayalanmaya bırakıyoruz. 20 dakikada bir elinizi ıslatarak hamuru zarf gibi birbirinin üzerine alarak katlıyoruz ve bu işlemi 4 kez tekrarlıyoruz. Döndürücü ve son katlama işleminden sonra üzerini kapatıp 12 saat mayalanmaya bırakıyoruz. 12 saat sonra ellerimizi ıslatarak unlu bir zemine hamuru alıp eşit iki parçaya bölüyoruz ve hamuru toparlıyoruz daha sonra unladığımız mayalama sepetine alıp bir poşete koyup tekrar 50 dakika mayalanmasını bekliyoruz; bu sırada fırına döküm tencere koyup 250 derecede fırını ve tencereyi ısıtıyoruz. 50 dakika sonra poşetten çıkarıp sıcak tencerenin içine hamurumuzun bir tanesini koyuyoruz 30 dakika kapağı kapalı bir şekilde pişiriyoruz sonra kapağı açıp 10 dakika daha pişiyoruz aynı işlemi 2. Hamur İçinde yapıyoruz fırından çıkınca biraz dinlendirip dilimleyeMayıs 45 rek servis ediyoruz. Afiyet olsun

NİHAN Y. ÇETİNKAYA

Covid 19 virüsü ve beraberinde yaşadığımız izolasyon süreci benimde bir çok kişi gibi insan yaşamını tekrar sorgulamama sebep oldu. Öncelikle ne kadar gereksiz ve önemsiz konulara zaman ayırıp enerji sarf ettiğimi fark ettim. Sanatçı olduğum için yalnız çalışmaya kendimle kalmaya alışık biriyim bu açıdan bu süreç benim için zor olmadı. Eşim Kaan ve kızım Reya ile daha çok vakit geçirebilmek beni mutlu etti. Resim yapmak yeni işler üretmek bu durağanlık içinde daha verimli oldu benim için diyebilirim. Nişantaşı’nda atölyemde sessizlik içinde çalışma fırsatı buldum. Karantina hayatının insan ilişkileri içinde sorgulayıcı bir süreç getirdiğine inanıyorum. Gerçekten bizi seven önem veren gerçek dostlukların sağlam temelleri sayesinde fiziksel olarak bir arada bulunmasak da ne kadar güçlü bir biçimde devam ettiğini ve kurduğum dostluklar açısından ne kadar şanslı olduğumu anlamama sebep oldu. Ortaköy’de evimde vakit geçirmekten ve evin her detayı ile ilgilenebilmekten mutluyum. Yemek yapmayı çok severim bu süreç o açından çok zevkliydi. Daha önce sürekli dışarda yemekli programlar olması sebebiyle evde bu kadar sık yemek yapmıyordum. En sevdiğim tatlılardan San Sebastian tarifini sizinle paylaşmak isterim.

bastian San Se eler; m e lz Ma

eynir labne p 400 gr peynir m lı) e r k gr ) a olma 200 gr a ( 400 a sıcaklığınd t krem (od a t r 2 pake u m boy yu 50 ml) 4 orta eker (2 rdağı ş a n b u ı u s ığ 1 kaş yemek 1 dolu a y il n t va 1 pake

Yapılışı; Önce şunu belirteyim kullandığınız bütün malzemeler oda sıcaklığında olmalı. İlk olarak şekeri, krem ve labne peynirleri derin bir kapta, şeker tamamen eriyene kadar çırpın. Yumurtaları tek tek ekleyerek çırpmaya devam edin. İlk yumurtayı ekleyin ve birkaç dakika çırpın. Sonra ikinci yumurtayı ekleyin ve yine birkaç dakika daha çırpın. Sonra üçüncü yumurtayı ekleyip çırpın ve son yumurtayı da ekleyip çırptıktan sonra vanilya ile beraber 1 kaşık unu azar azar ekleyerek çırpmaya devam edin. En son kremayı ekleyin ve birkaç dakika daha çırpın. Kelepçeli kalıbınıza yağlı kağıt yerleştirdikten sonra içine, hazırladığınız karışımı dökün ve önceden 200 derece ısıtılmış fırında üzeri hafif kahverengi olana kadar pişirin (40-50 dk). Pişen cheesecake’i fırından yavaşça çıkartın. Kabaran ve biraz da sallanan bir Fırından çıkan cheesecake’i ılıdıktan sonra dolaba kaldırın ve birkaç saat Mayıs 46kıvamı olacaktır. dinlendirdikten sonra servis edin. Afiyet olsun.

OLCAY DOĞAN oldu. Eşim ofisini eve taşıdığından onun için daha zorlayıcı bir durum oldu. Benim zaten mutfakta vakit geçirmeyi çok sevdiğimi tüm arkadaşlarım bilir. Eliminde lezzetli olduğunu söylerler. Tek bir favori yemeğim yoktur. Lakin özelikle köz patlıcan salatasını isterler benden. Bahçe ve toprak ile oyalanmayı da çok severim. Minik bir sebze bahçemiz bile var. Hayvan dostlarımızı da sevdiğimizi söylemeye gerek var mı? Bilmem, bir labrodor köpeğimiz, tavus kuşlarımız, 2 de papağanımız ile ilgilenmek terapi gibi bu günlerde. En kısa zamanda sağlıkla sevdiklerimizle kucaklaşma dileği ile. Sağlıkla evde kalalım.

Bu dönem Türkiye ve Dünya için zor bir dönem, duamız en az kayıpla bu günleri atlatmak. Gerçek olması çok uzak bir film senaryosunu yasıyormuşuz gibi hala her şey...Lakin gerçek. Özgür olmak güzelmiş. Çok şükür sağlımız yerinde, sevenlerimiz, sevdiklerimiz sağlıklı ve güvende umudumuzu hiç kaybetmeden, birbirimizi destekleyerek, elimizden geldiğince yardımlarımız ile geçecek bu günler. Birer ani olarak anlatacağız dostlarımız ile kurduğumuz sofralarda. Derste alınmış olacağız hayattan olumlu düşünerek alışkanlıklarımızı gözden geçirerek farklı bir hayata geçiş yapacağız belki. Şu anda hastanede değil de evdeysek şanslıyız demek ki evimizde sağlıkla kaldığımız her güne şükürler olsun. Biz aile olarak evde yaşamayı tercih eden ve keyif alanlardanız çokta büyük adaptasyon sorunu yaşamadık bugüne kadar. Bu süreçte bizi en çok zorlayan; kendi evin de yaşayan oğlumuzdan uzak kalmak, sarılamamak, özlemimizi dijital ortamda gidermeye çalışmak

tası n Sala Patlıca iş m n Közle eler; Malzem lıcan pat an 1 kilo ru soğ boy ku ak s 2 orta ım r a s diş 2 – 3 s domate 2 tane uyu s ağı n o m 1 li zeytiny bardak yarım r l bibe . tuz, pu ğlı maydanoz ba isteğe

Yapılışı; Patlıcanları mangal kömüründe közleyelim. Bu mümkün değilse, patlıcanların üzerine fırçayla sıvı yağ sürerek yağlayalım. Yağlı kağıt serili fırın tepsisine dizelim. Patlıcanların kabukları yanana dek fırında pişirelim. Ilındıktan sonra patlıcanların kabuklarını soyalım ve kesme tahtasında bıçakla küçük küçük doğrayalım. Patlıcanların içine domatesleri ve soğanları yemeklik şekilde doğrayalım. Üzerine sarımsakları rendeleyelim. Üzerine sıvı yağı, tuzu, pul biberi ve limon suyunu ilave edip güzelce karıştıralım. Közlenmiş patlıcan salatası servise hazır. İsteğe bağlı olarak maydanoz doğrayabilirsiniz. Limon Mayıs suyu 47 yerine sirke ekleyebilirsiniz. Afiyet olsun.

PETEK ERTÜRE

Karantinadan çıkıp normal hayata döndüğüm zaman öncelikle arkadaşlarımı göreceğim, çok özledim. Annemle aynı sitede oturduğumuz halde onu göremedim. Ailemi göreceğim. Sarılacağım, birde tekstil işime devam edip dükkan açacağım. Evde oğlum ve yardımcımlayım, genelde yemek yapıyorum daha çok hamur işleriyle uğraşıyorum, çocuğuma öğretmen oluyorum, onunla oyunlar oynuyorum, uzun zamandır yapamadığım dolap temizliğini yaptım, kitap okumaya vaktim bolca oldu ve bu beni çok mutlu etti. Gün aslında evde de yetmiyor sürekli aktif olup hem yemek hem çocukla oyun oynayıp hem onun ve kendi bakım işlerimi yapıp bir de sürekli ders çalıştırmaya çalıştığım için bizim günler verimli geçiyor çocuğumla daha çok şey paylaşıyoruz bu bizi çok mutlu ediyor ertelediklerim aslında dostlarımdı onları çok özlediğimi fark ettim bir de bu hayatta hiç bir şeyin sağlık dışında kalıcı olmayacağını anladım ne kadar değersiz şeyler için üzülüyormuşuz. Sizlere favori yemeğim lazanyamın tarifini vermek istiyorum. Hem yapımı çok kolay hem de aşırı lezzetli oluyor.

Yapılışı;

anya lı Laz Kıyma eler; m ya Malze aket lazan p Yarım sosu için; lı Kıyma kıyma ğan uru so r 250 g orta boy k mates o t 1 ade orta boy d t 2 ade ımsak iş sar z 2-3 d kaşığı salça kik er, tu e lı 1 tat ay kaşığı k mızı pul bib ç ır Yarım ay kaşığı k ç Yarım ; el sos Beşam rdağı süt a b 2 su şığı un ereyağı ek ka t 4 yem ek kaşığı m e 1.5 y in: iç Üzeri eyniri p Kaşar

Ayçiçek yağını ve tereyağı bir tavada kızdırın. Doğranmış soğanları 3- 4 dakika kavurun. Üzerine havuçları rendeleyip 3-4 dakika daha kavurmaya devam edin. Kavrulan havuç ve soğanların üzerine kıymayı ekleyin ve suyunu çekene kadar kavurun Sonra sarımsak, tuz ve karabiberi ekleyin. Son olarak rendelenmiş domates ve defne yaprağını ekleyip harcı pişirmeye bırakın. Domates, suyunu biraz çektikten sonra içerisine bezelyeyi de ekleyin ve iç harcını pişirmeye devam edin. Beşamel sosu hazırlamak için; tereyağını sos tenceresinde eritin. Unu, kokusu çıkıp renk alana kadar kavurun. Kavrulan una soğuk sütü ekleyin ve bir çırpıcı yardımıyla sürekli karıştırarak pişirin. Pişmeyen lazanya yaprakları kullandığınızda, normale göre beşamel sosunuzu daha sıvı olması gerekir. Bu yüzden çok kıvamlı olmamasına özen gösterin. Karabiber ve rendelenmiş muskat cevizini ekledikten sonra ocaktan alın. Fırın kabının tabanına biraz beşamel sos ve iç harçtan yayıp lazanya yapraklarını dizin. Sırasıyla; kıymalı harç, beşamel sos ve bir parça rendelenmiş kaşar peyniri ekleyin. Lazanyanın en üst katı için beşamel sos ve rendelenmiş kaşar peyniri ayırdıktan sonra bu işlemi sırasıyla tüm lazanya yaprakları için tekrarlayın. Kalan beşamel sos ve rendelenmiş kaşar peyniri ile lazanyanın üzerini kaplayın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20-25 dakika pişirin. Pişirme süresi fırından fırına değişiklik Piştiğinden emin olana kadar kontrollü olarak pişirin. Fırından çıkan lazanyayı dilimledikten sonra servis Mayıs 48gösterebilir. edin. Afiyet olsun...

SEYCAN TANFER yapıyor gibi heyecanlı ve eğlenceli. Bununla birlikte son günlerde merak sardığımız ve en çok vakit geçirdiğim bana terapi gibi gelen oğlumun tasarladığı çizimleri iğne ve iplikle kıyafetlerimize işliyorum. Bu süreçten önce günün bize yetmediğini düşünürdük, şimdi ise tam 24 saat sizin. Bugüne kadar iş yoğunluğu ve stresi ile akşam eve geldiğimde yemek yapmaya istekli olmuyordum. Şimdi mutfağa girmek benim için daha anlamlı ve eğlenceli oldu. Ayrıca aynı sebeplerden dolayı kendime vakit ayıramıyordum şimdi yorucu hayata bir ara verip daha sakin ve hayattan keyif alan, sporunu yapan kendine vakit ayıran birisi oldum. Hayatın akışında kendimizi ne kadar ihmal ettiğimizi fark ettim. Bundan sonraki süreçte işimiz ne kadar yoğun olsa da kendime ve aileme daha fazla vakit ayıracağım. Her gün çok farklı yemek tarifleri deniyor olsak da annem den öğrendiğim için bu soruya cevabım kesinlikle.

Karantina günleri dünya da hiç bir şeyin önemi olmadığını bize zorunlu olarak göstermiş oldu. Bütün insanların aynı seviyede olduğunu ne paranın ne mülkün önemi olmadığını gördük, çünkü virüs ekonomik gücü olana da olmayana da eşit davranıyor. Herkes hayatını öncelikle korumak ve ve hayatta kalma endişesi yaşıyor. Bu sebeple iş hayatındaki başarının veya başarısızlığın önemi azalıyor. Bugüne kadar yoğun ve yorucu hayatın aslında çok anlamlı olmadığı ortaya çıktı. Aynı geçerli sebepler ben ve ailem için de ön plana çıktı. Öncelikle aile değerleri ve aile bütünlüğünün her türlü mücadelede çok daha önemli olduğunu bu vesile ile bir daha anlamış olduk. Bu günler en kısa sürede geçecek bizler böylece daha sağlıklı bireyler olmak için daha dikkat edeceğiz. Önceliklerimiz değişecek ruh ve beden sağlığımızı daha önemseyip yaşamımıza ailemiz ve etrafımızdaki kişilerle huzurlu bir devam edeceğiz. Biz iş hayatında sağlık sektöründe olduğumuz için hastanemiz faaliyetine devam etmekte. Bu sebeple hem ekip arkadaşlarımızla birlikte olmak için hem de hastalarımızı en iyi şekilde ağırlamak için çalışmama devam ediyorum. Hastanemizde kadın doğum başta olmak üzere tüm servislerimiz hasta kabul etmeye devam ediyor. Fakat bizde herkes gibi evde kal çağrısına uymaya çalışıyoruz ve boş zamanlarımızı eşim ve oğlumla evde geçiriyoruz. Ailece evde film izleyerek müzik dinleyerek spor yaparak bolca yemek yaparak ve yiyerek vakit geçiriyoruz. Uzun zamandır bulamadığımız fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Oğlumun yurtdışından dönmesiyle beraber onunla birlikte mutfağa girmek benim için yeni bir anlam kazandı. Özellikle bu günlerde mutfağa girmek bizim için sadece yemek yapmak değil bir sahnede doğaçlama gösteri

Yapılışı;

ması; rak Sar hur Yap n Meş 'ı at ok ilir.) T llanılab meler; 'te ku Malze rağı ercimek M at Yap il ok eş T ( Y 1 kg Bakla ak İç 1 bard gur çası ak Bul d es Sal ar b om 1 ı D at a Kaşığ Salçısı er ib 2 Çorb B ı a Kaşığ 1 Çorb Soğan ağ 2 Kuru eytiny Z dak u Eti 1/2 bar ikli Kuz em K 500 gr arı Su er; Göz Kar Sumak alzemel İçin M ekik yon Kuru K Baharat t - Kim eotu ı; ar Muska uru Der K Göz Kar er Bib oz an oz d T ay er Kuru M arabib er - K Pul Bib in; Sos İç ne ri Üze çası Soğan es Sal 1 Kuru ı Domat a Kaşığ 1 Çorb Su baharat İlave

İç bakla suda bekletilir. (Mercimek kullanıyorsanız, 10 dk pişirilir.) Baklanın kabukları soyulur ve ufak parçalara bölünür. Bulgur sıcak suda 10 dk bekletilir. Bakla, soğan, bulgur ve baharat karışımı karıştırılır. Salça ve yağ ilave edilir ve iç harcımız hazır. Asma yapraklar bir gece önceden suda bekletilir ve teker teker iç harç ile sarılır. Sardığımız sarmaları, eti koyduğumuz tencereye dizeriz. Üstüne zeytinyağ ve üste çıkacak kadar su ilave edilir. Orta ateşte 10dk , kısık ateşte yarım saat pişirilir. Ayrı bir tavada soğan, salça, baharatlar ve su karıştırılır ve üzeri için sos yapılır. Pişen sarmalar güzelce tabağa sunulur ve sos üzerine eklenir. Mayıs Afiyet49 olsun.

TUVANA BÜYÜKÇINAR

Karantinadan çıkıp normal hayata döndüğümde neler değişmiş olacak? Bu sorunun cevabı o kadar zor ki!!!! Karantinadan ne zaman çıkacağımız bile belli değil! Açıkçası bir kesime göre haziranda hayat normale dönecek bir kesime göre eylülde ikinci dalga başlayacak. Bana bu yüzyılda bu yaşadığımız süreci, 100 kere söyleseler 1000 kere anlatsalar, inanmazdım, inanmadığım, aklımın almadığı bir şeyi yaşıyoruz. Evet, eminim çok şey öğretti. Bir kere özgürlüğün ne olduğunu, neleri özlediğimizi, nelere doyamadığımızı, neleri abarttığımızı, bir çok şeyin ne kadar gereksiz olduğunu, aslında giyecek bir şeyim yok derken, bir gardrobun hiçbir işe yaramadığını, giydiğimiz, taktığımız, sürdüğünüz, sürüştürdüğümüz, hiç bir şeyin değeri olmadığını ve daha bir çok şey öğretti. Tabii ki hedefler koyup satın aldığımız, uğruna çalışarak hayalini kurarak sahip olduğumuz, bir çok şey çok önemliydi ama ne oldu? Önce hayatta kalmak önemli oldu.

50

Mayıs

Sonra sevdiklerine ulaşabilmek, onları görebilmek, en büyük hazine oldu. Yani her şey koskoca bir bomboş oldu! O yüzden karantinadan çıktıktan sonra kimimizin işleri çok bozulmuş olacak, kimimiz bu işten çok para kazanmış olarak çıkacağız, kimler ne öğrenecek? Kimler neler öğrenmeyecek? Bilmiyorum ama bu sorunun cevabı gerçekten çok zor. Ben bile kendime itiraf edemiyorum ,idrak edemiyorum tam olarak. Bakalım çıkacak mıyız? Karantinaya ailecek girdik diyebiliriz yani çekirdek ailem, eşim Selim, oğlum Aslan, Aslan’ın çok sevgili dadısı ailemizin baş tacı Hatice hanım ve canımız Bilgemiz. Aslan’ın eğitim şeklinin online olması sonucu günün büyük bir çoğunluğu onunla geçiyor. Açıkçası 44 yaşında profesyonel bir eğitmen oldum diyebilirim. Bu karantina dönemi bana en azından bir eğitmenlik deneyimi kazandırdı dersem yalan olmaz. Saat 14:00’e kadar canlı yayın derslerinde yanında eşlik edip 15:30’a ka-

dar ödevlerini tamamlıyoruz. Daha sonra bir yemek molası, biraz kitap okuma, bol puzzle yapma, evin eksikleri, yemek planı derken haber dinlemeye, devam eden işlerin görüntülü toplantıları ,bolca evham, ama sıkılmaya vakti olmayan, evini ve oğlunu çokkkkk özlemiş bir anne olarak bu dönemi geçiriyorum diyebilirim. Ben zaten hayatı ertelediğini bilen, yoğun bir tempoda çalışıyordum. Malum dört markanın kurucu

ortağı ve krearif direktörüyüm, ben hayatı ertelemişim. Oğlumu ertelemişim. Kendimi ertelemişim. Evimi yasamayı ertelemişim. Ben nefes almayı ertelemişim. Hep derdim kimse bana dokunmasın da bir hafta geçireyim, şu yatağımda. Odamda. Evimde. şimdi her gün benim. gerçi şimdi de işlerimi ekibimi çok çok çok çokkkk özlüyorum. İnci’ciğim yemek yapmayı hiç bilen biri değilim. Ama çok güzel pilav ve makarna yaparım, klasiktir bütün kadınlar bilir. Ama gerçekten en iyi yaptığım şeylerdir. Hayatta bir onu öğrenemedim ve dedim ki “aman bir tek bu kalsın öğrenemediğim” Bu zaman zarfında herkes instagramdan bir yemek tarifi paylaştı, kendimi o konuda eksik hissettim ama hiç yarışa girmeye niyetim yok. Bütün mutfaklar onların olsun, ben keyifle yiyen taraf olabilirim. Bir tarif vermek gerekli mi bilmiyorum ama şart dersen hayatın tarifini vermek isterim. Hayat sevdiklerinle güzel olan, bir çok materyalist şeyin boş olduğu, sadece nefesin asıl olduğu, huzur ve sağlık olduğu zaman yaşanılması güzel olan bir yer. Benim tek tarifim bu. Hepinizi öpüyorum. Sevgi ve sağlıkla kalın.

Mayıs

51

ZERRİN MENTEŞOĞLU ce...Evde nasıl vakit geçiriyorum? Tabii uzun yıllardır yemek yapmıyordum, şimdi yemek yapıyorum. Bazen poaçalar deniyorum bazen yeni börek ve salata denemelerim oluyor. Oğlumla bolca vakit geçiriyorum. Yarıda kalmış birkaç kitabım vardı, onları okuyorum. Ama şu bir gerçek ki aslında evde dizinde bir battaniye ile boş oturmak, televizyon izlemek, dizi izlemek, boş zaman geçirmek bile terapi oldu. Aslında hayat koşturmacasının içerisinde fark etmeden yorulmuşuz. Sizlere börek tarifi vermek istiyorum.

Karantina günleri öncesi hayatımız inanılmaz bir koşturma içerisinde geçiyordu açıkçası evde kalmak hepimize iyi geldi diye düşünüyorum. Hem de çocuklarımıza, eşimize ve sevdiklerimize vakit ayırdık. Kendimizi dinleme fırsatı bulduk. Ben uzun yıllardır STK’larda görev alan bir kişiyim, aynı zamanda da iş kadınıyım. Bence bizim en büyük misyonumuz insanı sevmek olmalı. Ben insanları seven, elimden geldiğince insanlara faydalı olmaya çalışan bir insan olduğumu düşünüyorum. Karantinadan sonra da bu değişmeyecek hatta sağlık alanında daha fazla fayda verebilecek projeler yapmak ve daha çok çalışmak niyetindeyim. Tabi ki Allah sağlık verdiği süreYapılışı;

Börek u için; Hamur yumurta 1 adet süt ardağı 1 su b ı su bardağ u s ağ 2 / 1 ı sıvı y ığ ş a ek k 2 yem z tu ı kaşığ a tozu 2 çay kabartm kaşığı 1 çay n u kadar ; Aldığı ek için a sürm ağ Aralar ı sıvı y ğ a d r a b ağı 1 çay ı terey ığ ş a k ek 2 yem arıya) ; in iç (yarı y Açmak arışımı k n u ve n ç Nişasta klı har e domateste ıspana v ç için; tates, ıyma, soğan İç har a p , ir peyn Ben k Kıyma, yabilirsiniz. hazırla ladım ır iç haz

Hamurumuzu yukarıda yazılı malzemeleri karıştırarak açabileceğimiz kıvamda yoğuruyoruz. Tereyağı ve sıvı yağı karıştırıp tereyağı eriyecek kadar kısık ateşli ocakta tutuyoruz. Ceviz büyüklüğünde bezeler yapıyoruz. 4 adet bezeyi çay tabağı büyüklüğünde açıp, aralarına 1 yemek kaşığı kadar yağ sürerek üst üste koyuyoruz. 4 bezeyi birlikte açabildiğimiz kadar açıyoruz. Açtığımız yufkanın üstüne de fırçayla yağ sürüp ortadan ikiye bölüyoruz. Geniş kısımlarına harç koyup rulo olacak şekilde sarıyoruz. Tepsinin ortasından başlayarak uç uca ekleyerek sarıyoruz. Tepsimizi kalan bezelere de aynı işlemi yaparak dolduruyoruz. Yağlı karışımdan 3-4 kaşık ayırıp üstüne sürüyoruz. 180 derece ısıtılmış fırında pişiriyoruz. Afiyet Mayıs 52 olsun.

ZEYNEP AKÇIRAY Karantinadan çıktıktan sonra eminim bir çoğumuz bu dönemde kazandığımız alışkanlıklarla devam edeceğiz. Her konuda temkinli davranıp sağlığıma ekstra dikkat etmeyi, bende bırakmayacağımı düşünüyorum. Basit sandığımız önlemlerin ne kadar önemli olduğunu anladım. Büyük ihtimalle bunlara özellikle dikkat ederek hareket edeceğim. Şu an ki süreçte evde eşim, annem ve köpeğim Bıdık’la birlikteyim. Aslında vaktimin çoğunu markam Deluxeseconds ile ilgili çalışıp onu istediğim seviyeye getirmek için araştırma yapmakla geçiriyorum. Teknolojik olarak şu an her kaynağa ulaşabilir olmak bana daha çok çalışma, geliştirme motivasyonu verdi. Tabi aileme de zaman ayırıp keyifli vakit geçirmek için bir çok aktivite planlıyoruz. Evet bu kadar fazla zamanımızın olması aslında biraz kendimize dönüp düşünmemize de olanak sağlıyor. İş hayatımdan dolayı kendime vakit ayırmadığımı fark ettim. Her gün spora başladım. Kendime dönmek, daha çok egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek bana çok iyi geldi. Bu düzenin olumlu etkilerini cildimde ve saçlarımda görebiliyorum. Daha sağlıklı ve güzel görünüyorlar. Ailecek deniz ürünlerini seviyoruz. Evde olduğumuz bu süre zarfında sık sık pişirdiğim yemeklerden biride eşimin de çok sevdiği “karidesli domates soslu levrek” tarifini vermek istiyorum.

oslu ates S li Dom s e id r Ka eler; Malzem leto fi k e Levr u Et suy s Karide ak Sarıms abiber ar k , z u T uyu limon s ım r a Y es Domat

Levrek

Yapılışı; Levrek filetoları yıkıyoruz. Bir tavada karidesli 3 dakika su ve sirke ile haşlıyoruz. Levrekleri 1-2 bardak et suyu ve yine aynı ölçüde normal su ile bir tencereye alıyoruz. Küp küp kesilmiş domatesleri ve damak zevkinize bağlı 2-3 diş sarımsakla birlikte levrek tenceresine ekliyoruz. Haşladığımız karidesleri levrek ve domates sosun üzerine alıp yarım limon suyu ekliyoruz. Karabiber, tuz ve kırmızıbiber ilave edip pişirmeye bırakıyoruz. Afiyet olsun. Mayıs

53

ZEYNEP YILMAZ

Karantinadan sonra her şey değişecek ki herkes için de bu böyle olmalı. “Kendinize gelin diye” Allah’ın bize bir işaret gönderdiğine inanıyorum. Dünyanın ve insan olmanın değerini anlamalıyız. Doğanın hayvanların. Amerikalı, Avrupalı, Asyalı, Afrikalı değil de sadece insan olduğumuz hatırladık. Her gün koştururken işe güce bugün de battaniyenin altında otursam da film izlesem derdim. Tabii evde kalmak zorunda kalınca günler öyle geçmiyor. Evimdeki her dolap çekmece elden geçti. Düzenlendi. Bilmediğim yemekler tatlılar denendi. Kızlarla daha iç içe olduk. Biraz düzene girdik aslında, kitap okuduk bol bol. Alıp da oynamadığımız oyunları, İspanyolca çalışmayı devam ettirdik. Mesela spor yapmanın ertelenen her şeyin değerini anladım. Sağlığımız elden gidince bunların hiç birini yapamayacak olduğumuz gerçeğini...Favori yemeğimiz Miami’de çok şık yediğimiz. “Pura Vida da Acai Bowl” vardı. Sabahları kahvaltıda çok severdik. Yemek değil ama şahane birkahvaltı tabağı, kesinlikle tavsiye ederim.

owl Acai B ida da Pura V ; eler Malzem Muz Çilek Granola zu Acai to ry r e b e Blu az Frambu ğurt yo Süzme

Yapılışı; Aksamdan buzlukta beklettiğimiz muz , çilek, blueberry ve frambuazı blendera koyuyoruz üzerine 1 kaşık süzme yoğurt ve 1 çorba kaşığı acai tozu eklioruz. Blenderdan geçirip granola ve meyvelerle ile süslüyoruz. Afiyet olsun. 54

Mayıs

ZEYNEP MUTLU Bende herkes gibi sanırım sabretmeyi ve kendi kendime bir sürü işi halletmeyi baya tecrübe etmiş olacağım. Evde kızım ve yardımcımız abla var, beraberiz. Sitede ailem var. Temkinli olarak sadece bahçelerine gidiyoruz. Köpeğimiz Pablo var. Zaman ders çalışma, online spor, yemek yapma, maillere bakma, arkadaşlara sohbet, derken geçiyor. Ama çok uzamasından ve daha kötüye gitmesinden korkuyoruz. Tatil değilse bilinmeyen bir süreç olması maalesef çok sinir bozucu oluyor. Mecburen evde kapandık bekliyoruz. Ertelediğim çok bir şey yok bu süreçte biraz odaklanma sorunu yaşadığım için yine çok verimli değilim sanki :)) ama daha çok kendimle vakit geçiriyorum, kızımla, daha çok arkadaşlarla telefon vakti oldu sanki, spor sanki daha çok yapmaya başladım online ve evde olması hoşuma gitti :)

ole Guacom apılışı; eler Y m e o lz a M avocad in ole iç Guacom

Lime ak Sarıms işniş k ın. Tuz, karıştır ezerek i in s p He ne on Car Chilli c

l eği bo ma yemr salça ve ıy k ı ıl c e ib usulü a tortiila ılar, b Mexica t, kişniş, ac yapılıyor ve bahara e karıştırıp il kıyma le yeniyor. iy ekmeğ ı;

Yapılış

Yapılışı;

Muffin kaplarını katı yağ ile yağlayın ve biraz un serpiştirin. Kalıbı sallayarak unun yayılmasını sağlayın. En son kalıbı ters çevirip fazla unun düşmesini sağlayın. Bitter çikolataları tereyağıyla birlikte benmari usulü eritin. Başka bir kapta yumurtaları tuz ve şekerle birlikte iyice çırpın. Unu da ekleyip karıştırmaya devam edin. Karışıma eritilmiş yağlı bitter çikolatayı yavaş yavaş akıtarak ve aynı zamanda karıştırarak yedirin. Hazır olan çikolatalı karışımı muffin kalıplarına paylaştırın. 200 derece ısınmış fırında 10 dakika kadar pişirin. Pişen suflelerin üzerine pudra şekeri serpin. Çilekle süsleyin. Çikolatalı suflenizi hemen servis edin. Afiyet olsun. Mayıs

55

ZEYNEP YAZICI Bence sokakta yüzümde sürekli bir tebessüm olacağı kesin...Ne yapmak istediğimden çok ne yapmak istemediğimi çok daha iyi anlamış olacağım. Boğazı özledim şu an hayalimdeki rengi orda bulmak istediğim kesin, çok enteresan bir şekilde her şeyin daha güzel olacağını düşünüyorum. Özgür olmanın ne kadar paha biçilmez olduğunu düşünüp bol bol şükredeceğime eminim. Benim işim renklerle, ressam olduğum için atölyemde fazla zaman geçiriyorum, kütüphanemde iyi bir arşivim var, okuyorum, izliyorum, düşünüyorum, bahçemle ilgileniyorum, son zamanlarda metod oyunculuk üzerine dersler almıştım, farklı karakterleri keşfetmeye çalışıyorum,13 yaşında bir oğlum var, biraz da onun dünyasına takılıyorum, evet en sevdiğim iş, kendim den çok şuan onu keşfetmeye çalışıyorum, bu bana çok keyif veriyor, gerçek anlamıyla insanın evladını yaşaması için müthiş bir fırsat. Bunu hissetmek harika bir şey, bugün benim, yarında benim, öbür gün de benim ,işte bunu bilmek ,eskiden hissettiğim hiç bir şeye yetişememenin ağır yükünü inanılmaz hafifletti. İlk başlarda zaman geçmesin diye daha az uyuyordum, şimdi artık sağlığımda ön plana geçti, uyuyorum. Bu süreci iyi idare ettiğimi düşünüyorum, içimde yaşattığım bir çok karakter için farklı 56

Mayıs

zaman dilimleri yarattım, böylelikle hepsi ayrı çok mutluluklar, eskiden ömrünü kapılar ardında televizyon karşısında geçirenleri anlayamazdım, şimdi daha iyi anladım demek ki bazen zorunlu ,bazen de zaman bolluğundan yapıyorlarmış, sanatın her dalına meraklı olduğum için 24 saatimi dolu dolu yaşıyorum, aslında bizler gibi üreten insanlar bu durumu kendi lehine çevirmiş durumdalar .Ben eminim ki bu süreçte ,herkes en yakınındakini bile değil önce ,kendini keşfetti! Bu bence muhteşem bir şey! Umuyorum bu sürecin herkes için geri dönüşümü çok güzel olur. Sizlere nefis bir salata tarifi vereceğim: Mujskoy kapriz yani “erkeklerin kaprisi “anlamına geliyor, Kazakistan da yaşadığım zamanlarda yaptığım bir Rus salatası ,adı oldukça dikkatimi çekmişti

iz y Kapr Mujsko eler; Malzem soğan k kuru kesi 2 büyü lma sir e ı ğ a d ar mış et 1çay b alanma ç r a p yağsız 500 gr için Harcı peyniri te kaşar r g nez (e 0 15 lı mayo ğ a b e isteğ Ölçüsü ayonez) m e r gö tuz kadar Yeteri

Yapılışı; Önce etimizi düdüklüde iyice pişiriyoruz. Soğumasını bekledikten sonra küp küp doğruyoruz. Önceden ince doğranmış (soğan salatası yapar gibi)soğanlarımızı sirkeli suda en az dört saat bekletiyoruz, ne kadar beklerse kokusu az fakat diri kalacaktır. Soğanları süzdükten sonra biraz tuzluyoruz. Servis tabağına önce bir kat etleri (piştikten sonra tuzunu serpiyoruz soğumaya bırakıyoruz) sonra bir kat kuru soğan ,üstüne kaşar peyniri, üstüne mayonez. Malzemelerimiz bitene kadar katları tekrarlıyoruz. En üstüne mayonez ve kaşar rendesi gelecek şekilde, üstüne çekilmiş ceviz yada dereotu nasıl arzu edilirse sunuma hazırlıyoruz. Afiyet olsun. Mayıs

57

58

Mayıs

SPOR EĞİTMENİ

Orkun Taluğ gerçekten çok başarılı bir spor eğitmeni yine evde kaldığımız bu dönemler için size ilaç gibi gelecek bir dosya hazırladı. Biz çekimi ve röportajı daha önce yapmıştık. Benay Şahin’in objektifine harika pozlar vermişti. Ama Orkun sizler için özel olarak extra Karantina Günleri workshopı hazırladı. Kendisine sizler adına teşekkür ederiz.

21 Ağustos 1991 yılında İstanbul’da doğdum. Elit ve elit altı sporculara kişisel Kuvvet ve Kondisyon koçluğu-atletik performans danışmanlığı ile, yaş ve antrenman geçmişi skalası geniş bir kitleye kişisel fitness danışmanlığı yapmaktayım. Sheraton İstanbul Ataköy Otel’de fitness ve sağlık kulübü supervizörlüğü görevini 2013 yılından bu yana sürdürmekteyim. Yılın belirli periyotlarında Türkiye Futbol milli takımı atletik performans test ekibinde görev almaktayım. Lise eğitimimi Çengelköy Lisesinde 2009 yılında tamamladıktan sonra 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi spor yöneticiliği bölümünü kazandım. Şuan ki ismiyle İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Antrenörlük Eğitimi Fitness uzmanlığı bölümüne 2017 yılında başladım ve tez aşamasındayım. 2018 yılından bu yana evliyim ve bankacı bir eşim var.

İş hayatına ne zaman başladın? Nerelerde çalıştın? Şu an nerede çalışıyorsun? 2011 yılında Balmumcu’da bulunan eski adıyla The Plaza Otel şimdi ki adıyla Mercure otelde çalıştıktan sonra 2013 yılında Sheraton İstanbul Ataköy Hotel’e transfer oldum ve hala burada çalışmaktayım.

Özel ders veriyor musun? Gerek çalıştığım kurumda gerekse sporcuların veya danışanlarımın belirlediği yerlerde özel ders veriyorum ve mesaimin büyük bölümünü özel derslerim oluşturuyor.

Kendi çalıştığın yer de mi? Yoksa sen de gidiyor musun? Yer ve mekan gözetmeden danışanın spor yapmak istediği yerde ve her hedefe uygun antrenmanlar gerçekleştiriyoruz. Mayıs

59

Fotoğraflar: Benay Şahin

ORKUN TALUĞ

Seni tanıyalım?

60

Mayıs

Çalıştığın ünlü isimlerden bir kaç örnek alabilir miyim? Wesley Sneijder Yolanthe Cabau Sofiane Feghouli Yuto Nagatomo Taylan Antalyalı gibi futbolcu ve ünlü isimlere danışmanlık sağladım ve sağlamaya da devam ediyorum.

En çok kimler spor yapıyor? Amacım cinsiyetçi davranmak değil fakat spor salonlarını daha çok erkeklerin doldurduğunu ve danışanlarımın çoğunun erkek olduğunu söyleyebilirim. Kadınlarımızı daha çok ve düzenli egzersiz yaparken görmek en büyük arzum.

Evde kaldığımız bu günlerde örnek egzersiz tablosu verir misin? Örnek bir egzersiz, antrenmanın en önemli ilkelerinden “bireysellik” ilkesinin önüne geçse de, bazı önemli sağlık ipuçlarını gözeterek herkesin sağlıklı kalabileceği bir egzersiz planı sizler için hazırladım.

Mesela diyelim ben 20 kg vermek istiyorum, rejimle de hafif spor yapmak istiyorum...Derdim kas olmadan önce yağları yakıp daha sonra kas yapmak bana ve benim gibi kadınlara ne önerirsin? Önce hiç spor yapmadan kg mu vermeliyiz? Daha sonra sporu bırakırsak hızlıca almamak için? Yoksa ikisini bir arada mı yaparsak daha sağlıklı olur ne dersin? Egzersiz ve sağlıklı beslenme bir bütündür! İkisinden biri eksik olduğunda verim yarı yarıya düşer. Kişiye ve hedefe özel planlanmış bir beslenme programı ile yine kişiye ve hedefe yönelik planlanmış bir egzersiz planı başarı için anahtar noktadır. Hızlıca verilen ve alınan kilolar vücudun sıvı kitle-

sinden kaynaklanıyor. Tartıda birkaç saatte 4 kilo kaybı yaşayan sporcular mevcut ve bu kayıp tabii ki yağlardan değil de hücre içi ve dışı sıvı kaybı oluyor. Bu sebeple kilo kayıplarını yağlardan sağlamadığımız sürece gerçekten kilo vermiş sayılmıyoruz. Tartıya çıkıp bunu anlamak ne yazık ki mümkün değil. Diyelim ki 60 kiloda bir kadınsınız. 1 ay düzenli direnç egzersizi ve sağlıklı beslenme sonunda tartıya çıktığınızda tekrar 60 kilo olduğunuz görüp üzülüyorsunuz. Peki bu 1 aylık süreçte 3 kilo yağ kaybedip 3 kilo kas kitlesi kazandığınız söylesem ? Bu sebeple karın kalça bel basen gibi ölçüleri takip etmek tartıdan daha akıllıca olacaktır.

Harika deneyeceğim. Sen en çok ne sporu yapmayı seviyorsun? Hemen hemen her sporu rekreasyonel olarak yapmaya çalışıyorum fakat Futbol bana en çok keyif veren spor. Kendi vücudumu korumak ve atletik performansımı yükseltmek için işime yarayan her antrenman tekniğini periyodik olarak uyguluyorum. Açıkçası bir profesyonel sporcu kadar antrenman yapıyorum.

Egzersiz ve sağlıklı beslenme bir bütündür! İkisinden biri eksik olduğunda verim yarı yarıya düşer. Kişiye ve hedefe özel planlanmış bir beslenme programı ile yine kişiye ve hedefe yönelik planlanmış bir egzersiz planı başarı için anahtar noktadır. 61 Mayıs

62

Mayıs

Bir de erkeklere özel bir soru soralım, diyelim ki çok kaslı bir vücut isteniyor, hafta da kaç gün çalışması ve ne ağırlıklı beslenmesi gerek? Erkeklerin bütün vücut kaslarını haftada minimum 1 defa yüksek hacimde çalışması gerekiyor. Bunu 1 güne sığdırmak pek mantıklı değil. Antrenmanı bölgelere, ekstremitelere veya vektörlere ayırarak çalışmak kas gelişimi açısından en verimli yöntem. Diğer yandan antrenman şiddeti ve hacmi çok önemli. Bu antrenman yöntemini uygularken özellikle antrenman öncesi ve sonrası 3’e 1 oranında karbonhidrat-protein tüketmek kas gelişimi için çok etkili. Sadece protein ağırlıklı beslenmek ne yazık ki vücuda aşırı yük vermekten öteye geçemiyor ve kaliteli karbonhidratların proteinlerle birlikte tüketildiği planlara göre etkisiz kalıyor. Bir erkeğin günde vücut kilogramı başına ortalama 1-1.3 gr protein tüketmesi gerekiyor. 80kg olan bir erkeğin günde min 80gr protein tüketmesi kas gelişimi için şart. karbonhidratı da 3 ile çarparak bulabiliriz.

Daha önce de bahsettiğim gibi kas yapmak için tüm vücut kaslarının haftada en az 1 defa yüksek şiddetlerde çalışması gerekli. Örnek 1 haftalık kas geliştirme antrenman planı: 1.Gün: Üst ekstremite (belden yukarıyı kapsayan kaslar) Her kas grubu için min10 set 2. Gün: Alt ekstremite (Alt vücut bölgesini kapsayan kaslar) Her kas grubu için min 10 set

Milli takımla da çalışıyorsun sanırım? Evet. Türkiye futbol milli takımında futbolcu performans analizi yapıyoruz. Futbolcuların eksikleri bu 2 günlük kamplarda belirlenerek, bu eksiklere yönelik antrenman programları oluşturuluyor. Bu tespitler sporcuları, yaralanmalardan koruyarak performans optimizasyonu sağlamasına yardımcı oluyor. Sporun gelişmesi için bilimsel temellere dayanan yöntemler kullanılmalı. Ben de bu yönde çalışmalarımı sürdürüyorum.

Kilo vermek için haftada kaç gün spor yapılması gerek?

Boş zamanlarında neler yapmayı seviyorsun?

Kilo vermenin anahtar noktası kalori giriş çıkışı. Spor, burada kalori çıkışı görevini üstleniyor. Kısacası ne kadar spor o kadar kalori demek ama asıl önemli nokta kalori girişini yani besin tüketimini belirli oranda kısıtlamak.

“Boş zaman” tanımı pek hoşuma gitmiyor. Serbest zaman tanımı bu süreler için daha uygun. covid-19 öncesi bu kadar fazla zamanım yoktu, fakat oku-

Fit kalmak için haftada kaç gün spor yapılması gerek? Covid-19 sayesinde adını fazlaca duyduğumuz Dünya Sağlık Örgütü haftada 3 gün egzersiz önerisinde bulunuyor. Bu asgari sayılabilecek bir rakam fakat kişiye uygun bir planla harika sonuçlar verir.

Kas yapmak için haftada kaç gün spor yapılması gerek?

Kilo vermenin anahtar noktası kalori giriş çıkışı. Spor, burada kalori çıkışı görevini üstleniyor. Kısacası ne kadar spor o kadar kalori demek ama asıl önemli nokta kalori girişini yani besin tüketimini belirli oranda kısıtlamak. Mayıs

63

64

Mayıs

mak en büyük serbest zaman etkinliğim. Spor spesifik okumalarım dışında; fizik, kişisel gelişim, psikoloji gibi alanlarda kitaplar okuyorum. Film izlemek, müzik eşliğinde sahil yürüyüşü ve spor yapmak diğer serbest zaman etkinliklerimi oluşturuyor.

Eşinle birlikte de spor yapıyor musunuz? Eşim şuan bankacı olsa da eski bir orta mesafe koşucusu. Yani spor onun da hayatının bir parçası ve sporsuzluk ikimiz için de psikolojik bir baskı oluşturuyor. Karantina günlerinde hemen hemen her sabah spor yapıyoruz.

Birlikte en çok neler yapmayı seviyorsunuz? Birlikte spor yapmak, yemek yapmak, dostlarımızı

ağırlamak, film izlemek ve belirli konularda uzun ve öğretici sohbetler yapmak en keyif aldığımız şeyler.

Karantina günlerin nasıl geçiyor? Bir buçuk aydır karantinadayım ve bu surede 1 dakika bile sıkılmaya vaktim olmadı. Bu dönemin kötü yönleri olsa da, kendimizi geliştirmek, kendimizi tamamlamak için önemli bir dönem olduğunu düşünüyorum. Bu dönemde atletik performans üzerine bir kitap bölümü yazıyorum. Ayrıca bir hocamla ,”spor yaralanmaları ve performans optimizasyonu” konulu bir kitap yazmaya başladık. Aynı zamanda evde sağlıklı bir şekilde profesyonellerin de spor yapabileceği ve benim takibimde olan bir aplikasyon üzerinde çalışıyorum. Öte yandan saygıdeğer hocalarımla spor bilimleri alanında çeşitli bilimsel araştırmalar oluşturuyoruz.

Mayıs

65

1

2

3

66

1.HAREKET GRUBU (BACAK KALÇA) 1. SEVİYE CHAIR SQUAT (20x3) Herhangi bir sandalye yardımıyla squat hareketimizi gerçekleştiriyoruz. (20 x 3)

2. SEVİYE BW SQUAT (20x3) Vücut ağırlığımızla squat hareketini gerçekleştiriyoruz. Bel ve boynun nötral olmasına dikkat ediyoruz.

3. SEVİYE BULGARIAN SPLIT SQUAT (15x3 her bacak için) Denge unsuru eklemek için yaklaşık 30-cm yükseklikte bir yere tek ayağımızı koyarak hareketi gerçekleştiriyoruz.

Mayıs

2. HAREKET GRUBU ( BACAK ) 1. SEVİYE STATIC LUNGE (12x3 her iki bacak için) Ayakarımızı split stance konumunda tutup hareketi gerçekleştiriyoruz.

2. SEVİYE REVERSE LUNGE (12X3 her iki bacak için) Her tekrarda geri adımlama yaparak hareketi gerçekleştiriyoruz.

3.SEVİYE WALKING LUNGE (12X3 adım her iki bacak için) Mesafe mevcutsa yürüyerek Lunge hareketini gerçekleştiriyoruz.

Mayıs

1

2

3

67

3.HAREKET GRUBU (KALÇA)

1

1. SEVİYE GLUTE BRIDGE(20x3 Yerde yatar pozisyonda kalçanın gövdeye paralel olmasına özen gösterip kalçaların gergin olmasına dikkat edelim.

2. SEVİYE FROG THRUST (20X3)

2

3

68

Ayak tabanlarını birleştirip bridge egzersizini uyguluyoruz.

3. SEVİYE SİNGLE LEG GLUTE BRİDGE (12X3 her bacak için) Bridge egzersizini tek bacak seklinde uyguluyoruz havada kalacak bacağın gergin olmasına dikkat ediyoruz.

Mayıs

4. HAREKET GRUBU (KARINCORE BÖLGESİ) 1. SEVİYE PILLAR BRIDGE (3X MAX SÜRE) Boyun sırt ve kalçanın aynı hizada ve hareket boyunca sabit kalmasına özen gösteriyoruz.

1

2. SEVİYE PLANK (3X MAX SÜRE)

2 3. SEVİYE BALANCE PLANK ( 10X3 HER İKİ TARAF İÇİN)

Mayıs

3

69

5. HAREKET GRUBU (KARIN–CORE BÖLGESİ )

1

2

1. SEVİYE FLUTTER KICK (50X3)

2. SEVİYE HOLLOW HOLD (3X MAX SÜRE SABİT) Sabit bir şekilde boynumuzu dik bir şekilde tutarak bekliyorsunuz.

3. SEVİYE JACK KNIFE (20X3)

3

70

Ayaklar gövdeye bakacak şekilde boyundan değil gövdeden bükülüyoruz.

Mayıs

6. HAREKET GRUBU ( GÖĞÜS-KOL) 1. SEVİYE KNEE PUSH-UP ( 3X 20 )

1

2. SEVİYE PUSH-UP (3X20)

2 3. SEVİYE DECLİNE PUSH-UP Yaklaşık 30-40cm yüksekliğe ayakları koyarak kollara daha fazla yük verecek bir açı oluşturuyoruz.

Mayıs

3

71

7. HAREKET GRUBU (KOL)

1

1.SEVİYE TRICEPS DIPS (3X20) Sandalye veya herhangi bir yükseklik yardımıyla kollar dışarı açılmayacak şekilde hareketi gerçekleştiriyoruz.

2. SEVİYE CLOSE GRIP PUSH-UP (3X20)

2

Eller bitişik konumda push-up (şınav) egzersizini gerçekleştiriyoruz. Bu sayede kollar daha fazla yüke maruz kalıyor.

3. SEVİYE TRICEPS EXTENSION (3X20)

3

72

Pillar bridge pozisyonundan plank (şınav) pozisyonuna geçiş yaptığımız bu egzersizde,triceps bölgesini izole ederken core bölgesini de aktif etmiş oluyoruz.

Mayıs

8.HAREKET GRUBU (BEL-SIRT) 1.SEVİYE CAT COW( 20X3) Kol-gövde ve kalça açısının 90derece de kalmasına özen göstererek emekleme pozisyonunda hareketi gerçekleştiriyoruz.

1

2.SEVİYE BIRD DOG ( 12X3 HER TARAF İÇİN)

2 3. SEVİYE SUPERMAN (20X3)

Mayıs

3

73

74

ESRA EZMECI Mayıs

Uzman Klinik Psikolog

Uzman klinik psikolog Esra Ezmeci bu ay ki konuğumuz. Özellikle kendisini seçtim çünkü Korona döneminde hepimiz için ne yapılması gerektiğini iyi bir psikologdan daha iyi kimse bilemez diye düşünüyorum. Esra’yı yıllardır tanırım, son derece başarılı bir doktordur. Ona sizler adına sorulması gereken her şeyi sorduğumu umuyorum.

Seni tanıyalım? Haliç Üniversitesi Psikoloji bölümünden birincilikle ile mezun olduktan sonra yine aynı okulda Klinik Psikoloji yüksek lisansımı tamamladım. Yaklaşık 10 senedir danışanlarıma terapi desteği sağlamaktayım. Ayrıca “Süt Lekesi” ve “Düştüğünde Kalkarsan Hayat Güzeldir” kitaplarının da yazarıyım. Tuğra isminde bir oğlum var. Ayrıca şu an Üsküdar Üniversitesinde Adli Bilimler doktorası yapmaktayım.

Ne zamandan beri işini yapıyorsun? Yaklaşık 10 senedir aktif olarak danışanlarıma terapi vermenin yanı sıra aktif olarak televizyon programlarında da terapi desteği sağlamaktayım.

Nerede ve nasıl başladın? Okuldan mezun olup yüksek lisansımı da tamamladıktan sonra kariyerime Balıklı Ruh Hastanesinde başladım. 6-7 sene gibi uzun bir süre boyunca Balıklı Rum hastanesinde psikiyatri ve eroin bölümünde çalıştım.

Doktor olmak çocukluk hayalin miydi?

Çocukken aslında tam olarak hayalimin psikolog olmak olduğunun farkında değildim. Ama her zaman içten içe insanlara yardım etme isteğim vardı. Üniversiteyi kazandığım ilk yıl psikolojiden tamamen farklı bir bölümde okumaya başladım. Oğlum Tuğra’ya hamile olduğumda okuduğum bölümün bana uygun olmadığını ve asıl isteğimin psikoloji bölümü olduğunu düşünerek bu bölüme geçtim. İyi ki de geçmişim.

Pişman mısın? Meslek hayatımın hiçbir saniyesinde pişman olmadım aksine her zaman iyi ki bu mesleği seçmişim diyorum.

Herkesin derdini dinliyorsun? Sana travma olmuyor mu?

Şu an nerede çalışıyorsun?

Ben uzun seneler psikiyatri kliniğinde çalıştığım için en kötü durumları da gördüm onlara bizzat şahitte oldum. Tabi ki empati yapmaya dayalı bir mesleğim var bazı durumlar beni de etkiliyor ama burada bir duvar oluşturabilmek çok önemli. Şahsi kimliğimle üzülsem bile psikolog kimliğimle bu durumların üstesinden gelebilmeyi öğrendim.

Şu an danışanlarıma kendi özel kliniğimde bakmaktayım. Kliniğim Ulus’ta.

Herkesin derdine bir de sen üzülmemek için neler yapıyorsunuz? Mayıs

75

76

Mayıs

Çok çeşitli, çok başka zorluklar yaşamış ya da çok uçlarda veya ağır rahatsızlıkları olan durumda kişilerle terapi yaptım. Bir insan olarak yürekten etkilendiğim ve üzüldüğüm durumlar tabi ki oluyor. Ama her şeyden önce o kişiye yardımcı olabilmem için yıllardır öğrendiğim ve kazandığım deneyimlerimi ona sunabilmem için insan kimliğimi bir kenara bırakıp olaya farklı açıdan bakabilmem gerekiyordu bunu da çok uzun zaman önce başardım.

Bugüne kadar önemli çalışmalardan bazı örnekler vermek ister misin? Bugüne kadar en çok uyuşturucu bağımlılarıyla çalıştım. Siber zorbalık ve siber mağduriyet ile ilgili de çok çalışmalarım oldu. Ayrıca cezaevinde yatan psikotiğe yakın insanlarla da çok fazla çalışma imkanım oldu. Hepsini bir şekilde hayata kazandırmak ve tekrar adapte edebilmek için çok detaylı çalışmalar yaptım. Tüm bunların dışında ilişkilerle ilgili de çok çalıştım. Özellikle Düştüğünde Kalkarsan Hayat Güzeldir kitabım ilişkiler ve kişilerin ilişkilerde ya da kendi özel hayatlarında özgüven ve öz değerlerini nasıl bulabilecekleri ve koruyacakları ile alakalı tavsiyeler içermekte. Ayrıca yazmış olduğum, Süt Lekesi de enteresan bir şekilde sonuçlanan ve devamı gelecek olan psikolojik bir roman. Şu an 3.kitabım yolda fakat Korona sebebiyle bu sürecin geçmesini bekliyoruz akabinde hemen raflarda yerini alacak.

Kimler sana hangi aşamada gelmeli? Aslında insanlar kendilerini çok kötü hissetmeden de terapiye gitmeliler. Çünkü terapiler günlük hayatta aslında farkında olmadan aşamadığımız ve stres yaptığımız her şeye de iyi geliyor. Kişinin terapi almak için depresyona girmesi ya da ilişkisinin bitmesini beklememesi gerekiyor. Kaygı bozukluğu, panik atak gibi rahatsızlıklar en uçlara gitmeden ya da çok fazla ilerlemeden terapiye başlamak kişilerin birkaç seansla iyi hissetmesini sağlıyor. Hayatında ya da kendiyle alakalı bir şeylerin kötüye gitmesini bile beklemeden bence kişiler sık sık olmasa da terapi almalı.

Bir hastanın iyileşmesi için kaç seans tedavi alması gerek? Terapinin kaç seans süreceği kişilerin durumuna göre çok değişen bir durum. Ama insanlar 2. Seanstan sonra kendilerindeki değişimi ve iyiye gitme durumunu hissetmeye başlarlar. Ayrıca benim tamamen kendi patentli yöntemim olan geçmiş temizleme terapisini uyguluyorum. Nedir bu geçmiş temizleme terapisi? Kişinin hayatında sürekli birbirini tekrar eden döngüler varsa, sürekli bir şeylerin ters gittiğini hissediyorsa, bir şekilde her zaman başarısız ilişkiler yaşıyorsa ya da girdiği her işte başarısız oluyorsa, kendi potansiyelini gösteremiyor ve hayatında sürekli tekrarlayan dinamikler oluyorsa geçmiş temizleme terapisi burada çok etkili oluyor. Geçmiş temizleme terapisi hafif hipnotik bir yöntem ve kişinin hayatında gerçekten çok büyük değişimler ve dönüşümler sağlıyor. Ayrıca panik atak, kaygı bozukluğu, OKB, özgüven ve güven eksikliği, fobiler ile ilgili de çok başarılı sonuçlar aldığımız bir terapi yöntemidir.

Şimdi karantina zamanlarındayız, ev de kaliteli vakit geçirmek ve akıl sağlığımızı zinde tutmak için neler yapmalıyız?

Terapiler günlük hayatta aslında farkında olmadan aşamadığımız ve stres yaptığımız her şeye de iyi geliyor. Mayıs

77

Öncelikle bu sürecin geçici olduğunu lütfen unutmayalım. Bu sürecin geçici olduğunu bilirsek bu bize gerekli motivasyonu sağlayacaktır. Evde olduğunuz süre boyunca daha önce vakit ayıramadığınız işlere ya da aktivitelere ayıracak zamanlar yaratmaya çalışalım. Evde çalışıyorsanız belli bir programda işlerinizi hallettikten sonra kendinize ve ailenize belki uzun zamandır yaratamadığınız zamanı yaratmanın keyfine varın. Günlük koşuşturma içerisindeyken özlemini duyduğunuz hobilerinizi düşünün ve onları yapmaya başlayın. Yemek yapmak, yeni tarifler denemek ve sonra ailenizle birlikte sofraya oturmak sizi mutlu edecektir. Uzmanların söylediklerini uyguladıktan, gerekli hijyeninizi sağladıktan sonra aslında korkulacak bir şey olmadığını unutmayın. Her olumsuz durum bize olumlu pek çok katkıda bulunur. Eğer bunun farkına varmayı başarabilirsek bu günleri daha motive, daha verimli, daha keyifli bir şekilde geçirebiliriz. 78

Mayıs

Sen karantina da neler yapıyorsun? Kimle birliktesin? Benim günlerim genellikle yoğun bir şekilde çalışarak geçiyor. Şu an yoğunluklu olarak online terapi veriyorum. Ayrıca adli bilimler doktorası yaptığım için online üzerinden derslerim oluyor onlara katılıyorum, sınavlar bir yandan ödevlerim oluyor. Ayrıca birçok televizyon programına da katılıyorum. Boş bulabildiğim vakitlerde de bol bol kitap okuyorum. Maalesef bu süreçte oğlumla olamıyorum. Çünkü yayınlarım çok sık olduğu için onu riske ve tehlikeye atmak istemiyorum. O yüzden o da bu süreci babasıyla geçiriyor.

Hobilerin neler? En büyük hobim okumak. Boş bulduğum her vakti kitap okuyarak değerlendirmeye çalışıyorum. Bu-

nun dışında arkadaşlarımla vakit geçirmeyi de çok seviyorum. Spor yapmak için maalesef çok fazla vakit ayıramıyorum. Genelde kendimi geliştirmek üzerine şeyler yapıyorum.

Aşk hakkında ne düşünüyorsun?

Aşk çok önemli bir duygu. Doğamız sevmek ve sevilmek üzere bir dinamikte kurulu. Bunun içinde sevmek ve aşk gerçekten çok önemli olgular ve insan hayatında olmazsa olmaz şeyler. Ama tabi ki bu kişiye mutluluk veriyorsa. Eğer ki bir kişi doğru bir aşk ilişkisi yaşıyorsa, motivasyonu da inanılmaz derecede artacaktır. Hem mutlu hisseder, hem hayattan çok daha fazla tat alabilir. Ama kişi aynı derecede kötü hissettiren bir aşkın içindeyse de bu insanı çok dibe sürükleyebilir. O yüzden aşkın dengeli bir durumda olması gerekli. Eğer ki bu denge sağlanamazsa kişinin hayatında aşkın hiç olmaması çok daha iyidir. Ama kişiye mutluluk veriyorsa, ilişkide olduğun kişi size her şekilde saygı gösteriyorsa, keyifli vakit geçirmek için birlikte çabalıyorsanız, değer gördüğünüzü hissediyorsanız, o zaman aşk gerçekten çok güzel bir şeydir.

Erkek arkadaşın var mı? Uzun zamandır erkek arkadaşım yok. Çünkü hem vaktim yok hem de zaman geçtikçe insan çok daha fazla seçici olabiliyor. Bir evlilik yaptım, bir oğlum var. Seçici olmaktan kastım, şu an kendimi çok iyi tanıyorum ve ne istediğimi çok iyi biliyorum. İlişki yaşayacağım kişinin belli dinamiklerde bana benzeyen bazı özellikleri olmalı. Aslında iki kişi her zaman birbirine benzemeli mi, demek istediğim aslında benim karşı taraftan beklediğim bazı şeyler var. Mesela onun da insanlara yardım etmeyi seven bir yapısı olması gerekli veya da katkısı olmalı, gösterişten uzak mütevazi biri olmalı, kibirli olmamalı. Bir insanı küçümseyici herhangi bir tavrını görürsem bu o insandan soğumama sebebiyet verebilir. O yüzden benim için insancıl özellikler çok önemli. Tabi ki başarısı da çok önemli. Kendini geliştirmeyi seven, benim gibi çok okuyan biri olmasını tercih ederim. Onun dışında bana saygı duymasını beklerim. Eğer ki böyle biri karşıma çıkarsa ve iyi bir insan olduğuna inanırsam tabi ki bir ilişki ya da bir evlilik olabilir.

Evliliğe nasıl bakıyorsun? Öncelikli amacım evlilik değil mutlu bir ilişki sürdürmek. Mutlu bir ilişki yaşarsam eğer tabi ki evliliği düşünebilirim. Ama eğer mutlu bir ilişkim yoksa, farklı bir süreç gelişecekse hayatımda hiç evlenmesem de olur. Çünkü şu an kendi hayatımdan oldukça memnun ve mutlu olduğum bir dönem içerisindeyim. Benim için önemli olan şeyler bu dinamikler eğer ki karşıma böyle biri çıkarsa neden olmasın.

Erkek arkadaşının nasıl karaktere sahip olmasını isterdin? En önemlisi iyi bir insan olması. İnsanlara yardım etmeli ve katkısı olmalı. Ayrıca başarılı ve okumayı en az benim kadar sevmeli. Ve tabi ki güvenilir olması benim için çok önemli bir kriter. Hem bana güvenmesi hem de benim ona güvenmem mutlu bir ilişki yaşayabilmemiz için en önemli kriterlerden biri.

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı? Aslında kişilerin kendi değerlerini korumaları gerektiği üzerinde çok fazla konuşuyorum. Çünkü kişi kendi değerini koruduğunda, kendine önem verdiğinde, kendi alanından, kendi hayatından, bireysel olarak da mutlu olduğunda gerçekten hayatında onu mutlu edebilecek insanlar, daha doğrusu iyi hissettirebilecek ya da yaşamında onu aşağı çekmeyecek insanlar oluyor. Birkaç belli başlı kural var, mutlu hayat aslında çok da zor değil ve mutluluk elde edebileceklerimizin dışında bir şey. O yüzden sahip olduklarımızdan tatmin duyup mutlu olmak aslında bizim kendi elimizde. Tüm bu Korona süreci geçecek bu yüzden ümidimizi kaybetmeyelim. Tekrar mutlu olacağımız günler yakın ve şunu unutmayın; asıl gerçekten kötülük ya da ölüm, umut bittiğinde gelir.

Mayıs

79

80

Mayıs

Fotoğraflar: Benay Şahin

DR.AYSUN MAMAK

İşte yeni, yeniden karşınızda ailemizin doktoru Aysun Mamak. Neden ailemizin doktoru dediğimi beni yakından tanıyanlar çok iyi bilirler. Bizi aile boyu güzelleştirir sevgili Aysun’um. Onunla yıllar, yıllar önce bir röportaj sırasında tanışmıştık. Bir de baktık ki iki yakın dost olmuşuz. İyi ki de olmuşuz. Röportajın sonunda da bahsettiği gibi gerçekten biz kadınlar çok emekler harcıyoruz. O burada mütevazı davranarak bugüne kadar ki evrelerinden detaylı bahsetmemiş. Cerrah olmak sadece okul okumayla bitmediği için Aysun gerçekten çok sabredip bu noktalara gelmiş. Biliyorsunuz ki mecburi bir görev süreleri var. Uzun lafın kısası hiç kimse olduğu noktaya kolay kolay gelmiyor. Hep bir gayret, hep bir çabalama söz konusu, oluyor. Sonunda da hak edilen yere geliniyor. Aysun gerçekten de söylediği Polyanna gibi, çok iyi niyetlidir benim doktorum. Kalbi çok güzeldir. Elleri de sanki ahenkle dans eder. Elini değdirdi mi? Ne zaman iğneyi yaptı? Hiç anlamazsınız bile, herkesten duyduğum şey aynı, tüm hastaları ondan son derece memnun. Ben ise sadece hastası olarak değil, dostu olarak da çok memnunum. 3’ü de bizim İstanbul’da ki ailemiz. “Aysun, Alp, Kaan” siz benim için gerçekten çok özelsiniz. Sizi yüreğimin en derin yerinden çok sevdiğimi yineliyorum ve sevgili doktorumu sizlerle baş başa bırakıyorum.

Mayıs

81

82

Mayıs

Aysun’cum sevgili hocam, can dostum olarak seni zaten çok iyi tanıyorum, ama okuyucularımız için sen kendinden bahseder misin? 15 senedir estetik sektöründe hizmet veren ve bu iş için doğduğuna inanan bir hekimim. Son 6 senedir de Nişantaşı’ndaki özel muayenehanemde Estetik Plastik Cerrah olarak hizmet veriyorum. Estetik sektöründe iğne ve neşter içeren akla gelen tüm uygulamaları yapıyorum. Hayata estetik bakıyorum! Etrafımdaki her şeyi güzelleştirmek yaşantımın birinci felsefesi. Doktor olmak çocukluk hayalin miydi? Ben çocukken Polyanna gibiydim. Her şey iyi olsun, güzel olsun, sağlıklı olsun isterdim. Hala da öyle istiyorum :) Bu nedenle midir bilmiyorum ama hep doktor olmak istedim. Hatta cerrah olmayı hayal ettim. Garip bir hayal belki ama bu da benim hayalimdi. Kesinlikle hala öylesin. Sonunda Nişantaşı’nda ki harika kliniğinde çekim yaptık, burada neler yapıyorsunuz? Öncelikle gelen hastayı hekim olarak, sonra ise estetik olarak değerlendiriyorum. Cildimiz sadece güzelliğimizi gösteren dış tabaka değil aynı zamanda iç sağlığımızı yansıtan bir organımız. Dolayısıyla ister cerrahi, ister medikal, ister estetik işlemler olsun, öncelikle kişinin varsa başka hastalıklarının bilinmesi, bizim için yapılacak işlemin seçilmesine yardımcı olur. Örneğin cildindeki matlık veya göz altlarındaki torbalanma sebebiyle başvuran kişinin beslenmesinden tutun hormanel durumu dahi sorguluyorum. Önce sorunu tespit edip ona uygun çözüm önerisi geliştiriyorum. Aynı zamanda beni destekleyen cilt bakım uzmanımın da bulunması elimin daha güçlü olmasını sağlıyor. Bu sayede cildin ihtiyacı olan kırışıklıktan matlık ve lekeye kadar veyahut yüz şekillendirme işlemlerine kadar bir çok uygulamayı yapıyorum. İçten, dışa sağlık ve güzelliği savunduğum için zaman zaman kendime de yaptırdığım

bağışıklık sistemini kuvvetlendirmeye yönelik, cildin daha canlı olması ve daha enerjik olabilmek adına damardan vitamin ve glutatyon takviyesi de yaptırıyorum. Hastaların seni nasıl buluyor? Basından ve sosyal medyadan da gelen hastalarım var. Yine de büyük çoğunluğu yakınlarından birilerine yaptığım uygulama veya uygulamaları görüp beğenmiş olanlardan oluşuyor. Ya bir arkadaşına işlem yapmışımdır ya da bir yakınını ameliyat etmişimdir En çok hangi işlemler yapılıyor? En çok tercih edilen işlemler botox ve dolgu uygulaması ile yüz şekillendirme/ yüz gençleştirme, cildin matlığına yönelik kök hücre, prp, dermapen, gençlik aşısı, vitamin kokteyllerinin ve nükleotid aşısının uygulanması ve cilt bakımıdır. Ameliyatları hangi hastaneden yapıyorsun? Hastaların taleplerine göre seçtiğim hastaneler. Fulya, Ulus, Nişantaşı gibi bölgelerin büyük hastaneleri.

Cildimiz sadece güzelliğimizi gösteren dış tabaka değil aynı zamanda iç sağlığımızı yansıtan bir organımız. Mayıs

83

84

Mayıs

Son zamanlarda en çok ne ameliyatları yapıyorsun? En çok talep edilen ameliyatlar alt yüz germe ve göz kapağı ameliyatları, beraberinde kök hücre uygulamaları ve bunların dermapen/ kimyasal peelingle kombinasyonları, Özellikle liposuctionla birlikte yapılan karın germe ameliyatı. Liposuctionla birlikte yapılması bel kalça geçişinin daha estetik olmasını sağlıyor. Aynı zamanda alınan yağın farklı amaçlar için de kullanılmasına imkan veriyor. Yine özellikle meme estetiği operasyonları da en çok talep edilenler arasında. Biraz ameliyatlardan bahsedebilir misin? Mesela alt yüz germe ve göz kapağı operasyonlarından bahseder misin? Yüz en çok ilgi duyduğum alanlardan biri. Özellikle 40’lı yaşlarla birlikte ciltte sarkma veya alt göz kapağında torbalanma, üst göz kapağında düşme meydana gelebilir. Sadece medikal estetik uygulamalar dediğimiz iğneli işlemlerle bunu bir yere kadar düzeltmek mümkün olur. Bu işlemlerle tamamen düzeltmeye çalışmak suni ve estetik olmayan sonuçlar doğurabilir. Doğru zamanda cerrahi uygulamayla kombinasyon yapıldığı takdirde gerekiyorsa mini alt yüz germe ile birlikte sonuçlar çok daha doğal ve estetik olacaktır. Mini alt yüz germe operasyonu kişinin cildine bağlı olarak 5-8 sene arasında devamlılığını sağlar. Bu operasyon yapılırken aynı zamanda nano yağ enjeksiyonu/ yağdan elde edilen kök hücre dediğimiz stromal vaaküler fraksiyonun enjeksiyonu ile cilt kalitesinde artma hedeflenir. Hastalar doktor seçerken nelere dikkat etmeli? Hasta ve doktor arasında bir etkileşim olduğuna inanıyorum. Eğer aynı paydada aynı dilde buluşuyorsanız elde edilen sonuç hem hastayı hem de beni mutlu ediyor. Ben yaptığım işten keyif alan bir doktorum. Dolayısıyla dokundu-

ğum herkesin mutlu olmasını ve keyif almasını isterim. O yüzden benim için uyum çok çok önemli bir konu. Bir çok ünlü hastan var, gizli değilse bir kaç örnek alabilir miyiz? Kocam yeterince iyi bir örnek olur sanırım bu soruya :) Kesinlikle katılıyorum. Alp Mamak’ın da yeride benim için hep ayrı, o yüzden anmadan geçemeyeceğim. Onu da buradan tekrar tebrik edelim. Son derece başarılı ama seni aldatamıyorum. Birazda standart işlemlerden bahsedelim, botox ne kadar süre kalıcı oluyor? Botox bakteriden elde edilen bir nörotoksin olup kas sinir kavşağını bloke ederek etkisini gösterir. Biz bu etkiyi mimik çizgilerini azaltarak kırışıklıkları azaltmada kullanıyoruz. Yine diş sıkma tedavisinde ve özellikle koltuk altı terlemesini engellemede de tercih ediyoruz. Bu uygulamaların hepsi geri dönen uygulamalar. Kırışıklıklar için yapıldığında tekrarlanma aralığını 4 ay civarı olarak söylesek de kişilere göre değişkenlik de gösteriyor. Örneğin çok spor yapan, özellikle kuvvet egzersizleri yapan kişiler 3 ay kullanabiliyorken bir başkası 8- 9 ay kullanabiliyor. Diş sıkma tedavisinde ciddi

En çok talep edilen ameliyatlar alt yüz germe ve göz kapağı ameliyatları, beraberinde kök hücre uygulamaları ve bunların dermapen / kimyasal peelingle kombinasyonları Mayıs

85

diş sıkma sorunu varsa 2-3 ayda tekrarlanabiliyor. Koltuk altı terleme tedavisinde ise 6 ayda bir yapılması öneriliyor. Yüz şekillendirmede kullanılan dolgular ile en çok ne tercih ediliyor? Teknolojinin gelişmesi ile elimizde cildin her tabakasına uygulayabileceğimiz dolgu çeşitleri var. Öncelikle kişinin şikayeti veya kendisini nasıl rahat hissedeceği çok önemli. Bunu dinledikten sonra ne yapılabilir? Asıl sorun hangi bölgededir? Sorularına yanıt alacak şekilde analiz yapılır. Benim de en çok sevdiğim uygulama yüzün yüksek ve ince görünmesini sağlayan highlight estetiği. Nasıl makyaj yaparken kullanılan highlighter yüzü yüksek gösteriyorsa bu uygulama ile de highlighter sürmeden de yüz çekici görünür. Genel hatlar daha belirgin hale getirilir. Estetik ve doğal sonuç yakalanır. Bir diğer sevdiğim dolgu uygulaması ise dudak 86

Mayıs

dolgusudur. Etli ama doğal da görünüyorsa başarılı olduğunu düşünürüm. Cilt bakımlarımızı ne kadar sıklıkta yapmalıyız? Sağlıklı bir cilt için en az ayda bir kez yapılmasını öneririm. Tıpkı sana yaptığımız gibi...

Her gün kliniğe geliyor musun? Ameliyat günleri dışında her gün geliyorum. Çok seviyorum kliniğimi, huzur buluyorum. Alp Mamak’la neden aynı ofisi paylaşmıyorsunuz? Aynı sektörde olmak birbirimizi çok destekliyor ve besliyor. Biliyorsun Alp medikal estetik alanında bir dünya markası. Alp’le gurur duyuyorum. Nerdeyse her ay farklı ülkeye eğitimci olarak davet ediliyor. O yüzden çalışma sistemlerimiz birbirinden farklı. Ayrıca evde de beraberiz. En azından iş yerinde kendimize ait özel alanımız olsun değil mi? O da doğru ben hiç bu yönden düşünmemiştim. O halde Alp’den bahsetmişken biraz da özel hayat hocam. Hafta sonları bir günün nasıl geçiyor? Haftanın 2 Cumartesi gününü boş bırakmaya çalışıyorum. Öğleye kadar kendime ayırdıktan sonra kalan 1,5 gün full time aile zamanımız başlıyor. Biliyorsun Kaan çok sevgi dolu bir çocuk. Onunla olmak bana büyük keyif veriyor. Bazen O’na yetişememekten korkuyorum. Her şey o kadar hızlı değişiyor ve gelişiyor ki bazı bahsettiği karakterleri bilmiyorum bile. Beraber sevdiğimiz bir restorana yemeğe gidiyoruz. Beklediğimiz bir film varsa sinemaya gidiyoruz. Pazar sabahı olmazsa olmaz güzel bir kahvaltı ve bir Hataylı, Adanalı birleşimi sonucu mutlaka kebap yiyerek günümüzü sonlandırıyoruz. Aynen canım Kaan gerçekten de çok sevgi dolu bir çocuk. Sizin gibi bir ailede farklısı olamazdı diye düşünüyorum. Ayrıca birden büyüdü son zamanlarda, Kaan’ın da doktor olmasını ister misin? Eğer doktor olmak isterse sonuna kadar desteklerim. Ama istemezse aksi için uğraşmam. Hekimlik gönülden isteyerek okunulabilen ve yapılabilen bir meslek. Çok güzel bir meslek eğer ki hedeflediğin kariyeri yakaladıysan. Ama onu yakalayana kadar da oldukça hırpalayıcı.

Mutlaka sabırlı olmak ve kariyerine odaklanmak gerekiyor. O neler yapıyor? Kaan şu anda ergenlik yolunda ilerliyor :) Şişli Terakki’de 5. Sınıf öğrencisi. Müzik ve resimle arası çok iyi. Düzenli piyano dersi alıyor. Film müzikleri çalıyor. Resme karşı müthiş bir ilgisi var. İsmail Acar çok yakın arkadaşımız ve Kaan’la arası çok iyi. O’ndan çok etkilendiğini düşünüyorum. Beraber tarihi yer gezilerimiz oluyor. İsmail’den dinlediğimiz tarih dokulu hikayelerle mest oluyor. 3. ünüz birlikte neler yapıyorsunuz? Biz en çok gezmeyi, tatil yapmayı, sohbet etmeyi seviyoruz. Alp ve benim beraber veya ayrı ayrı seyahatlerimiz olduğu için Kaan’ın tatillerine gelen dönemlerde birlikte olabileceğimiz lokasyonlar seçip ona göre Mayıs

87

gezi planı yapıyoruz. Üçümüze de çok iyi geliyor. Klinik artık oturdu, yeni eve de taşındınız, gelecekte başka planların ya da planlarınız var mı? Şu anda üzerinde çalıştığımız bir kozmetik şirketimiz var. Bununla ilgili harika planlar yapıyoruz. Üretme dönemindeyiz üretelim değil mi? Şimdiden tebrik ederim. Tabi ki. Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı? Evet. Özellikle günümüz kadını çok fazla emek veren ve çok farklı noktalarda başarılı olması beklenen bir kadın modeli. Sen de ben de bunlardan biriyiz. Ben bu kadınların yol arkadaşı olmaktan büyük keyif alıyorum. Sınırlara ve şekilciliğe inanmıyorum. Güzelliğin de estetiğin de önce içerden başladığına inanıyorum. Kadın ve erkeği şekilcilikten uzak olarak kendilerini en iyi hissettikleri noktaya taşımaktan keyif alıyorum. 88

Mayıs

DR. AYSUN MAMAK’IN

Enleri

En sevdiğin film? Pretty Woman En sevdiğin kitap? Yüzüklerin Efendisi En sevdiğin müzik? 80’ler 90’lar pop En sevdiğin parfüm? Kilian, Amouage En sevdiğin çanta markası? Bottega Veneta En sevdiğin ayakkabı markası? Gianvito Rossi, Dior En sevdiğin saat markası? Rolex En sevdiğin kurtarıcı kombin? Siyah skinny pantolon, beyaz V yaka tshirt ve Blazer ceket En sevdiğin dolabında olmazsa olmazın? Avokado ve kivi En sevdiğin Türk tasarımcı? Dilara Fındıkoğlu En sevdiğin yabancı tasarımcı? Victoria Beckham En sevdiğin ressam? İsmail Acar En sevdiğin aksesuar markası? Alyansım En sevdiğin aksesuar tasarımcısı? Lion Diamond, Janset Jewellery En sevdiğin restoran? Sunset, Rustique Mutfak, GabFoods En sevdiğin yemek? Kahvaltı (Avokado tost) En sevdiğin araba markası? BMW En sevdiğin alışveriş arkadaşı? Alp Mamak En sevdiğin seyahat noktası? İtalya En sevdiğin yazlık tatil bölgesi? Bodrum En sevdiğin kışlık tatil bölgesi? Chamonix Mayıs

89

90

Mayıs

Mayıs

91

92

Mayıs

Mayıs

93

94

Mayıs

Mayıs

95

96

Mayıs

Mayıs

97

98

Mayıs

Elisabeth Mas

Sevgili Elizabeth’le Bebek’de ki evinde çok sıcak ve samimi bir ropörtaj gerçekleştirdik. Benay Şahin’in objektifine harika pozlar verdi. Türkçe bilmediği için sohbetimiz İngilizce olarak gerçekleştiği için, her iki şeklinide sizlere sunuyoruz ki, Elizabeth, ailesi ve arkadaşları da anlayabilsin. Ben şahsen onu tanıdığım için son derece mutluyum. O artık içimizden biri gibi, aynı zamanda da muhteşem bir dost...O gerçekten çok şeker ve çok olduğu gibi, o kadar güzel ki ne giyse muhteşem oldu ayrıca kendi kreasyonundan da parçalar giydi. En kısa zamanda bende o parçalardan edineceğim, tek kelime ile bayıldım.

Mayıs

99

100

Mayıs

Seni tanıyabilir miyiz? Can you introduce yourself My name is Elisabeth Mas Im from Barcelona i been in Turkey almost 6 years Im a fashion designer of my clothing brand called Bless The Mess and im a digital creator as well call @missmassblog İsmim Elisabeth Mas. Barcelona doğumluyum. Neredeyse 6 senedir Türkiye’deyim. ‘Bless the Mess’ isimli giyim markamın moda tasarımcılığını ve @ missmassblog olarak bildiğimiz hesabımın dijital içerik oluşturuculuğunu yapıyorum. Türkiye’yi seviyor musun? Do you like turkey I love Turkey, and I love more Istanbul is such an electric chaotic city full of energy and opportunities Türkiye’ye bayılıyorum ve daha da çok İstanbul’a bayılıyorum. İstanbul sürekli aktif, enerji ve fırsatlarla dolu bir şehir. Tekrar Barcelona’ya dönmeyi düşünüyor musun yoksa buraya alıştın mı? Do you think you will return to Barcelona or are you used to here? Im totally used to here, and I see my career growing so fast I don’t picture myself anywhere else for now. Buraya tamamen alıştım. Kariyerimin çok hızlı büyüdüğünü görüyorum. Yani şu an için kendimi başka bir yerde hayal edemiyorum. Kızınla aran nasıl? Birlikte neler yapıyorsunuz? How is the relation by you and your daughter? What do you do

together? My daughter and I we are literally like best friends and Im her mentor as well. We spend so much time together cause I work from home, I always organize nice afternoon activities to make sure she is full stimulated. Kızım ve ben resmen en yakın arkadaşlar gibiyiz ancak aynı zamanda akıl hocalığını da yapıyorum tabi ki. Evden çalışmamdan dolayı beraber çok zaman geçiriyoruz. Kızımın çok yönlülüğünü sağlamak için her zaman akşamüstü yapabileceğimiz aktiviteler organize ediyorum. Nasıl bu kadar fit kalabiliyorsun? How can you stay so fit? I tried to work out almost everyday not to stay fit because I actually enjoy it and makes me feel happy. Im a very active person Neredeyse her gün antrenman yapmaya çalışıyorum. Sadece fit kalmak için de değil bundan gerçekten keyif alıyorum ve beni mutlu ediyor. Ben çok aktif bir insanım diyebilirim.

Türkiye’ye bayılıyorum ve daha da çok İstanbul’a bayılıyorum. İstanbul sürekli aktif, enerji ve fırsatlarla dolu bir şehir. Mayıs

101

102

Mayıs

Spor yapıyor musun? Do you do sports? I do all kind of sports but majority of the days I run in the Bosphorus or I do functional training at home. But I love skiing and horse riding. Her türlü sporu yapıyorum ama çoğu gün Boğaz’da koşuyorum ya da evde fonksiyonel egzersizler yapıyorum. Bunların yanında kayak ve binicilik sporlarını de çok seviyorum. “Bless The Mess” Markanın ismi nasıl oluştu? How was the name created? My partner and I we are best friend since childhood we both came out with this crazy name testing so many different words and concepts that could fit together. Ortağım ve ben çocukluktan beri en iyi arkadaşlarız. İkimiz de çılgın isim denemeleriyle yola çıktık. Birbirleriyle yakışabilecek farklı kelimeleri ve konseptleri bir araya getirerek bulduk.

Markam yaklaşık 6 senelik ancak sosyal medyamı 2009 yılında henüz New York’da yaşarken kullanmaya başladım.

Nasıl başladın? How did you start? We partner up with my high school best friend cause we had the same taste and desires to open our own clothing line and then that’s when we created Bless The Mess. Lisedeki en yakın arkadaşımla ortak olduk. Çünkü ikimizin de markamızı açmak için zevkleri ve arzuları aynıydı. İşte o zaman ‘Bless the Mess’i kurduk.

Marka tanıtımını nasıl yapıyorsun? How do you advertise your brand? Basically we been do it organically Ne kadar zamandır bu işi yapıyorsun? through my personal contacts as an Since when are you doing this work? influencer and the mouth to mouth of The brand is about 6 years old and my our loyal cliente is been working very social media started on 2009 when I well. was living in NY and I was playing dress up 3 times a day and people started to Temel olarak, bir influencer olarak sahip pushed me to open my blog. olduğum çevre, hitap ettiğim kitle aracılığıyla ve sadık müşterilerimizin kulakMarkam yaklaşık 6 senelik ancak sostan kulağa yaymasıyla tanıtım yapıyoyal medyamı 2009 yılında henüz New ruz. York’da yaşarken kullanmaya başladım. Günde 3 kez giyim oyunlarından oySadece Türkiye’de mi? Yurt dışına, ya nuyordum ve çevremdekiler blogumu da yurtdışında da satış noktaları var açmam için beni zorlamaya başladılar. mı? Is your brand you sell it only in Turkey or you sell everywhere? Mayıs

103

We actually sell only in Gizia Gate in Turkey and the rest is our abroad multibrand stores all around the world. Türkiye’de sadece Gizia Gate’de satış yapıyourz. Geri kalanlar ise dünya ça104

Mayıs

pında çok markalı mağazalar aracılığı ile satılıyor. Eşinle kağıt üzerinde boşandınız mı? Did you divorce with your husband on paper?

No, we still in a very long process. Hayır, hala çok uzun bir süreçteyiz. Sevgilisi olduğu iddia edilen isim ile ilgili söylemek istediğin bir şey var mı? Do you want to say something about the lover of your husband?! I want to reply this question in Turkish...

vaktimi neredeyse onunla geçiriyorum diyebilirim. Birlikte oyunlar oynuyoruz, çeşitli aktivitelere gidiyoruz, yemek yapıyoruz, hatta spor yapıyoruz. Onun da annesi gibi sağlıklı yaşamasını ve sağlıklı alışkanlıklar kazanmasını sporu hayatının bir parçası haline gelmesini istiyorum. Çocuklarımıza sağlıklı beslenme ve spor alışkanlığını kazandırmak çok önemli. Benim tek amacım Mia’yı sağlıklı ve mutlu bir ortamda yetiştirmek. Verdiğim mücadele de kızım Mia için. Tabi ki dediğin gibi bu olaylar keşke yaşanmasaydı ama yaşandı. Mia için verdiğim mücadeleden asla vazgeçmeyeceğim. Şu anda ailem İspanya’da yaşıyor. Ailem burada olmadan bu mücadeleyi vermek çok zor ama çok sevdiğim aile gibi gördüğüm arkadaşlarım var, yine avukatlarım, ve arkadaşlarım bana bu süreçte güçlü durmam için çok destek oluyorlar. Hayata hep olumlu tarafından bakan, müspet ve kimseye karşı kin ve nefret beslemeyen bir yapım var. Sanırım bu tutumum da bu süreci atlatmama yardımcı oluyor. Yoksa yaşadığım şeyleri sindirmek ve atlatmak inanın hiç kolay değil.

O isimle ilgili inanın hiçbir şey konuşmak istemiyorum bu konu beni çok üzen bir konu. Düşünsenize eşiniz milyonların önünde bir ilişki yaşıyor ve ilişki yaşadığı kadın sevgilisinin nikahlı eşi ile ilgili sürekli olarak gerçek olmayan şeyler konuşarak kendini aklamaya çalışıyor ve şu anda anlatmak istemediğim daha bir sürü şey var. Ben yabancı bir kültürde büyüdüm ve dünyanın birçok yerine gitmiş ve dünyanın çeşitli yerlerinden arkadaşı olan biriyim. İnanın dünyanın hiç bir yerinde bu tür davranışlar normal karşılanmaz. Kadına şiddetin en büyüğünü yaşadım ve yaşıyorum hem fiziki, hem psikolojik olarak. Maalesef sadece erkekler değil kadınlar da kadınlara karşı şiddet uygulayabiliyor. Bazen kadın kadının en büyük düşmanı Aşka olan inancın kırıldı mı? Is the haline gelebiliyor. Bu korkunç ve aklıfaith of love broken? mın almadığı bir şey. I never loose my faith in anything in life, so I do still believe in love. Üzücü olaylar keşke hiç yaşanmasaydı, kaç yıllık evliydiniz? How many Hayatımda hiçbir şeye olan inancımı years you were married? yitirmedim, yani evet hala aşka inanıyoBiz eşimle yaklaşık 3 yıl önce birbirimize rum. çok aşık olarak evlendik. Büyük bir aşktı bizimkisi ama birlikteliğimiz 6 seneTekrar evlenmeyi düşünüyor musun? ye dayanıyor. 3 yaşında muazzam bir Do you think you will marry again? kızımız var. Kızım benim her şeyim. Bu This answer only God knows it but I do evlilikteki en büyük kazancım kızım Mia. believe in love. Mia is my only love. Mia çok müsbet ve aktif bir çocuk. Tüm Mayıs

105

Bu sorunun cevabını sadece Allah bilir ancak dediğim gibi aşka hala inanıyorum. Mia benim tek aşkım.

become like my family now, so im so grateful and blessed for having such a good friends.

Arkadaşların sana çok destek, onlarla bir araya geldiğinizde neler yapıyorsunuz? Your firmed they support you what are you doing together? My friends I do have all around the world they been always super support specially my friends in Turkey they

Dünyanın birçok yerinden arkadaşlara sahibim. Özellikle Türkiye’deki arkadaşlarım ailem gibi oldular. Kısacası onlar için minnettarım ve bu kadar iyi arkadaşlara sahip olduğum için çok şanslıyım.

106

Mayıs

Leyla’nın (Koray) markası (Leiija)ile ilgili ne düşünüyorsun? What are you thinking about Leyla’s brand? I love Leylas new project im supporting her 100% me and she, we are both very creative so we have so much to chat and learn from each other.

Leyla’nın yeni projesini yüzde yüz destekliyorum. Leyla’da bende çok yaratıcıyız, sürekli konuşma halindeyiz, birbirimizden çok şey öğreniyoruz.

Mayıs

107

Elisabeth Mas’ın ENLERİ En sevdiğin film? David Lynch’in Mulholland Drive filmi. David Lynch favori oyuncum! En sevdiğin kitap? Patrick Suskind tarafından yazılan Koku. En sevdiğin müzik? Nirvana En sevdiğin parfüm? Kilian’ın Back to Black parfümü. En sevdiğin çanta markası? YSL En sevdiğin ayakkabı markası? Chanel En sevdiğin saat markası? Vintage Rolex En sevdiğin kurtarıcı kombin? What’s your seftest combination? Skinny jean ve havalı bir blazer. Bless the Mess parçalarım gibi. En sevdiğin dolabında olmazsa olmazın? Bazı vintage parçalarım En sevdiğin Türk tasarımcı? Zeynep Tosun En sevdiğin yabancı tasarımcı? Shack Fancy’e bayılıyorum En sevdiğin aksesuar markası? Lipao Collection En sevdiğin aksesuar tasarımcısı? Leyla Koray by Leiija En sevdiğin restoran? Da Mario En sevdiğin yemek? Türk kahvaltısı En sevdiğin araba markası? Audi En sevdiğin alışveriş arkadaşı? Stilist arkadaşım Andre Tronu En sevdiğin seyahat noktası? Rio de Janeiro, Brazil En sevdiğin yazlık tatil bölgesi? Mykonos ya da Ibiza En sevdiğin kışlık tatil bölgesi? Courchevel ve erkek kardeşimin evi. 108

Mayıs

Mayıs

109

110 56

N A A K & N A A H İN İNKAY T ÇE

Mayıs Haziran

Bu sayı kapak konuğumuz Nihan Yardımcı Çetinkaya. Bir çoğunuz Nihan’ı hiç tanımıyor, bir çoğumuz ise yakından tanıyor. Sanata ve sanatçıya olan aşırı düşkünlüğüm ve hayranlığım beni O’nu bulmaya itti, çok uzun süre takip ettim. İnceledim. Araştırdım. Sıradan işler yerine, hep farklı, hep bir hikayesi olmasına özen gösterdim. Nihan’ı resmen keşfettim diyebiliriz. Öncelikle muhteşem bir karakter sakin ve anlayışlı, harika bir aslan kadını son derece ihtişamlı bir duruşu var. Sanatını ise ayakta alkışlıyorum. Birbirimizi tanımaya yeni başladık ama ben iyi bir dost kazandığıma eminim. Eşi ise hiç programımızda yoktu aslında, ama o gün atölyeye gittiğimde “yan bina da eşimin ofisi” dedi. Oraya da geçtik. Anladım ki bazı eşler bir birbiri için yaratılmış. Eşi de en az Nihan kadar pozitif, enerjisi çok yüksek. Hemen çekim gününe davet ettim. İyi ki de etmişim. Sonuç olarak beni kırmadı ve sevgili Kaan Çetinkaya da çekimimize dahil oldu. Onunla da röportaj yapmış olduk. Sevgili Çetinkaya çifti, sizleri iyi ki tanıdım. Hep aynı uyumda kalmanız dileği ile...

NİHAN

ÇETİNKAYA Seni tanıyabilir miyiz?

Arkeolog bir baba ve ressam bir annenin ilk çocukları olarak 1979’da Ankara’da doğdum. Çocukluğum müzeler, kazı alanları ve galerileri gezerek geçti. Sonrasında Bilkent Üniversitesinde bir sene arkeoloji ve sanat tarihi okudum. Fakat tasarım ve iç mimariye olan ilgim sonucu aynı üniversitede bölüm değiştirerek güzel sanatlar fakültesinde, tasarım bölümüne başladım ve mezun oldum. Okul sürecinde iki dönem Amerika’ya Boston College’a gittim ve iç mimari tasarım dersleri aldım. Ardından Bilkent üniversitesinde 2 sene master yaptım ve mezuniyetimin sonrasında 2004 yılında Ankara’dan İstanbul’a taşındım. 2009 yılında eşim Kaan Çetinkaya ile tanışıp evlendim. 2010 yılında annem Serap Yardımcı’yı erken yaşta kaybettim. 2014 yılında kızım Reya doğdu.

Nasıl karar verdin tasarım okumaya?

Çocukluğumdan beri ilgim vardı özellikle iç mekan tasarımına çok meraklıydım kendi evlerimizi sürekli dizayn eder, uygulamasını yapardım. Çocuk yaşlarımda bile malzeme ve yerleşim çizimleri yapardım.

Çalışma hayatına ne zaman başladın?

18 yaşında TRT’de başladım. Sahne dekoru ve belgesel bölümlerinde çalıştım. Ardından İstanbul’da mekan tasarımları yapmaya başladım bir yandan resim çalışmalarım devam etti.

Tasarımlarını hayata geçirirken nelerden ilham alıyorsun?

En çok doğadan ve doğal malzemelerden ilham alıyorum. Onları tarihi ve klasikleşmiş parçalar ve temalarla birleştirmeyi seviyorum. Farklı malzemeleri farklı amaçlarla kullanmayı akıllıca ve şaşırtıcı buluyorum. Doğal taşlar beton yüzeyler, eski ahşaplar ve mumyalanmış bitkiler tasarladığım mekanlarda olmazsa olmazlarım.

En çok ne konuda resimler yapmayı seviyorsun?

Benim alanım “BELLEK” Bu tema dahilinde işlerimde dokuları kullanarak katmanlar yaratıyorum. “Hafızanın Gizli Katmanları” “Şehrin Gizli Hafızası” “Rönesans’ın Haziran Mayıs

57 111

58 112

Haziran Mayıs

En çok doğadan ve doğal malzemelerden ilham alıyorum. Onları tarihi ve klasikleşmiş parçalar ve temalarla birleştirmeyi seviyorum. Farklı malzemeleri farklı amaçlarla kullanmayı akıllıca ve şaşırtıcı buluyorum. Gizli Hafızası” gibi temalarda sergiler yaptım. Daha uzun seneler yine aynı konu üzerinde çalışmaya devam edeceğim, benim hayatımda hatırlamadığım bir dönemim var, asıl meselem o tarafı aydınlatmak.

Tablolarında sanırım mimari bilgilerini de kullanıyorsun, bu da senin farkını ortaya koyuyor. Tarzını nasıl tanımlarsın?

Bazen canvas bazen ahşap yüzeyler üzerine çalışıyorum. Değişik mediumlar ve teknikleri bir arada kullanıyorum. Beton yüzeyler oluşturup mimari çizgilere katmanlar arasında yer veriyorum. Her bir katman ayrı dokulardan oluşabiliyor. Geniş yüzeylere çalışmayı seviyorum. Dolayısı ile işlerim hep büyük ölçülerde oluyor. Böylelikle kendimi daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum.

Tablolarına ilgi büyük. Resimlerini alan ünlü isimlerden bir kaç örnek verir misin?

Ali Koç, Pelin Akın, Beyza Uyanoğlu, Murat Çeçen, Selen Kocabaş isimlerden bazıları, beni seçtikleri için kendilerine buradan tekrar teşekkür ediyorum.

Yılda kaç sergi yapıyorsun? Bugüne kadar kaç tane sergi yaptın? Nerelerde? Yılda en az bir sergi yapıp, işlerimi sanatseverlerle buluşturmaya çalışıyorum. Geçtiğimiz sene İstanbul’da 3 sergi yaptım, ayrıca Miami Art Basel ve Londra’da sergiler yapmıştım. Bu güne kadar sayısız sergiler yaptım. Başlıca olanları Aria Art , UNIQ Gallery, Floransa Bienali gibi. Haziran Mayıs

59 113

Dünyanın çeşitli ülkelerinden farklı kollektörlerle tanışmak benim için çok önemli ve keyifli. İşlerimin yurtdışında daha anlaşıldığını ve beğeni topladığını düşünüyorum.

114 60

Mayıs Haziran

Workshoplar yapıyor musun?

Çocuklarla ve annelerle yapıyorum, çok eğlenceli ve keyifli oluyor. Kendi gruplarını oluşturup gelenler de oluyor. Bunun için her zaman bana ulaşıp istekte bulunabilirler. Onlara göre özel bir program ayarlayabiliriz.

Akademik kariyer yapmayı düşünüyor musun? Hiç düşünmüyorum. Kısıtlayıcı buluyorum.

Resim yapmak sence doğuştan gelen bir yetenek mi? Sonradan da öğrenebilirler mi?

Kim ne derse desin, bence doğuştan gelen bir iç güdü, yeteneğin dışında belli teknikleri öğrenen herkes resim yapabilir ama o iç güdü eksik ise sanatçı olması zor diyebilirim.

Resim yapmak bence doğuştan gelen bir iç güdü, yeteneğin dışında belli teknikleri öğrenen herkes resim yapabilir ama o iç güdü eksik ise sanatçı olması zor.

Önümüzde ne gibi projelerin var?

Daha çok yurtdışında sergiler açmayı hedefliyorum. Dünyanın çeşitli ülkelerinden farklı kollektörlerle tanışmak benim için çok önemli ve keyifli. İşlerimin yurtdışında daha anlaşıldığını ve beğeni topladığını düşünüyorum. Bunun dışında Ekim ayında Ankara Soyut Galeri’de sergim olacak.

Kızına çok vakit ayırabiliyor musun?

Bu konu benim hayatımdaki en önemli şey. Okula git-

Resim satın almak isteyen kişiler, sergilerin mediği zamanlarda beraber vakit geçiriyoruz ve çokça dışında sana nasıl ulaşabilir? seyahat ediyoruz. Atölyemde de odası var. Atölyem Nişantaşı Hacı Emin Efendi sokakta, gelmek isteyenler memnuniyetle randevu alabilirler. (05416145591)

Onu nasıl yönlendirmeyi planlıyorsun?

Özel istek üzerine resim yapıyor musun? Hayır, yapmıyorum.

Birey olarak özgür bırakmak niyetindeyim, ne isterse onu okusun. Mutlu ve sağlıklı bir insan olsun yeter, zaten gerisi boş. Başarı takıntım hiç yok. Her zaman mutluluk ön planda benim için.

Bugüne kadar ne gibi isteklerle karşılaştın?

Bir günün nasıl geçiyor?

Portremi yapar mısın? Falan renkte resim yapar mısın? Gibi durumlar oldu.

Sabah kızımla vakit geçirdikten sonra o okula ben atölyeye geçiyorum. Tüm günüm atölyede geçiyor.

Hiç moda tasarımı da yapmayı düşündün mü? Spor yapıyor musun? Ya da yaptın mı? Haftada 4 gün yapıyorum pilates ve fit in time haricinKendim ve arkadaşlarım için yaptım, profesyonel olarak da yapmak isterim. Kıyafet ve takı tasarımıyla ilgileniyorum.

de kardiyo da yapıyorum.

Eşiniz Kaan Beyle nasıl tanıştınız?

Çok sevmek ve moralini yüksek tutmak çok önemli. Sanatsal üretime geçmeden kendi meselelerini iyi tespit edip irdelemeye başlamaları ve işlerinde bu meselenin yansımalarını ve çözümünü yaratmaları onları başarıya götürür.

Tesadüfen tanıştık arkadaşlarımızın olduğu bir ortamda plansız bir tanışmaydı.

Birlikte neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

En çok seyahat etmek ve yemeklere gitmekten hoşlanıyoruz, ayrıca doğa yürüyüşlerini ikimiz de çok seviyoruz.

Senin işini yapmak isteyen gençlere ne önerirsin?

Bir öğüt ver desem? Her an için şükretmek

Haziran Mayıs

115 61

NİHAN ÇETİNKAYA

EN’leri En severek okuduğun kitap? Tanrılar okulu En sevdiğin müzik türü? Smooth jazz En sevdiğin film? Magnolia En sevdiğin tatil bölgesi? Bali En sevdiğin restoran? Sicilya’da Bagutta En sevdiğin yemek? Balık - salata En sevdiğin alışveriş arkadaşın? Mine Narin En sevdiğin kurtarıcı kombin? Blazer ve jean En sevdiğin tasarımcı? Barbara Bui En sevdiğin ayakkabı markası? Alaia En sevdiğin çanta markası? Zagliani En sevdiğin Türk tasarımcı? Raisa Vanessa En sevdiğin yabancı tasarımcı? Issey Miyake En sevdiğin takı tasarımcısı? Monies Kar tatili mi? Deniz mi? Kesinlikle deniz En sevdiğin parfüm? Aromatic Elexir En sevdiğin araba markası? Mercedes G500

116 62

Mayıs Haziran

Haziran Mayıs

117 63

118 64

Mayıs Haziran

KAAN ÇETİNKAYA Kaan ÇETİNKAYA ve SPACE Architects & kendini tatmininden çok bir pazarlama enstrümanı (marketing tool) olduğunun bilincindeyiz. Her projenin Designers nasıl bir amaçla yola çıktı? 1997 yılında Han Mimari Tasarım firmasını kurdum, o yıllarda iç mimari işlerimin yanı sıra ağırlıklı İtalya olmak üzere uluslararası firmalardan yüksek tasarımlı ürünleri de ithal ediyorduk. İlerleyen dönemde ise global tasarım anlayışımızı yansıtacağımız, uluslararası çalışmalara odaklanan bir oluşum olan SPACE Architects & Designers’ı kurduk.

Bugün SPACE her türlü projede branding, iç mimari, mimari ve uygulama hizmetlerinin tamamını bir arada veren bir kuruluş. Müşteri taleplerinin analiz edilmesi ve farkında olunan ya da olunmayan ihtiyaçların belirlenmesinin ardından SPACE, proje bütçesini ve diğer ticari unsurları da göz önünde bulundurarak projeye en uygun olabilecek tasarım konseptini geliştirmekte ve müşterisine sunmaktadır. Her projemizin ortak noktası yatırımcıların hedeflerine ve marka stratejilerine katkı sunması ama bunu yaparken de vizyonundan ve öncü yaklaşımından bir şey kaybetmemesi, inovatif ve fark yaratan, yenilikçi projeler olmasıdır. Instagram: space.architects

hedefine uygun farklı ruh halleri ve stilleri gerektirdiğini biliyoruz. Bu sebeple özellikle tasarım konseptinde birbirinden çok farklı stillerde uluslararası başarılar elde etmiş tasarımlar yapabiliyoruz. Tasarım konsepti oluşturma sürecinde de, Hedef kitle (target market) tespitine dayalı, bu pazarın beğeni ve beklentilerini içine alan ve bizlerin de global trend bilgilerimizi harmanladığımız doğru konsept nedir, önce bunun analizini yapmaya çalışıyoruz. Doğru konseptin tespitini yaparken, ayrıca ilgili bölgede rakiplerden pazarlama adına nasıl ayrışacağımızı da dikkate alıyoruz. Yani, yeni bir tasarıma başlamadan önce, marketing strategy ve global tasarım trendlerini dikkate alarak, yatırımcı ile beraber bazı tespitlerde bulunuyoruz. Bu noktada doğru tasarım konseptini de tespit etmek her zaman yeterli olmuyor, çünkü aynı zamanda hedef bütçeyi de dikkate almak gerekiyor. Zira her konsept, aynı metrekare fiyatına mal olmuyor. Bu yaklaşımın bizi diğer tasarım firmalarından farklı

Nasıl bir ekiple çalışıyorsunuz, tasarım süre- kılan nokta olduğuna inanıyorum. Bu sayede birbirincinizden bahseder misiniz? den çok farklı ve uluslararası yayınlarda ve yarışmalarda Ekibimiz proje özelinde gelişim ve değişim gösteriyor. Space bünyesindeki mimarlar, iç mimarlar, grafik designerlar, ürün tasarımcıları ve proje yöneticileri, tüm kreatif tasarım projelerinde öncelikli olarak müşteri amaç ve stratejilerini analiz ettikten sonra, kimi zaman arazilerin, kimi zaman mekanların analizini yapıyor. Yapılan analizler doğrultusunda, öncelikle hedef kitleye odaklanan doğru tasarım konseptini geliştiriyoruz, akabinde ise uygulama amaçlı planlama süreci başlıyor.

karşılık bulan konseptler ortaya çıkarabiliyoruz. Örneğin: Double Tree Hilton Piyalepaşa, Martı Hemithea Hotel, Tulip City Hotel, mimari olarak Park One Residence, Cave Residence, restoran kategorisinde Nişantaşı Develi, Healin, F’roses birbirlerinden çok farklı tasarım konseptlerine sahip projelerdir. Tasarım ofislerinin, yetersiz briefler ve analizler ile, kendi inandıkları ve her projede kullandıkları konseptleri istisnasız her ticari projede kullanmamaları gerektiğine inanıyoruz.

Tasarım veya mimari manifestonuzdan bah- Tasarım tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Her tasarımın belirli bir tema ve felsefeye dayanması seder misiniz? “Pazarlama Odaklı Tasarım” dediğimiz bir methodoloji geliştirdiğimizi iddia ediyoruz. Bu yaklaşımı kısaca şöyle anlatabilirim. Biz tasarımın, bir tasarımcının

tasarım anlayışımın kilit noktası ama bunu yaparken de hedef kitlenin beklentilerini ve bütçeyi göz ardı etmeyen bir yaklaşımı benimsiyoruz. Haziran Mayıs

65 119

66 120

Haziran Mayıs

Her tasarımınız kendine özgü ama yine de tüm projelerinizin arkasında ortak bir noktadan bahsedebilir miyiz? Space olarak ana hedefimizin tasarım ve yatırım anlayışını optimize etmek olduğunu söyleyebiliriz. Benimsediğimiz ana unsur ise her projenin kendine özgü bir hikayeden yola çıkması ve kendi felsefesinin ve ruhunun olması.

Sizi etkileyen isimler kimler?

Bir sosyal bilimci ve sanat felsefecisi olan Poul Virilio’nun “From Utopia to Heterotopia” isimli kitabı. Bana bu düşünceyi tanıtan hocam rahmetli Hüseyin Alptekin. Bu düşünce ile modern dönem sonrası süregelen ve içinde bulunduğumuz süreci sosyolojik ve tasarım açısından yorumlama fırsatı buldum.

Konut, sosyal mekan ve ticari mekanlar tasarlıyorsunuz. Bunlar arasında tasarım yaparken ne gibi farklılıklar oluyor?

Her projeye göre çok farklı konseptleri hayata geçirme kapasitesine sahibiz. Bir projeyi aldığımızda öncelikle projenin hedefini değerlendiriyoruz. Tasarım ihtiyacını doğuran unsurların sonuca efektif bir şekilde yansıması önemli olan. O yüzden her proje kendi sürecini ve matematiğini doğuruyor. Tabi ki ticari projelerde tasarım konseptini belirlerken, pazarlama adına gerekli olan hedefleri ve bütçeyi daha çok dikkate alıyoruz. Tasarımın ticari projelerde önemli bir pazarlama enstrümanı olduğunun bilincinde hareket ediyoruz.

Her projeye göre çok farklı konseptleri hayata geçirme kapasitesine sahibiz. Bir projeyi aldığımızda öncelikle projenin hedefini değerlendiriyoruz. Tasarım ihtiyacını doğuran unsurların sonuca efektif bir şekilde yansıması önemli olan.

Kişiye özel çalışmalarınız da var. Bu süreçte müşterinizin tasarımınız üzerinde ne kadar söz hakkı oluyor?

Kişiye özel çalışmalarda, özellikle ev projelerinde kişinin dinamiklerini doğru analiz etmek en önemli nokta. Bir yaşam alanı yaratırken proje sahibinin taleplerini göz ardı ederseniz uzun vadeli ve etkin bir çalışma ortaya koymak imkansız olur. Biz her projemizde müşterimizin inandığı ve benimsediği bir tasarımı çıkarmayı hedefliyoruz. Bu noktada bizim geniş vizyonumuz ile müşterimizin vizyonunu iki küme olarak düşünürseniz, burada bir yerde mutlaka az yada çok bir kesişim kümesi olduğuna inanıyoruz. Kişiye özel projelerde önemli olan bunu yakalamak.

Şu an üzerinde çalıştığınız projelerin bazıları?

Şu an İstanbul’da 3 adet otel projesinde çalışmalarımız devam ediyor. Bunların üçü de Marriott gurubuna ait Autograph Collection Otelleri. Autograph Collection tüm Marriott gurubunda en sevdiğim marka, zira her oteli için ayrı bir kimlik ve branding şartı koşuyor. Tam bizlik. Karaköy’de mimarisini de bizim yaptığımız otel projemizin, branding ve iç mimarisi üzerinde çalışıyoruz.

1 yıl içinde açılacak. Yine tarihi yarımada da aynı zincirin başka bir yatırımcıya ait bir oteline branding çalışmamız devam ederken, yine tarihi yarımada daki bir tarihi binada hem branding hem iç mimari çalışmalarımız devam ediyor. Aynı zamanda perakende sektöründe ilkini Katarda körfez bölgesine yönelik oluşturduğumuz bir hediyelik eşya ve paketli gıda markasının bir şubesini Abdi İpekçi caddesinde uyguladık. Yine özellikle körfez bölgesinde yeni oluşturduğumuz restoran konseptleri ve onların uygulamaları var. Aynı zamanda bu bölgede Mimarisine devam ettiğimiz bir malikane projemiz var.

Gelecek planlarınız neler?

Amacımız “SPACE” markasını, branding, içmimari, mimari ve uygulama alanlarında sadece Türkiye ve körfez bölgesinde değil, tüm dünyada uluslararası bilinirliği yüksek, mekanlar yaratan bir marka haline getirmek. Haziran Mayıs

121 67

TUĞÇE POSTOĞLU 68 122

Temmuz Mayıs

İstanbul’a geri döndüğüm yılda, dergimin tanıtımını yapmak için, aile dostumuz olan Dilek Holding’e ait Radisson Blu Şişli Otelinde harika bir lansmanımız olmuştu. Yıllar önce o dönemde tanışmıştık. Tuğçe Postoğlu, lansmanımızda, misafirlerimize “People Mag” için özel olarak tasarladığı kıyafetlerin defilesini yapmıştı. O günden sonra takip ettiğim çok naif bir isimdi. Hep görüştük, karşılaştık ama bir türlü uzun uzun sohbet edecek fırsatımız olmamıştı. Röportaj sonrası bam başka biriyle tanışık olduğumu fark ettim. Sanırım ikimizin de İzmirli olması birbirimizi daha iyi anlamamıza neden oldu. Ayrıca o kadar donanımlı, o kadar karakteri sağlam bir kızmış ki, gerçekten ailesini tebrik ediyorum. Evet, Tuğçe’nin dediği gibi; biz İzmirlilerde kızlar da erkekler de çok özgür ve kişilik sahibi olarak büyütülürler. Herkes kendi karakterini oluşturur ve buna saygı duyulur. Fakat ben bunun özgür olmayan maalesef tam tersi aşırı baskıcı kısmıyla büyüdüm. Benim şartlarım bambaşkaydı. Ama sonuçta aynı dili konuşan iki insan olunca birbirini daha iyi anlıyor insan. İzmirlilerde böyle muhteşem bir birliktelik oluyor işte, yüz yıl sonra görüşseniz de, ya da tanışıp o an İzmirli olduğunu öğrenseniz de hemen kaynaşılır gerçekten. Ama Tuğçe’de farklı bir şey var. Bence o yaşadığı bir olaydan dolayı anında büyümüş ve o an olgunlaşmış. Sonrasında ki her tecrübeyi de bununla sağlamlaştırmış. Gerçekten harika bir karakteri var. Bayıldım diyebilirim. Sakın güzelliğine aldanıp aptal sarışınlardan falan sanmayın. Aksine Tuğçe son derece başarılı, muhteşem bir iş kadını. Son derece donanımlı, iyi eğitim almış, çok anlayışlı, modern, muhteşem bir genç kız. Beni kırmadığın için çok teşekkür ederim Tuğçe’cim seni tanıdığıma ve arkadaşlığımızın dostluğa dönüşmesine çok sevindim.

Mekan: St Regis Fotoğraflar: Benay Şahin Kıyafetler: M Studio PR – Melis Özer Nelinda by Nergis Pekuysal Saç: Erdem Kıramer - Muharrem Uzun Makyaj: Alev Kaya Bizi her daim desteklediği için sevgili Mert Vidinli Çok teşekkür ederiz.

Kendinden bahseder misin?

İzmir doğumluyum ve lise son sınıfa kadar İzmir’de yaşadım. Amerikan Koleji mezunuyum. Ayrıca 6 yıl kadar 9 Eylül Konservatuarında klasik piyano eğitimi aldım. Koç Üniversitesi’ni kazanmam ile 2006 yılında İstanbul’a taşındım ve böylelikle İstanbul serüvenim başlamış oldu. İzmir’in yeri bende her zaman ayrı fakat artık İstanbul’u bırakabileceğimi düşünmüyorum. İnsan İstanbul’un büyüsüne alışınca burayı bir daha bırakamıyor. Ailem ise işlerden dolayı hala İzmir’de yaşıyor. Bildiğin gibi ablam Melis Hatipoğlu İstanbul’da. Amerika’da ki eğitimini tamamladıktan sonra buraya yerleşmişti, evlendi iki çocuğu var. O benim ikinci annem, her şeyimi paylaşırım. Hiç bir şeyi yargılamaz. Hep önce beni dinler ve anlattığım konuda ne yapabiliriz? Ona bakarız. İnsanın hayatında böyle bir ablası olması gerçekten muhteşem bir durum. İyi ki var.

Çalışma hayatın ne zaman başladı?

Üniversite’den mezun olduktan sonra hayatta ne yapmak istediğimle ilgili belirsiz bir dönem yaşadım. Bir dönem babamla çalışmayı düşündüm fakat aklımda her zaman beni mutlu eden şeyi yapmak vardı; moda sektörüne girmek. Ailem de çok destek oldu bana. Aile konusunda o kadar şanslıyım ki. Bizim ailemizde otorite ya da zorlama denilen şeyler yoktur. Herkes birbirinin kararlarına hayattaki duruşlarına saygı duyar. Sanırım bunun İzmir’de yetişmiş olmamla da bir alakası var çünkü İzmir’de kadın erkek ayrımcılığı olmadan bütün kızlar özgürce büyür. Fikirleri önemsenir, sayılır. Küçük yaştan itibaren özgür bir birey olmasına izin verilir. Bu da İzmirli kadınları güçlü yapar. Aslında İzmirli kadın tavrının oluşmasında en büyük etken budur. İzmirli kadın bence hayattan ne istediğini bilen ve peşinden gitmeye cesareti olan kadındır. Son yıllarda toplumumuzdaki tüm kadınlar bu yönde hareket ediyor ve bu çok güzel. Kadın erkek ayrımcılığı diye bir şey olmamalı hepimiz bir bireyiz ve daha iyi, daha mutlu olabilmek için birbirimizi desteklemeliyiz. Moda sektörüne girişim ilk başta dergicilik ile başladı. Dünyaca tanınan bazı moda dergilerinde çalıştım. Daha sonra işi mutfağında öğrenmek için Türkiye’nin belli başlı, başarılı stylistlerinin yanında çalıştım. OnTemmuz Mayıs

123 69

Moda sektörüne girişim ilk başta dergicilik ile başladı. Dünyaca tanınan bazı moda dergilerinde çalıştım. Daha sonra işi mutfağında öğrenmek için Türkiye’nin belli başlı, başarılı stylistlerinin yanında çalıştım.

70 124

Temmuz Mayıs

larla birlikte çekimlere katıldım. Ben de styling yaptım. Yeri geldi eşeklere gamboçlarda kıyafet taşıdım. Pazar sabahı 5’de kalkıp çekime gittiğimi bilirim. Sonrasında 5 sene önce kendi markamı kurmaya hazır olduğumu hissettim ve “The Black Dress’i” ablamla birlikte kurduk. Ablam evlendi, bir yandan babamın işlerine de bakıyordu -ki hala aktif olarak devam ediyor. Hem çocuklar hem yeni kurulan bir marka fazla yorucu olacağı için, ben devir aldım. İlk lansmanımız Four Seasons’da oldu, çok başarılı geçti. Türkiye’de, yurtdışında satış noktaları oluşturduk. Online sitemiz kuruldu. Bakü Mercedes Benz Fashion Week’de iki defile yaptık. Dubai’de Dubai Mall’da güzel bir lansman yaptık. Orta doğu basınında da markamız teması çok dikkat çekici olduğu için büyük ses getirdi. Şimdiye kadar daha coture ve kokteyl dress ağırlıklı çalıştım. Bundan sonraki hedefimde casual/günlük giyime yönelmek var.

Neden “Black Dress” neden sadece siyah? Mesela basic 3 renk değil? Kurtarıcı olduğu için mi? Neden sadece siyah? Sorusuna gelince, Herkesin dolabında en az bir parça siyah kıyafeti vardır. Hem kurtarıcı, hem zamansız, hem de her zaman modanın kalbinde kalacak bir renk. O dönemlerde iyi bir siyah elbise arıyordum ve bulamadım. Aslında kulağa çok basit geliyor siyah bir elbise bulmak ama değilmiş onu gördüm. Sonra neden aradığım elbiseyi ben tasarlamıyorum? Diyerek “The Black Dress” markasını kurmaya karar verdim.

Harika bir serüven olmuş, zaten bazılarımız için iş yönlendirmesini farkında olmadan hayat ve yaşam tarzı yapıyor. Üniversiteyi avukat olarak bitiren ama çok alakasız işler yapan çok insan tanıyorum. Bence de iyi ki kurmuşun, başarılarının devamını dilerim. Modeller nasıl ortaya çıkıyor? Modelleri tamamen kendim tasarlıyorum. Seyahat etmeyi çok sevdiğimi iyi kötu beni tanıyan ya da sosyal medya hesabımı takip eden herkes bilir. Yarattığım modellerdeki ilhamımı genelde yaptığım seyahatlerde buluyorum. Bazen gördüğüm tanıdığım bir insanda bazen gittiğim bir mekanda duyduğum bir müzikte bazen bir manzarada. Aslına bakarsan dolu dolu yaşamayı seven bir insanım. Zamanın değerini biliyorum ve hayattaki önceliklerim farklı. O yüzden dolabın başına geçip saatlerce kombin yapmaya çalışmak bana zaman kaybı gibi geliyor ve sı-

kılıyorum. Şık siyah bir elbise giyip hayata karışmayı o zamanı dostlarımla güzel anılar yaratarak geçirmeyi tercih ediyorum. “The Black Dress’i”n aslında gerçek amacı da bu. Evet basit bir sadelik sizi asla yarı yolda bırakmaz, ama asıl hatırlanan kıyafetleriniz değil gülüşünüzün enerjinizin ne kadar güzel ve iyi olduğudur.

Atölyen var mı?

Evet. Bahçeköy’de doğanın içinde çok tatlı bir atölyem var. Zaten yaratıcılığı besleyen en değerli şey doğa ile iç içe olmak değil mi?

Sen siyah giymeyi seviyor musun?

Siyah benim karakterim. Mesafeli, nötr ve uyumlu. Ama bir o kadar da net. Hani ya siyah, ya beyaz deriz ya! Sanırım ben uzun zaman önce siyah tarafı seçtim. Gardrobumun büyük kısmı siyah kıyafetlerden oluşuyor. Yaz mevsiminin enerjisini yansıttığı için renkleri yazın kullanmayı tercih ediyorum. Aralık doğumlu olsam da tam bir yaz kızıyım. Sanırım renkler ile yazın gelişini kutluyorum.

Aile konusunda o kadar şanslıyım ki. Bizim ailemizde otorite ya da zorlama denilen şeyler yoktur. Herkes birbirinin kararlarına hayattaki duruşlarına saygı duyar. Sanırım bunun İzmir’de yetişmiş olmamla da bir alakası var çünkü İzmir’de kadın erkek ayrımcılığı olmadan bütün kızlar özgürce büyür. Fikirleri önemsenir, sayılır. Küçük yaştan itibaren özgür bir birey olmasına izin verilir. Bu da İzmirli kadınları güçlü yapar. Temmuz Mayıs

71 125

126 72

Mayıs Temmuz

Modayı bir çok kadın gibi takip ediyorum ama ruh halime göre giyinmeyi tercih ederim. O gün hangi persona olmak istiyorsam o tarza bulunurum. Stilimi bulunduğum ülkeler de çok etkiliyor. Zarafet her zaman en on sıradadır benim için.

Temmuz Mayıs

127 73

Modelleri tamamen kendim tasarlıyorum. Seyahat etmeyi çok sevdiğimi iyi kötu beni tanıyan ya da sosyal medya hesabımı takip eden herkes bilir. Yarattığım modellerdeki ilhamımı genelde yaptığım seyahatlerde buluyorum.

O halde, bu çekimde iyi ki siyah giymene izin vermemişim. Bence senin için rengarenk ve ortaya çıktı. Harika kareler yakaladık. Sen de her daim şık giyinen isimlerden birisin, modayla aran nasıl? Sadece moda diye her şeyi giyer misin? Yoksa yakışanı tercih ederim diyenlerden misin?

Modayı bir çok kadın gibi takip ediyorum ama ruh halime göre giyinmeyi tercih ederim. O gün hangi persona olmak istiyorsam o tarza bulunurum. Stilimi bulunduğum ülkeler de çok etkiliyor. Zarafet her zaman en on sıradadır benim için. Ne giyersem giyineyim uçlarda olmaktan çok hoşlanmam. Az ama öz olmasından yanayımdır. Yeni trendleri denemekten de çok hoşlanıyorum sürekli aynı tarz giyinip aynı parfümü kullanabilen insanlar çok enteresan geliyor bana. Ben bazen kendimden sıkılıyorum nasıl 20 yıl tek parfümü kullanırsın. Dünya bu kadar değişken ve her gün yeni bir şey piyasaya çıkarken? Tabi bu arada benimde imza parfümüm var yıllardır kullandığım ama araya değişiklikler katıyorum. Siyah skinny jean de imza gibi bir şey oldu benim için. Dolabımda kaç tane var sayısını bilmiyorum. 128 74

Mayıs Temmuz

Fiziğinde çok hoş, sürekli fitsin, spor yapıyor musun demeyeceğim tabi ki? Hangi sporu ve ya sporları yapıyorsun?

İzmirli olduğum için hatırladığım günden beri sebze ve beyaz et ağırlıklı besleniyorum. Zeytinyağlılar vazgeçilmezim. Tatlıyla aram hiç yoktur kırmızı et ayda 1 maksimum 2 kere tüketiyorumdur. O nedenle çok fazla kilo problem yaşamıyorum. Çocukluğumda fastfood ağırlıklı beslendiğim için kiloluydum. Bu sistemi oturttuğumdan beri kilo problemi yasamıyorum. Kilo kontrolü diyetle olacak bir şey değil bunu öğrendim. Hayat tarzınızı değiştirmeniz lazım. Spora gelince sekiz yıl pilates yaptım daha sonra pt ile çalıştım bir kaç yıl. Son dönemde yakın arkadaşım da olan Selin Sürmeli’nin bootcamplerine katıldım ve çok faydasını gördüm. Genel olarak çok hareketliyimdir. Yerimde duramam dans etmeyi aktif olmayı çok seviyorum. Kilo, güzellik vs gibi konuları takıntı haline getirmiyorum konuşmuyorum. Önceliğim değil yani. Bir şeye ne kadar kafa yorarsanız o kadar problem yasarsınız. Onun yerine mutluluğunuza ve kendi hayatınıza odaklanmanızı tavsiye ederim. Çocukluğumdan beri erken uyanırım. Günü yaşamayı çok seviyorum, tam bir sabah insanıyım. İlk iş oda sıcaklığında kocaman bir şişe su içerim. Kahvesiz ve kahvaltısız güne başlayamam. Her gün sabah saatlerinde 10 dakika meditasyon yaparım. Vizyonlarım, sahip olduklarım için şükür ederim. Bunlar küçük ama hayat kalitenizi arttıran önemli şeyler. Sonra güzel bir müzik koyarım, sıcak bir duş alırım. Ofise giderim halledilecekleri hallettikten sonra sevdiğim arkadaşlarımla güzel bir yemek yerim. Katılmam gereken davetler ya da sosyal sorumluluk projelerim yoksa ofise geri dönerim. Maillerimle yaşıyorum. 1-2 saat kadar spora ya da yürüyüşe zaman ayırırım. Akşamları kitap okumayı çok seviyorum. Genelde kişisel gelişim ve biyografı okurum. Televizyon seyretmeyi hiç sevmem bana zaman kaybı gibi geliyor ve hayal gücünü kısıtladığını düşünüyorum. Son derece hayalperest bir yapım var. Evdeysem en geç 11 de yataktayımdır. Dışarda sevdiklerimle sabaha kadar kalabilirim ama.. ilginç bir yapım var. Sanırım evde biraz da sıkılıp buzdolabının başına gitmemek için erken uyuyorum. Aslında çocukken daha içe kapanıktım. Yaşım ilerledikçe daha sosyal bir karakter haline geldim. İnsan ilişkilerinde ne kadar dışa dönüksem duygusal ilişkilerimde bir o kadar içime kapanığım hala. Duygularımı kolay kolay belli edemem hep içimde yasarım. Pek belli etmesem de gerçekte fazlasıyla duygusal ve hassas bir yapım var.

Temmuz Mayıs

75 129

130 76

Mayıs Temmuz

Erkek arkadaşın var mı? Evlilik konusunda ne düşünüyorsun? Erkek arkadaşım yok. Ama aşka inanıyorum hem de çok !. Dünyanın aşkla döndüğünü düşünüyorum. Aşık olmak büyü gibi bir şey, dünya sanki daha yaşanılası daha coşkulu rengarenk bir yer haline geliyor. Ben de bir kere aşık oldum.. Harika bir duyguydu. Aşık olunca insanın mantığı iptal oluyor sanki. Hesapla kitapla yaşanılan ilişkileri doğru bulmuyorum. Artık evliliklerin bu kadar kısa ömürlü olmasının da nedeni bu bence, çıkarlar son bulunca evlilik de son buluyor.

Ben gerçek bir aşk evliliği yapmak istiyorum tabi ki sevgi ve saygıya dayanan. Aşık olmadan da kolay kolay evleneceğimi düşünmüyorum. Karakter meselesi benim de yapım böyle dedim ya fazla duygusalım. Bir gün evet derken içimde o mutluluğu ve coşkuyu gerçekten hissetmek istiyorum çünkü aslında aşk dediğiniz şey bir his aslında. Tarif etmeye çalışmak çok da doğru olmaz.. Herkes için anlamı farklı. Hayatta herkesin farklı bir zamanlaması olduğuna inanmıyorum. Olan her şeyin bir nedeni var. Biraz akışına bırakarak yasayanlardanım. Evlilik çok güzel bir şey. Hayatın üstesinden en yakın arkadaşınla birlikte gelmek benim için evliliğin tanımı. Şahane bir şey yanı. Doğru insanla olursa tam bir cennet.

Ablanla aran çok iyi sende çok iyi teyzesin ama sende ilerde çocuğum olsun diyenlerden misin? Evet ablamla biz hem kardeş, hem en yakın iki arkadaşız. İki yeğenim de elime doğdu gün be gün büyümelerine şahidim. Teyze zaten anne yarısı derler. Canımdan çok seviyorum ikisini de. Ben de bir gün annelik duygusunu tatmak isterim. Yeni nesil maalesef aşka da evliliğe de inanmıyor. Çocuk isteyenler iyice azaldı. Çünkü dediğim gibi maalesef artık 21.yuzyılda hızlı tüketim toplumunda yasıyoruz. 90lı yıllardaki aşklar olsa hala keşke. Bence biraz yavaşlamayı ve farkındalığı öğrenmemiz lazım. Hayat aslında çok güzel onu biz zorlaştırıp karmaşıklaştırıyoruz. Herkesin duvarları var ve bu duvarlar içinde gün geçtikçe yalnızlaşıp mutsuz bireyler haline geliyoruz. Çok üzücü bir durum bu...

Son olarak bir erkekte aradığın özellikler neler? Bir erkekte aradığım özellikleri yazmam doğru olmaz çünkü bazen hiç aklınızın ucunda dahi geçmeyen bir insana karşı ilgi duyabiliyorsunuz. İki insan arasındaki enerjiye inanıyorum. Ama illa özelliği saymam gerekirse sanırım en önemlisi zeka ve vicdan olurdu.

Aşık olmadan da kolay kolay evleneceğimi düşünmüyorum. Karakter meselesi benim de yapım böyle dedim ya fazla duygusalım. Bir gün evet derken içimde o mutluluğu ve coşkuyu gerçekten hissetmek istiyorum çünkü aslında aşk dediğiniz şey bir his aslında. Tarif etmeye çalışmak çok da doğru olmaz..

Temmuz Mayıs

77 131

Tuğçe Postoğlu EN’leri

En sevdiğin çanta markası? Chanel En sevdiğin ayakkabı markası? Gianvito Rossi En sevdiğin kurtarıcı kombin? Siyah skinny Jean, siyah top stiletto Dolabında mutlaka olması gereken en önemli parça? Siyah skinny jean En sevdiğin saat markası? Rolex En sevdiğin araba markası? Spor arabaları beğeniyorum En sevdiğin parfüm markası? Stephane Humbert Lucas En sevdiğin takı tasarımcısı? Cartier En sevdiğin Türk tasarımcı? Moeva London markasının tasarımcısı aynı zamanda yakın arkadaşım Burcu Togay. Gerçekten dünya standartlarında bir yaratıcılığı var. En sevdiğin yabancı tasarımcı? Virginie Viard En sevdiğin kitap? Simyacı En sevdiğin müzik? The weekend in yeri her zaman ayrı En sevdiğin film? Pursuit of happiness En sevdiğin restoran? La colombe d’or ( st-paul-de-Vence ) En sevdiğin yemek? Izgara somon En sevdiğin kaçış noktası? Paris En sevdiğin tatil ülkesi? Amerika En sevdiğin alışveriş arkadaşın? Ece Cankırı ve Aslışah Alkoçlar

78 132

Temmuz Mayıs

Mayıs

133

HACER ÖZİL BEYAZ BUTİK

134 84

Mayıs Ağustos

Bu

sayı

kapak

konuğumuz

“Beyaz Butik” markasının sahibi sevgili arkadaşım Hacer Özil oldu. Hacer’le Nişantaşı’nda ki evinde çok keyifli bir röportaj yaptık. Benay Şahin’in objektifine harika pozlar verdi. Öncelikle bizleri evinde

ağırladığı

için

ekibim

adına teşekkür ederim. Hacer’le yaklaşık 5 yıl önce tanışmıştık. Reina’da düzenlediğimiz kermes organizasyonumuza

katılmıştı.

O gün başlayan arkadaşlığımız keyifli bir dostluğa dönüştü ve Hacer gerçekten çok yol kat etti. Gerçekten çok emek verdi. Şimdide o emeğinin karşılığını alıyor

diye

düşünüyorum.

Gerçekten çok çalışkan bir iş kadını. Sesine de bayılıyorum. Hemen bir single deyip deyip duruyorum. Ayrıca aşırı pozitif ve hayat dolu, hele o kahkahası var ya şahane, güler yüzlü insanlara bayılıyorum.

Hayat

her

daim

gülüşün kadar güzelliklerle gelsin sana, iyi ki varsın...

Daha önce yapılan röportajlarını incelediğimde yorumcu, yapımcı, televizyoncu, siyasetçi ve şimdi de modacı, her şeyde biraz izin var, tebrik ederim. O yüzden nereden başlasam bilemedim, sen kendinden bahsetsene biraz?

Siyasetçi ve modacı kavramlarının beni çok doğru tanımladığını düşünmüyorum ama diğerlerinin doğru olduğunu söyleyebilirim. Kısaca kendimden bahsedersem lise ve üniversite yıllarında müzik eğitimi aldım. 14 yaşından beri ekonomik özgürlüğünü kazanmış bir bireyim. Bunu yeteneklerime borçluyum. Kuzenimin mağazasında tezgahta başlayan bir ticaret hayatım oldu. Şimdilerde bunun ne kadar önemli olduğunu anlıyorum. Ticareti seviyorum, biri iki yapmak çok keyifli, aynı zamanda risklerinin kattığı heyecan da hayatın ritmi… Modacı değilim, iş kadınıyım. Tekstil alanında işini iyi yapan güzel bir ekip oluşturdum ve bunu yönetiyorum. Zaten Türkiye’de de tasarımcı, modacı diye tanımlayacağım sayılı insan var. Herkes dünya moda markalarının Moda Haftası’nda yaptığı defilelerden esinlenerek üretim yapıyor. İlham veren dünya markalarıdır. Siyasetçi de değilim, sadece bir dönem başarılı projeler yapmamdan dolayı kısa bir deneyimim oldu. Ama ben siyaset için uygun bir insan değilim. Eğer mesele vatanıma milletime hizmet etmekse bunu üreterek, istihdam yaratarak, ihracat yaparak ülke kredibilitemizi yükseltmek için çalışarak yapıyorum. Bence en iyi siyaset ülkemize katkıda bulunmaktır.

Silifke/Mersin doğumlusun ama üniversiteyi Gaziantep’de okuduğun için orada kalmışsın, insanlar İstanbul’a gelir, bir de konservatuar mezunusun. Sen neden o dönemde gelmedin İstanbul’a?

Ben biraz teslimiyetçi ve kadere inanan bir insan olarak olan her şeyi ‘Hoş geldin sefa getirdin’ diye karşılarım. Gaziantep benim için büyük bir okuldu. Bilkent Üniversitesi’ni kazanmama rağmen o dönem babamın işlerinin ters gitmesinden dolayı aileme özel okul masraflarını yüklemek istemediğim için kayıt yaptıramadım. O dönemde Gaziantep Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nı iyi dereceyle kazanmıştım. Annemin ‘En azından bu yılı kaybetme, kaydını yaptır’ demesiyle Gaziantep serüvenim başladı. İlk yıl kurduğumuz pop orkestrasıyla özel Ağustos Mayıs

85 135

Her zaman kendime dair korumacı ve hisleriyle hareket eden bir insan olmuşumdur. O dönemde bu tür yarışmalar kendini gösterebilmek adına bir fırsat ve basamaktı.

136 86

Mayıs Ağustos

gecelerin aranan ismi haline gelmiştim ve çok güzel dostlar edinince Gaziantep’te hayatıma devam ettim. İstanbul’a gelme cesaretim ilk 2 yıl yoktu. Ancak sonra her konservatuar öğrencisinin hayali gibi müzik albümü yapmak için yola çıkacaktım.

Şimdilerde Gaziantep’e sık sık gidiyor musun?

Gaziantep benim gençliğim, iş hayatını öğrendiğim okulum, her zaman için sığınacak limanımdır. İşlerimden dolayı bu yıl sıkça gidemesem de vakit buldukça gidiyorum.

Seni hepimiz BBG Hacer diye biliyoruz? O yarışmaya katılmak nasıl oldu? Amaç neydi?

Dediğim gibi; her konservatuar öğrencisinin hayali bir müzik albümü yapmaktır. Bense o dönemde müzik şirketlerinin kapısını çalmak, Unkapanı hikayeleri içerisinde yer almak istememiştim. Her zaman kendime dair korumacı ve hisleriyle hareket eden bir insan olmuşumdur. O dönemde bu tür yarışmalar kendini gösterebilmek adına bir fırsat ve basamaktı. Nitekim benim için de öyle oldu. Hatta sandığımdan çok daha fazlası oldu. Ben sadece şarkılarımı duyurmak isterken izleyiciler beni Acun Ilıcalı’nın (O dönem program sunucumuz) deyimiyle doğal, samimi, içten ve dobra olmamdan dolayı 100 gün boyunca oylamalarıyla evde tuttular. Öne çıkan, yeteneğimden öte karakterim olmuştu.

Gerçekten aşırı zor bir durum birinin senin yaptığın şeyi 24 saat izleyebilmesi durumu kulağa çok zor geliyor. Üzerinden çok zaman geçti tabii ama konu açılmışken, merak ediyorum soracağım, nasıldı içerde durumlar?

Sürekli kameralarla izlenildiğini düşündüğünüz bir hayatta bazı dikkat ettiğiniz şeyler oluyor. Örneğin ; dedikodu yapmamak, mutfaktan başkasının yemeğini almamak, yalan söylememek, küfür etmemek gibi. Toplumsal ahlak kurallarına sırf kamera var diye ‘doğru insan’ olmaya çalışarak dikkat ediyorsun. Genel olarak düşündüğümüzde de Allah’ın bizi gözetlediğini unutmadan hareket etsek sanırım bu kadar büyük kaoslar yaşamayız. Bu hayattaki her şey kayıt altına alınıyor ve bir karşılığını buluyor. İyi ya da kötü… Her şey sizin seçiminizle ilgili. İçeride çıkan kavgaların tek sebebi taksiye gittiğimiz günlerde üçüncü şahısların, yarışmacıları dolduruşa getiriyor olmasıydı. Taksiden dönen herkes bir hışımla içeriye girer ‘Sen bana bunu demişsin…’ diye cümleye başlardı. Şimdi de genel hayatımıza baktığımızda tüm kavgalar ve ayrılıklar üçüncü şahıslar yüzünden olmuyor mu ? Bu yarışma benim için çok büyük bir tecrübeydi. Cesaretimin, gücümün, varlığımın bir kez daha farkına varmamı sağladı.

Harika bir tespit yapmışsın bende aynı şekilde düşünüyorum. İnsanlarla bir fotoğraf koyuyorum. Hoppp diğeri telefon açıp yalan-yanlış bir şeyler söylüyor ve ne acıdır ki dinleyen kişi seni dinlemeye bile gerek duymadan ona inanıyor. Bir telefon açıp teyit etme ihtiyacı bile duymuyor. Yani günahımızı alıyor. Ya bir aç, sor arkadaş; Doğru mu? Değil mi? Diğer taraftan geçmiş yaşamımızla ilgili bazı şeyler oluyor, aynı durum orda da bizimle, ya gir bir instagrama, google’a bir araştır. Artık yalan söyleyecek ortamda yaşamıyoruz ki. İnternet denen bir gerçek var. O halde bende şu şekilde düşünüyorum. Demek ki karşı tarafın da duymak istediği ve işine gelen durum bu şekilde ve inanmak istediğine inanıyor, diyor, yoluma bakıyorum. Laf anlamayan cahile, laf anlatmaya çalışmayı çok uzun zaman önce bıraktım. Çok daha önemli işlerim var, zaman günümüzde gerçekten bizim için en değerli şey, benimle olmak isteyen kalır, gerisine zaten benim de ayıracak vaktim yok...Ben senin aracılığınla aşırı önem taşıyan bir noktaya değinmiş oldum, çok teşekkür ederim, diyor hemen soruyorum. BBG yine olsa yine katılır mıydın? Rica ederim, aynen yemekte de konuştuğumuz gibi... BBG’ye gelince yaptığım ve yaşadığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım.

Ticareti seviyorum, biri iki yapmak çok keyifli, aynı zamanda risklerinin kattığı heyecan da hayatın ritmi… Modacı değilim, iş kadınıyım. Tekstil alanında işini iyi yapan güzel bir ekip oluşturdum ve bunu yönetiyorum. Ağustos Mayıs

137 87

Müzik, kalpten kalbe geçen bir yoldur. Benim müzik yapmaktaki amacım bundan sonraki dönemde sadece duygularımı paylaşmak için olabilir. Müziği ticari olarak düşünürsen kalıcılığını devam ettiremezsin. Zamanın ruhuna göre o dönemde katılmam gerekiyordu. Şimdi olsa yine katılırdım.

Aaa valla benim bile katılasım geldi şu an, ne enteresan olurdu gerçekten, bence yine yapsınlar zamanı gelmiş demek ki bak üzerinde konuşuyoruz. Buradan yapımcılara seslenelim. Yarışma sonrasına gidelim, o zaman neler oldu?

Yarışma sonrası bir süre kimseyle görüşmek istemedim. Çok fazla ilgi vardı. 2 ay korumalarla gezdim. Sonra dedim ‘Bu şöhret denen şey ne kadar zormuş! Özgürlüğüm hiçbir şeyden değerli değilmiş.’ Onca yıl emek veren, tanınamayan oyuncuların, şarkıcıların yanında, birden bire Türkiye’nin en tanınan isimlerinden olmuştum. Haklı olarak bazılarının bu duruma sitemi vardı. Şimdilerde bunu daha iyi anlayabiliyorum. Sonrasında Star TV’de ‘Şarkını Söyle’ adında bir program sundum ve sonrasında ‘Erkekler’ adında bir müzik albümü yaptım. Daha sonra da şöhret olmanın yüzünü ticarette kullandım.

Helal olsun diyorum. İş hayatına başlaman nasıl oldu? Kaç yaşında başladın? Erkekler albümünü o dönem Uzan Holding’e ait Erol Köse prodüksiyonunda yaptım. O dönemde Türkiye turnesi yapmıştık. Ancak daha sonra Uzan ailesinin Türkiye’den uzaklaşmasıyla şirket askıda kalmıştı. Bizler ne yapacağımızı bilemeyince beklemeye geçtik. Ben o süre zarfında tekrar Gaziantep’e dönüp yarım kalan 138 88

Mayıs Ağustos

okulumu tamamlayıp bir organizasyon şirketi kurdum. 11 yıl boyunca da bu işi orada sürdürdüm. Daha sonra TMC şirketinden bir proje albümü yaptım. Ardından da 3 şarkılık bir max. single çıkardım. O da 15 Temmuz’a denk geldi. Ama hala umudum var :) . Beatles 6. albümünde sesini duyurabilmiştir. Ben de İlhan Şeşen’i idolleştirdim ve ‘Hiçbir şey için geç değil.’ kavramıyla yeni sürprizler yapabilirim.

Kesinlikle hemen yapmalısın. Farkındaysan seni her gördüğümde aynı şeyi soruyorum. Hadi hayırlısı. Müziğe tekrar geri dönmek istiyor musun? Mesela bir single patlatsan? Bak bu işi bilmeyenler bile youtube dan yapıyor, sen neden yapmıyorsun?

Müzik, kalpten kalbe geçen bir yoldur. Benim müzik yapmaktaki amacım bundan sonraki dönemde sadece duygularımı paylaşmak için olabilir. Müziği ticari olarak düşünürsen kalıcılığını devam ettiremezsin. 30 yıl önce yapılmış bir ‘Hakim Bey’ şarkısı Mehmet Erdem ile yeniden can buldu. Kaliteli ve doğru yapıtlar tıpkı bir çeyiz sandığı gibidir. Zamanı gelince gün yüzüne çıkar. O yüzden bir YouTube kanalından müzik yapmanın, gerçek dinleyiciye ulaşılan, dinlenme rakamlarının yapay olmadığı güvenli bir platform olduğunu düşünü-

Ağustos Mayıs

139 89

140 90

Mayıs Ağustos

yorum. Çünkü eskiden parayla dönen klipler, listeler vardı. Şimdi birinciyi halk belirliyor.

Yeni nesil youtuberları nasıl buluyorsun?

Genel olarak izlenen Youtuber’lar oyun ve makyaj videoları ile öne çıkıyor. Buradan şunu anlıyoruz ki iki çeşit nesil var. Biri güzel olmak istiyor. Diğeri ise sanal dünyada varlığını devam ettiriyor. Müzik için önemli bir platform. Günümüzde kedi gibi miyavlayan kız sesleri makbul. Cool olmak diye kullanılan bir deyim var. Dinleyici onu dinleyerek o kervana kendini katıyor. İnteraktif bir alan oluştu. Dinleyici hayran olduğu kişiye yorum yaparak ulaşabiliyor. Bence gayet keyifli bir platform.

Şimdide tekstil ve moda dünyasına girdin. Bu nasıl oldu? Direk Beyaz Butik markasını mı satın aldın? Moda geçmişin nerden?

Çocukluktan tezgahta başlayan bir tekstil deneyimim oldu. Daha sonra ses yarışmasında kazandığım parayla gecelik alıp annemin arkadaşlarına satmak, ardından organizasyon şirketi yönetmek ve 3 yıl Vakko bayiliği yaparak iş hayatının içerisinde yer almak bana büyük tecrübeler kazandırdı. Bir dönem iş yapmadığım 4 ay oldu. Bu süre içerisinde Beyaz Butik’in eski sahiplerinin markayı satacakları bilgisiyle görüşmelere başladım. 1 yıl önce de markayı satın aldım. Modaya olan ilgim aslında daha çok styling ile ilgili. Doğru, güzel ve kaliteli ürünleri seçip kombinlemeyi seviyorum. Seçkilerime güveniyorum. Hemen hemen tüm modacıların belgesellerini izler ve okurum. Mesela Chanel’in belgeselinde şunu söyler : Bizi Chanel yapan her şeyi elde işliyor olmamızdır. Sanırım bizde Chanel’in yolundayız. Her şeyi elde hazırlayan bir atölyemiz var.

Müşterilerinden ünlü olanlar var mı? Kimlerden oluşuyor? Müşteri kitlemizi A ve B olarak gruplandırdığımız kaliteli, iyi hizmet almayı tercih eden beyaz yakalı ve iş sahibi kişiler olarak tanımlayabiliriz.

Gelinlik dışında gece elbisesi içinde çok gelen müşterin var sanırım?

Gece elbiselerinde de gerek özel dikim gerekse ithal ürünlerimizden oluşan bir kitlemiz var. Bunların çoğu da Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelen müşterilerimizden oluşuyor.

Hemen hemen tüm modacıların belgesellerini izler ve okurum. Mesela Chanel’in belgeselinde şunu söyler : Bizi Chanel yapan her şeyi elde işliyor olmamızdır. Sanırım biz de Chanel’in yolundayız. Her şeyi elde hazırlayan bir atölyemiz var.

bu n e denle kaliteli ürünleriyle tüketicilerin zihninde elegan, sofistike, elit tarzıyla farklı bir algı yaratmış bir markaydı. Biz markayı devraldığımızdan bu yana geçmişten bugüne korunan mevcut durumun yanı sıra üretime de başladık. Kurduğumuz atölyelerle kendi tasarımlarımızı üreterek koleksiyonlarımızı Milano ve İstanbul ‘da yaptığımız defilelerle moda severlerin beğenisine sunduk. Ünlü tasarımcılarla yaptığımız işbirlikleriyle farklı tarzlara hitap eder hale geldik. Kısa vadede hedefimiz markamızı Kuveyt ve Londra’da açacağımız mağazalarımızla yurtdışına taşımak. Önümüzdeki yıl Milano ve Barselona fuarlarında markamızı ve ülkemizi temsil etmeye hazırlanıyoruz.

Örnek aldığın ya da beğendiğin yabancı ve ya Türk modacı var mı?

“Beyaz Butik” markasının kısa ve uzun vade- Dünya moda tasarımcıları arasında Alexander McQuede hedefleri ve bulunmak istediği konum ne- en, Coco Chanel, Mario Prada (Kadınların iş hayatında yeri olmadığına dair kabul görmez bir inancı vardı. Bu dir? Beyaz Butik, 20 yılı aşkın tecrübesiyle halihazırda marka bilinirliği yüksek, Türkiye’nin ithal gelinlik satan ve

yüzden de Prada’yı Prada yapan bir kadın olmasından ötürü beğendiğim bir kadındır) Christian Dior, Miu Miu. Son yıllarda Ortadoğulu tasarımcıların dünyaya Ağustos Mayıs

141 91

142 92

Mayıs Ağustos

Aşk, kalbe düşen ilahi bir armağandır. İnsanın yaşama sebebi için var olması gereken bir duygudur. Aşk, yaşanırken biriktirdiği mutluluk kadar acısı da cabasıdır.

hükmeden gücünü görmemezlikten gelemeyiz. Özellikle Elie Saab, Zuhair Murad beğendiğim tasarımcılar arasındadır. Türk tasarımcılar arasında da Özgür Masur, Hakan Yıldırım, bu yıl bizim için koleksiyon hazırlayan Zeynep Erdoğan ve Banu Bora Mumcu’nun yanı sıra, dünyada adımızı duyuran Ayşe ve Ece Ege kardeşler beğendiğim tasarımcılar arasındadır.

Eşinden ne kadar evli kaldınız? Ayrılara neler sebep oldu?

12 yıl süren bir evliliğim oldu. Onunla yaşadığım her anı ve her günü birbirinden kıymetliydi. Benim için hayatım boyunca dost ve güvenebileceğim bir insan olarak kalacaktır. Bazen özgür iradenize söz geçiremediğiniz yani kader dediğimiz anı yaşarsınız. Aramıza giren uzak mesafeler, kendimize olan dürüstlüğümüz sebebiyle ortak aldığımız bir karardı.

Aşkın tek ilacı gözyaşıdır. O ateşi ancak gözyaşı ve zaman durdurur. Buna da bir anlamda sabır diyoruz. Aşk diğer bir tabirle de işe, çocuğa, hayallere konulan addır.

Bir günün nasıl geçiyor?

Benim için zaman her şeyden daha değerli. Bunun için evimi bile iş yerime ve atölyeme yakın bir yerde seçtim ki kendime de vakit ayırabileyim. Sabah uyanır, mutlaka kahvaltımı yaparım. Dualarıma ederim. Kuaförüme giderim. Her zaman bakımlı ve şık görünmeye özen gösteririm. Atölyeye uğrar toplantılarımı yaparım. Daha sonra mağazada müşterilerle birebir diyaloglar kurarım. Gün içerisinde katılacağım bir davet varsa ona hazırlanırım. Ama her zaman önceliğim iştir. Bazen yurtdışı planları yaparım. Geçmişte seyahat yazarlığı yaptığımdan dolayı kendimi yenilemek adına da seyahat etmeye özen gösteririm.

Sence aşk ne demek?

Son olarak spor yapmaya vakit buluyor musun? Aşk, kalbe düşen ilahi bir armağandır. İnsanın yaşama sebebi için var olması gereken bir duygudur. Aşk, yaşanırken biriktirdiği mutluluk kadar acısı da cabasıdır.

Spor yapmaya fazla vakit bulamayan tembel bir insanım. Ağustos Mayıs

93 143

Hacer Özil

EN’leri

En sevdiğin çanta markası? Dünya markaları arasında Prada ve Miu Miu sevdiğim markaların başında gelir. Ama Zara’dan da beğenerek aldığım çantalar vardır. Babamın bir sözü vardır, ’Çantan ayakkabın deri olsun gerisi ne olursa olsun.’ En sevdiğin yabancı tasarımcı? Prada, Dior En sevdiğin saat markası? Rolex ve Chopard. En sevdiğin takı tasarımcısı? Tiffany Co, Sevan Bıçakçı. En sevdiğin alışveriş arkadaşın? Yalnız alışveriş yapmayı daha çok severim. En sevdiğin kurtarıcı kombin? Tek parça elbiseler. En sevdiğin dolabında olmazsa olmaz parçalar? Beyaz ve siyah basic t-shirt, jean, siyah ve beyaz elbise, takılarım. En sevdiğin kitap? Abdulkadir Geylani Hazretleri’nin İlah’i Armağan kitabı. En sevdiğin müzik? Sabah klasik müzik tercih ederken bazen sanat müziği de dinlerim. Ama genel olarak yabancı, caz tercihimdir. Norah Jones, Alice Keys, Adele’i severim. Türkçe müzikte de 90’lar pop severim. En sevdiğin film? İhtiras Rüzgarları. En sevdiğin yemek? Yemek ayırt etmem. En sevdiğim tatil mekanı? Bodrum ve Çeşme. En sevdiğin ülke? İspanya. En sevdiğin araba markası? Maserati. En sevdiğin restoran? Sunset.

94 144

Ağustos Mayıs

www.mackenzie-childs.com.tr Mayıs

145

HÜLYA KALYONCU

146 52

Mayıs Eylül

Eylül sayısı kapak konuğumuz sevgili arkadaşım Hülya Kalyoncu oldu. Benay Şahin’in objektifine harika pozlar verdi. Çekimleri Kumkapı

1890

gerçekleştirdik.

Suites Tarihi

Otelde dokuyu

bozmadan yeniden tasarlanmış bu butik otele hepimiz bayıldık. Sahipleri Karolin-Norayr İşler’e ve sevgili oğulları Roy’a bizi son derece keyifle ağırladıkları için tekrar teşekkür ederiz. Hülya’yı yıllardır tanırım, sevgili hocam son derece, klas, asil, zarif ve mütevazı bir kadındır. Yüreği

gerçekten

Benim

için

çizgisini

yeri

çok çok

bozmadan

güzel. ayrıdır,

hep

aynı

kalabilen nadir isimlerden biridir. Kendisine beni kırmadığı için sonsuz teşekkür ederim. Harika bir röportaj gerçekleştirdik.

Kendinden bahseder misin?

İstanbul’da doğdum, büyüdüm. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Daha sonra Kadir Has Üniversitesi’nde Yüksek Lisans ve Mimar Sinan Üniversite’sinde sanat tarihi doktorası yaptım. Bilgi Üniversitesi’nde görev yapmakta olan bir akademisyenim. Bilgi, Marmara ve Işık Üniversitesinde sanat tarihi dersleri veriyorum. Evliyim ve iki kız çocuk annesiyim. Büyük kızım Eda geçen sene Boston Üniversitesi Communication Bölümü’nden mezun oldu. Şu an New York’ta çalışıyor. Küçük kızım Mina ise Üsküdar Amerikan Lisesi birinci sınıfı öğrencisi.

İş hayatına ne zaman ve ne şekilde başladın?

İş hayatına Finansbank Genel Müdürlükte Dış İşlemler Departmanında başladım. Beş sene kadar çalıştım. Daha sonra Canada/ Ottowa Üniversitesi’ne yabancı dil eğitimi için gittim ve dönüşte Unitex adında yabancı bir şirkette 3 yıl kadar çalıştım. Daha sonra eşimin teknoloji şirketinde yönetim kurulu üyeliği yaptım. Sonra tümden yön değiştirdim. Yüksek Lisans ve doktora yaparak sanat tarihine geçiş yaptım ve finansal anlamda iş hayatını terk ettim ve şu an bahsettiğim gibi üniversitede öğretim üyesiyim.

“Bizim Çocuklarımız Dayanışma Derneği” ne zaman ve ne amaçla kuruldu? Genel olarak derneğin yapısı, etki alanı ve temel çalışmalarından bahseder misin?

Derneğimiz 3 sene kadar önce, okul öncesi çocuklara anaokulu yapmak üzere faaliyetlerine başladı. Bu amaçla da son sürat çalışıyoruz.

Sen derneğe ne zaman dâhil oldun?

Kurucu üyelerindenim. Yani Sinem Hanım ve Pervin Hanım’la ilk başlayanlardan 3. kişiyim. Mayıs Eylül

147 53

148 54

Mayıs Eylül

Bundan sonraki plan ve çalışmalarınız hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Varsa bundan sonraki proje dâhilinde yapılacak temel etkinlikler nelerdir? Bu etkinliklerin sonunda dernek olarak nasıl bir etki yaratmayı hedefliyorsunuz?

Daha fazla anaokulu açabilmek. İstanbul’dan sonra Anadolu’ya açılabilmek.

Tüm hayatımızın temeli, kısaca her şey aslında anaokulu yıllarında başlıyor; buradan yola çıkarak sence anaokulu eğitmenleri çocukların gelişimde nasıl örnek model olmalılar, nasıl bir eğitim vermeliler kısaca değinir misin?

Tabi ki öncelikle okul öncesi eğitim çok önemli. Şu anda dünyanın da en çok üzerine eğildiği konulardan birisi bu. Öğretmenlerimizin vizyonu geniş, çocuklarımıza sevgi veren, kucaklayan, disiplinli ancak yumuşak, uzlaşmacı, araştırmacı ve çocukları buna yönlendiren, yenilikçi, çağdaş fikirli öğretmenler olmaları ve çocuklarımızı bu yönde geliştirmeleri gereklidir. Çocuklara bu anlamda dokunmak insanın ruhunu da dinlendiren bir durum, ekonomik durumu mümkün olmayan anne-babaya da dokunmuş oluyorsunuz.

Okul sayımızı çok daha fazla arttırabilmek en büyük hedefimiz. Tüm çalışmalarımız bu amaca hizmet edecek sosyal aktiviteler, yemekler, kültürel organizasyonlar ve geziler şeklinde olacak.

Mayıs Eylül

149 55

Dernek olarak bu sene gelişmeler ya da projeler var mı? Neler?

Okul sayımızı çok daha fazla arttırabilmek en büyük hedefimiz biliyorsun. Yeni projelerimiz var tabi ki. Tüm çalışmalarımız bu amaca hizmet edecek sosyal aktiviteler, yemekler, kültürel organizasyonlar ve geziler şeklinde olacak. Ancak henüz yeni dönem çalışmalarımız başlamadı. Projeler henüz netlik kazanmadı. Tamamlanınca sizleri de davet etmiş olacağız mutlaka.

Bir dönem kitapla alakalı bir lansmanın vardı yanlış hatırlamıyorsam? O ne durumda? Kitap yazıyor musun? Ya da ileride yazmayı düşünüyor musun?

Evet. ‘Yıldız Porselenleri’ adlı akademik bir kitap çalışmam var. Bazı kitapçılarda satılmaya devam ediyor. Bazı kütüphanelerde araştırmacıların kullanımına açık. Evet aslında çok geniş kapsamlı, dünya literatürüne girecek bir kitabımın daha çok büyük bir bölümü hazır. ‘Dünya Porselen Tarihi’. Ancak tamamlanmayı ve basıma hazırlanmayı bekliyor. Umarım en kısa zamanda yayımını yapabilirim.

Gelecek projelerin neler?

Öncelikle bir an önce profesörlüğümü alabilmek. Bahsettiğim kitabımı yayınlayabilmek ve sanat tarihi alanında dünya literatürüne girebilecek önemli akademik çalışmalara imza atabilmek.

Eşinle ne zaman ve ne şekilde tanışıp evlendiniz? Üniversite öğrencilik yıllarımızda ortak bir arkadaşımız vesilesi ile tanışıp evlendik.

Birlikte en çok yapmayı sevdiğiniz paylaşımınız?

Kültürel ve sosyal etkinliği oldukça yoğun olan seyahatler yapmak, dostlarımızla birlikte zaman geçirmek, birlikte dizi-film izlemek ve en önemlisi de kızlarımızın büyümelerini birlikte görmek.

Kızlarla neler yapıyorsunuz? Her şeyi.

Okulda öğrencilerinle aran nasıl? Çok çok iyi.

Yeni nesil öğrenciler sence nasıl?

Çocuklarımı (öğrencilerimi yani) çok seviyorum. 150 56

Mayıs Eylül

‘Yıldız Porselenleri’ adlı akademik bir kitap çalışmam var. Bazı kitapçılarda satılmaya devam ediyor. Bazı kütüphanelerde araştırmacıların kullanımına açık. Çok geniş kapsamlı, dünya literatürüne girecek bir kitabımın daha çok büyük bir bölümü hazır.

Çünkü bana gençliğin masumiyetini, enerjisini, sizden almaya hazır oldukları eksikliklerini tamamlama arzularını ve duyarlıklarını seviyorum. Beni daha enerjik olmaya, kendimi geliştirmeye sevk ediyorlar. Bilgi günümüzde zaten ulaşılması oldukça kolay bir şey. Google amcaya girdiğiniz zaman pek çok bilgiye anında ulaşıyorsunuz zaten. Ancak öğretmen-öğrenci ilişkisi bununla sınırlı bir şey değil. Bir alış-veriş söz konusu ve bu alış-veriş çıkarların değil, öğrenme merakınızın ortak noktanız olduğu, insanları birbirlerine yakınlaştıran, aynı dili konuştuğunuz özel bir alış-veriş. Tabi ki her öğrenci bu algı ve hissiyatta olmayabiliyor. Hatta araştırmacı, sorgulayıcı, okuyan-öğrenen, dünya meselelerine duyarlı gençliğimizin oranı yüksek değil ne yazık ki. Ancak bunun en büyük sebebi de günümüzde tamamen deforme edilen, araştırmacı-sorgulayıcı, bilimsel bir eğitim sisteminden uzaklaşmış eğitim anlayışı. Yani çocuklarımızdaki bu eksiklikler onların değil, yanlış eğitim politikalarımızın acı sonuçları. Ancak ben yine de gençlerimizden umutluyum. Ulu Önder Ata’mız ülkemizi geleceğimiz, gençlerimize emanet etti ve gençliğe hitabesinde şöyle dedi: Ey Türk istikbalinin evladı. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Ve her zaman ki gibi çok haklıydı tabi ki. Asil bir kandan geliyoruz ve gençlerimizde bunu biliyorlar.)

Eylül Mayıs

57 151

58 152

Eylül Mayıs

Yeni nesil gençlere neleri öğütlersin?

Yaşamdaki en büyük lüksümüz ‘zaman’ denilen bir kavrama sahip olmamız. Ancak zamanı geri almamız da asla mümkün değil. Bu yüzden her geçen an’ımız kayboluyor. Önemli olan bu zamanın ve an’ların nasıl harcandığı. Öğrencilerime ve kızlarıma en büyük tavsiyem; zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmeleri. Kendilerini sürekli her alanda geliştirmeleri. Dil öğrenmeleri. Mümkünse 2,3 hatta 4,5 dil. Dünyayı gezip, tanıyıp, vizyonlarını geliştirmeleri. Okumaları, ellerine ne geçerse. İlgi alanlarına ne giriyorsa. Araştırmacı ve sorgulayıcı olmaları. Görüneni değil, görünmeyi fark etmeyi öğrenmeleri. Dünya, ülkemiz ve insan meselelerine, kültüre, doğaya duyarlı olmaları. Dünyanın içine düştüğü bu acımasızlıklardan yalnızca insana verilen en büyük ayrıcalığın, ‘sevgi’nin gücünün her şeyin temeli olduğunu ve ne yaşanırsa yaşansın sevmekten asla vazgeçmemeleri gerektiğini ve kendilerini geliştirip topluma faydalı bireyler olarak, vatana millete sahip çıkmalarını.

Çocukken sen ne olmak isterdin? Astronot

Hayallerini gerçekleştirebildin mi?

Hayır, henüz değil. Hayaller biterse yaşamın ne anlamı kalır ki zaten. :)

Harika giyiniyorsun, alışverişlerini nerelerden yapıyorsun?

İncicim çok teşekkür ederim güzel görüşün için. Alış-verişimi daha önceleri en lüks markalardan ve daha iddialı kıyafetlerden yaparken, şimdilerde içinde kendimi en rahat hissettiğim ve çok daha hesaplı markalardan alış veriş yapmayı tercih ediyorum. Giymediğin kıyafetleri nasıl değerlendiriyorsun? Çevremdeki insanlarla paylaşıyorum.

Sürekli fit görünüyorsun, spor yapıyor musun? Çok teşekkür ederim. Ne yazık ki uzun süredir düzenli spor yapamıyorum. Ancak uzun yürüyüşler yapmayı, tenis oynamayı, kışın da kayak yapmayı seviyorum.

Öğrencilerime ve kızlarıma en büyük tavsiyem; zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmeleri. Kendilerini sürekli her alanda geliştirmeleri. Dil öğrenmeleri. Mümkünse 2,3 hatta 4,5 dil. Dünyayı gezip, tanıyıp, vizyonlarını geliştirmeleri.

Eylül Mayıs

59 153

154 60

Mayıs Eylül

Bir günün nasıl geçiyor?

Sürekli öğrenme isteği ile dolu bir insan olarak sürekli çalışarak, sürekli okuyarak, derslerim olduğu dönemlerde derslerimi vererek, sık sık seyahatler yaparak, müze-sergi gezerek, tarihsel ya da dokümantasyon belgeseller izleyerek, aralarda uzun yürüyüşler yaparak ve tabi ki dostlarımla kahve-yemek molaları vererek. Bir de instagram sayfam var @aspasya99 isimli. Oldukça emek vererek bu sayfaya sanat yazıları hazırlıyorum. Sayfamda sanat sever herkesi görmek beni çok mutlu eder.

Son olarak eklemek istediğin bir düşüncen var mı?

Benim de sana yönelik söylemek istediğim iki-üç cümle var elbette. Öncelikle girişimcilik ruhun ve çalışkanlığın ile Türk iş yaşamında kadınlarımıza örnek teşkil eden bir kişisin. İstatistiki olarak ülkemizde kadınlarımızın iş hayatındaki yerleri çok ta iç açıcı oranlarda değil ne yazık ki. Konu her ne olursa olsun çalışan-üreten kadınlar ekonomilerin lokomotifleridir ve kadınlara iş yaşamında yer veren, yeni imkânlar sunan toplumlardır medeniyete, ilerlemeye ulaşanlar. Bu anlamda senin ve ekibinin bu çabalarını çok değerli buluyor ve takdirle karşılıyorum. Her alanda söz sahibi, ülke ve ekonomi yönetiminde etkinliği hissedilen kadınlarımızın sayılarının artması dileği ile.

İstatistiki olarak ülkemizde kadınlarımızın iş hayatındaki yerleri çok ta iç açıcı oranlarda değil ne yazık ki. Konu her ne olursa olsun çalışan-üreten kadınlar ekonomilerin lokomotifleridir ve kadınlara iş yaşamında yer veren, yeni imkânlar sunan toplumlardır medeniyete, ilerlemeye ulaşanlar.

Eylül Mayıs

61 155

Hülya Kalyoncu

EN’leri En sevdiğin kitap Sanatın Öyküsü E.Gombrich En sevdiğin film Titanic En sevdiğin müzik Pachelbel - Canon In D Major En sevdiğin restoran The Witchery by the Castle, Edinburg En sevdiğin yemek Kâğıtta limonlu levrek ve fırın sebzeler En sevdiğin tatil ülkesi İtalya En sevdiğin alışveriş arkadaşın Kızım Eda En sevdiğin Türk ve yabancı tasarımcı Arzu Kaprol ve Atıl Kutoğlu / Donatella Versace En sevdiğin aksesuar tasarımcısı Zeynep Erol En sevdiğin mücevher markası Stefan Hafner En sevdiğin çanta markası Hermes En sevdiğin ayakkabı markası Casadei En sevdiğin saat markası Chopard En sevdiğin parfüm Louis Vuitton-Mille Feux En sevdiğin araba markası Porsche En sevdiğin kurtarıcı kombin Tek parça elbise ve Hermes çanta En sevdiğin dolabında olmazsa olmazın Siyah elbise

156 62

Mayıs Eylül

Mayıs

157

158 58

Mayıs Şubat

SELDA ÖZKÖK

Sevgili Selda ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Benay Şahin’in objektifine çok şık pozlar verdi. Öyle asil, öyle içten bir kadın ki kendisine bayılıyorum. Bizi son derece keyifle, güler yüzle karşıladı. Klinikte çalışanlara da ayrıca teşekkür ederim. Herkese tavsiye ederim, gerçekten çok kaliteli ve çok başarılı işlemlerin yapıldığı, son tekniklerle yapılan işlemleri birazdan detaylı şekilde okuyacak, öğreneceksiniz. Ben de en kısa zamanda cilt bakımlarıma başlayacağım. Selda aynı zamanda şahane bir takı tasarımcısı, o da ayrı bir beceri tabi ki. Harika bir anne ve eş olan Selda’cığıma her şey için çok teşekkür ederim. Gerçekten her konuda o kadar becerikli ve bilinçli ki, onunla konuşurken zaman nasıl hızla ilerliyor hiç farkında olmuyorsunuz. Senin gibi kusursuz bir dost kazandığım için çok şanslıyım. İyi ki varsın diyor, sizi Selda’yla baş başa bırakıyorum.

Şubat Mayıs

59 159

60 160

Şubat Mayıs

Selda’cım öncelikle seni tanıyalım? Lisya Beauty’i ne zaman kurdun? Sanata ve estetiğe her zaman düşkünlüğüm vardı. Çocuklarım büyüdükten sonra kendime ayırabileceğim bolca vaktim kalmıştı ve artık hayallerimi gerçekleştirebilirdim. Tabii ki ilk kararım, işe iyi bir eğitimle başlamak oldu. Fransız Koleji’nde tamamladığımı düşündüğüm eğitim hayatım yıllar sonra, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı LCC Akademi ve Lal Akademi’de devam etti. Bu okullarda aldığım anatomiden fizyolojiye, morfolojiden dermatolojiye uzanan geniş çaplı estetisyenlik eğitimi, beni konunun derinlerine çektiği gibi, merakımı ve ilgimi daha da kamçıladı. Ardından The London School of Beauty & Make Up Academy’de köklü bir eğitim aldım. Cilt güzelliğinin sadece dıştan yapılan bakımlarla değil, doğru beslenmeyle de desteklenmesi gerektiğini anladım. Dr. Robert Edvin Svoboda’dan aldığım eğitimle Ayurvedik beslenmenin sırlarını keşfettim; doğru beslenmenin cilt, saç ve vücut üstündeki etkileri konusunda geniş bilgi edindim. Almanya’da Dr. Schrammek’in ürün eğitimi de cilt tipleri, cilt sorunları, bakım ve maskeler konusunda cilt bakımında neler yapılabileceği hakkında ufkumu daha da genişletti. Bildiğiniz gibi, özellikle estetik ve güzellik konusunda teknoloji çok hızlı ilerliyor ve her gün yeni, daha iyi ve daha hızlı bir cihaz piyasaya çıkıyor. Ben de son teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek için dünyanın pek çok farklı şehrinde ve merkezinde anti-aging bakım programlarında, mezoterapi, dermoterapi, oksiterapi ve lazer uygulama gibi çeşitli konularda eğitimlerimi sürdürüyorum, seminer ve work-shop programlarına katılıyorum. Lisya Beauty’de ne gibi uygulamalar yapılıyor? FDA onaylı Altın Frekans uygulaması kullandığı radyofrekans enerjisi ile kırışıklıkları azaltıp, parlak ve canlı bir cilt kazandırırken aynı zamanda lifting konusunda son derece etkili sonuçlar yaratıyor, cildi sıkılaştırıyor, yeniliyor. Bu yöntem, boyun ve gıdı derisinin toparlanması ve gençleşmesinde, yüzdeki ve boyundaki ince çizgi ve kırışıklıkların giderilmesinde,

kolajen üretiminin arttırılmasında, skar doku, yara izi, yanık izi, akne izi tedavisinde etkili oluyor. Hem de 30 dakika kadar kısa bir sürede. Bu uygulama sırasında cilt altına verilen hyalüronik asit, büyüme faktörlü ürünler ve A,C,E ve Q10 gibi vitaminler, cildi besleyip, nemlendirerek savunma mekanizmasını güçlendirir. Bu uygulama ameliyatsız cilt gençleştirmede başarılı sonuçlar yaratıyor. Nemli, güçlü bir cildin bir diğer sırrı somon DNA’sında. Somon DNA, cilt yapısını güçlendirerek, cildin elastikiyet ve sıkılığını arttırır. Dokuların beslenmesini arttırır ve cildin yenilenmesini sağlar. Yüzdeki doğal ifadeyi değiştirmeden cilde pürüzsüz, sağlıklı görünen, aydınlık ve ışıltılı bir görünüm kazandırır. Bakımlarımızın aşamalarından biri de Oksijen terapisi. %98 saflıktaki basınçlı oksijen cildin ihtiyacı olan ürünlerle birlikte cildin altına verilir. Cildin nem oranını ve kalitesini attıran bu uygulama tüm yüz, özellikle göz ve dudak çevresi, boyun ve dekoltede etkilidir. Gençlik ışığı adıyla anılan Led terapi, cildin kendi kendini iyileştirmesini ve yenilemesini sağlayan bir yöntemdir. Akne tedavisinde, cilt yenileme ve gençleştirmede, kolajen dokuyu uyarmada ve tüm cilt tedavilerini desteklemede kullanılır. Tüm cilt tipleri için güvenlidir ve her mevsim uygulanabilir.

Nemli, güçlü bir cildin sırrı somon DNA’sında. Somon DNA, cilt yapısını güçlendirerek, cildin elastikiyet ve sıkılığını arttırır. Dokuların beslenmesini arttırır ve cildin yenilenmesini sağlar. Mayıs

161

162 62

Mayıs Şubat

Bir kadının genç ve pırıl pırıl bir cilde sahip olması için rutin olarak neler yapması gerekiyor? Peelingler, radyofrekans uygulamaları, vitamin kürleri ve kolojeni aktive eden uygulamaları tavsiye ediyorum. Önemli olan cildin çok yaşlanmasını beklemeden minik dokunuşlarla cildi genç tutmak. 30 yaşından sonra herkese ufak tefek cilt gençleştirme uygulamalarına başlamalarını öneriyorum. Sıvı kolajen içecekleri cildi nemlendirmek ve içten desteklemek için çok önemli ama içeriğine ve kalitesine dikkat etmek gerekir. En az 3 aylık kür yapmalı bence. Zayıflama için uygulamalar yapıyor musunuz? Evet bölgesel incelme ve zayıflama, beden daraltma, sıkılaşma, incelme programlarımız var. Son teknoloji kullanıyoruz. Cihazlarımız FDA onaylı cihazlar. Velashape3, radyofrekans ile yağ parçalama, lenfdrenaj cihazları ve kasları çalıştırıp yağ yakan cihazları kullanıyoruz. Kısa sürede sonuç alıyoruz. Danışanlarımız çok memnun. Güzellik konusunda okuyucularımıza ne tavsiye edersiniz? Güneşten korunmak çok önemli. Gerçi bugün artık cep telefonu, bilgisayar gibi teknoloji ürünlerinin yaydığı mavi ışıktan da korunmak gerektiği söyleniyor. Yaz aylarında olduğu kadar kış aylarında da koruyucuyu ihmal etmemek lazım. Yeterli uyku da güzellik için vazgeçilmez. Saat 232 de hücre yenilenmesi başlıyor. Dolayısıyla erken saatte yenilen bir yemekten sonra erken uykuya geçiş sağlığımız için olduğu kadar cilt için de yararlı. Doğru beslenmeden bahsetmiştim. Sağlıklı besinler vücudun enerjisini arttırırken, şüphesiz cilde de iyi gelecektir. Ve tabii ki düzenli cilt bakımları ve ürün kullanımı güzellik için vazgeçilmez. Lisya Beauty’de aynı zamanda şahane tablolarla karşılaştım. Sanata aşırı düşkün bir kadın olarak, hepsine ayrı ayrı hayran kaldım. Hangi sanatçıların eserleri var? En çok ne tarz tablolar seviyorsun? Ya da hangi sanatçılar mı demeliyim?

Sağlıklı besinler vücudun enerjisini arttırırken, şüphesiz cilde de iyi gelecektir. Ve tabii ki düzenli cilt bakımları ve ürün kullanımı güzellik için vazgeçilmez.

Yaklaşık 12 sene önce sevgili arkadaşım Galeri Merkür’ün sahibi Sabiha Kurtulmuş sayesinde sanat dünyası ile tanıştım. Her fırsatta galeri, sergi gezmeye başladım. Zamanla eşimle zevkime göre küçük bir sanat koleksiyonu oluşturduk. Ne mutlu bana ki bu eserleri Lisya Beauty’de sergileme olanağım oldu. Misafirlerimizi kapıdan girerken sanatçı Ercan Akın’ın karışık teknikle çalışılmış kadın figürü karşılıyor. Danışma bölümünde, değerli sanatçı Selma Gürbüz’ün bereketi simgeleyen büyük bir tablosunu astık. Bakım odalarımızda Devrim Erbil ve Lolita Asil’in eserleri var. Bunlardan başka Murat Pulat, Mustafa Karyağdı, Suat Akdemir binamızın değişik köşelerini süslüyor. Sanatın başka hangi dallarını seviyorsun? Klasik müziği çok severim. Özellikle arp ve viyolonsel enstrümanlarını dinlemeyi çok severim. Fırsat buldukça İstanbul’daki ve Viyana’daki klasik müzik konserlerine gitmek bana huzur ve keyif veriyor. Senin bir günün nasıl geçiyor? Günümün çoğunu Lisya Beauty’de geçiririm. Danışanlarımla birebir ilgilenirim. Bu nedenle sporumu, sosyal faalyetlerimi, ev ve aile sorumluluklarımı randevulara göre ayarlamaya çalışıyorum. Bu nedenle kimi günlerde beni üç kere kliniğe girip çıkarken bulabilirsiniz. Biliyorsunuz bu zamanda sosyal medya çok önemli. Gerek İnstagram, facebook gerek Şubat Mayıs

63 163

web sitesinin bütün detaylarıyla biz ilgileniyoruz. Ayrıca fotoğraf çekimi, video çekimi, yazılar vs çok zamanımı alıyor. Bir de biliyorsunuz Mardin’liyim, aile büyük; ben de eşim de 7 kardeşiz. Doğum günü, düğün,derneğimiz de bol. Dernek demişken elimden geldiği kadar vakıflara da destek olmaya çalışıyorum; Lösev,Kasev, Tohum Otizm, Marev,Bizim Çocuklarımız derneği, Koruncuk vakıflarının etkinliklerine katılıyorum. Sen kendin için hangi bakımları yaptırıyorsun? 14 yaşından beri cilt bakımları ve çeşitli profesyonel maskeler uygulattırdım kendi cildime. 32 yaşından itibaren düzenli olarak her yıl kürler şeklinde vitamin uygulamaları ve antiaging bakımlar yaptırıyorum. 15 yıldır düzenli radyofrekans uygulamaları uygulattırırım. Lifting anlamında ameliyatsız yüz germeyi son 5 yıldır senede bir kür cildime yaptırıyorum. Yani bayağı düzenli bakarım cildime. Her akşam cildimi temizlemeden uyumam. Mutlaka serum, göz çevresi kremi ile nemlendiricimi sürerim, hiç ihmal etmem. Çok şık giyiniyorsun Türkiye’de ve dünyada hangi tasarımcıları seviyorsun. Bizzat ben Fidan Şimşek’i sevdiğini biliyorum, gerisini senden dinleyelim? Türkiye’de sevdiğim modacılar Özgür Masur, Zeynep Tosun, Fidan Şimşek. Dünyada en çok tasarımlarını beğendiğim modacılar Ellie Saab, Alexander Mc Queen, Dior, Victoria Beckham. Zamansız tasarımlar yapıyorlar. Hiçbir zaman modası geçmiyor. Kalıpları muhteşem. Ne kadar çok giyseniz de hiç deforme olmuyor. 10 sene sonra tekrar 164 64

Mayıs Şubat

giydiğinizde ilk günkü gibi yepyeni. Sana göre bir kadın nasıl şık ve asil görünür desem? Bence şıklık sadeliktir. En önemlisi yerine göre giyinmek abartılı olmamak. Çocuklarını anlatır mısın biraz? Birlikte neler yapıyorsunuz? Üç çocuğum var. Elimden geldiğince onlarla ilgilenmeye çalışıyorum. Büyük kızım artık evli, bu yaşında arkadaş gibi olduk diyebilirim. Her konuda sürekli fikir alışverişinde bulunuruz. Aslında diğer iki çocuğumla da hep sohbet halindeyizdir. Birbirimizi saygıyla dinleriz. Demokratik bir ortamda tartışırız. Gençlerden öğrenecek çok şeyimiz var. Her zaman yeni bir bakış açısı, taze bir fikir verebiliyorlar bana. Sanki buğünün gençleri bize

sonsuza kadar bizimle değiller. Onların değerlerini bilmemiz lazım. Onlardan öğrendiklerimin üzerine hep iyi şeyler katarak çocuklarıma örnek olmaya çalışırım. Bayramlarda bir araya gelip gelenekleri uygularız ailece. Bütün bunlar benim için çok değerli.

göre daha farkındalıkları yüksek, kendinden emin, kararlarını mantık çerçevesinde veriyorlar. Bugünkü teknolojik çağında gençler bizden bir adım öndeler. Teknolojiyi çok daha verimli kullanarak, araştırma yaparak, kapsamlı bilgiye çok daha çabuk ulaşarak bana da çok yardımcı oluyorlar. Mardinli bir ailesiniz. Geleneksel bir yapınız olduğunu düşünüyorum? Aile olarak hep birlikte toplandığınız geleneksel zamanlarınız var mı? Doğrudur çok geleneksel bir aile yapımız var. Bizim için köklere bağlı olmak çok önemli. Nerden geldiğimizi unutmamamız lazım. Fırsat buldukça aile büyüklerini arayıp hatır sormaya, ziyaret etmeye, bu ziyaretlerde onların hayat tecrübelerini ve yaşanmış hikâyelerini dinlemeye çalışırım. Maalesef büyüklerimiz

Mardin’e sık gidebiliyor musunuz? Bizim Mardin’le bağımız hiç kopmadı. Her ne kadar orada akrabamız kalmasa da her fırsatta eşimiz, dostumuzla Mardin’e gideriz. Onlara Mardin’in güzelliklerini, tarihi yerlerini, lezzetli mutfağını tanıtmak bizim için bir zevk. Biliyorsunuz yüzyıllar boyunca değişik din ve kültürlerin beşiği oldu Mardin. Dolayısıyla hoşgörü ve kardeşliğin kenti. Biz de kültür elçisi olmaya çalışıyoruz elimizden geldiğince. Mardin’in misafirperverliği ile herkesi tanıştırmak istiyoruz. Annen nasıl bir kadın? Ona mı benziyorsun? Çocuklar genetik özelliğini anneden alırmış. Bence benziyorum. Onun bazı özelliklerini aldığımı söyleyebilirim. Bakımlı olmayı, sabah erken kalkmayı, dua etmeyi, kendine güvenmeyi, cesur olmayı almışım. Çok iyi yemek pişirir, bu konuda onun kadar yetenekli değilim. Annem Mardinli olduğu için daha çok et ve bulgurlu yemekler, içli köfteler, dolmalar, kaburga dolması gibi yemekleri pişirmeyi seviyor. Her maske tarifi yazdığımda annemin yemek yaparken ki hali gelir. Biber salçası, domates salçası, yoğurt, çeşit çeşit reçeller, salepli dondurma, cevizli sucuk, pekmez bile evde yapılırdı. Kekler, börekler, Mardin çöreği hazırlardı. Bütün bu Şubat Mayıs

65 165

hummalı çalışmalar arasında, annemi saçında, yüzünde maskelerle görürdüm. Bir gün yumurta sarılı, ballı, bir gün salatalıklı, bir gün E vitaminli…. 7 çocuklu bir anne olarak sürekli mutfakta, yemek yetiştirmeye, bizi doyurmaya çalışırdı. Ama buna rağmen son derece bakımlıydı; her daim saçlarının derli toplu olmasına özen gösterirdi. Hala da öyledir. Demek ki bakımlı olmak için zaman yaratmak mümkün. Aynı zamanda harika bir takı tasarımcısısın ve takıların burada da satışta, başka satış noktaların var mı? Takı tasarımlarımı aşkla yapıyorum; bana çok heyecan ve mutluluk veriyor. Dayılarım Kapalıçarşı’da kuyumcuydular şimdi emekli oldular. Küçük yaşlardan beri Kapalıçarşı’ya annem ile giderdim. Merakım çok erken yaşlarda başladı. Gümüş ve altın takı takmayı çok severim. Ayrıca gümüş takının enerjiyi yükselttiğini ve nazardan koruduğunu biliyorum bana iyi geliyor. Küpe ve yüzük takmadan sokağa çıkmam diyebilirim. Büyük küpe ve yüzük severim. Çok takıp takıştırmayı sevmem. Farklı tasarımları severim. Koleksiyonumu yurtdışına da veriyorum. En sevdiğim takı tasarımcısı Sevan Bıçakçı, Harry Winston, Fernando Jorge. 66 166

Şubat Mayıs

SELDA ÖZKÖK’ÜN ENLERİ

En sevdiğin yemek? Ekşili pazı dolması En sevdiğin restoran? Papermoon, Petite maison ve boğazdaki balık restoranları, Divan, Beyrut’ta Em Şerif En sevdiğiniz gece kulübü? Fenix Bodrum En sevdiğiniz şehir? İstanbul ve Bodrum En sevdiğin tatil yeri? Puket ve Bali En sevdiğin parfüm? Creed Love in White En sevdiğin çanta markası? Markaya çok bakmadan tasarımını beğendiğim çantaları alırım En sevdiğin ayakkabı markası? Ayakkabıda tutucuyum rahatlık benim için önemli Dior ve Fendi markalarının hem tasarımları çok şık hem de ayakkabıları çok rahat. Bu markaları tercih ederim. En sevdiğin saat markası? Rolex ve Audemars Piguet En sevdiğim takı tasarımcısı? Sevan Bıçakçı En sevdiğin aksesuar tasarımcısı? Philip Treacy şapka tasarımcısı En sevdiğin Türk tasarımcı? Misela markasının tasarımcısı Serra Türker En sevdiğin yabancı tasarımcı? Philip Starck En iyi alışveriş arkadaşın? Kızlarım Lisya ve Talita En sevdiğin kurtarıcı kombin? Çok klasik olacak ama beyaz ipek bluz ve jean En iyi giyinen ünlüler? Olivia Palermo ve Charlize Theron En çok cildini ve vücudunu beğendiğiniz ünlü? Jennifer Lopez Dolabında olmazsa olmazın? Sadece siyah kısa elbise değil, sevdiğim renklerde kısa elbiseler bordo, mürdüm ve yeşil ağırlıklı, siyah deri pantolon kurtarıcım, siyah tayt ve spor ayakkabı En sevdiğin film? Crown, God father, Bohemian Rapsody En sevdiğin kitap? Zülfü Livaneli kitabı Mutluluk Şubat Mayıs

167 67

168 90

Mayıs Kasım

Bu sayı kapak konuklarımız bugüne kadar “Selçuk Yöntem ile Milyonluk Resim”,

“Onur

Düşüyorum”,

Buldu “İnci

ile

Eyvah

Ertuğrul

ile

Kaybolan Çiçekler”, “Ferhat Göçer ile Biri Bana Gelsin” gibi, şu anda ikisi de Fox’ta yayınlanan yemek yarışması

CANAN & UFUK COŞKUN

“The Taste Türkiye” ve her sabah canlı yayınlanan Çağla Şikel’in sunduğu “Çağla ile Yeni Bir Gün” programlarının

başarılı yapımcısı, Provizyon Medya şirketinin

sahibi,

benim

de

Bilgi

Üniversitesi Medya&İletişim Fakültesi Bölümünden sınıf arkadaşım sevgili Ufuk Çoşkun ve değerli eşi Canan Gürses Coşkun oldular. Bu harika çift

ile Tarabya’da ki muhteşem evlerinde son derece keyifli bir çekim ve röportaj yaptık.

Benay

Şahin’in

objektifine

şahane pozlar verdiler. Benim küçük

adamım Emir ve güzel prenses Naz

okulda oldukları için bize katılamadılar ama teyzeleri olarak onlarında bir şekilde

bu

keyifli

sayfalarda

anı

olarak olmasını istedim. Harika bir aile

oldunuz. Umarım hayatınızın sonuna

kadar aranızda ki her şey aynı saygı

ve aşkla, yolunda gider. Sizleri çok seviyorum. İyi ki varsınız.

Kasım Mayıs

91 169

170 92

Mayıs Kasım

Canancım, seni tanıyalım? 1978 Ankara’da doğumluyum.

Kaç yıldır evlisiniz ?

15 yıldır evliyiz ve 2 çocuğumuz var. Kızımız Naz 12 yaşında, oğlumuz Emir ise 7 yaşında.

Evliliğinizin bir sırrı var mı ? Birlikteyken en çok neler yaparsınız ?

Bizim evliliğimizin en büyük sırrı arkadaşlığımızda gizli, biz birbirimizin en iyi arkadaşıyız. Her şeyi beraber yapmaktan keyif almakla beraber ikimizin de farklı özgür alanları var ve bence bu dengeyi iyi korumak gerekiyor. Bunun içinde en önemli şey saygı, tabi saygı sevgiyle birleştiğinde her şey yolunda gidiyor.

Birlikte neler yapıyorsunuz?

Birlikte her şeyi yapmaktan keyif alıyoruz. En çok tatil yapmayı yeni yerleri birlikte keşfetmeyi seviyoruz.

Onun işlerine karışır mısın?

Karışmak demeyelim de her isinin hazırlık aşamasında fikir alışverişi yaparız.

Sana göre nasıl biri?

Ufuk gerçekten çok iyi biridir. Saygılı, dürüst, iyi niyetli ve fedakardır.

Çocuklarla nasıl vakit geçiriyorsun?

Ufuk çok yoğun çalışmasına rağmen her zaman ailesine çok vakit ayırır. Hafta sonları spora, sinemaya, çocukların etkinliklerine hep beraber gideriz.

Sen neler yapıyorsun ?

Okul bittikten çok kısa bir süre sonra evlendik, kısa bir çalışma hayatından sonra çocuklar olunca onlarla ilgilendim. Şimdi de çocuklar büyüdü ve onlar okuldan gelene kadar kendime vakit ayırıyorum. Hareketli bir insanım neredeyse hiç boş zamanım kalmıyor. Çocuklardan

Bir ara çalışma hayatına girdin hala devam mı?

Bizim evliliğimizin en büyük sırrı arkadaşlığımızda gizli,

Çocuklardan sonra kurumsal hayatta çalışmadım. Şu anda bir arkadaşımla markamız Uniqwoods için ahşap tasarımlar yapıyoruz.

biz birbirimizin en iyi

Neler yapıyorsun?

beraber yapmaktan

arkadaşıyız. Her şeyi

Yeni tasarımlar için çalışıyoruz.

keyif almakla beraber

Gelecek projelerin neler?

ikimizin de farklı özgür

Gelecekte tasarım isine yine devam etmek istiyorum çünkü bir yengeç burcu olarak tasarım yapılan şeylerin üretilmesinden çok keyif alıyorum.

Eşinden memnun musun? Çok memnunum :)

alanları var ve bence bu dengeyi iyi korumak gerekiyor.

Kasım Mayıs

93 171

94 172

Kasım Mayıs

Çocuklarla neler yapıyorsun?

İstanbul’da olduğumuz her hafta sonu çocuklara birlikte oluruz. Spor, sinema, yemek genelde çocukların isteklerine göre değişiyor.

Bir günün nasıl geçiyor?

Çocuklar okuldayken arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum ve spor yapıyorum.

Arkadaşlarınla bir araya geldiğinizde neler yapıyorsunuz?

Sinema ya gidiyoruz, atölye de işim yoksa uzun öğlen yemeklerini seviyorum. Zaten çocuklar eve gelmeden dönmeye çalışıyorum.

Hobilerin var mı?

Yoga yapmak en büyük hobim.

Eşinde en beğendiğin özellik? Bana olan düşkünlüğü...

Çocuklarının ileride ne olmasını isterdin?

Kızım Naz keman çalıyor. Müzisyen olmasını isterim. Oğlum Emir’de futbol aşığı onunda futbolcu olmasını isterim. Aslında kısaca hobileri işleri olsun keyifle yapsınlar isterim

Kasım Mayıs

173 95

Canan Coşkun

EN’leri En çok sevdiğin tatil ülkesi? Fransa En çok sevdiğin restoran? Havandan En çok sevdiğin yemek? Kereviz En çok sevdiğin çanta markası? Chanel En çok sevdiğin ayakkabı markası? Louis Vuitton En çok sevdiğin parfüm? Cartier Baiser Vole En çok sevdiğin saat markası? Rolex En çok sevdiğin kurtarıcı kombin? Siyah elbise ve ayakkabı En çok sevdiğin dolabında olmazsa olmazın? Siyah elbise En çok sevdiğin araba markası? Land Rover En çok sevdiğin film? Wedding Planner En çok sevdiğin kitap? Osho Kendini Bulmak En çok sevdiğin müzik? Queen En çok sevdiğin Türk tasarımcı? Cengiz Abazoglu En çok sevdiğin yabancı tasarımcı? Christian Dior En çok sevdiğin aksesuar markası? Chanel

174 96

Mayıs Kasım

Mayıs

175

176 98

Mayıs Kasım

Seni tanıyalım mı?

1978 yılında doğdum. Ortaokul ve lise eğitimimi Acıbadem İstek Vakfi’nda aldım. Üniversite eğitimimi ise Bilgi Üniversitesi’nin Medya ve İletişim Sistemleri bölümünde tamamladım. 2005 yılında hayatımı eşim Canan ile birleştirdik 2 çocuğumuz var. Şu anda medya sektöründe faaliyet gösteren ve tv programları yapan Provizyon Medya şirketinin sahibiyim.

İş hayatına nerede ve ne zaman başladın?

Ben bir iş yaparken en çok hislerime güvenirim, bir işe gerçekten çok inanıyorsam o iş mutlaka tutuyor. Hislerimin yanında Türk izleyicisinin beğenisi dikkate aldığım kriterler arasında.

Medya sektöründeki iş hayatıma 2005 yılında Star Tv ile başladım. Daha sonra 2 kanalda genel müdür yardımcılığı yapıp 2008 yılında kendi şirketimi kurdum.

Özellikle TV programlarında

Bu günlere gelmek kolay mı oldu? Yoksa çok zorlandığın dönemler oldu mu?

inanıyorum.

sunucu seçiminin önemine

Herkes gibi iş hayatında benim de zorlandığım dönemler oldu ve 14 yıllık sıkı bir çalışmanın sonucunda bugünlere geldim.

Bu günlere gelmemde şu kişinin payı var der misin? Yoksa her şeyi tek başına mı yaptın? TV’de sana göre en Medya sektörüne girmeme kayınpederim vesile oldu. çok tutan şeyler neler? Başta kayınpederim olmak üzere, eşim ve ailem her daim bugünlere gelmemdeki motivasyonumun bir numaralı kaynağı oldular.

Şu an ki yapımlarını öğrenebilir miyim?

Selçuk Yöntem ile Milyonluk Resim, Onur Buldu ile Eyvah Düşüyorum, İnci Ertuğrul ile Kaybolan Çiçekler, Ferhat Göçer ile Biri Bana Gelsin geçmişte en çok ses getiren yapımlarımız. Şu anda ikisi de Fox’ta yayınlanan yemek yarışması The Taste Türkiye ve her sabah canlı yayınlanan Çağla Şikel’in sunduğu Çağla ile Yeni Bir Gün devam eden yapımlarımız arasında.

Gelecek projelerin neler?

Senin de bildiğin gibi Türk dizilerinin yurtdışına satışları oldukça yüksek. Türkiye’de çok başarılı dizi örnekleri görüyoruz. İzleyicimiz de kaliteli bir senaryoya ve prodüksiyona sahip dizilerin sadık bir takipçisi oluyorlar.

Neden halaaaaaaaa bana program yapmadın? Canan’a şikayet edeceğim. İş kesinleşsin. Gün birincisi olacak haberin yok? Ayrıca yaşlanmamı bekliyorsan daha çok beklersin!  Bence boşuna vakit kaybetmeyelim.

Canan’a şikayet etmene hiç gerek yok  Sana yakışacak stilde bir program formatı bulamadığımdan bu iş uzadı.

Hahaha Ufuk yaaa canımsın sen, hiç değişmedin valla seni o kadar çok seviyorum ki öz kardeşim olsan, farklı olmazdı sanırım, iyi ki tanıdım, iyi ki o harika yılları birlikte geçirSence youtube un gücü gelecekte TV’yi bitire- dik. Ben sana hep inandım, hayatımın sonuna cek mi? kadar da inanmaya devam edeceğim... Devam edecek format programlarımızın dışında bir sinema filmi ve tv dizisi yapmayı planlıyorum.

Her ne kadar online medya (Youtube, Netflix gibi platformlar) oldukça güçlü bir kitleyi kendilerine çekmeyi başardılarsa da özellikle de Türkiye’de televizyon insanların her zaman keyif aldığı ve uzun yıllar devamlılığını sürdürecek bir sektör.

Rayting ölçüm durumu o zaman da bize çok saçma gelirdi hatırlıyor musun? Bana göre hala çok saçma geliyor sence?

Aynen. Az sayıda ve doğruluğu tartışılacak evlere yerleştirilmiş tv ölçüm cihazları Türkiye’nin televizyon Kasım Mayıs

99 177

100 178

Kasım Mayıs

izleme alışkanlıklarını bence tam doğruluğuyla yansıtmıyor. Fakat sistem bu ve buna göre değerlendirmelerde bulunuyoruz.

Dizi furyası hakkında ne düşünüyorsun?

TV izleyicisi kaliteli bir senaryoya ve prodüksiyona sahip dizilerin sadık bir takipçisi oluyorlar. Tabi arada TV programlarına yer verip çeşitliliğin sağlanması, izleyiciyi tek düzeliğe boğmamak gerekiyor.

Yabancı bir ortakla iş yapmak nasıl bir durum? Anlaşmak kolay mı?

Zorlukları da var, güç ve tecrübe kattığı noktalar da var. Anlaşma konusunda bir sıkıntı yaşamıyoruz, aynı sektörde işini profesyonel olarak uygulayan insanların anlaşmaları zor olmuyor. Şu anda ki toplantılarımızda beraber ürettiğimiz formatları Türkiye’deki platolarda çekip Yunanistan, Makedonya, Kazakistan, Romanya, Özbekistan gibi ülkelere satışını konuşuyoruz.

Yeni yarışma formatları ya da çok tutacağına İleride farklı bir iş yapmayı düşünüyor muinandığınız işler geliyor mu? sun? Biliyorsun ki Cannes’da ki Mipcom’dan (tv format fuarı) yeni döndüm. Şu anda formatlar kendini tekrarlayan bir döngünün içerisine girmiş durumda. Orada da çok yeni bir akılın ürünü, muhteşem formatlara rastlamadım.

Şuanda hayır, yaptığım işi seviyorum.

Ben bir iş yaparken en çok hislerime güvenirim, bir işe gerçekten çok inanıyorsam o iş mutlaka tutuyor. Hislerimin yanında Türk izleyicisinin beğenisi dikkate aldığım kriterler arasında.

Eşimle üniversitede ortak aldığımız bir derste tanıştık. Yani ilk görüşte aşk diyebiliriz. 2002 yılında flört etmeye başladık, 3 yıllık bir birlikteliğin ardından 2005’te evlilik kararı aldık. 15 yıllık bir evliliğimiz var, saygı ve sevgimiz azalmadan birlikteliğimiz mutlu bir şekilde devam ediyor. İlk günkü gibi eşime aşığım. Birlikteyken, en çok başbaşa tatile gitmeyi ve dünyayı gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi seviyoruz.

Eşinle üniversitede tanıştın sonra bizden koptun dermişim  ben en yakın dostun olarak tabi ki biliyorum ama okuyucularımız için nasıl tanıştınız ve nasıl evlenmeye karar Yapımcı olarak bir işin tutup tutmayacağını verdiniz anlatır mısın lütfen? Kaç yıllık evlinasıl anlıyorsun? Projelerini neye göre seçip, siniz? Nasıl gidiyor? Aşk hala devam mı? Birlikteyken en çok neler yapıyorsunuz? onaylıyorsun?

Özellikle TV programlarında sunucu seçiminin önemine inanıyorum. Bir program yayınlarken, o dönem tüm kanallarda yayınlanan program yelpazesindeki boşluğu doldurması önemli. Yeni ve farklı proje her zaman farkındalık yaratıyor.

TV sektörüne girmeseydin ne iş yapardın? Büyük ihtimalle restoran veya otel işinde olurdum.

Yabancı ortaklığın oldu, o nasıl gerçekleşti?

2018 yılında O Ses Türkiye formatı dahil bir çok formata sahip Hollanda merkezli Talpa firmasıyla bir ortaklığım oldu. Talpa firmasına ait Big Picture (Milyonluk Resim) formatını Selçuk Yöntem’in sunuculuğu ile gerçekleştirdik. Bu formatı dünyada uygulayan en iyi ülke ve firma olduğumuz için dikkatlerini çektik ve Türkiye’deki ortaklıkları için firmamıza teklifte bulundular. Bu ortaklık bize güç kazandırdı ve prestijimizi arttırdı. Uluslararası alanda da sektördeki tanınırlılığımızı güçlendirdi.

Spor yapıyor musun?

Fırsat buldukça spora vakit ayırmaya özen gösteriyorum. Fitness yapmayı ve tenis oynamayı seviyorum. Kış aylarında ise favori sporum kayak yapmak.

Bir günün nasıl geçiyor?

Sabah spora gidiyorum veya eşimle yürüyüşe çıkıyoruz, sonrasında kanaldaki çekime gidiyorum, ofise geçip günlük işlerimi tamamlıyorum, tabii katılmam gereken toplantılar, davetler, törenler oluyor.

Çocuklarla neler yapıyorsunuz?

Haftasonumu mutlaka çocuklarıma ayırıyorum. Onlarla vakit geçirmekten çok keyif alıyorum ve tüm haftanın yorgunluğunu atabiliyorum. Onların haftasonları spor etkinlikleri oluyor, eşimle beraber onlara katılıyoruz, kalan zamanımızı ise kültürel faaliyetlere ayırıyoruz.

Kasım Mayıs

179 101

180 72

Mayıs Mart

Fotoğraflar: Benay Şahin

Fidan Şimşek; benim için gerçekten çok özel bir isim. Öncelikle dostluğuna hayran olduğum bu kadının tasarımlarını ise taşımaktan gurur duyuyorum. Kişiliği yeter; derler ya işte Fidanım aynen öyle. Tasarımlarına gelince, öncelikle kalıplarını tek geçerim. En zayıf halimden, en kilolu halime tasarımlarını üzerimde taşıdım. Gerçekten kiloluyken dahi sanki zayıfmışçasına özgüvenli giydiğim elbiselerine hayran kalmamak mümkün değil. Vücudu bu kadar iyi analiz edip, tam oturtmak işte O bu işte en iyisi bence. Ayrıca bir çok modacı mutlaka kendini tekrar eder. Fidan’da o da yok. İnsan bu kadar farklı olmayı nasıl başarabilir ki? İşine olan aşkı değil de nedir bu? 18 yaşından bu yana tek kötü elbise tasarımına imza atmadığına eminim. Kendisini kalbimin ennn derin yerinden tebrik ediyorum. Şimdilerde bana yeni bir gardırop hazırlıyor. Bana özel bu yeni line’ımı görmek için sabırsızlanıyorum. Şimdiden ellerine sağlık. Her daim bana bir telefon kadar yakın olduğu için de sonsuz teşekkür eder, Fidan’ımı sizlerle baş başa bırakırım.

Mayıs Mart

181 73

182 74

Mayıs Mart

O kadar başarılısın ki çocukluk hayalin miydi moda tasarımcısı olmak?

göre markamın tarzından ve çizgisinden dışarı çıkmamak şart.

İnan çok küçük yaşlardan bu yana tek hayalimdi diyebiliriz. 18 yaşında ise hayalimi gerçekleştirmek için işe koyuldum. Bir çok modacı ile çalıştım. Benim de bir çok tasarımcıda ciddi emeklerim vardır. Ama şunu söylemek isterim ki ben kendimi bildim bileli bu sektörde çalışıyorum.

Senin beğendiğin modacılar var mı?

Sence bir parçayı ortaya çıkaran en önemli şey ne? Bence bir elbiseyi gösteren en önemli şey senin de her zaman belirttiğin gibi kalıbıdır. Kalıbı güzel olan her kıyafet, zamansız ve dolabının vazgeçilmez parçası olabilir. Kimlere kıyafet tasarlıyorsun? Aslında genelleme yapmak istemem ama çoğunlukla çalışan iş kadınları ve en önemlisi kaliteden anlayan ve giyinmeyi gerçekten bilen, her daim şık olmak isteyen her kadın müşterimdir.

Bu sektörde herkesin kendine özgü bir zevki, kabiliyeti ve tarzı var. O yüzden belli bir örnek vermek yerine herkese başarılar dilemeyi tercih ederim. Hepsini beğeniyorum. Burcu Şimsek sektörde ki en büyük yardımcın ve bende ayrı tebrik ediyorum kendisini resmen sanki öz kardeşin o gibi gerçekten maşallah demek isterim. Onun dışında erkek kardeşlerinde seninle birlikte, 4 kişi el ele vermişsiniz, nasıl oldu bu birleşme? Burcu zaten erkek kardeşimin eşi olduğundan dolayı çalışmak çok keyifli. Neredeyse tüm iş yüküme ortak oluyor sağ olsun. Bu meslekte tanıdığın ve gerçekten işi teslim edip güvenebildiğin insanlarla çalışabilmek en önemli etken. Biz de aile olarak birlikte çalışmaya karar verdik ki hep birlikte, birbirimize destek olalım. Dolayısı ile kardeşlerim tüm kurumsal işlerle ilgi-

Ünlü isimlerden örnek alabilir miyim? Çok fazla var ama madem sordun bir kaç örnek verelim. Ezgi Mola, Esra Erol, Selin Gökbakar, Burcu Esmersoy, Esra Erol, Çağla Şikel, Özlem Yıldız çalışmaktan gerçekten son derece keyif aldığım isimlerden örnekler. Sadece kendin mi tasarlıyorsun? Bir tasarım ekibim var. Ama tüm tasarımlara son noktayı ben koyarım. Mutlaka benim onayımdan geçer. Bana

Çalışan iş kadınları ve en önemlisi kaliteden anlayan ve giyinmeyi gerçekten bilen, her daim şık olmak isteyen her kadın müşterimdir. Mart Mayıs

75 183

184 76

Mayıs Mart

lenirken bende kendimi tasarımlarıma verebiliyorum ve ortaya gerçekten harika sonuçlar çıkıyor.

ve düşüncem, ama kararlarında tabi ki özgürler. İleride ne olacağını kim bilebilir? Nasip.

MyFidan nasıl doğdu?

Sen bir çocuğun olsun istemez miydin?

Aslında en başta müşterilerim sayesinde oluşan bir marka MyFidan. Bana hep hazırda, kolaylıkla ulaşabilmeleri için uzun süredir soruyorlardı. Bende aslında uzun süredir düşünüyordum ama baskılar çoğalınca hazır giyime de yönelmek gerekti. Bana da markanın ismini koymak kaldı. Bu markada da yine kardeşlerim, model, web design, fotoğraf çekimleri, instagram paylaşımları, ihtacat, kargo vs gibi iş yüklerini aldıkları için daha hızlı bir büyüme yakalayabildik. İnan başlarda yetiştirmekte zorlandık. Çok talep oldu. Şimdi gayet güzel bir devamlılık yakaladık. Artık marka oturdu. Talepler doğrulusunda yön almaya başladı bile.

İsterdim sanırım ama şu an baktığımda iş hayatımın, tasarımlarımın çocuk isteğimin önüne geçmiş olduğunu görüyorum. Ben tam bir iş koliğim. Neyse ki çocuklarım gibi gördüğüm 4 yeğenim var. Dilara, Tolga, Sultan ve Fidan. İnan aynı şey. Onlarla çok keyifli zaman geçiriyorum. Kendi çocuğum gibiler. Değişen hiç bir şey yok.

Artık senin bir varisin var junior Fidan Şimşek onun da senin yolunda gitmesini ister misin? Daha çok küçük ama atölyeye ilgisi olduğunu fark ediyor musun? Ailemden birinin markamı devam ettirmesi beni çok mutlu eder. Özellikle benim adımı taşıması tabi ki çok daha keyifli. Şimdilerde Fidan bebek ama anne burada olduğu için, o da atölye tozu ile büyümeye başladı. Ama ablası Sultan’ın ilgisi çok büyük. Her şeyi merak eder sorar. Hatta kendi zevki oluştu. Şimdiden ne istediğini çok iyi biliyor. Umarım büyüdüklerinde abla-kardeş el ele verip, markamızı devam ettirirler. Bu benim istediğim

Aşka inancın mı yok? Hiç evlenmeyi düşünmedin mi? Aşka inancım ve saygım hep var. Ama iş hayatın onunda önüne geçti. Hep başrolde iş vardı dolayısı ile kendimi pek dinleyemedim. Hala geç değil, Nasip diyelim o halde bir günün nasıl geçiyor onu soralım. Günümün büyük bölümü rutin geçer, müşterilerim gelir, prova, ilgilenme vs

Aşka inancım ve saygım hep var. Ama iş hayatın onunda önüne geçti. Hep başrolde iş vardı dolayısı ile kendimi pek dinleyemedim. Mart Mayıs

77 185

Bunların dışında her an yeni tasarımlarla meşgul oluyorum. Bana terapi gibi geliyor.

Aynen öyle. Siyah dışında en çok ne renkler favori?

Kırımız fark atar, her sezon en gözİnsanın sevdiği işi yapması gerçekten de renklerin başındadır. Bir de benim öyle bir durum. Kaprisli olan müşteri kırmızılarım gerçekten çok uğurludur. çok mu? Müşterilerim bilir. Onun dışında son zamanlarda lacivert ve taş rengi de Kadınız, doğamızda ilgilenilmek, beğe- çok tercih edilen tonlar arasında. nilmek var. Normal. Ama benim müşterilerim gerçekten çok aklı başında Senin tasarımlarını en güzel taşıyan ve ne istediğini gayet iyi bilen kişiler. sence kim? Kaprisli müşterim yok denecek kadar azdır. Hepsi bir birinden güzel ve özel taşırlar kimseye haksızlık etmek istemem. En çok ne istiyorlar? Zayıf görünmek mi? Herkese tasarımı sen mi yapıyorsun? Yoksa elinde bir örnekle bunu istiyoEvet. Aşırı zayıf ve güzel olmak. Her rum diye gelen var mı? kadının tek istediği değil midir? Beni bilen müşteri benim tasarımla186 78

Mayıs Mart

rımla ilgileniyor. Elinde örnekle gelen de oluyor ama onlarda benim tasarımım çıkıyor. Kendine zaman ayırmaya vakit bulabiliyor musun? Gerçekten bulamıyorum. Senin tasarımlarına ulaşabilecekleri internet sitesini hemen buraya bırakalım, tabi ki herkes biliyordur ama olsun... İnstagram adresimiz: myfidan Web sitemiz ise online alışveriş için aktif; www.myfidan.com Son olarak senin eklemek istediğin bir şey var mı? İnci’cim harika bir çekim ve röportaj oldu emeğine sağlık canım arkadaşım.

BURCU ŞIMŞEK Sevgili Fidan sanki eşinin ablası değil, senin ablan gibi olmuş, olmazsa olmazısın. Nasıl başladınız birlikte çalışmaya? Fidan ablacım gerçekten son derece çalışkan ve başarılı bir isim. Onunla çalışmak benim içinde ayrı bir zevk ve keyif. Eşimle tanıştığım ilk günden bu yana, eşimin ablası değil de sanki benim gerçek ablammış gibi hissettirdi. Dolayısı ile ikili ilişkimiz işe yansıdı. İyiki de yansımış. Birlikte çok güzel işlere imza attık ve atmaya devam ediyoruz. “MyFidan” ise dediği gibi müşterile-

rimizin uzun ısrarları sonucu oluştu. Aynı zamanda küçük kızım Fidan’ın doğumuna denk geldi. Keyifli bir tesadüf oldu. Senin gözünden Fidan Şimsek nasıl? Bana göre çok çalışkan, işine, tasarımlarına çok düşkün. Her şeyin kusursuz olmasına çok dikkat eder. Ekibini çok iyi yönetir. Kimseyi kırmaz. Çok iyi kalplidir. Kısaca çok abladır. Senin modaya ilgin var mıydı? Her kadının vardır. Ama ben bir an da tam da içinde buldum kendimi...

Mart Mayıs

79 187

Neler yapıyorsunuz? Sen hangi bölüme lerini yönetiyorum. bakıyorsun? Eşim ve abisi ise (Fidan hanımın iki erkek kardeşi) ise “MyFidan” hazır kolekBen ve Fidan ablam “Fidan Şimşek” siyon detay ve finans kısmındalar. kısmındayız. Ben ayrıca müşteri ilişki188 80

Mayıs Mart

Junior Fidan Şimşek’in annesisin ileride Fidan halasının izinden gitmek istemezse üzülür müsün? Öncelikle bir anne olarak tabi ki seçimlerinin arkasında olurum. Ama öncelikli olarak bu sektörde ilerlemesi, Halasının bu emeğini devam ettirmelerini çok arzularım. Şimdiden ilgisi var mı? Büyük kızım bildiğin gibi atölyeden çıkmıyor. Hatta sürekli ona bir şeyler dikiyoruz ve kendi seçimleri oluyor. Şimdiden kumaşlarla oynuyor. Fidan’da büyüdüğünde onu da göreceğiz. Mayıs Mart

189 81

190 76

Mayıs Ekim

Yazıma

Ekim

sevgili

Karolin

sayımızın ve

konukları

Norayr

beyle

tanışmamı sağlayan Kamaşak ailesine kocaman bir teşekkürle başlamak istiyorum. Gülnur ve Naz sayesinde böylesine şahane dostlarım oldu. Karşınızda

Karolin

Norayr

işler.

Her ikisini de böylesine kaliteli ve çocuklar

yetiştirdikleri

için

KAROLİN & NORAYR İŞLER

saygılı

kutluyorum. Onları o kadar çok sevdim

ki nadir zorlandığım giriş yazılarından oldu. Tabiri caizse kelimeler tarif

etmemde yetersiz kaldı. Evet, bizler çocuklarımızın en iyi şekilde eğitim

almaları sağlamak için var gücümüzle

çalışıyoruz. Ama bu defa eğitimin

sacede okulla sınırlı olmadığını da görüyoruz. Gerçekten o kadar asil ve zarifler ki bayıldım bayıldım. Çekimden

sonra ki hafta da otelde yeni hizmete

açtıkları restoranda yine Kamaşak

ailesi ile bizi hep birlikte ağırladılar. Mutlaka Son

deneyimlemelisiniz.

zamanlarda

hiç

bu

kadar

eğlenmemiştim. Ayrıca yemekler öyle

lezzetliydi ki tadı damağımızda kaldı.

Kumkapı’nın en şık, en leziz, en kaliteli

mekanı olmaya aday. Umarım en

kısa zamanda tekrar bir araya geliriz, diyor. Asıl işleri mücevher sektörü

olan bu aileyi tanımanız için sizi baş başa bırakıyorum.

Mayıs Ekim

191 77

192 78

Mayıs Ekim

Seni tanıyabilir miyiz?

İstanbul’da doğdum. O dönemin en güzel semtlerinden olan Samatya’da geçti çocukluğum. Üç kardeşin en büyüğüyüm. Benim de her genç gibi yaşama dair hayallerim oldu tabi, ama hayatımın planını yapmama fırsat bulamadan 18 yaşımda 27 yıllık hayat arkadaşımla tanışmamla birlikte rüzgarın yönü değişti. Çok gençtik, aşık olmuştuk. Yaşama dair tüm planlarımızı birlikte yapmaya başladık. Ben 20 yaşındaydım, Norayr 26 ve evlendik. Eşim kuyumculuk yapıyordu. Ondan sonraki yıllarda ve bugüne geldiğimiz süreçte hep eşime destek oldum. Tabi bu arada anne de olmuştum ama iş için olan yurtdışı seyahatleri sürecinde ve bütün fuarcılık hayatında hep eşimin yanındaydım ve hep birlikte çalıştık. Bizim bu hayattaki başarımız da, şu anda bulunduğumuz pozisyondur.

Özetle bizim evimiz çocuklarla birlikte çok renkli ve hareketlidir. Özellikle yazları mutluluğumuz ve renklerimiz artıyor çünkü bütün aile bir araya geliyor. Zamanımızın büyük bir bölümünü dışarıda geçirmek yerine evde geçirmeyi seviyoruz. Ben evi ve mutfağını çok seven bir anneydim. Hep birlikte mutfağa girer, hep birlikte sofraya oturur keyifli sohbetler yaparız. Bundan daha büyük mutluluk yok.

Spor yapıyor musun?

Her gün muhakkak yürürüm. Ve düzenli olarak pilates yapıyorum.

Çalışıyor musun? Sen otelin hangi kolundan tutuyorsun?

Hemen hemen her gün otele uğruyorum. Tabi ki yetkili kişiler var. Sorumluluklarını biliyorlar ama elim her zaman otelin üstünde. Odalardan mutfağa kadar her detayla birebir ilgilenirim. Detaycı bir kişiliğim olduğu için çok şey görürüm ve konuklarımıza en iyisini vermek için müdahale ederim. Bunu da zevkle yapıyorum. Kendi özel hayatımızda da mutfak çok önemlidir. Beni tanıyanlar çok iyi bilir mutfaktaki mönü zenginliğini sevdiğim kadar sofra estetiği konusunda da titiz ve özenliyimdir. Otelin restoranında da çeşitlilik, estetik konusunda dokunuşlarım oluyor. Özellikle büyük davetlerde konsept konusunda mutlaka işin içerisindeyim. Büyük bir keyifle bizzat ilgilenirim. Yani özetle biraz kuyumcu, biraz otelci ve çok fazla da mutfakçıyım.

Çocuklar büyüdü, 3 ü de birbirine benziyor mu huy olarak? Nasıl karakterleri anlatsana biraz...

Evet çocuklar büyüdü özellikle de oğullarım Roy ve Deni birer yetişkin oldular. Büyük oğlum Roy eğitimini Amerika’da sürdürüyor. Bir yandan da babasının Amerika’daki işleriyle ilgileniyor. Babasının işlerinin büyük bir kısmıyla o ilgileniyor. Oradaki sağ kolu gibidir. Ortanca çocuğum Deni de ağabeyi ile birlikte yaşayarak eğitimini sürdürüyor. Gelelim “hayalim”, nefesim, benim için dünyalar güzeli kızım Nora’ya. 10 yaşında orta öğretimde ve burada bizimle birlikte. Herkesin olduğu gibi üç çocuğumuz da ayrı birer karakter. Büyük oğlum müzikle ilgileniyor, küçük oğlum inanılmaz disiplinlidir ve spora bağımlı bir hayat yaşıyor. Kızım ise gayet yaşının gerektirdiği gibi bir çocukluk dönemi geçiriyor.

Bizim evimiz çocuklarla birlikte çok renkli ve hareketlidir. Özellikle yazları mutluluğumuz ve renklerimiz artıyor çünkü bütün aile bir araya geliyor. Zamanımızın büyük bir bölümünü dışarıda geçirmek yerine evde geçirmeyi seviyoruz.

Mayıs Ekim

193 79

80 194

Ekim Mayıs

27 yıllık hayat arkadaşımla tanışmamla birlikte rüzgarın yönü değişti. Çok gençtik, aşık olmuştuk. Yaşama dair tüm planlarımızı birlikte yapmaya başladık. Ben 20 yaşındaydım, Norayr 26 ve evlendik. Eşim kuyumculuk yapıyordu. Ondan sonraki yıllarda ve bugüne geldiğimiz süreçte hep eşime destek oldum.

Ekim Mayıs

81 195

Konusunun uzmanı bir eşe sahibim. Görüşü, fikirleri ve yaratıklarıyla dünyanın birçok ülkesinde başarılı işler yapmıştır ve kuyumculuk sektöründe önemli bir marka yaratmıştır.

82 196

Ekim Mayıs

Herkesin olduğu gibi üç çocuğumuz da ayrı birer karakter. Büyük oğlum müzikle ilgileniyor, küçük oğlum inanılmaz disiplinlidir ve spora bağımlı bir hayat yaşıyor. Kızım ise gayet yaşının gerektirdiği gibi Senin bir günün nasıl geçiyor?

Güne erken başlıyorum. Kızımı kesinlikle ben yedirir ve ben okula bırakırım. Daha sonra eve gelip eşime kahvaltıda eşlik edip yolcu ettikten sonra evin günlük ihtiyaçlarını halledip, yürüyüşümü tamamladıktan sonra eşimin yanına atölyeye ve sonrasında da otele giderim. Atölyede ürünlerin oluşumunda fikir alışverişinde bulunuruz. Otelde ise haftanın bir günü yöneticilerle mutlaka toplanıp durum değerlendirmesi yaparım. Aslında otel yeni olmasına rağmen bir çok konuda oturdu. Şimdi de otelimizin içinde yer alan restoranımızı hayata geçirdik. Onun mutluluğu içerisindeyiz. Çok zengin bir mönüyle meyhane tadında bir mekan yaptık. Bu tarihi mekana yaraşır nitelikte şık ve keyifli bir meyhane oldu. Konuklarımızı memnun etmek için gerçekten çok emek verdik umarım misafirlerimizi mutlu ederiz.

bir çocukluk dönemi geçiriyor. E ş in pırlanta sektöründe, bir kadın için çok keyifli olsa gerek, sürekli pırlanta hediye geliyor mu?

Bu konuda hiç mütevazi olmayacağım konusunun uzmanı bir eşe sahibim. Görüşü, fikirleri ve yaratıklarıyla dünyanın birçok ülkesinde başarılı işler yapmıştır ve kuyumculuk sektöründe önemli bir marka yaratmıştır. Ülkemizde de onun sanatına ve sözüne güvenildiği için İKO’da (İstanbul Kuyumcular Odası) başkanlık yapmıştır ve söz sahibidir. Hediye konusuna gelince de, bu konuda eşimin bana bütün kapıları sonsuz açıktır. Ekim Mayıs

83 197

Karolin İşler

EN’leri En sevdiğin restoran? Otelimizin Balık Restoranı En sevdiğin yemek? Ekşili yaprak sarması En sevdiğin parfüm? Chopard oud Malak En sevdiğin çanta markası? Chanel En sevdiğin ayakkabı markası? Chanel En sevdiğin saat markası? Chopard En sevdiğin seyahat ülkesi? Amerika En sevdiğin araba markası? Range Rover En sevdiğin kitap? Serenat En sevdiğin film? Dirty Dance En sevdiğin şarkı? Sezen Aksu Vazgeçtim En sevdiğin alışveriş arkadaşın? Kız kardeşim En sevdiğin Türk tasarımcı? Atıl Kutoğlu, Hakan Yıldırım En sevdiğin yabancı tasarımcı? Channel En sevdiğin kurtarıcı kombin? Kot pantolon ve Ceket Elbise dolabında olmazsa olmazın? Basic tshirtlerim, gömlek ve kemerlerim En sevdiğin tatil bölgesi? Fransa ve yazlığımız kınalı ada

84 198

Ekim Mayıs

Mayıs

199

200 86

Mayıs Ekim

Norayr bey sizi tanıyalım

İlkokulu doğduğum ve büyüdüğüm yer olan Topkapı’da Topkapı Levon Vartuhyan ilkokulunda tamamladıktan sonra eğitimime Kapalı Çarşı’da devam ettim. Ustamdan kuyumcu mıhlayıcılık sanatını öğrendim. 8 yıllık uzun süren bir eğitimden sonra mıhlama ustası oldum. Ardından vatani borcumu ödedim ve askerlik dönüşü kendi işimi kurarak mücevherat ticaretine atıldım. 1979 yılında “Zela Mücevherat’ı” kurdum. Bu arada, eşim Karolin İşler’le tanıştım ve ileriki zamanlarda hayatımı birleştirdim. Bu evlilikten üç tane de çocuğum oldu. Oğullarım Roy İşler, Deni İşler ve bir tanecik kızım Nora İşler. Bugüne kadar yaptığım bütün önemli işlerde eşimin desteğini hep yanımda hissettim. 1992 yılına gelindiğinde özel davetli olarak Dubai’de mücevher severlerle buluşup dünya fuarlarında başarılı adımlar atarak Türkiye Kuyumculuğunu dünyaya tanıtmaya başladım. Markam, 1998 yılından itibaren Arap Yarımadası’nda mücevher ve kıymetli taş alanında bilinen ve tercih edilen bir marka haline geldi. Bunu takip eden yıllarda hem iş hem de sosyal hayatımda önemli misyonlar üstlenerek hayatımı sürdürmekteyim.

Mücevher sektörümüzün asırlara dayanan geleneği, üstün ustalık bilgisi ve kalifiye işçiliğiyle dünyada özel bir yere sahiptir. Bugün dünyanın pek çok önemli mücevher markasının atölyeleri bizden yetişen ustalara emanet edilmiş durumda. Ayrıca, 2023 yılı ihracat hedefleri konusunda kuyumculuk sektörünün 12 Milyar Dolar ihracat hedefi bulunuyor.

İş hayatına nerede ve ne zaman başladınız?

İlk okuldan sonra yani daha 11 yaşında mıhlayıcılık sanatını öğrenmek için çırak olarak Kapalıçarşı’da hayata atıldım. Yıllar içinde çırak, kalfa, ustalık derken kendi atölyemi açarak üretime başladım. Bütün amacım, mesleğini iyi bir sanatkar olarak icra etmek oldu. İyi bir usta, iyi bir sanatkar olduğumuz gibi iyi bir işadamı da olmak gerekiyordu. Ben de genç yaşımda şirketimi kurarak mücevher üretimine başladım.

Bir dönem Kuyumcular Odası Başkanıydınız, o dönemlerde neler yaptınız? Neden bıraktınız? Tekrar olmak ister misiniz?

2010-2014 yılları arasında İstanbul Kuyumcular Odası Başkan Vekili olarak sektöre hizmet vermeye başladım. 2014-2018 yılları arasında da İstanbul Kuyumcular Odası Başkanlığı görevini üstlendim ve bu dönemde sektörün yıllardır biriken sorunlarını çözerek birçok yeniliğe imza atma şansını elde ettim. Bu süre içinde, arkadaşlarımla birlikte, İKO yönetimi olarak, mesleğimize ve meslektaşlarımıza layık olmak adına elimizden gelen çabayı sarf ettik. Geçen sürede sektörü geleceğe taşıyan ve önünü açan birçok projeyi hayata geçirdik. Yıllardır önümüzü tıkayan, kangrenleşmiş sorunların çözüme kavuşmasını sağladık.

Şu nu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; yapacağımızı vaat ettiğimiz projelerimizden çok daha fazlasını ürettik ve yol aldık. 4 yılda sektörde ‘Yapılamaz’ denilen ne varsa yaptık. Bin bir baskı ve muhalefete rağmen, Yıllardır çözüm bekleyen ÖTV sorununun çözülmesinden tutun, iç piyasada satışları bıçak gibi kesen kredi kartına taksit yasağının kalkması gibi sektörde üreten ve ürettirenin önünü tıkayan yasal düzenlemeleri bir bir değiştirdik, atölyelerimizi yok olmaktan kurtardık, perakendecilerimize rahat bir nefes aldırdık. ÖTV’nin kalkmasıyla Türkiye kuyumculuğu geleceğini kurtardık. 10 binlerin istihdam edileceği mücevher sektörünün önü açıldı, vergi prangalarından kurtuldu. Bundan böyle tezgahlarımızı, işyerlerimizi çocuklarımıza gelecek kaygısı olmadan emanet edebileceğiz. Ayrıca, İKO yönetiminde olduğumuz dönemde Kıymetli Renkli Taş ve Pırlanta Laboratuvarı GLT’yi hayata geçirerek çok önemli bir eksiği kapattık. Ekonomi Bakanlığı ve İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle dünya standartlarında bir gemoloji laboratuvarı kurduk. Ekim Mayıs

87 201

202 88

Mayıs Ekim

Türkiye ilk yerli ve milli gemoloji laboratuvarı GLT’de artık, pırlanta, renkli taşlar ve mücevhere sertifikasyon hizmetinin yanı sıra pırlanta ve renkli taşlar eğitimi veriliyor. Tüketiciyle kuyumcu arasındaki güven ilişkisinde sertifikalı üretim ve pazarlama çok büyük önem taşıyor. Laboratuvarı, bu önemli işlevi yerine getirmek amacıyla kurduk. Adaylık konusuna gelince; aslında yeniden aday olmayı düşünmüyorum. Ancak, sektörden ve yakın dostlarımdan gelen “İşler iyi gitmiyor. Bir düşün” baskılarıyla biraz fikrim değişmeye başladı. Ben, bu sektörde gözlerimi açtım. Bu sektörde kazandım. Bu sektörde öğrendim. Yarın da çocuklarımız bu mesleği sürdürecek. Türkiye’de kuyumculuğu ileriye götürmek istiyorsak birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz.

mücevher markası olan ZELA’nın New York’da mağazası, Dubai’de de ofisi bulunuyor.

Çocukken hayaliniz neydi? Hepsini gerçekleştirebildiniz mi?

Ailemin maddi durumu iyi olmadığı için, çocuk yaşlarda iş hayatına atıldım ve başarılı olmak istiyordum. Çocukluk hayalim de şu an ki olan konumumla bağdaşmakta. Fakat şunu söyleyeyim; hayaller bitmez, benim hayallerim yıllar geçtikçe arttı ve şu anda Türkiye’mizde örneği olmayan bir iş alanı oluşturmak ve yüz bin kişiye istihdam yaratmak istiyorum, bu hayalime de çok uzak değilim çünkü oldum olası ayakları yere basan hayaller kurdum.

Yeni renöve ettiğiniz otele gelmek isterim, kuyumdan sonra neden turizm sektörüne el atÜlkemizin mücevher sektöründe durumunu tınız? siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Mücevher sektörümüzün asırlara dayanan geleneği, üstün ustalık bilgisi ve kalifiye işçiliğiyle dünyada özel bir yere sahiptir. Bu gün dünyanın pek çok önemli mücevher markasının atölyeleri bizden yetişen ustalara emanet edilmiş durumda. Ayrıca, 2023 yılı ihracat hedefleri konusunda kuyumculuk sektörünün 12 Milyar Dolar ihracat hedefi bulunuyor. Diğer yandan 2023 yılı hedefleri arasında yeni sanayi ve sektörlerin yaratılması hedefine uygun olarak da elmas sektörünün geliştirilmesi ve buna bağlı olarak Türkiye’de faaliyet göstermeyen elmas kesim sanayinin, elmas bankacılığı gibi alt dalların da gelişmesi yeni istihdam ve iş alanlarının ortaya çıkmasını sağlayacak. Şunu da geçmeyelim; mücevher sektörü en az 19 alt sektöre iş imkanı yaratıyor ve sürekliliğini sağlıyor. Pırlantalı üretimimiz artıp, uluslararası pazarımızın gelişmesiyle, işlemlerin yapıldığı borsaların güçlendiği, laboratuvarlar, sigorta şirketleri, taşımacılık hizmetleri, otel, restoran gibi birçok diğer iş kollarının geliştiği ve yüz binlerce insanı ilgilendiren kompleks bir yapıya kavuştuğumuzu göreceğiz.

Sizin markanız nedir? Mağazanız nerede? Neler yapıyorsunuz?

Mücevher üretimimizin başlangıcında önce, A Sentez ve sonrasında da Zela markalarını kurduk. Derken işine toptancılığı da katarak, yurt içi ve yurtdışı fuarlara katılmaya ve Türkiye mücevherciliğini en iyi şekilde Dünyaya tanıtma çalışmalarına başladık. Sonrasında açtığımız mağazalarımızda perakende hizmetini sürdürmeye devam ediyoruz. Bugün ülkemizin en önemli

Ben, bir İstanbul aşığıyım. İstanbul Kuyumcular Odası Başkanlığı yaptığı dönemde de, Tarihi Yarımada’nın yerli ve yabancı turistler için daha yaşanılır, güvenli bir kimliğe kavuşması için Tarihi Yarımada’nın Sorunları ve Çözüm Yolları için bir rapor hazırlayarak, Başta hükümet yetkilileri olmak üzere, İstanbul Valisi, Fatih Belediye Başkanı, Fatih Kaymakamı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileriyle paylaştım.

Tarihi yapılarımızın kültürel varlığımızın çok önemli bir parçası olduğunu unutulmamalıyız çünkü; günümüze kadar gelmeyi başarmış tarihi yapılarımız ve bu yapıların oluşturduğu çevre, toplumumuzun en güçlü hafızası olduğuna inanıyorum yok olan her tarihi yapımız, bizi, kültürümüzden bir adım daha uzaklaştıracağı ve tarihimizden koparacağı gerçeğini göz önünde bulundurmalıyız. Tarihi varlığımızı ayakta tutmak, bizlere düşen en önemli görev. İşte bu nedenle, Kumkapı’da metruk bir halde bulunan tarihi papaz evlerinin yeniden hayata kazandırılmasını bir görev bilerek restorasyonunu gerçekleştirdik, otel ve restoran olarak turizm sektörüne kazandırdık. Böylece, bizim de turizm serüvenimiz başlamış oldu.

1890 Suites Oteli ne zaman aldınız? Adını kim koydu? Ne ifade ediyor?

Tarih içinde kadim dinlerin birarada yaşadığı, Krallıkların, imparatorlukların, padişahlıkların merkezi olduğu bölgemizde, aynı zamanda Türkiye Ermenileri Patrikhanesi ve Patriklik Katedrali de aynı semtte bulunuyordu. Hala bu yapılar işlevini sürdürüyor. KatedralEkim Mayıs

89 203

90 204

Ekim Mayıs

de bulunan Pederlerin ve ailelerinin ihtiyacına hitaben 1890 yılında Kumkapı Sıraevler’i (diğer adı ile Papaz Evleri) inşa edilir. Otelimizin adı da binanın yapım yılından geliyor. Yıllar geçmiş semt eski ikamet özelliğini yitirmiş Anadolu göçleri sonrası semtte Ermenilerin azalması ile Pederlerin hizmet yerleri değişir dolayısıyla lojman ve misafirhane işlevini kaybeden binalar, yeni kiracılarına ev sahipliği yapmaya başlıyor. Evlere semtin ihtiyaçlı aileleri yerleştiriliyor ve bir gün bir mum devrilmesi ile binalar yanıp kül oluyor. 1996 yılında çıkan bu yangın, evlerin içini tamamı ile, cephesini de kısmen tahrip etmiş, binayı kullanılamaz hale getirmiş. Yıllarca boş kalan sıra evlere, 2012 yılında biz talip olduk ve uzun uğraşlar sonucunda kısmen tahrip olmuş tarihi ön cephe orijinal detaylarına, rengine, malzeme analizlerine, restorasyon raporlarına uygun olarak; tamamen tahrip olmuş iç mekan ve arka cephe de dönemin detay, oran ve renklerine sadık kalınarak restore ettik. Bina biz ele alana kadar, yaklaşık otuz yıldır metruk durumdaydı, tarihimizin çok önemli bir parçası olan bu

Tarihi varlığımızı ayakta tutmak, bizlere düşen en önemli görev. İşte bu nedenle, Kumkapı’da metruk bir halde bulunan tarihi papaz evlerinin yeniden hayata kazandırılmasını bir görev bilerek restorasyonunu gerçekleştirdik, otel ve restoran olarak turizm sektörüne kazandırdık. Mayıs Ekim

205 91

güzel yapının gözümüzün önünde yok olmasına, elimizden kayıp gitmesine göz yumamazdık, biz de geçmişimize bağlılığımızdan ve mirasımıza sahip çıkma arzusuyla, yapının restorasyonu için tüm kaynaklarımızla, elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret ederek, gerekli özeni göstermeye çalıştık, maddi olarak, yatırımlarımızın karşılığını ne zaman alabileceğimizi henüz bilmiyoruz ama projenin bu yönü benim için çok daha önemli. Şimdi burada, adını yapım yılından alan 1890 Suites butik otel ve nezih bir restoran olan Deyrhane Balıkçısı olarak hizmet veriyoruz.

Otel hakkında bilgi verebilir misiniz?

Otelimiz, 1890 Suites, 25 bağımsız konaklama biriminden oluşuyor. Bunlardan 9 odayı süit olarak tasarladık. En büyük odamız, 35 m2. 50 kişilik yatak kapasitesine sahibiz ancak, ilave olarak, süit odalara 18 yatak daha eklenebiliyoruz. Üç kat ve ayrıca çatı katından oluşan binamız, toplam 1530 m2. 600 m2’den fazla bahçeye 92 206

Ekim Mayıs

sahibiz. Ayrıca, otelimizin içinde bulunan Türk hamamımızda da konuklarımıza hizmet veriyoruz.

Ayrıca çok keyifli bir restoranı var, dışarıdan da misafirler katılabiliyor değil mi? Tabii ki dışarıdan misafirlere açığız, bireysel veya grup gözetmeksizin 250 kişilik çok özel bir tarihi mekan ayrıca restoranımızın içeriden açılan diğer kapısı sizi antik bir yolculuğa çıkarıyor ve iki bin yıllık bir tarihe tanıklık etmenizi sağlıyor.

Hafta içi – Hafta sonu farklı bir konsept var mı?

Restoranımız bir kaç bölümden oluşuyor ve aralıklı zamanlarla bazen canlı müzik bazen ise dj performansıyla meyhane tadında müzikler çalıyoruz.

Müşteri kitleniz kimlerden oluşuyor?

Müşteri kitlemiz genelde keyif almayı seven, mekanın özelliğine değer veren ve kaliteden anlayan insanlardan oluşuyor.

Duyuruları nereden yapıyorsunuz?

Duyurularımızı sosyal medya, internet ve whatsapp aracılığıyla yapıyoruz.

Ne tarz müzikler oluyor?

Genelde Sezen’ler, Ajda’lar, Müslüm’ler ve bunun gibi eskimeyen eserlere sahip sanatçılarımızdan müzikler.

Menüde genelde neler ağırlıklı?

Öncelikle balık ve deniz ürünlerinin her türlüsü mevcut. Ege otları Ayvalık’tan tabiiki, zeytinyağını ve birçok ürünü oradan getiriyorlar; radika, hardalotu, zaho, arapsaçı turpotu, deniz fasulyesi ve aklınıza gelen otlar. Bunların yanı sıra; portakallı karides, ahtapot tandır, cevizde levrek. kajulu balık topları, erik soslu levrek, kuşkonmazlı karides, tekila soslu midye, radika soslu taka böreği ve daha neler neler…

Otelimiz, 1890 Suites, 25 bağımsız konaklama biriminden oluşuyor. Bunlardan 9 odayı süit olarak tasarladık. En büyük odamız, 35 m2. 50 kişilik yatak kapasitesine sahibiz ancak, ilave olarak, süit odalara 18 yatak daha eklenebiliyoruz.

Siz yemek işlerine karışıyor musunuz?

Öncelikle çocuklarıma yedirmeyeceğim hiç bir şeyi misafirlerime sunmuyorum. Yemek konusunda neredeyse A’dan Z’ye her şeye karışıyorum. Bunun nedeni de mesleğim icabı yıllar içinde birçok yerli ve yabancı restoranda bulunmam ve damak lezzetimin de kuvvetli olduğuna inanmam. Her şeyi özveri ile seçip her şeyin tazesini müşterilerime sunduğumuzdan emin oluyorum. Her şeyi yerinden ve doğal almayı seviyorum.

Çocuklarınızdan neler bekliyorsunuz?

Bu kurmuş olduğum sistemi daha ileri taşımalarını bekliyorum. Kuyumculuğu en iyi şekilde icra etmelerini istiyorum ve tabii ki otel ve restoranımıza katkı sunmalarını bekliyorum.

Onları nasıl yönlendiriyorsunuz?

Büyük oğlum Roy İşler Amerika’da eğitimini almakta... Sonra Amerika’da ki mağazamızın işletmesini alarak zorlu bir maratonla iş hayatına başladı, akabinde dünyada yapmış olduğumuz fuarların organizasyonunu üstlendi ve şuanda da atölyemizde imalat aşamalarının tozlu ve zorlu yollarını öğreniyor. İyi bir kuyumcu olmak emek ve azim ister. Ufak oğlum Deni İşler Amerika’da liseyi bitirdi fakat kendisi orada kalmak istemediğini ve Türkiye’de yaşamak istediğini söyledi. Bu yüzden kendisini atölyemizde ege sallatarak işin bir ucundan tutmasını sağladık. Şu anda hep beraber bu zor konjukturde kendimizi daha kalıcı ve daha ileri taşımanın mücadelesini veriyoruz.

Canım kızım Nora ise annesinin kanatlarının altında.

Eşinizle ortak yanlarınız neler? Birlikteyken nasıl vakit geçiriyor, Neler yapıyorsunuz?

Eşimle vakit geçirmeyi çok severim, çok vaktim olmamasına rağmen kendisine her zaman vakit ayırmaya özen gösteririm ve olabildiğince yanında olmaya çalışırım.

Sizin bir gününüz nasıl geçiyor? Neler yapıyorsunuz?

Sabah eşimle kahvaltı yaptıktan sonra, kırk senedir olduğu gibi ofisin yolunu tutuyorum. İlk başta asistanımla günün özetini geçiyor ve ardından design departmanımızla çizim değerlendirmesi yapıyor ve onlara yön veriyorum. Sonrasında atölyeye geçip atölyedeki üretimi kontrol edip üretimi hızlandırıyor, kaliteye katkıda bulunuyor ve son dokunuşları yapıyorum. Akabinde her öğlen kendime bir saat vakit ayırıp, dostlarımla oturuyor ve birlikte muhabbet ediyoruz. Ardından tekrar ofise dönüp çalışmalarımı sürdürüyorum. Ofis çıkışı otel ve restoranımıza geçip orayı kontrol ediyor ve evimin yolunu tutuyorum.

Spor yapıyor musunuz?

Zinde kalmak için gün aşırı yürüyüş yapıyorum. Ekim Mayıs

93 207

MY BESTIES

GELENEKSEL TEMİZLİĞİN VE BAKIMIN YÜZYILLARDIR TEK ADRESİ OLAN SABUNLAR , YVES ROCHER İLE TAMAMEN DOĞAL

GÜNEŞIN SARISI SAÇLARINIZA YANSISIN!

John Frieda Go Blonder Şam puan ve Bakım Kremi ile sarı ton lardaki saçlarınızın rengini biraz dah a açmaya ne dersiniz? Saçlarınızda güneşin aydınla tıcı etkisini fark edilebilir şekilde görmenize, içeriğindeki do ğal aydınlatıcı kompleks ile sar ı saçların rengini hafifçe aydınlatmaya , saçın kütikül tabakasını sıkılaştıra rak ve saçın en iç tabakasını güçlendirerek saçınıza sağ lıklı bir görüntü ve sağlıklı bir his kazandırmaya, sonuç olarak ; Saçlarınızın yaz güneşi gib i ışıldamasına yardımcı oluyor .

SOSYAL IZOLA SYON GÜNLERINDE ELLERIN KURTARICISI L’OCCITANE S HEA BUTTER EL KR E MI Koronavirus ile savaştığımız günlerde ellerim izi sık yıkıyor, dolayısıyla nem kaybı sorunları yaşıyoruz. Bu no ktada önerimiz; Hidra syonun ellerde kilitli kalmasına yardımcı olan ve adeta koruyu cu bir nem “eldiveni” oluştu ran L’Occitane Shea Butter El Kremi.

B

Yves Rocher Bitkisel Kozmetik Laboratuvarları’nda, dermatologlar ve etnobotanik uzmanları tarafından cildiniz için özenle geliştirilen doğal sabun çeşitleri ile cildiniz asla kurumaz. Yves Rocher’nin doğal sabun çeşitleri organik içerikler kullanılarak üretilmiştir. Mükemmel cilt bakımının yanı sıra cildinizde uzun süre kalıcılığı olan hoş kokusu sayesinde Yves Rocher doğal sabunlarından vazgeçemeyeceksiniz! İster günlük el temizliğiniz ister vücut bakımınız için kullanabileceğiniz sabunları keşfedin ve geleneksel cilt bakımının tadını çıkarın! Üstelik paraben içermez.

AVON’DAN YENI ÜRÜ N SERISI; NATUREPROT

Bugüne kadar milyonla rca kadının hayatına gü zellik katan, dünyanın önde gelen güzellik markalarından AVON, %100 yerli üretimle “NatureP ro” Serisini yarattı. Güzelliğe olan ilgi geçm işten günümüze artara k devam etse de, güzellik algısı yaşanan dönemin, top lumun, kültürün, coğrafyanın ve sosyal, kültürel, ekon omik ve teknolojik birçok faktör ün etkisiyle sürekli ola rak değişime uğruyor. Geçmiş çağla rdan günümüze, insan ların güzellik ürünlerinde evlerinde, hatta mutfaklarında ku llandıkları doğal kaynaklı bileşen leri kullanma arzusu ise hiç değişmiyor. Özellikle son yıllarda ins anların güzellik ürünle rinde doğal kaynaklı bileşenleri ter cih ediyor olmalarında n ilham alarak doğal içeriklerle “Natu rePro” serisini yaratan AVON, yerli üretime sağladığı katkı nın da haklı gururunu yaşıyor.

este Paydaş Ertan Güzellik-Stil-Yaşam Editörü

208

Mayıs

[email protected]

WATSONS’IN YENI CILT BAKIMI MARKASI “SOUL SECRETS” ILE EVDE BAKIM ZAMANI Hollanda’nın sevilen markası Kruidvat, yeni kişisel bakım ve güzellik markası “Soul Secrets”ı bakımına özen gösterenlerin beğenisine sundu. Evde kişisel bakımın kapılarını aralayan Soul Secrets’ın renkli ambalajları ve her cilt tipine uygun ürünleriyle kendinize zaman ayırmanın tam zamanı. Muhteşem kokuları ve baştan çıkarıcı özellikleriyle Soul Secrets ürünleri www.watsons.com.tr’de! Birbirinden farklı özellikleri ile baştan aşağı bir cilt bakımı sunan markada; Magic of Brazil, Miracles of Bali, Wisdom of India, Treasures of Morocco olmak üzere 4 farklı seri bulunuyor.

CILT BAKIM L’ORÉAL PARIS EVDE CILT ÜRÜNLERI İLE RI BAKIMININ SIR ca ışıldamayı hak eder! İster

kusursuz ın altında Cildiniz her an ister makyajınız de iz in er nl gü réal Paris makyajsız görünümünü L’O lt ci r bi ılı ılt ış ”, “Hyaluron kusursuz ve Detoks Maskesi il K af “S ”, gi in e Vera “Şeker Peel em Terapisi Alo “N , ” ke as M ıt akım Kremi” Uzmanı Kağ Besleyici Göz B ğ Ya i ev iz uc M lt bakımınızı Suyu” ve “ L’Oréal Paris ci n. kü üm m ak ile sağlam cilt sunuyor… nlı, ışıltılı ve bir tamamlıyor, ca

EM ORGANİK BAD ÖZLÜ VÜCUT Lİ BANYO JE ti” li, “Yok konsep

HiPP Banyo je zmetik serisinde ile hazırlanan ko cek veya alerji yaratabile bilecek hiçbir re cilde zarar ve az. İçeriğindeki madde bulunm ümkün malzemeler “m rektiği kadar ge , az olduğunca e göre formüle çok” felsefesin edilmiştir… hassas ve narin HiPP Banyo jeli, , nemlendirirken cildini besleyip de in is er İç rmez. cildinize zarar ve ğı içeren; ya m de organik ba k li hassas ve nazi HiPP Banyo je . ar ğl sa izleme bir şekilde tem ğan cildi ile do ni Özellikle ye rine sahiptir. uyumlu Ph değe nik badem özü İçerisinde orga vardır.

SAÇ BAKIMDA DÜNYANIN EN PREMIUM MARKALARINDAN ALTERNA ŞİMDİ TÜRKİYE’DE… Dünya çapında, saç bakımında lüksü arayan kuaför ve tüketicilerin tercihi olan ALTERNA markası, şimdi Henkel Beauty Care Professional Türkiye bünyesine katılarak ülkemizdeki öncü kuaför salonlarında yerini aldı. Saç bakım alanında en üst ve en premium segmentte yer alan ALTERNA, cilt bakım teknolojilerini saça taşıyan değerli içerikleri, üstün formülleri ve ürün serileri ile fark yaratıyor.

FLORMAR BATH & BODY KOLEKSİYONU İLE EVDE BAKIM ZAMANI Renkli ürünleri ile kadınlara eğlenceli, keşfetmeye ve yaratıcılığa açık bir dünya sunan Flormar, benzersiz koleksiyonu Bath & Body ile cildinizi nemlendirip, bakım yaparken, mis gibi yaz meyvelerinin kokularını da evinize taşıyor. Yaz meyvelerinin enfes kokularından ve isimlerinden ilham alan koleksiyonda Mixed Berries, Cream Coconut, Cotton Candy & Vanilla, Fresh Citrus 4 farklı koku seçeneği bulunuyor. Mayıs 209

ANTİBAKTERİYEL YAPISI İLE CRAFT BANYOLARDA SÜRDÜRÜLEBİLİR HİJYEN SAĞLAMAYA GELİYOR

ANNELERIN HEDIYESI RENKLERIN MARKASI BELLA MAISON’DAN Ev tekstilinde renklerin markası Bella Maison, Anneler Günü’nde annesine sevgisini göstermek isteyenlere birbirinden şık ve özenli seçenekler sunuyor. Annelere sevgiyi göstermenin bir zamanı olmasa da Anneler Günü yılın en özel günlerinden biri olmaya devam ediyor. Annesi ve annesi kadar değer verdiği yakınlarıyla birlikte keyifli anlar yaşamak, emekleri için onlara teşekkür etmek isteyenler için Bella Maison, Anneler Günü’nde birbirinden renkli ve şık alternatifleri bir araya getiriyor. Rahatlığı ve zerafetiyle öne çıkan ev giyim kıyafetlerinden şık pijamalara, sürpriz sofralar kurmaya yardımcı renkli sofra gruplarından dekoratif ürünlere pek çok hediye seçeneği sunuyor.

210

Mayıs

Estetik tasarım çizgisi ve fonksiyonel ürünleri ile banyo kültürüne yön veren ORKA Banyo, 2020 koleksiyonuna eklediği Craft ürünü ile tasarım gücünü ve antibakteriyel materyalin getirdiği ‘kolay hijyen’ avantajını buluşturuyor. Estetiği ve konforu buluşturan ürünleri ile zamana meydan okuyan banyolar tasarlayan ORKA Banyo, 2020 koleksiyonunda antibakteriyal özelliği bulunan ‘Craft’ ile banyoları tamamlıyor. Cesur ve yalın görünümünün yanı sıra Craft, gövde ve tezgahındaki kompakt laminat malzemenin antibakteriyel ve kolay temizlenen yapısından dolayı da öne çıkıyor. Yüzey aşınmalarına ve suya %100 dayanıklı kompakt laminat malzeme, ıslak hacim mobilyasının sürdürülebilirliğini artırıyor. Mat İtalyan lake siyah kapaklar ve kapak rengi ile uyumlu mat seramik tezgah üstü lavabo ise Craft’ı asil bir görünümle tamamlıyor.

KURU VE TAHRİŞ OLMUŞ ELLER İÇİN NEMLENDİRİCİ BAKIM: ATODERM HAND CREAM… Ellerimizi çok sık yıkadığımız, dezenfektan ve kolonya kullanımını artırdığımız bu dönemde; aşırı dezenfektan kullanımı ya da elleri sık yıkama nedeniyle ciltte kuruluk, çatlama, soyulma ve hassasiyet gibi problemler ortaya çıkabiliyor. Atoderm Hand Cream formülündeki shea yağı ve gliserin sayesinde tahriş olmuş el ve tırnakların yeniden yapılandırılmasına destek oluyor. Atoderm Hand & Nail Cream hem el hem de tırnaklar için benzersiz bir bakım sunuyor… El ve tırnak bakımı için yoğun nemlendirici etki sağlarken sabun ve deterjan içeren ürünlerin cildi tahriş etmesine karşı yatıştırıcı etki sunuyor.

BAHARDA EVLER YENILENIYOR DEKORASYONUNUZDA DETAYLARI ÖNE ÇIKARIN

CAPE BODRUM LUXURY HOTEL’DE LÜKSÜN EN BOHEM HALİNİ DENEYİMLEYİN Ruh, beden ve zihni dinlendirmenin en güzel yollarından biri kaliteli bir tatildir. Bodrum’un tazeleyen büyüleyici havası, deniz kokan rüzgarı, masmavi canlandırıcı denizi ve begonvillerle bezeli rengarenk sokakları ile en güzel koylarından olan Gündoğan’da yer alan Cape Bodrum Luxury Hotel, misafirlerine bambaşka bir tatil deneyiminin kapılarını aralıyor. Modern, sade şıklığı ve ‘deneyim odaklı lüks’ konsepti ile Dünya’ya Türkiye’den yeni bir star daha geliyor.

Baharın gelmesiyle birlikte doğa yenilenirken, biz de hem kendimizi hem de evlerimizi yenilemek istiyoruz. Zamanımızın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz evlerimizde, dekorasyon detaylarında yapacağımız küçük değişikliklerle bahar yeniliğini evimize taşıyabiliriz. Yaşam alanlarına yenilikler katan anahtar ve prizler geliştiren Günsan Elektrik, Visage Ambiance serisiyle evlerin dekorasyonunu tamamlayacak. Baharla birlikte kışın tüm yorgunluğunu ve kasvetini geride bırakarak, bahar enerjisini elbiselerimizden evimize kadar yansıtmak istiyoruz.

CACHAREL İLKBAHAR/ YAZ 2020 KOLEKSİYONU ‘DOĞANIN ENERJİSİNDEN GÜÇ ALAN BİR YAŞAM’ Cacharel, İlkbahar/Yaz 2020 Koleksiyonu ile doğanın enerjisinden güç alan bir yaşam için özgün seçenekler sunuyor. Doğada yer alan zengin soft renklerin minimalizm felsefesi ile yorumlanmış desenlere uygulandığı koleksiyon yalınlık ve öznellik vurgusu taşıyor. Her ana yayılan rahatlığın ve çabasız şıklığın peşinden giden koleksiyon, canlı ve dengeli bir görünüm vadediyor. Doğadaki farklı tonların harmanlandığı koleksiyonda sezonun aksan renkleri olan camel, haki, bej, kremin yanı sıra canlılık katan somon ve mercan renkleri yer alıyor. Çok çeşitli renk tonlamalarını barındıran ürünler ile şehir yaşamı stiline minimalist bir yaklaşım entegre ediliyor. Mayıs

211

DÜNYANIN EN PRESTIJLI DOĞRUDAN SATIŞ LISTESINDE BIR TÜRK MARKASI VAR! 700 çalışanı, 2.5 milyon girişimcisi, 125 ülkeye ihracat ve 26 ülkede doğrudan satış yapan Farmasi, 250 milyon dolar cirosu ile dünya ölçeğinde doğrudan satışta 32. sırasına yükseldi. 1950’li yıllarda Dr. Cevdet Tuna’nın kurduğu, bugün ailenin üçüncü kuşak temsilcileri Sinan Tuna ve Emre Tuna tarafından yönetilen, ABD dahil 125 ülkeye ihracat yapan Türk markası Farmasi, dünyanın en prestijli doğrudan satış listesinde 32. Sırada yer aldı. Dünyanın en prestijli doğrudan satış sitesi Direct Selling News’ün geçen hafta açıkladığı 2020 verilerine göre, Farmasi, 32. Sırada yer alarak dünyaca ünlü markaları geride bıraktı. Türkiye adına global düzeyde ilk yüz firma arasına girmeyi başaran marka, Avon, Amway, Oriflame gibi dünyanın en büyük doğrudan satış kozmetik firmaları ile zirveyi zorladı.

HIJYEN ELDE BAŞLAR SELIN HEM IÇINIZI FERAHLATIYOR HEM EL HIJYENI SAĞLIYOR Suya ve sabuna ulaşamadığınız durumlarda el hijyeninin sağlanması için kolonya kullanılması öneriliyor. Türkiye’nin öncü kolonya markası Selin, su ve sabun olmayan ortamlarda tüm çeşitleriyle pratik ve hijyenik bir temizlik sunuyor. Virüs salgınından korunmanın en etkili yolunun hijyen olduğu biliniyor. Ellerimizin temizliği, sıklıkla su ve sabunla yıkanması bu süreçte büyük önem taşıyor. Hijyen sağlamasının yanı sıra tedbir amaçlı kullanılan kolonya; suya, sabuna ulaşılamayan zamanlarda ise pratik bir alternatif olarak öne çıkıyor.

SAĞLIĞI TATLIYA BAĞLAYAN YEPYENI BIR ÜRÜN: TADIM CEVIZ İÇI & GÜN KURUSU! Türkiye’nin ilk ve lider paketli kuruyemiş markası Tadım, sağlığı tatlıya bağlayan yepyeni ürünü ‘Ceviz İçi & Gün Kurusu’nu aynı pakette buluşturuyor. Yüksek lif ve demir kaynağı olan sağlıklı atıştırmalıkların en sevilenleri arasında yer alan ceviz içi ve gün kurusu, tatlı ihtiyacını en lezzetli şekilde karşılıyor.

212

Mayıs

Günlük hayatın yoğun temposunda enerji veren besinler tüketmek sağlıklı ve zinde bir yaşam için büyük önem taşıyor. Tadım’ın ürün portföyüne eklediği yepyeni Ceviz İçi & Gün Kurusu, besleyici bir ara öğün olmasının yanı sıra vücudun tatlı ihtiyacını içerdiği doğal meyve şekeriyle en sağlıklı yoldan karşılıyor.

HUNCALIFE İLE KENDİNİZE ATELIER REBUL GELENEKSEL SABUN İLE ÖZEN GÖSTERİN! Evde çok daha uzun zaman geçirdiğimiz şu döELLERİNİZE İYİ BAKIN... nemde, her birimiz yaşamımızı biraz daha keyifli hale getirebilmek için yeni fikirler arıyoruz. Kitap okumak, film izlemek veya müzik dinlemek kadar kişisel bakımınıza zaman ayırmanın da sizi mutlu edeceğini biliyor muydunuz? Kendinizi iyi hissetmek ve hijyeninize dikkat etmek için Huncalife’ın kişisel bakım ürünlerini deneyebilirsiniz. Koku duyumuz doğrudan hafızamızla ve beynimizin duygusal merkezi ile ilişkili çalışır. Güzel kokuların üzerimizde rahatlama, iyi hissetme, odaklanma ve motivasyon gibi oldukça olumlu etkileri vardır. Gün içerisindeki rutinlerinize hoş bir koku ekleyerek siz de kendinizi daha pozitif hissedebilirsiniz.

Eczacılık geleneğinden gelen bilgi birikimini özel formüllerle karşımıza çıkaran Atelier Rebul, ellerin sıkça yıkanması gereken bugünlerde de en büyük destekçiniz. Pharmacy Koleksiyonu’nda yer alan, sülfat içermeyen ,%90 doğal içerikli, doğal yağlar ile formüle edilmiş Geleneksel Sabun ile hijyen ve bakımı aynı anda sunan Atelier Rebul; yararlı bakteri prebiyotikler ve probiyotiklerle cilt florasını güçlendiriyor, cildi nazikçe temizlerken besliyor, kurutmadan geriye yumuşak ve nemli bir his bırakıyor.

IKINCIYENI.COM SATIN ALDIĞINIZ ARACI AYAĞINIZA GETIRIYOR Türkiye’nin yenilikçi ve vizyoner ikinci el araç alım satım platformu olan ikinciyeni.com, Covid-19 salgını döneminde bir yeniliğe daha imza attı. ikinciyeni.com, kendi platformu üzerinden satın alınan araçları kapıya kadar teslim etmeye başladı. Nisan ayının sonuna kadar yüzde 50 indirim uygulanan hizmetten, aracını farklı bir yerden satın alan kişiler de faydalanabiliyor. İkinci el araç sektöründe kılavuz niteliğinde olan ikinciyeni.com, Covid-19 salgını döneminde müşterilerine sunduğu hizmeti geliştirmeye devam ediyor. Mayıs

213

YENİ İNCİ İLE SPOR HEM KONFORLU HEM ŞIK

Son günlerde evde geçirilen zamanın artması ve evde spor yapma alışkanlığının yaygınlaşmasıyla spor giyime olan ilgi her geçen gün artıyor. İç giyim, pijama ve ev giyimin ardından hazırladığı spor koleksiyonuyla iddialı bir duruş sergileyen Yeni İnci, bu dönemde evinde spor yapmak isteyenlere birçok alternatif sunuyor. Spor koleksiyonunda yer verdiği dikişsiz taytlarıyla kullanıcılarına özgürce hareket etme imkânı sunan marka, evdeki sporu daha rahat ve keyifli hale getiriyor. Yeşil, saks, mor, gri, bordo ve somon gibi birbirinden güzel renklerin dikkat çekici modellerle buluştuğu taytlar, konforun en şık halini gözler önüne seriyor. Aynı zamanda koleksiyonunda spor sütyeni, spor atleti, kısa ve uzun kollu spor t-shirt’üne de yer veren Yeni İnci, her zevke uygun farklı spor kombinleri sunuyor.

FİLLİ BOYA'DAN RENKLİ VE HUZUR DOLU EV DEKORASYONU ÖNERİLERİ... Günlük hayatın koşuşturmacası içinde ‘renk’ seçimleri bize sıradan kararlar gibi gözüküyor ancak bilimsel araştırmalar renklerin insan üzerindeki etkilerinin tahmin edebileceğimizin çok daha ötesinde olduğunu gösteriyor. Renklerin üzerimizde hem fiziksel hem ruhsal yönden şaşırtıcı etkileri bulunuyor. Bu yaklaşımla Filli Boya, evde kaldığımız bu dönemde en güvenli yaşam ve konfor alanımız için ideal renk önerileri sunuyor. Yaşam alanınıza huzur katın! Evlerimizde yepyeni bir hayat oluşturmanın pek çok yolu var. Bu yollardan en etkili olanı yaşam alanımızı yeni baştan renklendirmek... Renkler, klişeleri yıkanların ve sınırları kaldırmak isteyenlerin en büyük gücü! 214

Mayıs

İNSANLAR EVDE KALDI SESLI KITABA OLAN TALEP %40 ARTTI Koronavirüs salgınıyla birlikte iş, okul ve tüm sosyal hayat sekteye uğradı. Evlerinde kalanlar bir yandan virüsle mücadele ederken bir yandan da evde eğlenceli vakit geçirmenin alternatiflerini arıyor. Evde kaldığımız sürece sesli kitapların en iyi alternatif olduğunu belirten Audioteka Türkiye Genel Müdürü Göktuğ Oğuz, bugünleri kişisel gelişim açısından bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

LEVI’S® AVRUPA SUNAR; 5:01 LIVE

Levi Strauss & Co. her zaman bir bütün olmayı ve kendini ifade etmeyi sahiplenmiştir. Şimdi ise coronavirüsün yayılmasını önleme ve toplumlarımız için sağlıklı, hayat dolu bir geleceği sağlama amacıyla elimizden geleni yaparak birlikte dayanışma içinde olmanın zamanı. Daha önce benzeri yaşanmamış bu durumda nasıl yardım edebileceğimizi bilmek zordur ancak virüsün yayılmasını engellemek, sevdiklerimizi, vatandaşlarımızı ve hayatını ortaya koyan sağlık çalışanlarımızı korumak için hepimizin kesin yapması gereken tek şey evde kalmaktır.

MİGROS YÜZDE 45’E VARAN TASARRUF SAĞLAYAN RAMAZAN KOLİLERİNİ 60 YAŞ VE ÜSTÜ MÜŞTERİLERİNE ÖNCELİKLİ TESLİM EDİYOR Migros, müşterilerinin ihtiyaçlarını eksiksiz bir şekilde ulaştırmak için çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Paketli temel gıda ürünlerinden oluşan ve yüzde 45’e varan tasarruf sağlayan Ramazan kolilerini hızla müşterilerine sunan Migros, 60 yaş ve üstü müşterilerinin kolay sipariş verebilmesi için de 0850 955 24 65 numaralı telefon hattını devreye aldı. Bu hat üzerinden Ramazan kolisi siparişi veren 60 yaş ve üstü müşterilere teslimat ücretsiz ve öncelikli olarak gerçekleştiriliyor.

LIERAC’TAN OKSİJENİN GÜCÜ İLE NEMLENME MUCİZESİ!

Güzelliğe adanan 40 yıllık tecrübe LIERAC, oksijen desteği ile cildin her katmanına bakım yapan serisi Hydragenist’i sunuyor! Doku oksijenizasyonu tekliğinden ilham alarak gelişti-rilen Hydragenist cildi derinlemesine nemlendiriyor, kırışıklıkları ve ince çizgileri dolgun-laştırarak cildin taze bir görünüm kazanmasını sağlıyor. Cildin birincil ihtiyaçlarından olan oksijeni sağlayan Hydragenist serisi, hücre oksijenizas-yonunu aktifleştirerek su tutucuların üretimini arttırıyor ve cildi derinlemesine nemlendiri-yor. Özellikle cildin en çok neme ihtiyaç duyduğu zamanlarda aylarında, cildinize eşsiz bakımı sunarak, oksijenin gücü ile derinlemesine nemlendirme etkisi sağlıyor. Mayıs

215

NUXE ILE EVDE KENDINE İYI BAKMA REHBERI CILT BAKIMI Tüm dünyayı saran koronavirüse karşı en etkili önlemlerin zorunda kalmadıkça evden çıkmamak, insanlarla mesafemizi korumak ve hijyen kurallarına uymak olduğunu biliyoruz. Evde kaldığımız bu günleri daha keyifli ve verimli geçirmek için bizi takipte kalın, NUXE bakım önerileriyle buradayız! Ayrıca cilt bakımına dair herhangi bir sorunuz olursa NUXE güzellik uzmanları sorularınızı cevaplamak için evlerinde bekliyor. Bize @nuxeturkiye Instagram hesabından ya da [email protected] üzerinden ulaşabilirsiniz!

ELLE SHOES’DAN ONLİNE ALIŞVERİŞE ÖZEL BAHAR FIRSATLARI…

İhtişamlı ve iddialı formların modern detaylarla buluşmasına tanıklık ettiğimiz yeni sezonda, bir sürpriz de elleshoes.com’dan… Online alışveriş keyfini elleshoes.com ile yaşayın hayalinizdeki adımlara %30 indirimle sahip olun! Online alışverişin pick yaptığı şu günlerde, hem kendinize hem de sevdiklerinize sadece bir tık ile sezon trendlerini hediye etmeye ne dersiniz? Yeni sezon koleksiyonunda tam bir karnaval havası hakim olan Elle Shoes, sizi unutulmaz bir deneyime davet ediyor. 90’ların ihtişamı, gökkuşağının albenisi, doğanın en naturel tonları, içi dışı bir şeffaflar, 70’lerin cool trendi batik ve çok daha fazlası Elle Shoes tasarımları ile stilinize eşlik ediyor. Kristal taş ve toka detaylı spor ayakkabılar, evde de rahatlıkla kullanabileceğiniz hasır ve bamboo espadriller, makrome detaylı sandaletler, şeffaf bant ve topuklu stilettolar, bantlı terlikler, süet dokulu baharlık botlar ve çok daha fazlası Elle Shoes ayakkabı koleksiyonunda… 216

Mayıs

HİTAY HOLDİNG, ‘MİLLİ DAYANIŞMA KAMPANYASI’NA 1 MİLYON LİRALIK ÇEKİLİŞLE KATILIYOR

T.C. Cumhurbaşkanlığı’nın Milli Dayanışma Kampanyası’na destek amacıyla Hitay Holding ve Milli Piyango iş birliğiyle düzenlenen çekilişe katılanlar iki adet BMW 320i model otomobilden birini kazanma şansı yakalayacak. Çekilişin biletleri, 15 Nisan – 15 Mayıs tarihleri arasında şans oyunları platformu Bilyoner üzerinden yalnızca online olarak satışa sunulacak. Elde edilecek gelirlerin tamamı Milli Dayanışma Kampanyası’na aktarılacak. Hitay Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emin Hitay, Milli Piyango ile iş birliği içinde düzenlenen çekilişin, yaptıkları 1 milyon TL değerindeki bağışa halkın katılımını sağlamak ve Milli Dayanışma Kampanyası için daha büyük fon oluşturmak amacıyla düzenlendiğini söyledi.

ORKİD’DEN KADINLARIN HAYATINI KOLAYLAŞTIRACAK YENİ UYGULAMA: PERİO P&G’nin lider kadın bakım markası Orkid, “Seni En İyi Bilen O” sloganıyla yeni kişisel asistan uygulaması Perio’yu, Google Play Store ve App Store üzerinden kullanıcıların beğenisine sundu. Perio ile kadınlar regl dönemi ve sağlık verilerinin takibinden eğitici makalelere, sağlıklı tariflerden kişiselleştirilmiş deneyimlere kadar birçok farklı içerik ve avantaja her an ulaşabiliyor.

NATÜREL RENKLERLE DOĞAYI EVINIZE TAŞIYIN 2020’nin dekorasyon trendleri sürdürülebilir, natürel ve daha minimal bir tarzın yükselişe geçtiğini gösteriyor. Bu doğrultuda yaşam alanlarımızda eşyalar azalıyor, ferahlık ve doğallık artıyor. İç mimaride büyük önem taşıyan mobilyalar mekanın içinde sadelikle yer alırken, renkler hoş bir atmosfer yaratmanın ana hattı olarak kabul görüyor ve doğal renkler ön plana çıkıyor. Dünyaya hakim trendleri Türkiye’ye taşıyarak mobilya sektörünün dinamiklerini güncelleyen Papatya Mobilya’nın renk ve dekorasyon tüyoları, yaşam alanlarını yenilemek isteyenler için birçok alternatif sunuyor.

Kendine özgü tarzı, yenilenen kurumsal kimliğiyle mücevher sektöründe özel bir konuma sahip olan ve kişiye özel tasarımlarıyla tanınan Lion Diamond, baharın enerjisini mücevherlerine taşıdı. Lion Diamond’ın 18 ayar montürlerin tek tek el işçiliği ile hayata geçirildiği, farklı kesim pırlanta taşlardan oluşan ve tek bir adet üretilen tasarımları dikkatleri çekiyor. Her zevk ve her yaşa hitap eden koleksiyon hem günlük hem de davetlerde şıklığınızın en büyük tamamlayıcısı. Lion Diamond’ın bahar koleksiyonu şıklığıyla göz kamaştırırken sadeliğinden ödün vermeyen kadınlar için ideal parçaları sunuyor.

LION DIAMOND’TAN BAHAR KOLEKSİYONU BAHARIN GÜZELLİĞİNİ YANSITAN TASARIMLAR

Mayıs

217

SANAL AŞK DÖNEMİ YÜKSELİŞTE

Pandemi döneminde dünya yepyeni bir süreçten geçiyor. İş hayatından özel hayatımıza yeni alışkanlıklar edindiğimiz bu dönemde ilişkiler de yeni bir boyut kazanıyor. Mobil tanışma uygulaması OkCupid önümüzdeki süreçte bizi neler beklediğini araştırdı. İşte sosyal mesafe döneminde flörtlerin geleceği... Covid-19’la birlikte tüm dünya kendini evlere kapattı. Yepyeni iletişim modellerini keşfettiğimiz bu dönemde artık yeni sevgili adayları bile evlerinden sanal olarak buluşuyorlar. Peki bu durum ilişki alışkanlıklarını değiştirecek mi? Dünya çapında milyonlarca üyesi olan OkCupid, uygulama içinde kullanıcıların karşısına çıkardığı sorularla pandemi döneminde değişen davranışlara ışık tutuyor. Sanal flört eğilimi artsa da Türkler için yüz yüze buluşmak hala şart!

ALOE VERA ÖZLÜ SEBAMED DEO ILE CILDE SAĞLIK VE TAZELIK

Klinik ve dermatolojik olarak test edilen Sebamed Deo, 5.5’lik pH değeri ile cildin doğal koruyucu örtüsüne zarar vermeden ter kokusunu önlerken cildi tazeleyip aynı zamanda nemlendiriyor. İster evde olun ister dışarıda, terlemeye devam ediyoruz. Son derece sağlıklı ve doğal bir durum olan terleme kimi zaman ortaya çıkan koku nedeniyle hepimize rahatsızlık veriyor. Sebamed uzmanlığıyla geliştirilen Sebamed Deo, ter kokusuna etkili ve sağlıklı bir çözüm sunarken aloe vera ile tazelenmenizi de sağlıyor. Alüminyum tuzu, alkol, koruyucu ve boya içermeyen Sebamed Aerosol Deodorant, terlemeye engel olmadan ter kokusuna karşı etkin koruma sağlayarak uzun süreli tazelik veriyor, cildi nemlendiriyor. 5.5’lik pH değeri cildin doğal koruyucu bariyerini destekleyen Sebamed Aerosol Deodorant, ter kokusuna yol açan bakterilerin çoğalmasının önüne geçiyor. Ancak bunu yaparken ter bezlerinin fizyolojik işlevini engel olmadığı için sağlınızdan ödün vermenize gerek kalmıyor. Etkinliği ve cilde uyumu klinik olarak test edilen Sebamed Aerosol Deodorant, Fresh ve Hassas Balsam olmak üzere iki seçeneği bulunuyor. 218

Mayıs

S SPORT PLUS ILE FILM KEYFININ TADINI ÇIKARIN!

Covid-19 salgını nedeniyle spor müsabakalarına verilen arada, S Sport Plus, üyelerinin artan içerik taleplerine, platforma dahil ettiği aksiyondan, maceraya, komediden bilim kurguya, gişe rekortmeni, bol ödüllü filmlerle yanıt veriyor. Covid-19 salgını sebebiyle evde vakit geçiren pek çok kişi, bugünlerde motivasyonu yükseltecek film arayışı içerisinde. S Sport Plus, evde sıcacık bir çay veya kahve keyfi eşliğinde sinema keyfini yaşamak isteyen izleyicilere güzel bir gün geçirtmek için tüm dünyada büyük ilgi gören, gişe rekortmeni ödüllü filmleri içerik listesine ekledi.

TAÇ’TAN ANNELERE IŞILDAYAN ÇIÇEK BAHÇESI İnovatif ürünleriyle ev tekstilinde daima farklılık yaratan TAÇ, Anneler Günü’ne özel hazırladığı nevresim takımıyla yatak odalarını aydınlatıyor. Gündüzleri gün ışığını ya da florasan ışığını toplayarak geceleri bu ışığı yansıtan TAÇ Glow Nevresim Takımı, gül, inci ve kalp deseniyle yatak odasında ışıltılı bir görünüm sunuyor.

SOSYAL IZOLASYON GÜNLERINDE SAÇ BAKIMINIZI IHMAL ETMEYIN!” Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle evde olduğumuz günlerde diğer zamanlarda olduğu gibi saç bakımımızı rutin bir şekilde uygulamaya devam etmek çok kolay. Evde kalınan dönemde saç bakımına vakit ayrılması gerektiğini belirten Morfose Cosmetics eğitmenleri, bakımlı, güçlü ve parlak saçlara sahip olmak için doğru şekilde yıkanması ve ürünlerin uygulanması ile ilgili önerilerde bulundu. Tüm günümüzü evde geçirdiğimiz bu süreçte saçlarınız için bakımlar yapmanın tam zamanı. Koronavirüs salgınından dolayı evde kalmayı avantaj haline çevirerek saçınıza uzun zamandır ihtiyaç duyduğu bakımları yapmaya başlayabilirsiniz. Kişisel bakım ve kozmetik ürünleri markası Morfose Cosmetics’in eğitmenleri, derinlemesine temizlik sağlamak için saç tipine uygun ürün kullanmak gerektiğini söylüyor.

Anneler Günü için hediye arayışında olanlar annelerinin beğeneceği ve severek kullanacağı hediyeyi tac.com.tr’de buluyor. Hem deseni hem de rengiyle göz alan TAÇ Glow Nevresim Takımı, Anneler Günü’ne özel olarak beğeniye sunuluyor. Yatak odalarında gül bahçesi havası yaratan nevresim takımı en özel hediye seçeneği oluyor.

TCHIBO KITAP VE TABLET TUTUCU MUTFAKTA EN BÜYÜK YARDIMCINIZ OLACAK Tchibo, mutfakta zaman geçirenlere Kitap ve Tablet Tutucu ile kolaylık sağlıyor. Mutfakta ellerini özgürce kullanmak isteyenler Kitap ve Tablet Tutucu sayesinde yemek yapmanın keyfini yaşayacak. Evde kaldığımız bu günlerde mutfakta her zaman olduğundan daha fazla vakit geçiriyoruz. Birbirinden lezzetli yemek tariflerini kitap ya da tabletlerden bakarak keşfediyoruz. Tchibo Kitap ve Tablet Tutucu ile yemekleri keyifli yaparken daha rahat hareket edilmesine imkan sağlayacak. Tchibo Kitap ve Tablet Tutucu, şıklık ve fonksiyonelliği bir arada sunuyor. Dergi ve kalın kitaplar için uygun olan tutucu, ayarlanabilir tutma teli ile tabletlerinizle de uyum sağlayacak. Masif ağaç, beyaz tutma teli ve desenleriyle mutfağınızla ahenk katacak. Mayıs

219

FLORMAR’DAN VİRÜSLE MÜCADELE İÇİN EV DEKORASYONDA OYUN ALANI OLAN ORTA BİNLERCE BAKIM SETİ BAĞIŞI SEHPALARDA TREZZ DOKUNUŞU TREZZ “Coffee Table” koleksiyonunu ile orta sehpanızı güncelleyerek dekorasyonu tazeleme zamanı. Dekorasyonda ince zevki ve yaratıcı kimliğiyle öne çıkan Rezzan Benardete ve uzun yıllardır birçok başarılı projeye imza atmış iç mimar Tayfun Mumcu tarafından kurulan TREZZ özgün tasarımlar sunmaya devam ediyor. Fransızca okunuşu 13 anlamına gelen TREZZ, bir evin tamamlanması için 13 temel mobilyanın bir araya gelmesi gerektiği düşüncesini temel alıyor. Bu olmazsa olmaz parçalardan biri de mekanlarda merkez noktası oluşturan ve bütünlük sağlayan, vazgeçilemez orta sehpalar.

Flormar yeni ürünü PurActive jel kolonya ve el kreminden oluşan 20 bin adetlik hijyenik bakım setini Türk Eğitim Vakfı desteği ile huzurevlerinde ikamet eden büyüklere ve tesis çalışanlarına, Yemeksepeti Banabi aracılığı ile ise sipariş veren 50 yaş üzeri vatandaşlara ücretsiz olarak ulaştırıyor. Bu zorlu dönemde daha önce ürün portföyünde bulunmayan yeni bir ürün geliştiren Flormar, PurActive adlı jel kolonyasının üretim hattından çıkan ilk 20 bin adedini ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. Bakım seti bağışları TEV (Türk Eğitim Vakfı) desteği ile huzurevinde ikamet eden büyüklere ve bu tesislerde çalışanlara iletiliyor. Eş zamanlı olarak Yemeksepeti Banabi aracılığıyla sipariş veren 50 yaş ve üzerindeki vatandaşlara içerisinde PurActive jel kolonya ve el kremi bulunan hijyenik bakım setleri ücretsiz olarak sunuluyor.

BU ANNELER GÜNÜ’NDE MUTLU ANILARINIZI BIR KUTU ÇIKOLATA ILE HEDIYE EDIN! Hayattaki en değerli varlıklarımıza, annelerimize verebileceğimiz en güzel hediye kocaman bir öpücük ve seni seviyorum demek olsa da tüm dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle onların sağlığı için sosyal mesafe kuralına uyuyor ve annelerimize istediğimiz gibi doya doya sarılamıyoruz. Bu zor günlerde dahi sevginizi paylaşmanın en özel ve tatlı yolunu sunan Kahve Dünyası, online mağazasından sipariş verebileceğiniz “Hayat Seninle Güzel Hediyelik Çikolata Kutusu” veya “Spesiyal Çikolata Kutusunu” annelere özel hediye seçenekleri arasına katıyor.

220

Mayıs

Dilerseniz “Hayat Seninle Güzel Hediyelik Çikolata Kutusu”, dilerseniz “Spesiyal Çikolata Kutusunu” anneniz ile olan en güzel fotoğrafınız ile özelleştirerek ona güzel bir sürpriz de yapabilirsiniz.

WATSONS’TAN YENI CILT BAKIM MARKASI: LEOCREMA

Kendinize ve cildinize her zamankinden daha fazla zaman ayırma fırsatı bulduğunuz bugünlerde evde ruhunuzu dinlendirmeye cilt bakımınızla başlayın! Leocrema ürünleri şimdi www.watsons.com.tr ’de! Kişisel bakımına düşkünler için her zaman en iyi seçenekleri sunan Watsons, cilt bakım ailesine yeni markası Leocrema’yı ekledi. Leocrema özel formüle sahip cilt bakım ürünleriyle tepeden tırnağa kapsamlı bir cilt bakımı sunuyor.

YATAŞ GRUP’TAN 500 BIN MASKE Mobilya ve yatak sektörünün lider şirketlerinden Yataş Grup, koronavirüs salgını sürecinde en önemli ihtiyaçlardan biri olan maske üretimine başladı. Yataş Grup, günde 20 bin adet ile ilk etapta toplam 500 bin maske üretecek. Yataş Grup, koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında, belirli kurumlara destek olmak, çalışanlarının ve iş ortaklarının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla koruyucu maske üretimine başladı. Günlük 20 bin adet hedefiyle ilk aşamada 500 bin maske üretimi gerçekleştireceği proje için Yataş Grup, belirli üretim hatlarında makine uyarlama çalışması gerçekleştirdi.

YENI ION BUHURDAN ILE DUYGULARINIZI GEZIYE ÇIKARIN ! “ ion province “ buhurdan; markamıza özel tasarlanmış olup, el yapımı butik üretim her birini ayrı ayrı eşsiz kılıyor. Size özel olanı hangisi ? Nasıl kullanılır: - Porselen koni haznenin içerisine, içme suyu doldurun - Suyun içerisine 5-6 damla size iyi geleceğini hissetiğiniz aromatik yağlardan damlatın. - Tealight mumu alttaki çukura yerleştirdikten sonra yakın Mum yakıldığında suyun sıcaklığı artar ve esansiyel yağ kokuları buharlaşarak yaşam alanına dağılır. Mayıs

221

EVDEN ÇIKMADAN GEZEBILECEĞINIZ 17 SANAL MÜZE

Koronavirüs salgını nedeniyle hem dünya hem de ülkemizde birçok önlem alındı ve alınmaya devam ediyor. Okullarda eğitime ara verildi, etkinlikler iptal edildi ve en önemli uyarı kalabalık ortamlarda bulunmayın yani evde kalın oldu. Türkiye’nin seyahat sitesi Enuygun.com içinde bulunduğumuz günlerde size farklı bir deneyim yaşatmak için evden çıkmadan gezebileceğiniz 17 sanal müzeyi derledi. Sosyal ortamlardan bir anda uzaklaşmak herkese garip gelebilir ve hatta bu duruma alışmak biraz zor olabilir. Ama bu durum kültür gezisi yapılmasına engel değil. İşte evde kalmamız gereken bu günlerde gezebileceğiniz 17 sanal müze. Londra ve hatta dünyanın en çok gezilen müzelerinden biri olan British Museum Önemli binlerce esere ev sahipliği yapan ve Londra’ya gidip müzeyi tamamen gezmek istediğinizde gezinin tüm gün bile sürebildiği müze. Ancak sanal turlar, bilgisayarınızın başından ayrılmadan antik Rosetta Taşı ve Mısır mumyaları gibi önemli eserleri görebileceğiniz harika bir deneyim sunuyor.

Yaklaşık 10 futbol sahası büyüklükte bir alanı kaplayan ve dünyanın en büyük müzesi olan Louvre Louvre Müzesi dünyanın önde gelen sanatçılarının eserlerini bünyesinde barındırıyor. Bu kadar büyük bir müzeyi tek günde tam anlamıyla gezebilmek de oldukça zor. Sanal tura çıkabilir, Apollo Galerisi ve Mısır Antikaları’nı sandalyenizden kalkmadan gezebilirsiniz. 222

Mayıs

New York’un en ikonik yapılarından olan Guggenheim Müzesi Frank Llyod Wright tarafından tasarlanan Guggenheim Müzesi, modern ve çağdaş dönemlerin önemli eserlerinin sergilendiği bir müze. Sadece New York’ta değil tüm müzeler arasında da en ikonik görünüme sahip olan müze spiral merdivenleri ile dikkat çekiyor. Bu ikonik merdivenleri çıkmakla yorulmadan sanal olarak yürüyebilirsiniz.

Sen Nehri kıyısında konumlanan eski bir tren garı olan Orsay Müzesi Empresyonist ressamlardan Monet, Degas, Renoir ve Cezanne gibi sanatçıların eserlerini görebileceğiniz Orsay Müzesi’nde Rodin ve Gauguin’in de heykellerini görebilirsiniz. Online olarak, bu ünlü müzede parmak uçlarınızla dolanabilirsiniz

1937 yılında Washington’da açılan Amerika’nın ünlü müzelerinden Ulusal Sanat Galerisi Amerika’nın ünlü müzelerinden Ulusal Sanat Galerisi’nde 2000’den fazla eser bulunuyor. Amerika’ya gidip ücretsiz gezebileceğiniz bu müzeyi sanal olarak ücretsiz turlayabilirsiniz

Almanya’nın en büyük müzelerinden biri olan Pergamon Müzesi Bergama ve Milet’ten getirilen eserlerin sergilendiği bu müzede gezerken, Anadolu’nun tanıdık toplumlarına denk gelebilirsiniz. Babil İştar Kapısı ve Pergamon Altarı gibi eserleri gezmek için Berlin’e kadar gitmenize gerek yok sanal olarak da bu eserleri inceleme imkanına sahipsiniz.

Hollanda’nın en önemli müzelerinden biri olan Rijksmuseum Rembrandt ve Jan Vermeer gibi Hollanda’nın Altın Çağ döneminin sanatçılarının eserlerini görebileceğiniz Hollanda’nın en önemli müzelerinden biri olma ünvanını taşıyor. Dünyanın en büyük koleksiyonlarından birine sahip olma özelliğini taşıyan bu müze, Amsterdam gezilerinin olmazsa olmazları arasında. Evde kalmamız gereken bu dönemde online olarak bu müzeyi dolaşabilirsiniz. Mayıs

223

Birbirinden özel eserlerinin bir araya geldiği Van Gogh Müzesi Hollandalı ressam Vincent Van Gogh, 37 yıllık yaşamının 10 yılında 2000’e yakın eser ortaya koymuş. Eserleri şu an hayranlıkla değerlendirilse de yaşadığı dönemde Van Gogh ruhsal sıkıntılardan kurtulamamış. Vefatından sonra kardeşi Theo Van Gogh eserlerinin bir araya getirilmesine ön ayak olmuş ve bu müzenin ilk adımlarını atmış. Birbirinden özel eserleri tek bir tuşla ziyaret edebilirsiniz. Dönemin en önemli ailelerinden olan Medici ailesinin sanat koleksiyonlarının sergilendiği Uffizi Galerisi Rönesans yıllarındaki sanata ışık tutuyor. Birçok turistin Floransa’ya gitme nedeni olan Uffizi Galerisi’nde Botticelli, Lippi, Giotto ve Caravaggio gibi önemli isimlerin eserleri sergileniyor. Henüz bu müzeyi gezme şansı bulamadıysanız hiç üzülmeyin oturduğunuz yerden tek bir tıklamayla çoğu sanat tarihine yön vermiş eserleri görmeye başlayabilirsiniz.

Dünyanın en küçük ülkesi Vatikan’da bulunan dünyanın en büyük müzesi Vatikan Müzesi Çok önemli heykellere ve sanat eserlerine ev sahipliği yapan her yıl binlerce turisti ağırlayan dünyanın en küçük ülkesi Vatikan’da bulunan dünyanın en büyük müzesi Vatikan Müzesi’ni tamamen gezmek bir koca gün sürebiliyor. Özellikle Sistine Şapeli’nin tavanındaki işçiliği incelemek için en az 1 saat ayırmanız gerekebilir. Neyse ki sanal olarak inceleyip boynunuz ağrımadan evde kolayca inceleyebilirsiniz. Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan en büyük sanat müzesi Metropolitan Sanat Müzesi Dünyanın da en büyük sanat galerilerinden biri aynı zamanda olan ve iki milyondan fazla eser barındıran müzenin önündeki merdivenler de müze kadar ünlü. Pollock, Van Gogh ve Bondone gibi sanatçıların eserlerini çok uzaklara gitmeden online olarak görebilirsiniz. 224

Mayıs

Dünyanın en eski müzelerinden olan Ermitaj Müzesi 3 milyona yakın sanat eserini içeren tablo sayısının fazlalığıyla Guinness Rekorlar Kitabı’nda da olan müze, binasıyla da Barok mimarinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu kadar önemli ve büyük bir müzeyi tek bir tıkla keşfedebilirsiniz. Türkiye’nin ilk panoramik müzesi olan Panorama 1453 Tarih Müzesi Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği anı tekrar yaşamımıza yardımcı oluyor. Top sesleri, Mehter Marşı, Fatih’in askerlerine seslenişlerini buraya tıklayarak bilgisayarın başında da duyabilirsiniz Güney Kore’nin en popüler müzelerinden Ulusal Modern ve Çağdaş Sanat Müzesi Seul’de konumlanan Güney Kore’nin en popüler modern ve çağdaş sanat müzesi ve farklı dönemlerden kalma ulusal eserleri bir arada barındırıyor. Evde otururken bu çok özel eserleri inceleyebilir ve harika bir deneyim yaşabilirsiniz. Salvador Dali’nin sürrealist eserlerinin sergilendiği Dali Müzesi Ressamın yaşadığı dönemde belediyenin tiyatro binası olan ve Salvador Dali’nin de ilk sergisini gerçekleştirdiği bu binada günümüzde kendisinin sürrealist eserleri sergileniyor. Bu nedenle binanın yeri Dali’nin hayatı için önem taşıyor. Ressamın 4000 eserden oluşan kendi koleksiyonuna ev sahipliği yapan müzede tura başlamak için tek bir tıklamayla çok kolay. 7’den 70’e herkese hitap eden İstanbul Oyuncak Müzesi Göztepe’de bulunan 7’den 70’e herkese hitap eden ve hepimizin içini ısıtan bir müze olarak göze çarpıyor. Orta Çağ dönemindeki oyuncaklardan tutun, Endüstri Devrimi zamanına kadar birçok dönemin oyuncaklarını görebileceğiniz bu müzeyi sanal olarak ziyaret edebilirsiniz. Sanayi, ulaşım, iletişim ve endüstri alanlarının tarih boyunca gelişimlerine tanık olabileceğiniz Rahmi Koç Müzesi Her geçen yıl koleksiyonu büyüyen müze aynı zamanda, birçok etkinliğe de ev sahipliği yapıyor. Sanayi, ulaşım, iletişim ve endüstri alanlarının tarih boyunca gelişimlerine tanık olabileceğiniz Rahmi Koç Müzesi’ni evden ziyaret edebilmeniz çok kolay. Tek bir tıklamayla ulaşım, iletişim, endüstriyel alanlardaki tarihsel gelişimleri inceleyebilirsiniz. Mayıs

225

DOĞAL ÜRÜNLERLE YAŞAM.. LEZZETLI ANILAR YARATIYORUZ…

Gerçekler ve sorunlar her ne kadar farklı olsa da, 21. yüzyılın ilk çeyreği tarihe doğal ürünlerle yaşam trendiyle de geçecek. Dünyanın birçok ülkesi gibi Türkiye’de de katkısız yiyecekler, taze ve mevsiminde ürünlerle beslenme, doğal ve organik ürünler yükselişte. Ve ortalık kimi zaman tartışmalarla toz duman oluyor. Ama şu bir gerçek ki, hem sağlığımız hem de dünyadaki kaynakların sürdürülebilirliği için yerel, taze, mevsiminde ve katkısız gıdalarla beslenmekte yarar var. Günümüz koşullarında neredeyse artık katkısız ürün bulmak lüks oldu. Hemen her şeyin raf ömrünü uzatmak için türlü türlü ek ürünler ilave ediliyor. Hem kendimiz hem çocuklarımız için istediğimiz katkısız gerçek ürünlerden oluşan gıdaları bulmak adına hem sanal ortamda hem yöresel bölgelerden ürün bulmak için epey çaba harcıyoruz. Doğal ürünleri arıyoruz , üretildiği şehirlerden getirtiyoruz ya da getirtilmiş olan yerlerden alıyoruz. Bu çaba harcayan kişilerden biri olarak bende çocukluğumdan beri ailemin evimize giren ürünlere gösterdiği özenle ki bu özen hemen hemen bir çok ailenin yaptığı olabildiğince her şeyi yerinden ve zamanında getirtme ve tüketmeye dayalı olması idi. Dolayısı ile kendim ve sevdiklerim için bu özeni olabildiğince devam ettirmeye çalıştım. Çünkü hatırladığımız lezzetlere yakın ürünleri bulmak ve tüketmek bir süre sonra yaşamın bir parçası oluyor. 2019 Ekim ayında danışanlarımdan gelen talep üzerine yıllardır tariflerini verdiğim hatta bazen yapıp gönderdiğim bu özene uygun kurabiyeler kendiliğinden üretime geçip yaşamlarımızda yer almaya başladı. Bu üretim sayesinde yıllar içinde öğrendiğim bir çok bilginin lezzete dönüştüğü hal “Suki Kuki” olarak ulaşıyor artık size.

Suki Kuki Nedir?

Doğrularına inandığımız kalite açısından standartlarına güvendiğimiz, tedarikçilerden Türkiye’nin topraklarında yetişen, orijinali bozulmamış ürünlerini getirterek katkısız, şekersiz , lezzetli kukilerini sizler için pişiriyoruz. 2011 yılında CA yüzünden midem alınıp arkasından yaşadığım tip2 ve reaktif şeker hipoglisemi ra226

Mayıs

hatsızlığından sonra değişen koşullar nedeni ile beslenmemi yeniden yapılandırdım. Bu ameliyatlardan sonra olduğum İllealinterpozisyon ( bağırsak yolu değişimi basit adı) ameliyatı ile de bambaşka bir yolculuğa çıktım. Bu yolculuk şu an ürettiğim tüm lezzetlerin temelini oluşturuyor. Çocuğuma ve kendime yedirmediğim hiç bir malzemeyi kurabiyelerimizde kullanmıyorum. İşlenmiş , katkı maddeli, laktozlu, mayalı , nişastalı , yapay tatlandırıcılı ve orijini değişmiş hiç bir

ürünü değil kurabiyelere evime dahi almıyorum. Sindirimi olmayan ve bağırsak yardımı ile beslenme düzenimi kuran biri olarak yediklerimin gaz, şişkinlik, kabızlık ve diyabetimi tetikleyerek yükseltecek gıdalardan oluşmaması aynı zamanda da geleneksel mutfak lezzetlerime uygun olması gerekiyordu.Zira bende bir çok kişi gibi lezzetli gıdaları keyifle tüketiyordum. Tüm bunları göz önünde bulundurarak ve hayatıma geçirerek vücudumu laboratuvar olarak kullanıp tüm bu reçeteleri sekiz (8) yıl gibi uzun bir sürecin sonunda büyük emeklerle , test ederek ve bizzat deneyerek oluşturdum . Kukilerimizin bağırsak ve genel sağlığımız açısından günlük makro ve mikro besin ihtiyacını karşılayabilir ve lif ihtiyacımıza da uygun olmasına özen gösterdim. Şekli ve süsü bu kadar doğal ürün kullanırken mümkün olmasada, katkısı ve faydasının müthiş olduğunu hep bildim. Ve bu arada zor olsa da sağlığımızı ve lezzetin yanısıra olabildiğince gözümüze hitap eden formlara ulaştırmaya çalıştım. So-

nuç olarak çok seveceğinizden emin olduğum, hem tatlı ihtiyacımızı karşılayacak gerçek besinlerden oluşmuş hem tatlı ,hem tuzlu , hem katkısız, hem şişkinlik yaratmayan hafif kurabiyelerimizle heyecanla karşınızdayız. Sağlıklı ya da sağlıksız diye soranlara verebileceğim en önemli cevap çocuğuma yedirmeyeceğim hiç bir ürünü kullanmıyorum oluyor. Ve genel sağlık değerlerime bakıldığında yıllar içinde bu beslenme sisteminin sağladığı güzel sonuçlar ve yaşam kalitemi örnek gösteriyorum. Enerjim yerinde, tahlillerim iyi çıkıyor en önemlisi de şeker hastalığını yaşamıyorum. Çocuklarımız en değerli varlıklarımız onlara her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyorsak eğer bende sizlere ve sevdiklerinize en iyisini hazırlamaya çalışıyorum. Web sayfamızda size ihtiyacınızla alakalı detaylı bilgiler verdik.

Mayıs

227

Aklınıza gelen her soru ve yorum için lütfen iletişime geçin size daha detaylı bilgi vermekten büyük mutluluk duyacağız.

Suki Kukilerin içinde neler var? Suki Kuki’ye can veren Suna Su, uzmanlık alanı olan Beslenme ve Bilinçlenme Eğitimleri sırasında, danışanlarının “Katkısız ,lezzetli, kaliteli ürünlerden oluşsa vede şekersiz olsa ve tabii bize de uysa yiyebilsek” şeklinde gitgide artan talep ile başlayan ve kendinin de uyguladığı beslenme sistemine uygun reçetelerini geliştirerek, tatlı ve tuzlu kurabiyelerini oluşturdu.

Suna Su

Şimdi size biraz Suki Kukilerimizden bahsetmek istiyorum.

Yediğiniz tatlı veya tuzlu kukiler içindeki bir çok gıda ile doyuruculuğu ,besleyici özelliğinden dolayı rahatlıkla tüketeceğiniz ürünler. Bunları tüketirken eğer kilo da vermek istiyorsanız bir öğünde örneğin Lorça ile tüketeceğiniz çay ya da ayran öğününüzü karşılayacaktır. Dolayısı ile hem lezzetli hem keyifli kilo vermenize de katkıda bulunmuş oluruz. Suki Kuki yolculuğumuz çocuklarımız içinde özel lezzetler hazırlayarak devam edecek. Bir çok kolaylık getirmeye çalışıyoruz.Özellikle paketleme ve taşınabilirlik konusunda. Çünkü bir çok çalışanın en büyük problemi gittikleri yerlerde yanlarında götürecek bir şey bulamamaları oluyor.Bunları da göz önünde bulundurarak farklı kişiye özel çözümler üretiyoruz. Vakumlu paketler uzun yolculuklarda tazeliğini koruyan ürünlerimizi yanınıza götürme imkanı sağlıyor.

228

Mayıs

Böylece, yıllar içinde danışanlarına verdiği tarifler, kendinin ve ekibinin elleriyle şekillendi, lezzete dönüştü . 2019 Ekim ayından itibaren de doğal, kaliteli ve kaynağından ürünlerle, sadece el yapımı olarak, hiçbir makine, katkı maddesi ve koruyucu kullanılmadan “Lezzetin Ev Hali”ne dönüştürülerek , Suki Kuki markası altında hayat buldu ve nihayet sizlerin beğenisine sunuldu. Suki kuki de kullanılan malzemelerin tamamı kaynağından getirtildi ve her biri titizlikle seçildi. Suki Kuki yapımında sadece; Su değirmeninde gerçek taş arasında öğütülmüş tam

buğday, çavdar, yulaf, siyez ve kara buğday unları kullanılıyor. Sütümüz laktozsuz, yumurtamız köyden, zeytinyağımız toprağa değmeden üretilen Hemdem ‘den, tereyağımız Kars’dan , tuzsuz taze lorumuz Merzifon’dan ve probiyotik yoğurdumuz ev yapımı. Rafine şeker yerine , doğal elma şurubumuz veya meyve şekerimizi, dut, üzüm, keçi boynuzu, hurma özleri ve pekmezi, kaynağından tek tek getirtildi.

Web sayfamızda “Kurabiyeni Oluştur” seçeneği ile de damak zevkinize göre “size özel” kurabiyeler pişiriyoruz. Hazırladığımız listeler içinden sizde kendi kurabiyenizi oluşturabilirsiniz. Tadan damak ,yapan elden üstündür…Afiyetle www.sukikuki.com Instagram- @sukikukicom Online sipariş :0 533 916 89 39

Doğal vanilya özütü kullanıldı, Pestisitsiz Çiğ badem, ceviz, fındık, üzüm, yaban mersini, özenle seçildi, Lezzeten ve kaliteden hiç şaşmadan kakaonun ve bitter çikolatanın uzmanı Callebaut marka kullanıldı. Taze çekilmiş baharatlar, Köy pazarlarından alınan taze yeşillik ve meyveler, Suki Kuki kurabiyeleri lif, protein, vitamin ve mineral bakımından zenginleştirerek ağzınıza layık hale getirildi. Suna Su mutfağında , tatlandırıcı, renklendirici, aroma verici, koruyucu madde gibi lezzetin, doğallığın ve kalitenin özünü bozan hiçbir madde kullanılmadı çocukluğumuzdan gelen lezzetlerden esinlenerek, kendi reçetelerimizde kurabiyenin hikayesi yeniden yazıldı. Mayıs

229

Tüm annelerimizin, anneler günü

KUTLU OLSUN

EN ZARIF ANNELER IÇIN ER’DA … HEDIYE PmAarRkaKsı Parker’ın zarafet

Prestijli kalem ize nnet, annelerim sembolü olan So özel edebileceğimiz sevgimizi ifade i es iç al kr atımızın bir hediye... Hay nde ü’ ün G er el ize, Ann olan annelerim eşsiz asil Parker’ın en Kraliyet Armalı ızı ve vgimizi, saygım serisi Sonet’le se elerimiz sunabiliriz. Ann teşekkürümüzü kleri le kullanabilece de yıllarca zevk leri için lemlerle sevdik bu kusursuz ka yal ve nyaya ilişkin ha tasarladıkları dü bir dökerken, eşsiz planlarını kağıda ler. i de yaşayabilir yazım deneyim

AN N E N I ZIN YAN IN D O L AMA S ANIZ DA A SEVGIN I Z I GÖN Ariş Pırla DE R I N nta’nın a nne ile ç mesafe

o cu k a r a leri hiçe sındaki, sayan o sevgiyi y eşsiz ve ansıttığı k o ş ulsuz y e “Sonsuz ni koleks Sevgi Ko iyonu le enerjisin ksiyonu” i yü ve çakraların kseltmeye yardım yaşam c sembolle “C h a k r a rinden o ı olan Koleksiy luşan o n u” b u için en a Ann e nla arasında mlı hediye seçen ler Günü ekleri yer alıyo r. Özellik Günü’nd le bu An e annesin neler in y da sevgis ini anlatm anında olamasa anın en g yolunu a ray üz com adre anlar, www.arisp el irlanta. sindeki s eçenekle sıcacık v rle annes es ini sarmalay evgi dolu duygu larla yine abilecek . sarıp

ARZUM’DAN TÜM ANNELERE GÜZEL LIĞIN ANAHTARI!

Kişisel bakımda Tü rkiye’nin en çok terc ih edilen markası ola Anneler Günü’nde n Arzum, de yanınızda. Şık ve inovatif hediye alter şekillendiricileriyle, natifi olan saç bakımına özen göste ren annenizin güze lliğine güzellik katın

ANNELERİN ZARAFETİNE YAKIŞAN HEDİYELER

QNET Bernhard H. Mayer tasarımları ile Anneler Günü için zarif, anlamlı ve özel hediye alternatifleri sunuyor. QNET için özel olarak üretilen İsviçre yapımı Bernhard H. Mayer saatleri, Anneler Günü’nde zevk sahibi annelerin stilini tamamlayacak. Günlük kullanımlardan özel davetlere kadar mükemmel anlara eşlik eden Bernhard H. Mayer saatleri, kaliteli, şık ve lüks tasarımlarındaki klasik ve modern çizgileriyle zarafetin tamamlayıcısı oluyor. Kaliteli el işçiliğini stille harmanlayan Bernhard H. Mayer saatleriyle zamanı planlamak keyifli hale geliyor.

230

Mayıs

BIODERMA’DAN ANNELER GÜNÜ HEDIYE ALTERNATIFLERI…

Anneler Günü’nün yaklaşmasıyla hediye arayışında olanlara Bioderma, her cildin ihtiyacına uygun alternatifler sunuyor. Dezenfektan ve alkol içerikli ürün kullanımının artığı bu dönemde; cildimizin yoğun bir bakıma ihtiyacı oluyor. Her daim yanımızda olan annelerimizin hem beğeneceği hem de bu dönemde özellikle ihtiyaç duyacağı hediyeleri vermek isteyenler; tüm yetkili eczanelerden Bioderma ürünlerine ulaşabilir.

.

ÖZEL YIL BOYU ECE K HISSETTIR GÜNÜ ANNELER HEDIYESvIe

n prestij kata at Mekanlara gisiyle dikk modern çiz ok değerli ica, ç çeken L’un için günün annelerimiz sini unu ve stre yorgunluğ iye d rı keyifli he çıkaracakla unuyor. Yeni ri s alternatifle nan anyan salla Flora ve B d sa ece e annelere koltuklar il kendini ğil her gün bir gün de L’unica, irecek olan tt e s is h l e z a, film ö itap okum annelerin k i keyif ve içme gib izleme, kah onforuyla eşlik na k dolu anları ediyor.

DESA’DAN ANNELERE RENKLİ BİR YAZ Yepyeni renkler ve trend modelleri ile Desa, annelere en özel hediyeyi sunmak isteyenleri İlkbaharYaz Koleksiyonu ile karşılıyor. Üstelik 7/24 alışveriş yapabileceğiniz www.desa.com.tr adresinden annenize hediye seçmek sizden, göndermesi Desa’dan…

NOSTALJİNİN ZARAFETİ ANNELERİ SARIYOR

ANNENİZE DEĞERLİ BİR HEDİYE Bu Anneler Günü’nde annenizi Fransız kadınlarının vazgeçilmezi Huile Prodigieuse® ile tanıştırın. Kokusuyla bağımlılık yaratan çok amaçlı kuru yağ Huile Prodigieuse® cildi, vücudu ve saçı tek adımda besliyor, onarıyor ve güzelleştiriyor. Vaktini değerli kullanan, tek üründen birden çok fayda sağlayan anneleriniz için Huile Prodigieuse® vazgeçilmez olacak.

Kıymetli annelerin yumuşacık pamuklar içinde uykuya dalması ve nostaljinin ruhuyla huzuru hissetmesini amaçlayan Cotton Box, Anneler Günü serisi Alaturca’yı gün yüzüne çıkarıyor. Kaliteli üretimi ve özgün tasarımlarıyla ev tekstilinin güçlü markası Cotton Box, Türk el sanatlarının en güzel motiflerini modern dokunuşlarla yorumladığı Alaturca serisiyle anneleri eski zamanlara yolculuğa çıkarıyor.

SEVGİNİN EN DOĞALI YVES ROCHER Yves Rocher, anneler için parfüm ve yaşlanma karşıtı ürünlerinden renkli kozmetik , saç ve vücut bakım ürünlerine kadar birbirinden özel hediye alternatifleri sunuyor. Tüm ürünlerde net %30 indirim içeren kampanya ile annenizin yüzünde kocaman bir gülümseme yaratmaya ne dersiniz?

ANNELERI ÖZEL HISSETTIRECEK HEDIYELER D&R’DA! Özel hissettirme sırası bizde! Anneler Günü için programınızı yaptıysanız, bu keyifli günü küçük bir hediyeyle taçlandırmayı unutmayın. Kültür, sanat ve eğlence dünyası dr.com.tr, Anneler Günü’nde “Anneme ne hediye alabilirim?” diyenler için en güzel hediye seçeneklerini bir araya getirdi. Mayıs

231

ARZUM’LA KENDİNE İYİ BAK Arzum’la kilo kontrolü ve bakım, evinizde! Yağ, su, kas, kemik ölçümü yapabilen akıllı baskül Arzum Smartfit ile kontrolü elinize alabilir, evde güvenle kullanım için geliştirilmiş IPL epilasyon teknolojisine sahip Arzum Sateen Touch Pro ile bakımınıza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Ev rahatlığında istemediğiniz tüylerinizden kurtularak her an bakımlı, pürüzsüz bir cilde sahip olmak Arzum’la sizin elinizde. Evde güvenle kullanım için geliştirilmiş IPL epilasyon teknolojisine sahip Arzum Sateen Touch Pro, +300.000 ışık atımıyla etkili, pürüzsüz ve profesyonel bir güzellik sunuyor. Dünya çapında profesyonel güzellik salonları ve kliniklerde dermatologlar tarafından yaygın olarak kullanılan IPL epilasyon teknolojisine sahip Arzum Sateen Touch Pro, tüy köküne etki eden hassas ışık atımları ile tüylerin yeniden uzamasına engel oluyor. Düzenli kullanıldığında geleneksel tüy alma yöntemlerine göre daha uzun süreli pürüzsüzlük sağlayarak sadece 3 uygulamada tüy yoğunluğu ve bölgenin yapısına göre yüzde %70’e varan azalma sağlıyor.

ADVERTORIAL

nology

OPPO’DAN KIRILMALARA KARŞI 1 YIL EKRAN GARANTISI OPPO, 10 Nisan – 30 Nisan tarihleri arasında, belirli online satış noktalarından satın alınacak A5s , A5 2020 , A9 2020 ve Reno2 Z modellerinde, ekran kırılmalarına karşı 1 yıl boyunca geçerli olacak ücretsiz Ekran Garantisi kampanyasını başlattı. 10 Nisan, 2020, İstanbul – OPPO, bugünden başlayarak 30 Nisan’a kadar belirli online satış noktalarından A5s, A5 2020, A9 2020 ve Reno2 Z modellerini satın alanlara, ekran kırılmalarına karşı 1 yıl boyunca yalnızca 1 defaya mahsus olarak kullanabilecekleri ücretsiz Ekran Garantisi kampanyası sunuyor.

EKMEĞİNİ EVDE YAP Son günlerde evde kalanların mutfakta en çok yaptığı yiyecek ev ekmeği oluyor. Sarımsaklı, zeytinli, dere otlu, haşhaşlı her damak zevkine göre evde ekmek yapmak çok kolay. Hayatımızın merkezi ev, evimizin merkezinin mutfak olduğu bugünlerde temel besin kaynaklarından ekmeği evde yapma oranında da büyük bir artış var. Fakir Hausgeräte’nin mutfak grubu ürünleri evde kalınan sürede benzersiz tarifler deneyimlemek isteyenlerin en büyük yardımcısı oluyor. Fakir Gourmet Serisi’nde yer alan Guvech ve Cuisinier çok amaçlı pişiriciler, Türk mutfağının geleneksel güveçte ve kuzinede pişirme yöntemlerinden ilham alınarak tasarlandı. Her iki üründe yemeklerin besin değerini kaybetmeden pişmesini sağlarken lezzet ve aroma kaybını da önlüyor.

232

Mayıs

KAN OKSIJEN DOYGUNLUĞU (SPO2): NEDEN TAKIP ETMELISINIZ?

EVDE EKSTRA HIJYEN VE TASARRUF İÇIN BOSCH TEKNOLOJISI

Huawei’nin en yeni akıllı saati WATCH GT 2e ve WATCH GT 2, tek dokunuşla SpO2 seviyesini izlemenize yardımcı oluyor. Hızlı bir dünyada yaşamak zihinsel ve fiziksel sağlığımızı her zaman farkına varamadığımız şekilde etkileyebilir. Vücudumuzun düzgün çalışmasını sağlayan kan oksijen doygunluğu (SpO2) önemli bir sağlık göstergesidir. Geleneksel olarak, bunu kontrol etmek için ayrı bir sağlık ekipmanına ihtiyaç duymuş olabiliriz, ancak teknoloji ilerledikçe, artık normal bir SpO2 seviyesine sahip olup olmadığımızı kontrol etmenin daha akıllı bir yolu var. İlk olarak, SpO2 hakkında biraz daha bilgi edelim.

Bosch Ev Aletleri, bulaşık ve çamaşır makinelerinde sunduğu yeni teknolojilerle evde hijyenin vazgeçilmezi olmaya aday. Bosch Ev Aletleri ekstra durulama, ekstra hijyen ve makine bakım opsiyonlarından oluşan 3’lü hijyen teknolojisine sahip bulaşık makineleri ve düşük sıcaklıkta bile çamaşırlarda maksimum hijyen sağlayan ActiveOxygen teknolojili çamaşır makineleri ile tasarrufun dostu i-Dos özellikli çamaşır makinelerini tüketicilerin beğenisine sunuyor.

HUAWEI MATE XS KISA SÜREDE TÜKENDI Huawei’nin kendi online mağazasında sınırlı sayıda satışa çıkarılan Huawei Mate Xs büyük talep gördü ve sadece bir günde tükendi. Kısa bir süre sonra tekrar Huawei Online Mağazası’nda satışa çıkarılacak olan Huawei Mate Xs, akıllı telefon ve tablet modlarında güçlü performans ve kusursuz bir kullanıcı deneyimi sunuyor. 8 Nisan 2020 tarihinde HUAWEI Online Mağazası’nda satışa sunulan Huawei’nin katlanabilir telefonu Mate Xs stokları, yüksek talep nedeniyle sadece bir gün içerisinde tükendi. HUAWEI Online Mağazası’nda Mate Xs satış sayfasına linkten ulaşılabiliyor: https://shop.huawei.com/tr/product/huawei-mate-xs Mayıs

233

EV YALNIZCA BİR YUVA DEĞİL BİR ÖZETTİR SOPHİE HANNAH’NIN BEKLENEN KİTABI ALTIN KİTAPLAR LOGOSUYLA ÇIKTI

Agatha Christie’nin Unutulmaz Karakteri Hercule Poirot Yepyeni Bir Macerayla Karşımızda Öğlen yemeğinden evine dönen Poirot kapısının önünde öfkeli bir kadının kendisini beklediğini görür. Kadın, Poirot’nun ona neden Barnabas Pandy’yi öldürmekle suçlayan bir mektup gönderdiğini sorar. Poirot şaşkınlık içindedir, Barnabas Pandy ismini daha önce hiç duymamıştır. Şaşkınlık içinde içeri girdiğinde ise kendisini bekleyen bir ziyaretçisi daha olduğunu öğrenir, ziyaretçisi de aynı şekilde, o sabah Poirot’dan kendisini Barnabas Pandy’yi öldürmekle suçlayan bir mektup aldığını iddia eden bir adamdır.

234

Mayıs

Jenny Eclair’in kaleme aldığı ‘Geçmişi Bırakmak’ sürükleyici kurgusu, derin karakterleri ve yer yer yüzümüzü güldüren mizahıyla raflardaki yerini alıyor. Edwina Spinner’a elli yılı aşkın bir süredir içinde yaşamakta olduğu ev fazla büyük ve kasvetli gelmektedir. Cıvıl cıvıl seslerin, sevgi ve mutluluk dolu anların, beklenmedik karanlık sırların ve trajedilerin yaşandığı bu evde Edwina artık yapayalnızdır. Yaşlı kadın evi satmak ve uzun bir yolculuğa çıkmak istediği için bir emlakçıyla anlaşır. Genç emlakçı evi gezerken, Edwina ile sohbeti sırasında adeta geçmişe doğru bir yolculuğa çıkar. Adam karşısındaki kadını tanıdıkça onun bu eve ve anılara hapsolmuş kırılgan biri değil, hayatla mücadele edebilen olağanüstü güçlü ve sevgi dolu bir kadın olduğunu anlar. Ama aklını kurcalayan sorular vardır. Nasıl olur da böyle bir kadın yapayalnız kalır? Ve yıllar önce kadının ailesine ne olmuştur?

BİR AMERİKAN TRAJEDİSİ; “İNSANLIK SUÇU”NUN ÜÇÜNCÜ KİTABI RAFLARDA YERİNİ ALDI

1871-1945 yılları arasında yaşamış Amerikalı bir yazar olan Theodore Dreiser’in bir Amerikan edebiyatı klasiği olan “İnsanlık Suçu” (An American Tragedy) kitabının üçüncü cildi Ayrıksı Yayınları’ndan yayımlandı. Aşırı dindar ailesi tarafından zorluklar içinde yetiştirilen yoksul Clyde Griffiths üzerinden içimizdeki katili konu alan “İnsanlık Suçu” başrolünü Elizabeth Taylor’un oynadığı, Türkiye’de de 1955 yılında gösterilmiş “A Place In The Sun” filmine uyarlanmıştı.Serinin üçüncü kitabında Clyde Griffiths’in hayallerinden vazgeçmesi ve hayalleri için her şeyi göze alması arasındaki karmaşık süreç anlatılmakta. Hayalini kurduğu lüks hayatın tam kıyısına gelen genç Clyde Griffiths bir tercih yapmak zorunda olduğunu hissedince kendini büyük bir ikilemin içinde bulur. Ya Roberta ile evlenip yoksul hayatına devam edecek ya da Roberta’dan kurtulup zengin Sondra ile bambaşka, gösterişli bir hayata adımını atacaktır.Clyde’ın hayatındaki zorlu tercih sürecini ele alan hikâye, klasik roman severlerin mutlaka okuması gereken, etkileyici kitaplardan biri.

AYDAN ÜSTKANAT, ALTIN KİTAPLAR’DAN ÇIKAN YENİ KİTABI “YAP YE PAYLAŞ” İLE OKURLARIYLA YENİDEN BULUŞUYOR Yap Ye Paylaş, yine bir Aydan Üstkanat klasiği... Mevsiminde sebze ve meyve, özgün tarifler, muhteşem fotoğraflar. Hepsi de pratik, uygulanabilir ve kolayca ulaşılabilir. Ancak bu kitabın temel bir farklılığı daha var. Aydan Üstkanat sosyal medya üzerinden oldukça titiz seçkilerle bir araya geldiği takipçileri ve takip ettikleriyle farklı bir sinerji yaratıyor. Ve özgün tarifler ve paylaşımların sahipleriyle kocaman bir aile oluşturuyor...

JANE ELSON’IN KALEMİNDEN UMUT VE CESARET DOLU BİR HİKAYE

Hitap ettiği yaş grubunun en çok ihtiyaç duyduğu konulara ışık tutan ‘Kırık Kanatlarla Uçmak’ Altın Kitaplar logosuyla raflarda. On iki yaşındaki Willem Edward Smith’in aşması gereken zorluklar vardır. En başta da onu sürekli hırpalayan, sorun çıkaran Finn ve çetesi… Willem, yaşamını kâbusa çeviren tüm bu kargaşaya sessizce katlanır, ta ki Sasha Barton, kendisine yardım etmeye karar verinceye kadar. Bir süre sonra Willem ve Sasha’nın arasında benzeri görülmemiş bir arkadaşlık başlar. Çünkü iki çocuğu da birbirine bağlayan büyük bir hayalleri vardır; uçmak. Onlara bu hayali gerçekleştirme ve tüm komşu çocuklarına hayatlarını sonsuza kadar değiştirme cesareti veren kişi ise Archie’dir. Archie o müthiş hikâyelerinde imkânsız hayallerin bile gerçekleşebileceğini anlatır.

KESİK BAŞ CİNAYETİ Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY) tarafından Tefrika dizisinden yayımlanan “Kesik Baş Cinayeti”, kitapseverlerle buluştu. “Nat Pinkerton” lakaplı eski Polis Müdürü Ziya Bey’in kaleme aldığı kitap, İbrahim Öztürk tarafından Latin harflerine aktarıldı. Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY) tarafından Tefrika dizisinden yayımlanan “Kesik Baş Cinayeti” isimli kitap raflardaki yerini aldı. “Nat Pinkerton” lakaplı eski Polis Müdürü Ziya Bey’in kaleme aldığı kitap, İbrahim Öztürk tarafından Latin harflerine aktarıldı. 1926 yılında Haftalık Mecmua’da on tefrika olarak yayımlanan Kesik Baş Cinayeti, Osmanlı-Türk polisiye geleneğine eklenen yeni bir halka olma özelliğine sahiptir. Özgün metinde yer alan illüstrasyonların tıpkıbasımlarıyla yayımlanan roman, dönemin gündelik yaşamına dair okuyucuya çarpıcı ayrıntılar sunuyor. 1917 yılında, Birinci Dünya Savaşı devam ederken İstanbul’un farklı semtlerine dağılmış ceset parçalarıyla ortaya çıkan bir cinayet, kamuoyunda büyük bir endişe ve heyecan yaratır. Emniyet birimlerinin sonuç vermeyen çabalarının ardından, “Nat Pinkerton” lakaplı eski Polis Müdürü Ziya Bey olaya el atar. Kılıktan kılığa girip ipuçlarını toplayan Ziya Bey, nihayetinde cinayeti çözmeyi başarır.

Mayıs

235

ASTROLOJİ

2020 Mayıs (Bilgelik içinde cehalet, cehalet içi bilgelik) 2019 yılı itibariyle fazlaca sarsılacağımızı ve Yer Gök enerjilerinin insanlığı artık dengeye getirmek için değil, kendini koruyabilmek için gücünü açığa çıkaracağından bahsetmiştim. 2019 yılını zorlu süreçlerden geçirmiş olsak da 2020 her birimizi içsel bir yolculuğa çıkarıyor. Özlemem dediğimiz şeyleri özletip, yalnız kalamam dediğimizde içimize dönüp kendimize sarılmamıza yönlendiriyor adeta. Mayıs ayı Daoist BaZi ve Çin Astrolojisinde Yılan Sembolüne aittir. Bu enerjiyi 5 Mayıs itibariyle hissetmeye başlarız ve 5 Haziran’a kadar bu enerjiyle bütünleşeceğiz. Bu enerji iyimserliği, umudu ve yenilenme duygularını işaret ediyor bu yıl.

Fare Bu ay sizin ayın olabilir. Yeni fırsatlar karşınıza çıkabilir. Finansal açıdan biraz daha rahatlayacaksınız. Hiç beklemediğiniz kadar büyük bir şirketle iş anlaşması imzalayabilir ve daha da güçlenebilirsiniz. Unutma siz bir Fare’siniz en kötü işleri bile kökünden çözen yeryüzü değiştiricisi…

Öküz Mayıs şansını size veriyor. Terslikler olsa dahi her zaman yanında iyi hissedeceğiniz ve bir anda gülümsetecek haberler alabilirsiniz. İşlerin üzerinize bu kadar kalması sizin aşırı çalışma isteğiniz. Biraz nefes al ve doğayla, kendinle bütünleşmek için 5 dakika da olsa zaman ayırın. Çok iyi hissedeceksiniz. Öküz’ün anlamını unutmayın. Her derde deva…

Tavşan Bu zamana kadar çok çabaladınız. Bazen haklıyken dahi sustunuz. Ancak bekleyin; ektiğiniz tohumların çiçek vermesine çok az kaldı. Bu ay sadece dikkat etmeniz gereken şey aile ile iletişiminiz. Sizi bu ay anlamayabilirler. Haziran ayı sizin haklı olduğunuzu ortaya çıkaracak merak etmeyin. Tavşan’ın büyük gizemi ve sakin gücünüzü hatırlayın. Göklerdeki iyiliğin yeryüzündeki yenilmez temsilcisisiniz… Kaplan Biraz kırgın, biraz yorgun olabilirsiniz. Sanki hiçbir şey istediğiniz gibi gitmiyor ve kendi yeteneklerinizi gösteremiyor gibi hissettiğinizi biliyorum. Bu ay verimli olacağınızı birkaç fırsat karşına çıkacak ve çok iyi hissedeceksiniz. Kaplan’ın gücünü anımsayın… Instagram: chineseastrologer 0507 460 96 92 www.chineseastrologer.sifa-sanatlari.com @sifa-sanatlari.com

Erim Dural Burcu Astrolog 236

Mayıs

[email protected]

Ejderha Netliğiniz ve algınız şu anda çok keskin. Bu durumun, sizi kendinizi ifade etmek istemeye ve yeteneklerini göstermeye itiyor. Bu ay bu mümkün. Ancak içinde bulunduğumuz yıl dolayısıyla ilerleyemiyormuş gibi hissedebilirsiniz. Biraz daha sakin olmaya çalışın. Ejderha’nın sırrını kavrayın…

Yılan Bu ay sizin ayınız. Enerjiler yanınızda ancak aşırı parlamayın, göze batmayın, içsel coşkunuzu kontrol edin lütfen. Çevreniz bu ay biraz değişebilir. Dost bildikleriniz sizi şaşırtabilir. Bu ay pek sır vermeyin, çatışma ayınız olduğu için kazalara karşı dikkatli olun. Siz bir Yılan’sınız atalarınızı hatırlayın…

At Bu ay sizin için bolca arkadaş ve engin tecrübe getiriyor. Bu tecrübeler sizi daha da güçlendirecek. Hiç beklemediğiniz kişilerden telefon alabilir ve onlara destek olabilirsiniz. Seyahat etmek için biraz sabır diyorum. Siz bir At’sınız aştığınız rüzgarları anımsayın…

Keçi Bu ay sizin için macera dolu bir ay olabilir. Engeller karşınıza çıksa da her birini aşacaksınız. Kendinizi ifadenin tam zamanı. Emin olmadığınız konularda değil, emin olduğunuz konularda ilerlerseniz başarınız kaçınılmaz olacak. Siz bir Keçi’siniz doğru yerde olduğunuzda zirveyi hatırlayın…

Maymun Güçlü ve üretken bir ay sizi bekliyor. Ne yapacağınıza karar verin, ona odaklanın başaracaksınız. Ancak bazı içsel sorgulamaları da yapıp ilerlemenizin size çok büyük katkısı olacak. Finansal olarak rahat bir ay geçirebilirsiniz. Tek bir alanda ilerleyin ve hedefinize ulaşın. Unutma siz bir Maymun’sunuz zeki ve güçlü…

Horoz İstediğiniz şeye ulaşmak için inanmanız yeterli evrenin sizi desteklediğini unutmayın. Yola çıkın ve ilerleyin. Bu ay sadece finansal alanda gelgitleriniz çok olacak. Fazla düşünmeyin ve aşırı lükse yatırım yapmayın. Horoz’un gücünü hatırlayın: Güneşle birlikte daima…

Köpek Biraz yalnız hissetseniz de yalnız olmadığınızı biliyorsunuz. Bu halden çıkın ve ailenizle iletişime geçin. Bu ay aileden destek alabilirsiniz, istediğiniz bir alanda yeni girişimlerde bulunabilirsiniz. Hiçbir şey bitmiş değil. Bu ay sizi şaha kaldıracak. Unutma siz bir Köpek’siniz yer yüzünün koruyucusu… Domuz Bu ay biraz zorluk yaşayabilirsiniz. Yönetim kadrosu veya çalışanlarınız ile. Ancak bu ay biraz sabredip sakinliğinizi korursanız Haziran hiç beklemediğiniz kadar büyük bir iş fırsatı karşınıza çıkabilir. Çok iyi odaklanın ve kabul edin. İyi olacak. Unutma sizi bir Domuz’sunuz sakin ve derin gücün temsilcisiniz. Mayıs

237

MUTFAKTA YAPILAN 12 HATA Çoğumuz zamanını mutfakta geçirmeyi seviyor veya kalabalık ailelerde mutfaktan çıkmak neredeyse mümkün olmuyor. Özellikle bu dönemi değerlendirecek olursak kendi ekmeğimizi bile yapmaya başladık. Peki sizler mutfaktayken farketmeden yaptığınız hataların ileride bel boyun veya herhangi bir bölgenizde ağrı olarak karşınıza çıkacağını biliyor musunuz? Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, mutfakta yapılan başlıca hatalar ve alabileceğiniz basit önlemler hakkında önemli bilgiler verdi: 1) İlk önemli maddemiz tezgah boyu! Çoğumuz tezgahta veya ocağın başında uzun süre vakit geçirebiliyor. Eğer tezgah boyu ideal ergonomik boyuta sahip değilse başta belimiz olmak üzere tüm vücudumuza orantısız yük bindirmiş olacağız. Bu durum ileride başlayacak olan bel, boyun gibi şikayetlerimizin tetikleyicisi olacaktır. Böyle problemlerin önüne geçmek için tezgah yüksekliği dirseklerimizden 5-10 cm aralığında, aşağıda olmalıdır. Eğer tezgahınız dirseklerinizden 5-10 cm’den daha fazla aşağıda ise bu gövdenizi iyice öne doğru eğmenize sebep olacak ve ileride yaşayacağınız kamburluk riskini arttıracaktır. Bunun için tezgah üzerine yükselticiler koyabilirsiniz. Eğer tezgahınız ideal dirsek mesafenizden çok yüksekte ise bu durum kollara ve omzunuza binen yükü arttıracaktır. Tezgah yüksekliğinizi azaltmak içinse ayaklarınızın altına yükselticiler koyabilirsiniz. 2) Uzun süre tezgah veya ocak başında ayakta durduğunuzda dengenize hiç dikkat ettiniz mi? Genelde çoğu kişi vücudunun bir tarafına doğru yük bindirir. Bu yanlış duruş olarak yorumladığımız durumlardan birisidir. Ayakta durduğumuz her an her iki ayağımıza eşit yük verdiğimize dikkat etmeliyiz. Bu ağırlığın istenilen orta

hatta geçmesini sağlayacak ve vücuttaki yaralanma riskini minimuma indirecektir. 3) Mutfak dolaplarından veya buzdolabınızdan bir şey alırken yapılan en büyük hatalardan birisi yüksek yerlere hızlı bir şekilde kontrolsüz uzanmaya çalışmak veya alçak bir yere hızlıca direk eğilmeye çalışmaktır. Bu ani uzanma ve eğilmelerden kaçınmalıyız. Yüksek raflardan bir şey alacaksak mutlaka ayaklarımızın altına yükselti koymalıyız. Alçak bir yere eğilmemiz gerekiyorsa bel bölgemizden eğilmek yerine dizlerimizden destek alarak eğilmek daha sağlıklıdır. 4) Mutfak içinde hızlı kontrolsüz hareket etmek farkına varamayacağınız problemlere yol açabilir. Örneğin ayakta sabit duruyorsunuz arkanızdan bir şey alacaksınız ayaklarınız sabit bir şekilde hızlıca gövdenizi döndürüp alacağınız şeye uzanmak yapılan büyük bir yanlıştır. Vücudunuzda parçalama stresi yaratır. Bu şekilde sabit ani dönmeler yerine adım alarak bütün vücudu döndürmeniz sizin için daha sağlıklı olacaktır. 5) Bir çoğumuz damacana vb ağır eşyaları kaldırmanın bir sıkıntı yaratmayacağını düşünüyor olabilir. Kontrolsüz bir şekilde kaldırılan damacana vb ağır eşyalar vücudunuza özellikle omurganıza ani

Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa 238

Mayıs

[email protected]

kontrolsüz yük bindirmenize sebep olacak ve ani yaralanma riskinizi maksimum seviyeye çıkaracaktır. Damacanayı kaldırıp taşımak yerine tekerlekli damacana destekleyicilerinden temin edebilirsiniz. Eğer kaldırmak durumunda kalacaksanız; yükü önce dizlerinizden eğilerek kavrayın daha sonrasında ise gövdenize yakın bir şekilde her iki elinizle yavaşça kaldırın. 6) Yemek pişirirken veya herhangi birşeyi çırpma işlemi gerçekleştirirken çoğumuz tek kol ile yapmaya çalışırız. Tek tarafa sürekli yönelmek yerine diğer tarafımızdan da destek alabiliriz. Örneğin 4 dakika boyunca birşeyi çırpmanız veya karıştırmanız gerekiyor. 2 dakika sağ kol,2 dk sol kol olacak şekilde eşit sürede her iki tarafa görev dağılımı yaparak gerçekleştirmeniz daha sağlıklı olacaktır. 7) Sert birşeyler kesecek veya doğrayacaksanız kullanacağınız aparatı çok iyi kavramaya özen göstermelisiniz. Tam kavramadan gerçekleştireceğiniz kesme işleminde bileğinize, kol veya omzunuza orantısız yük dağılımı olabilir. Bu durum bilek, kol ve omuz yaralanmalarına sebep olabilir. Özellikle bilek bölgesi yaralanmaları bu durumlarda çok görülmektedir.

8) Mutfak zemininizin kaygan olmamasına özen göstermelisiniz. 9) Sürekli kullandığınız ürün ve eşyaları kolay ulaşabileceğiniz yerlere koyabilirsiniz. 10) Mutfak içi aydınlatma önemlidir. Rahat görüş mesafesi sağlayacak aydınlatmaları tercih etmelisiniz. 11) Mutfakta iş yaparken sürekli hareket halinde olmaya özen göstermelisiniz. Bu durumun venöz dolaşımınıza katkısı olacaktır. Kendinize adım atma vb hedefler koyabilirsiniz veya müzik açıp dans ederek işleri halledebilir hem de dolaşımınızın hızlanmasına destek olabilirsiniz. 12) Mutfağınızı sürekli havalandırmaya özen gösterin. Temiz hava demek bol oksijen demektir! Temiz havada yapılan işler kendimizi yorgun hissetmemizin önüne geçer. İş yaparken daha dinç ve sağlıklı hissetmemizi sağlar. Sağlıkla kalın.

Mayıs

239

“TÜBERKÜLOZ AŞISI

BEKLENEN KORONA AŞISI OLABİLİR” Yıllardır tüberküloz (verem) hastalığında kullanılan BCG aşısının korona virüs tedavisinde etkili olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Şevket Özkaya, “Virüsün hızla arttığı ve yayıldığı Avrupa ülkelerinde BCG aşısının yapılmadığını saptadık. Korona virüsün çocukları etkilememesinin yine BCG aşısının çocukluk çağında yapılıp, yüksek koruyucu etkisine bağlı olduğunu düşünüyoruz” dedi. Tüm dünyada korona virüse karşı aşı geliştirme çalışmaları sürerken, Türkiye’den bilim insanlarının yaptığı araştırma aşıya ve tedaviye umut veriyor. Konuyla ilgili yaptığı araştırmalar sonucu önemli sonuçlara ulaşan Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Şevket Özkaya, tüberküloz aşısının uygulandığı ülkelerde virüsün kontrol altına alınabildiğini vurgulayarak önemli açıklamalarda bulundu. “TÜBERKÜLOZ HARİTASI İLE KORONA HARİTASI BİREBİR UYUŞMAKTA” İlk aşamada dünyada hasta ve ölüm sayısının artışıyla vakalar arasında çocukların ve gençlerin olmamasının dikkat çekici bulduklarını ifade eden Doç. Dr. Şevket Özkaya,“Avrupa’da ve dünyada hızla hasta ve ölüm sayısının artışı ve ilk görülen ülkelerde çocuklarda ve gençlerde hastalık ve ölüm olmaması çok ilgimizi çekti. Çocukluk/bebeklik çağında yapılan bir bağışıklık güçlendiricisinin, bir uyaranın bunu sağladığını düşündük. Bunu saptamak için tüm dünya ülkelerinde bu hastalığın görülmesi ile ülkeler arasındaki farkı gösterebilecek bir ilişki saptayabileceğimizi düşündük. Avrupa’da vakaların hızlı artışı ve ölümlerin çok hızlı olması üzerine, BCG yapılan ülkeler ve BCG yapmaktan

vazgeçen ülkeler dikkatimizi çekti. Bebeklikte yapılan BCG aşısının 30’lu yaşlara kadar T lenfositlerini uyararak immunojenik uyarı ile çocukların ve gençlerin korunduğunu düşündük. Böylelikle yaptığımız çalışmada BCG haritası ile korona virüs haritasının birebir uyuştuğunu gözlemledik” şeklinde konuştu.

“ÇİN GİBİ BCG AŞISI YAPTIRAN ÜLKELERDE ÖLÜ SAYISI VAKA SAYISINA GÖRE AZ” Özkaya yapılan araştırma hakkında şunları söyledi; “Mesane kanserinde ve bazı tümörlerde BCG aşısı immunolojik olarak T hücrelerini uyararak tümör hücrelerine ve virüslere karşı savunmada yer aldıklarını biliyorduk. Çin’de toplam 80 bin geçkin vakaya karşı ölen 3 bin 226 kişi olması ve aynı tarihte İtalya’da 27 bin vakaya karşılık 2 bin 158 ölüm olması üzerine BCG aşısının yapılan ülkelerde ölen hasta sayısının belirgin düşük olduğu ve BCG yapmaktan vazgeçen ülkelerde ölen hasta sayılarının hızla

Dr. Şevket Özkaya Doç. Göğüs Hastalıkları Uzmanı 240

Mayıs

[email protected]

arttığını gözlemledik. Hipotezimiz şudur ki; bugün BCG uygulamasını rutinde kaldırmış Avrupa ülkeleri (Fransa, İtalya gibi) korona virüsün etkilediği hasta sayısına oranla ölüm oranının yüksek olması ve hızla artması BCG yapılmamasına bağlı olduğunu düşünüyoruz. Çin gibi nüfusu yüksek ve BCG yapılan ülkelerde çok sayıda korona virüslü hastası olmasına rağmen ölüm sayının ve hızının yakalanan hasta sayısına göre az olmasının, BCG yapılmasına bağlı olabileceğini düşünüyoruz. Kaldı ki korona virüsün çocukları etkilememesinin yine BCG aşısının çocukluk çağında yapılıp, yüksek koruyucu etkisine bağlı olduğunu düşünüyoruz”

“BCG AŞISI KORONA VİRÜS TEDAVİSİNDE ETKİLİ OLABİLİR” BCG aşısının korona virüs tedavisinde etkili olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Şevket Özkaya, aşı sonuçlarının yayınlandığı klinik ve vaka-kontrol çalışmalarında bebeklik ve erken çocukluk tüberkülozunun koruma etkisinin yüzde 80’den fazla olduğunu, yetişkinlerde ise bu hastalığı yüzde 50 oranında azalttığını söyledi. Özkaya, “Bugün BCG aşısının bağışıklık sistemini güçlendirdiğini biliyoruz. Aşının etkinliği ve güvenilirliği farklı çalışmalarda tartışılmış, elde edilen sonuçlar birbiriyle çelişkili

bulunmuştur. Bu durum ülkeler arasında farklı aşı politikalarının uygulanmasına yol açmıştır. Tüberküloz prevelansının yüksek olduğu ülkelerde doğumdan sonra mümkün olan en kısa sürede tek doz BCG aşısı önerilmektedir. BCG’nin kan ve lenfatik sistemle basilin yayılmasını engelleyerek çocuklarda miliyer ve meningeal TB gibi daha ağır TB hastalığını önlemede başarılı olduğu gösterilmiştir. Erişkin dönemde yapılan BCG’nin koruyuculuk etkisinin daha düşük olmasını da açıklayabilir. Türkiye’de aktif olarak bebeklik çağında BCG aşısının yapılmakta. Şimdiye kadar BCG aşısı ve korona virüs arasındaki ilişki bilinmiyordu. BCG aşısı ile korona virüs arasındaki ilişkiyi ilk biz gözlemledik ve duyuruyoruz. Daha önce BCG yapılmayan ve korona virüs ile enfekte olanlara proflaktik olarak BCG yapılmasını öneren ilk kişilerden olarak kendi isteğim ile BCG aşımı tekrardan yaptım. Hali hazırda 100’e yakın korona virüs pozitifliği ve şüphesi olan hastaları aktif olarak tetkik, tedavi ve takip ediyorum” dedi.

Mayıs

241

KORONAVIRÜSE KARŞI BAĞIŞIKLIK SISTEMINI GÜÇLENDIRMEK İÇIN

BU ÖNERILERE KULAK VERIN Kış hastalıklarının yanı sıra koronavirüsüyle de savaştığımız bu günlerde vücudun bu hastalıklarla baş edebilmesi için bağışıklık sistemimizin güçlü olması lazım. Güçlü bir bağışıklık sistemi için de yeterli-dengeli beslenme ile antioksidan içeriği yüksek besinlerin tüketimi çok önemlidir. Unutmayın ki mucizevi bir besin öğesi yoktur ancak birçok besin içerdiği faydalı bileşenlerle sağlığımıza katkıda bulunabilir. Hastane Derindere Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşegül Yavuz bağışıklığımızı güçlendirmek için neler tüketmemiz ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlattı.

1) C vitamini

Bağışıklık deyince akla ilk gelen destekleyicilerden biri vücudu enfeksiyon ve bakterilerden koruyan C vitaminidir. Serbest radikallerle savaşarak antioksidan olarak görev yapmaktadır. Hava kirliliği, sigara dumanı ve UV ışını serbest radikal oluşumunu tetikleyerek vücutta hücre zarına ve DNA’ya zarar vermektedir. C vitamini gibi antioksidanlar serbest radikallerin hücreye zarar vermesini önler hem de vücudu enfeksiyon ve bakteri toksinlerinden korur. Günde 5 porsiyon sebze ve meyve yiyerek C vitamini ihtiyacımızı karşılayabiliriz. Sebzeler pişirme aşamasında ve metal bıçakla temas ettiğinde büyük oranda C vitamini kaybı olur. Bu yüzden sebzeleri yüksek ateşte ve uzun sürede pişirmeyin; dilimlediğiniz meyveler havayla ne kadar uzun süre temas ederse vitamin kaybı olacağından kestikten hemen sonra tüketmeye özen gösterin. Sebze ve meyve tüketiminde çeşitlilik sağlamak çok önemlidir. Her renk besinin vücutta farklı görevleri vardır. Örneğin kırmızı ve mor besinler kalp sağlığını olumlu etkiler, sarı ve turuncu besinler bağışıklığı güçlendirir ve posa içerikleri yüksektir, yeşil yapraklı besinler kanser koruyucudur, vitamin mineral lif içeriği yüksektir ve beyaz besinler ise enfeksiyonlara karşı korur ve anti-inflamatuar etki gösterirler. C vitaminin en çok maydanoz, kuşburnu, kivi, kırmızı biber, limon, portakal, mandalina, çilek, böğürtlen, domates, lahana, karnabahar, patates ile ıs242

Mayıs

panak, marul, asma yaprağında bulunur.

2) A vitamini

Hastalıklara yakalanma riskini düşürür. Beta karoten A vitamininin öncül maddesidir ve antioksidandır. Vücutta serbest radikallere karşı savaşır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Beta karoten içeriği yüksek gıdalar arasında brokoli, kuşkonmaz, havuç, pancar, yeşil biber, domates, lahana, ıspanak, mandalina vardır.

3) E vitamini

E vitamini de diğer vitaminler gibi vücudun normal fonksiyonunu sürdürebilmesi için elzem bir vitamindir. Önemli bir antioksidan kaynağı olduğu için beslenmemizde yer vermemiz gerekir. Vücutta kullanılabilmesi için mutlaka yağlara ihtiyaç vardır. En iyi kaynağı bitkisel yağlar, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, tahıllarda bu gruptadır.

4) Selenyum

Selenyum tiroid hormonu metabolizmasında, antioksidan savunmada, immün sistemin düzenlenmesinde ve vücutta serbest radikallerle savaşan enzimin yapısında bulunur. Selenyumun zengin kaynağı olan deniz ürünleri, tavuk, balık, hindi, yağlı tohumlar, kabuklu yemişler, tahıllar ve yumurta yeterli ve dengeli bir diyetle birlikte günlük olarak tüketilmelidir.

Besinin içerdiği selenyum miktarı yetiştiği topraktaki selenyum miktarına göre değişkenlik gösterebilir.

5) Çinko

Antioksidan savunma sisteminde merkezi bir rol üstlenen çinkonun vücutta sayısız görevi vardır. En önemli görevlerinden biri soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlarla mücadelede oldukça başarılı olduğu için bağışıklık sistemini güçlendirir. Çinkonun yüksek oranda bulunduğu besinler et, yumurta, deniz ürünleri, süt ürünleri, badem, ceviz, buğday, kuru fasulyedir.

6) Omega 3- Omega 6- Omega 9 yağ asitleri

Omega yağ asitleri genel olarak bağışıklık sisteminin güçlenmesi, beyin gelişimi ve koroner kalp hastalıklarının önlenmesi gibi birçok faydaları vardır. Omega 3 yağ asitleri açısından balık, keten tohumu, soya ve yeşil yapraklı sebzeler, Omega 6 yağ asitleri bitkisel sıvı yağlar (mısır, yer fıstığı, pamuk, soya yağı), ceviz, balkabağı çekirdeği, Omega 9 yağ asitleri açısından ise zeytinyağı, fındık yağı, avokado, badem, yer fıstığı, susam yağı, antep fıstığı yer almaktadır.

7) B12 vitamini

Bağışıklık sisteminde, kan yapısının korunmasında ve hafızanın güçlenmesi B12 vitamininin görevleri arasındadır. B12 vitamini bitkisel besinlerde bulunmaz. Et, balık, peynir, yumurta, yoğurt, süt iyi kaynaklarıdır.

8) Probiyotikler

Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, vücudun hastalıklara karşı direnç kazanması için hayatın her aşamasında probiyotik denilen “dost” bakterilere ihtiyacımız vardır. Yoğurt, süt, peynir, kefir iyi bir probiyotik kaynağıdır. Bu dost bakterileri arttırmak

için prebiyotik besinler tüketmeliyiz. Soğan, sarımsak, pırasa, kuşkonmaz, muz ve elma prebiyotik kaynağıdır.

9) Su tüketimi

Suyu gün içinde yeterince tüketmezseniz bağışıklık sisteminiz olumsuz etkilenecektir. Özellikle enfeksiyon durumlarında su içmeyi arttırmak çok önemlidir. Çünkü yeterli miktarda su içerek toksinler vücuttan atılır. Yeterli miktarda su tüketip tüketmediğinizi anlamanın en kolay yolu idrar rengine bakmaktır. Eğer idrar rengi koyu sarı ise az su içiyorsunuz, eğer idrar rengi açık sarı ise yeterli su tükettiğinizi gösterir. Günlük tüketilmesi gereken su miktarı kilogram başına 30-35 mildir.

10) Yeterli ve düzenli uyku

Gece uyunamaması veya süre olarak az uyunması bağışıklık sistemi ve metabolizmanın düzgün çalışmamasına yol açmaktadır. Daha sağlıklı ve daha uzun bir yaşam için uykunuzu ve uykuya ayırdığınız saatleri önceliğiniz haline getirin. Yapılan bir çalışmada uyku hormonu olarak bilinen melatoninin serbest radikaller ve diğer toksinlerle savaşan mükemmel bir hormon olduğu ortaya çıkmış. Düzensiz ve az uyuyan kişilerin vücut direnci zayıfladığı için hastalıklara yakalanması daha kolay olmaktadır. Günde en az 6-8 saat arası uyku hastalıklardan korunmak ve sağlıklı bir yaşam için gereklidir.

11) Fiziksel aktivite

Vücudunuzu zinde kılmak ve daha kaliteli bir yaşam sürmek için iyi beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın yanı sıra düzenli egzersiz yaparak da sağlayabiliriz. Hafif ve orta şiddette egzersiz ile bağışıklık sistemi artarken; yoğun uzamış egzersizlerde bağışıklık sistemi baskılanır. Evde kalmak zorunda olduğumuz bu dönemde basit egzersiz hareketleri yaparak vücudunuzu zinde tutarak bağışıklık sistemini güçlendirebilirsiniz. Mayıs

243

FOTOĞRAF MAKİNENİZİ VE YAZICINIZI

MİKROP VE VİRÜSLERE KARŞI TEMİZLEYİN Başta evler olmak üzere tüm yaşam alanlarının temizliği şu günlerde en çok konuşulan konular arasında yer alıyor. Yaklaşan bahar aylarında alerjik reaksiyonlardan, virüs ve mikroplardan korunmanın en etkili yolu olan temizlik, aklınıza gelebilecek birçok alanda sağlığımızı korumamıza yardımcı oluyor. Ev temizliğinin yanı sıra evde ve kapalı ortamlarda kullandığımız ve çok sık temasta bulunduğumuz elektronik cihazların da daha sık ve özel bir temizlik sürecinden geçirilmesi şart. Peki bu fotoğraf makinesi, yazıcı gibi oldukça hassas elektronik eşyalarımızın ideal temizliği nasıl olmalı? Görüntüleme teknolojileri lideri Canon’un teknik servis yetkilileri elektronik cihaz temizliğinin püf noktalarını paylaşıyor. Eviniz gibi fotoğraf ve video ekipmanlarınız ve yazıcılarınız da derin bir temizliğe ihtiyaç duyuyor. İster amatör ister profesyonel bir fotoğrafçı olun ve ne kadar dikkat ederseniz edin cihazlarınız bir süre sonra toz ve kir girişi nedeniyle eski performansını kaybedebiliyor ve aynı zamanda üzerinde oluşabilen mikroplar nedeniyle de sağlığımızı tehdit edebiliyor. Bu nedenle başta sağlığınızı korumak ve görüntüleme ekipmanlarınızın en yüksek performansını koruyabilmesi için ekipmanların sık sık ve özel bir şekilde dezenfekte edilerek temizlenmesi gerekiyor. Şu an evlerimizde sık kullandığımız elektronik cihazlardan olan fotoğraf makineleri ve ev ve ofis tipi yazıcıların gün aşırı temizliği büyük önem taşıyor. Bu cihazların temizliğini yaparken dikkat edilmesi gereken birçok detay bulunuyor. Canon teknik servis yetkilileri aynı zamanda oldukça hassas elektronik cihazlar olan bu ürünlerin temizliğine dair şunları öneriyor; Canon fotoğraf makinesi, lensler ve video ekipmanlarının temizliğine ve dezenfekte edilmesine dair tavsiyeler; • Yüzeyleri temizler veya dezenfekte ederken tek kullanımlık eldivenler kullanın. 244

Mayıs

• Temizliğe başlamadan önce cihazınızı kapatın, pili çıkarın ve cihazınızı fişten çekin. • Canon ürünlerinizi sterilize etmek ve temizlemek için %70-80 oranında seyreltilmiş etanol veya izopropil alkol karışımıyla nemlendirilmiş yumuşak, temiz bir bez kullanın. Tüy bırakmayan veya mikro fiber bezler önerilir. • Seyreltilmiş etanol veya izopropil alkolünüzü görüntü sensörlerinin veya kaplamalı lens yüzeylerinin temizliğinde kullanmayın. • Cihazın içine veya kontrol paneli veya tuşların etrafındaki boşluklar arasına sıvı kaçmamasına dikkat edin. • Sert temizleme sıvılarını doğrudan cihazınıza püskürtmeyin. Bunun yerine, temizlik malzemesini tüy bırakmayan veya mikro fiber bir bez üzerine püskürtün ve ardından dış yüzeyleri silin. • Lenslerde veya filtrelerde amonyak bazlı temizleyiciler kullanmaktan kaçının. Amonyak akrilik, stiren içeren kaplamalar ve bazı kaplama türlerinde buğulanmaya neden olabilir. • Ürünün içine kaçan dezenfektan aşındırma yaparak büyük hasara veya arızaya neden olabilir. • Dokunmatik ekranı veya kontrol panelini temiz-

lerken yukarıdan aşağıya doğru ve tek bir yönde dikkatlice silin. • Temizlikten sonra cihazı açmadan önce sert yüzeylerin hava ile kendiliğinden kurumuş olduğundan emin olun. • Kullandığınız eldivenleri atın ve ellerinizi yıkayın. Canon teknik servis yetkilileri; ekipmanınızı dezenfekte ederken makine gövdelerinin, lenslerin ve video ekipmanlarının dışını, özellikle de kulplar, saplar, kadranlar, düğmeler veya dokunmatik ekranlar gibi sıkça dokunulan alanları temizlemek için alkol kullanmanızı önerirken, görüntü sensörleri veya üzerine kaplama uygulanmış lens yüzeylerinin temizliğinde etanol içeren bileşenlerden ürünlere verebilecekleri zarardan dolayı uzak durulması gerektiği yönünde uyarıyor. Ayrıca teknik servis yetkilileri; boya inceltici veya benzin gibi organik çözücüler içeren temizleyicilerin de hem insan sağlığına son derece zararlı olması hem de yangın riski oluşturabilmeleri açısından kullanılmamasını tavsiye ediyor. Yazıcıların temizliği de en az fotoğraf makineleri kadar önemli Canon; fotoğraf makineleri, kameralar ve video ekipmanlarının yanı sıra evlerde ve hala aktif olan iş yerlerinde kullanılan yazıcıların da özenle temizlenmesinin önemini vurguluyor. Özellikle iş yerlerinde birçok insanın ortak kullanımında olan ve sıkça kullandığı yazıcıların temizliği, virüs ve mikropların bulaşmasını azaltmak adına çok önemli. Canon teknik servis yetkilileri, görüntüleme ekipmanlarına olduğu

gibi yazıcıların temizliğiyle de ilgili birçok faydalı ipucu paylaşıyor. Canon yazıcı veya tarayıcının temizliğine ve dezenfekte edilmesine dair tavsiyeler; • Canon yazıcınızı veya tarayıcınızı sterilize etmek için, dış işlem panelleri ve düğmeleri, dokunmatik ekran, tarayıcı kapağı ve silindir camı gibi elle dokunulan tüm parçaları temizleyin. • Temizlemeden önce cihazı kapatın ve güç kaynağından çıkarın (mobil yazıcılar için pili çıkarın). Cihazı tekrar açmadan önce yüzeylerin kurumasını bekleyin. • Yazıcınızı veya tarayıcınızı sterilize etmek ve temizlemek için nemli bez veya %70-80 oranında seyreltilmiş etanol veya izopropil alkol karışımıyla nemlendirilmiş yumuşak bir bez kullanın. • Temizleme ürününü doğrudan ürünün üzerine püskürtmekten kaçının. Bunun yerine, temizlik malzemesini tüy bırakmayan veya mikro fiber bir bez üzerine püskürtün ve ardından dış yüzeyleri silin. • Silindir camı yüzeyinde sadece cam temizleyici kullanın, ardından tüy bırakmayan bir bezle silin. • Canon yazıcıları veya tarayıcıları temizlemek için boya inceltici veya benzen gibi sert çözücüler içeren temizleyiciler kullanmayın. **Canon’un kontrol ve temizleme hizmeti hakkında daha fazla bilgi almak aşağıda bulunan internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. Mayıs

245

GEBELIKTE KORONAVIRÜS RISKINE DIKKAT Dünyada koronavirüs salgınının hızla arttığı bu dönemde hamileler daha çok endişeleniyor. Peki hamileler bu süreçte hangi kurallara dikkat etmeli? Acil durum ve şikâyetleri olduğunda neler yapmalı? Hastane Derindere Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. İnci Öz’den anne adaylarının koronavirüse karşı alması gereken tedbirleri ve bu dönemde gebelik izlemlerinin nasıl yapılabileceğini öğrendik. COVID-19 enfeksiyonu tüm dünyanın yeni karşılaştığı bir enfeksiyondur. COVID-19 enfeksiyonu ile ilgili bilgi birikimi gelen güncel verilerle hızla yenilenmektedir. Daha önceki yıllarda yaşadığımız viral solunum yolu enfeksiyon salgınlarında gebelikte düşük, erken doğum, gebelik kayıpları gibi problemler ve annelerde ciddi tablolar gözlenmiştir. Halen COVID-19’lu gebe hastalarda gebe olmayan kişilere göre daha ciddi bir hastalık tablosunun oluştuğuna dair bir bilgi yoktur. Sosyal İzolasyon Önemli Hastalığın yayılması hızının yavaşlatılması ve kişilerin hastalığa maruz kalmasının önlenmesi için sosyal izolasyon çok önemlidir. Evden dışarı çıkmayı gerektirecek ciddi bir zorunluluk veya acil bir durum yoksa gebelerin “Evde Kal Türkiye” sloganına uygun şekilde evde zaman geçirmeleri önemlidir. El Temizliği Olmazsa Olmaz Korunmada en önemli noktalardan biri ellerin 20 saniye süre ile su ve sabunla yıkanması, ellerle yüze ağız, burun ve göze dokunulmaması ve sosyal izolasyon uygulanmasıdır. 246

Mayıs

Zorunlu Kalmadıkça Kalabalık Ortamlara Girmeyin Sosyal izolasyon günlerinde birlikte yaşadığımız ev halkı dışındaki arkadaş, komşu, akrabalarla yüzyüze görüşmekten kaçınılması gerekir. Yüz yüze temas yerine iletişimlerin telefon, sosyal medya gibi yollarla sürdürülmesi önemlidir. Sağlıklı kişilerin ev ortamında maske kullanmasına gerek yoktur; ancak kalabalık ortamlara girilmesi zorunlu ise (otobüs, metro gibi toplu taşım araçları, kalabalık iş yerleri) maske kullanılması önerilir. Kapalı ortamların belli aralıklarla temiz hava ile havalandırılması önemlidir.

Zorunlu Haller Dışında Rutin Kontroller Ertelenebilir Acil durumlar veya ciddi şikâyetler dışında herhangi bir yakınması olmayan gebelerin zorunlu rutin kontrollerine ve aşılarına gitmeden önce telefon veya elektronik ortamda bu kuruluşun ( hastane, 1. Basamak sağlık kuruluşları, özel hastane veya muayenehane, klinikler) rutin hizmet vermeye devam etme durumunu, rutin kontrollerini ertelemeleri gerekip gerekmediğini sorgulamaları önerilir. Gebelerin mutlak zorunlu olan tarama testleri ve aşılar dışındaki kontrollerini ertelemeleri gebelerin sağlığının korunması açısından önemlidir. Yüksek riskli gebeler dışındaki gebelerin zorunlu rutin kontroller ve özellikli durumlar (şiddetli baş dönmesi, ateş, karın ağrısı, sularının gelmesi, bacakta şişme ve kızarıklık, kanama, 1 saatten uzun süren rahim kasılmaları, şiddetli baş ağrısı, görme kaybı, çocuk hareketlerinin kaybolması gibi…) haricinde mümkün olduğunda sağlık konusundaki danışmalarını telefon veya internet üzerinden gerçekleştirmeleri tavsiye edilir.

lem ağrıları, boğaz ağrısı, baş ağrısı, titreme, bulantı, kusma, burunda dolgunluk, diyare olarak sıralanır. Ayrıca koku ve tat duyusu kaybı, zihinsel bulanıklık, göğüste basınç hissi gibi farklı semptomlar da olabilir. Bu durumda bir sağlık kuruluşuna başvuru yapılması gerekebilir. Sağlık kuruluşlarına zorunlu başvurularda gebeye sadece sağlıklı bir kişinin refakat etmelidir, refakatçi kişi sağlık kuruluşunun dışında yakınını beklemeye hazır olmalıdır. Rutin muayenelerinin de bu dönemde yapılmaması, pandeminin hız keseceği günlere ertelenmesi ve izolasyon kurallarına dikkat edilmesi çok önemlidir.

Bu Belirtilerde Mutlaka Sağlık Kuruluşuna Başvurun COVID-19 enfeksiyonunda en sık görülen belirtiler ateş yükselmesi (38 °C üstünde), kuru öksürük, yorgunluk, balgam çıkarma, nefes darlığı, kas ve ek-

Mayıs

247

CINSEL ISTISMARA MARUZ KALAN UTANIYOR VE SAKLIYOR!

AILESINDEN ÇEKINEN ÇOCUK CINSEL ZORBALIĞA BOYUN EĞIYOR Cinsel istismara karşı çocuğun bilinçlenmesi konusunda ailelere önemli görevler düştüğünü belirten uzmanlar, 2 yaşından itibaren çocuklara özel bölgelerin anlatılması gerektiğini söylüyor. Cinsel istismara uğrayan kişilerin, utanç, korku ve suçluluk duygusu nedeniyle istismarı sakladığı ve istismara maruz kalmaya devam ettiğine dikkat çeken uzmanlar, özellikle ergenlik döneminde karşılaşılan cinsel zorbalık ve sanal zorbalık konusunda uyarılarda bulunuyor. 2009 yılından beri 4 Mart, Dünya Cinsel İstismar ile Mücadele Günü olarak anılıyor ve tüm dünyada cinsel istismarla mücadele konusunda farkındalık oluşturulması amaçlanıyor. Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, cinsel istismarın bireyin ruh sağlığında oluşturduğu tahribatın uzun süre devam eden etkilerine dikkat çekti. Herkesin travmaya tepkisi farklı Kişinin ruhsal kapasitesinin kaldıramayacağı yoğunlukta her türlü yaşantının kişi için travma anlamına geldiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, “Herhangi bir yaşantı birisi için travmatik etki yaparken diğeri için travmatik etki yapmayabilir. Bazı kişiler travmatik olarak yaşadığı olaylara karşı daha güçlü durabilir. Kişi maruz kaldığı durumla savaşacak kadar ve kendisini savunacak kadar güçlü değil ise ve kaça-

mıyorsa bu durum kişide travmatik etki yaratır. Kişi travmaya maruz kaldığında eğer kaçamazsa kendi bedeninden ve hafızasından kopuk hale gelir, bir nevi donup kalma halidir ve bu durum kişide ruhsal travma oluşturur. Bu nedenle ağır travmaları yaşayan kişiler, yaşadığı olayı başkası yaşamış ve hiç etkilenmemiş gibi anlatabilirler” dedi. Hassas kişiler daha derin etkileniyor Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, “Duygusal olarak hassas ve kendisini savunamayan kişiler travmatik yaşantılara karşı ruhsal olarak daha derin ve kalıcı olarak etkilenmektedirler. Cinsel istismar ve cinsel zorbalık her yaş döneminde kişiyi önemli ölçüde ruhsal olarak zedeleyen bir travmatik yaşantıdır. Küçük çocuklar cinsellikle ilgili durumu anlamlandıramadıkları için, erken cinsel uyarılma küçük çocuklar için önemli bir gelişim sorunu oluşturmaktadır” uyarısında bulundu.

Uygun Esma Uzman Klinik Psikolog 248

Mayıs

[email protected]

Yoğun suçluluk ve utanç duygusu hissediliyor İstismara maruz kalmış çocuklar veya yetişkinlerin çoğunlukla yoğun suçluluk duygusu ve utanç yaşadıklarını kaydeden Esma Uygun, “Yaşadığı olayın kendi suçu olduğu ile ilgili düşünceler depresif olmasına neden olur. Güven duygusunun zedelenmesi nedeniyle insanlardan uzak, tedirgin ve öfkeli olabilirler. Kimseyle paylaşamadıklarında, yaşadığı durumu sağlıklı şekilde değerlendirememekte ve rahatlamak için alkol ve madde kullanımına sıklıkla yönelmektedirler. Kendi kendini tedavi olarak uyuşturucu ve alkol kullanımı, çevredeki tehlikelerin farkındalığını azaltmakta ve riskli davranışlara girmelerine neden olabilmektedir. Utanç ve çaresizlik ile ilgili düşünceleri yoğun olursa intihar girişiminde bulunabilirler” diye konuştu. Uzman eşliğinde değerlendirme yapılmalı Cinsel istismara maruz kalan kişinin, utanç ve suçluluk nedeniyle yaşadıklarını saklama eğiliminde olduğunu kaydeden Esma Uygun, “Cinsel istismara maruz kaldığını anlatan bir kişi sakin bir şekilde dinlenmeli, yaşadıklarını anlatabilmesi için fırsat vermelidir. Cinsel istismar şüphesi veya cinsel istismar söz konusu ise emniyete başvurmaları ve gerekli değerlendirmelerin uzman eşliğinde yapılması sağlanmalıdır. Çocuk İzlem Merkezleri, alanında uzman kişiler aracılığıyla, süreci tamamen gizli tutarak istismar öyküsünü detaylıca değerlendirmekte ve gerekli hukuki işlemleri hızlıca yürütmektedir. Daha sonraki süreçte psikolog ve psikiyatrist eşliğinde bir süre takip edilmelidir” uyarısında bulundu. Beyin gelişimi olumsuz etkileniyor Çeşitli araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre çocukluk döneminde yaşanan cinsel istismarın, beyin gelişimini olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Esma Uygun, şunları söyledi: “Çocuğun cinsel istismara maruz kaldığı yaş dönemi bu durumun ileri yaşlarda etkileri değişiklik gösterebilmektedir. Cinsel eylem ile ilgili bilgi sahibi olmayan ve cinsel istismarı anlamlandıramayacak bir yaş döneminde olduğunda genellikle ileri yaşlarda, cinselliği öğrendiği dönemlerde yaşadıkları deneyimin istismar olduğunu farkedebilirler. Ayrıca ergenlik ve yetişkinlik döneminde çeşitli duygusal ve davranışsal sorunların olduğu gözlenmektedir. Çocukluk çağı travmaları yetişkinlik döneminde sağlıklı kişilerarası ilişkiler kuramaması ile sonuçlanır. Güvensizlik ve suistimal edilme ile ilgili düşünce içeriği kalıcı ve olumlu ilişkiler kurmalarına engel olur. İstismara maruz kalan kişilerin hayata verdiği

anlam bozulmakta, yalnız olma hissi, ahlaki değerlerle bağın kopması, umut etme, kendini ve diğerlerini sevme kapasiteleri bozulmaktadır.” Ergenlerde cinsel zorbalık tehdidine dikkat Cinsel istismarın aynı zamanda ergenlerin akran gruplarında sıklıkla görüldüğüne dikkat çeken Esma Uygun, tavsiyelerini şöyle sıraladı: “Kendi rızası olmadan cinsel eyleme ikna etmeye çalışma, zorlama, tekrar etmesi için fotoğraf veya video görüntüleriyle tehdit etme gibi cinsel zorbalığın ve tehdit aracı olarak sanal zorbalığın kullanımı son yıllarda oldukça yaygın şekilde karşımıza çıkmaktadır. Ailelerin, ergen çocukları ile cinsel ve sanal zorbalıkla ilgili olarak açık ve net şekilde konuşmaları gerekmektedir. Cinsel eylemlere ilişkin denemeler yaptıkları dönemde ergenlerin cinsel zorbalığa ve istismara açık olduklarını unutmamamız gerekmektedir. Ergenler, aileleri tarafından suçlu bulunacakları ve cezalandırılacakları düşüncesi ile cinsellikle ilgili yaptıkları denemeleri ve farkında olmadığı istismarı saklamaya çalışmakta ve cinsel zorbalık yapan kişinin tehditlerine boyun eğmek zorunda kalabilmektedirler. Cinsel istismara uğrayan kişilerin, utanç, korku ve suçluluk duygusu nedeniyle istismarı sakladığı ve istismara maruz kalmaya devam ettiği terapilerde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Ailelerin ve öğretmenlerin, cinsel zorbalık ve cinsel istismarın ne olduğunu yaş dönemine uygun olarak çocuk ve ergenlerin eğitim sürecine dahil edilerek anlatmaları gerekmektedir.” Özel bölgeler 2 yaşından itibaren anlatılmalı Cinsel istismarla mücadelede çocukların bilgilendirilmesi konusunda ailelere önemli görevler düştüğünün altını çizen Esma Uygun, “Öncelikle ergenlik öncesi dönemde çocukları, özel bölgelere yönelik dokunuşlara hayır demek konusunda eğitmek önem kazanmaktadır. Bedeninin özel bölgelerini 2 yaşından itibaren anlatmak gerekir. Özel bölgelerin onun alanı olduğunu, gerekirse anne baba izin verirse sadece doktorun temas edebileceği öğretilmelidir. Çocuk hem kendisinin hem de başkalarının özel bölgesine dokunmamayı ve bakmamayı öğrenecektir. Başkasının dokunmasına ve bakmasına izin vermemesi gerektiğini açıkça anlatmak gerekmektedir. Eğer kendi izni olmadan birinin teması olursa bunu ebeveynine anlatması gerektiği basit ve sakin şekilde anlatılmalıdır. 4-5 yaşlarında başkasının odasına girerken kapıyı çalmak, tuvalet ve duştayken, üzerini değiştirirken mahremiyeti öğrenmesi için rol model olunmalıdır” uyarısında bulundu. Mayıs

249

COVID 19’a

karşı direncinizi artırın Kabızlık için Triphala, karaciğer yağlanmasına devedikeni özütü kullanın! COVID 19 salgınıyla birlikte değişen yaşam şartları vücudumuzun çalışma dengesini de değiştirdi. Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Bağışıklığınızı güçlendirmek, sindirim sistemi sağlığınızı korumak ve karaciğer yağlanmasına karşı bitkisel tıbbi ürünlerden (fitoterapi ürünlerinden) destek alın” dedi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, COVID 19 solunum problemlerine neden olmasının yanı sıra ishal, yorgunluk, nefes darlığı, solunum sıkıntısı ve böbrek yetmezliğine de sebep olabiliyor. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, gerek COVID 19 virüsü ve gerekse tedavisinde kullanılan ajanların vücutta çeşitli fonksiyonlar üzerinde olumsuz etkilere neden olabileceğine dikkat çekerek, “Kaliteli fitoterapi ürünlerinin akılcı şekilde kullanılması bu olumsuz etkilerin mümkün olabilecek en düşük seviyeye indirilebilmesi bakımından önemlidir. Özellikle güçlü bir bağışıklık sisteminiz yoksa kullanılacak destek ürünleri ile yeterli olabilecek bağışıklık cevabının sağlanması en erken 2-3 haftayı bulacaktır. COVID 19’a karşı mücadele verdiğimiz bu dönemde bağışıklık sistemini desteklemek ve vücut sağlığınızı korumak için fitoteapi ürünlerini kürler halinde uygulamalısınız” diye konuştu. Prof. Dr. Erdem Yeşilada hem hangi sağlık sorunu için hangi bitki özütünün kullanılması gerektiğini hem de fitoterapi ürünleriyle ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı. Kabızlık şikayetiniz varsa Triphala özütü kullanın Son dönemde evde hareketsiz kalınması sindirim sistemini de olumsuz etkileyebilir. Sindirim sorunlarında zerdeçal ve zencefil gibi sindirim enzimleri üzerinde etkili ürünlerin kullanılması ya-

rarlı olacaktır. Bağırsak fonksiyonları ile ilgili olarak kabızlık şikayetlerinde “Geleneksel Hint Tedavi Sisteminin” üç meyve karışımı olan Triphala ve krampların giderilmesi için rezene içeren ürünlerden faydalanabilirsiniz. İshal durumu için uygun probiyotiklerin kullanılması yararlı olacaktır. Probiyotikler diğer taraftan bağışıklık sisteminin desteklenmesi bakımından da yararlıdır. Karaciğer yağlanmasına devedikeni ve enginar ekstresi Gerek koruyucu ve gerekse tedavi amacıyla uygulanan kimyasal ajanların metabolize olduğu karaciğer üzerinde yol açabileceği olası hasarların önlenmesi ve giderilmesi amacıyla karaciğeri onaran bitkisel tıbbi ürünlerin kullanılması önemlidir. Bu amaçla devedikeni (Milk thistle) tohum ekstresi, enginar ekstresi, karahindiba gibi bitkileri içeren fitoterapi ürünleri fayda sağlar. Şekersiz pastillerle korunmaya devam edin Prof. Dr. Erdem Yeşilada virüslerin vücuda girişini engellemek için daha önceden de önerdiği şekersiz pastil ve yoğun kıvamlı çayların önemini bir kez daha vurguladı: COVİD 19 bir solunum sistemi virüsü olması nedeniyle bu virüs ve bakterilerin vücuda ağız ve burundan girişlerinin engellenmesi gerekiyor. Mikroorganizmaların şekeri kullanarak ağız boşluğunda biyofilm oluşturması ve üze-

Dr. Erdem Yeşilada Prof. Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı

250

Mayıs

[email protected]

rine yapışarak çoğaldığı biliniyor. Bu bakımdan pastillerin mutlaka şekersiz olması ve Arap zamkı ile yapılması gerekiyor ki ağzın içinde o faydalı özütler kalsın. Burada kullanabileceğimiz faydalı özütler; nar özütü, zencefil özütü, zerdeçal özütü, laden özütü ve mürver özütüdür. Bu özütler virüsün gelişip yayılmasını önleyebilir. Karanfil tomurcuğu, Seylan tarçını ile gargara yapın Ağız hijyeninin korunması amacıyla polifenolik içerikli ve mikroplar üzerinde etkili uçucu yağlar bakımından zengin bitki çayları ile gargara yapılması yararlı olacaktır. Polifenolik içerik bakımından en zengin kaynak “Yeşil çay”dır. Bitkilerde sineol (Adaçayı, biberiye), öjenol (karanfil tomurcuğu, Seylan tarçını) gibi uçucu bileşenlerin virüs ve bakteriler üzerinde etkili olduğu bilimsel araştırmalar ile ortaya konulmuştur. Ancak bu bitkiler ile hazırlanacak bitki çayları içildiğinde ağızda yeterince kalamayarak mideye gidecektir. Dolayısıyla ağız boşluğunda etkinliğini sağlamak için yoğun şekilde ve şekersiz olarak demlenmesi ve gargara olarak uygulanmalıdır. Gargara çayı nasıl yapılır? Örnek olarak bir ufak demlik içerisine 2-3 poşet yeşil çay, 2 poşet adaçayı konulup üzerine taze kaynatılmış ve 80 dereceye getirilmiş su ilave edilerek demliğin kapağı kapatılır. İçerik ılıyınca bir miktarı ağza alınıp gargara yapılır. Ağızda mümkün olduğu kadar fazla süre tutulur. Etkinliğini koruması için en az yarım saat hiçbir şey tüketmemek gerekir. Demlikte kalan kısım gün içerisinde kullanabilirsiniz. Fitoterapi ürünleri ile etkin tedavi sağlanır Özellikle COVID 19 ile birlikte insanlar daha güvenli olduğunu düşündüğü için fitoterapötik ürünlerden destek almayı tercih ediyor. Peki fitoterapötik ürün nedir? Prof. Dr. Erdem Yeşilada bu soruyu şöyle cevapladı: “Fitoterapi ürünleri, bitkilerin zengin içeriğinden sağlığın korunması ve bazı şikâyetlerin hafifletilmesi ya da tedavisinde

yararlanılmak üzere hazırlanan tablet, kapsül, şurup, pastil, damla, vb. ilaç şekilleridir. Çağdaş üretim koşullarına uyularak hazırlanan fitoterapötik ürünlerin en önemli avantajları şu şekilde sıralanabilir; standart ekstreler ile istenilen doz ayarı yapılabilir, daha yüksek oranda etkili içeriğin istenilen miktarda verilmesi sağlanabilir, standart ekstrelerle her uygulamada istenilen kan seviyesine erişilebilinir. Bu suretle etkin bir tedavi cevabı sağlanabilir.” Nar kabuğu özütü virüslerin ölmesini hızlandırıyor Fitoterapi ürünlerinin COVID 19’a karşı etkisi ile ilgili ise Prof. Dr. Erdem Yeşilada şunları söyledi: “COVID 19’a karşı henüz etkin tedavi seçeneklerinin bulunmaması nedeniyle koruyucu önlemler son derece önemlidir. Bu nedenle fitoterapi ürünleri bağışıklık sisteminin desteklenmesi, COVID 19’un yanı sıra enfeksiyon etkeni diğer virüs ve bakterilere bağlı enfeksiyon gelişimi risklerine karşı koruyuculuk sağlar. Nar kabuğu ekstraktında bulunan punicalagin etken maddesinin bu tür virüsler üzerinde öldürücü etkisi olduğunu gösteren birçok çalışma var”. Fitoterapi ürünleri serbest radikallere neden olmaz Fitoterapi ürünlerinin kimyasal ürünlere göre avantajlarını ise Prof. Dr. Erdem Yeşilada şöyle anlattı: “Beslenme ya da sağlığın korunması veya tedavi amacıyla kullanılan bitkisel maddeler (fitokimyasallar) vücudumuzda mevcut enzim sistemleri (endojen ya da mikrobiyota) tarafından metabolize olarak, tanınarak işlenir. Halbuki sentetik kimyasal ajanlar vücuda yabancıdır, onları işleyecek özgün enzim sistemlerimiz bulunmadığından vücutta Faz II enzimleri tarafından işleme tabi tutulur. Bu işlem sırasında vücutta yüksek oranda oluşan serbest radikaller vücuda zarar vermesin diye Faz I enzimleri yoğun çaba gösterir. Bireysel yaşam tarzı, sigara, alkol, stres, yetersiz/ dengesiz beslenme gibi olumsuz etkenlere bağlı olarak Faz I enzimlerinin yeterli olamaması durumunda kimyasal ajanlar vücutta bir tarafı onarırken diğer bir tarafta hasar oluşturabilir.

Mayıs

251

ÇOCUKLARI KORONAVIRÜS’TEN KORUMA VE GÜVENDE TUTMANIN YOLLARI

Çocuklar ve anne-babalar için Çocuk Boğaziçi yayında! Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü öğrencileri tarafından çocuklar ve aileleri için oluşturulan Çocuk Boğaziçi web sayfası yayına girdi. ‘’Önce Çocuk’’ sloganıyla hazırlanan web sitesi Covid-19 virüsünden dolayı yaşanan salgından korunmak üzere evde zaman geçiren çocuklar ve aileleri için rehber niteliğinde… Cocukbogazici.com sitesi, anne ve babalara çocukları güvende tutmanın yollarını anlatarak aynı zamanda Covid-19 virüsünden korunmak için Sağlık Bakanlığı’nın da vurguladığı 14 kuralı çocukların anlayabileceği bir dile uyarlıyor. Web sitede ayrıca Kukla ve Canlandırma, Matematik, Okuma-yazma ve Kitaplar, Oyun, El Becerileri, Fen ve Doğa, Sosyal Bilgiler, Müzik ve Hareket ve Sanat olmak üzere dokuz farklı başlıkta Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin geliştirdiği eğitici projeler de çocuklarla ve anne-babalarla buluşuyor. Web sitesinde öğrenciler gönüllü olarak 14 kuralın her birini çocuklara uygun bir dille hazırladıkları videolarda anlatıyor; sitede ayrıca çocukların evde, aileleri ile birlikte bulunabilecekleri etkinlikler ve oyunlar yer alıyor. Cocukbogazici.com sitesini öğrencileriyle birlikte 252

Mayıs

hazırlayan Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Mine Göl Güven, Covid -19 ile mücadelede Sağlık Bakanlığı’nın vurguladığı 14 kuralı çocuklara çeşitli videolar ve aktivitelerle, onların anlayabileceği bir dilde anlatmak üzere bu projeyi oluşturduklarını belirtti Göl Güven Koronavirüs salgınının çocuklarda oluşturabileceği kaygıları gidermek için ebeveynlere önemli ipuçları verdi. Mine Göl Güven, yetişkinlerin salgınla ilgili kaygılarının çocukları etkilediğine dikkat çekerek anne ve babaların olumsuz beden dili ve hatta mimik ve ses tonunun bile çocukları olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtti. Çocukları bu dönemde gereksiz bilgi bombardımanına tutmamak gerektiğini söyleyen Güven, çocuklara evde zaman geçirirken gerektiğinden fazla aktivite sunmak yerine özgür kalacakları alanlar da oluşturulmasının faydalı olduğunu belirtti.

Çocuklarla açık iletişim kurun, birlikte haber izlemeyin; yaratıcılıklarını desteklemek için özgür bırakın Göl Güven, salgın döneminde evde birlikte vakit geçiren çocuklu ailelere şu önerilerde bulundu: • Öncelikle çocuklarımızın neyi ne kadar bildiğini bilmeliyiz. Onları gereksiz bir bilgi bombardımanına tutmak hem kafalarının karışmasına yol açar hem de kaygılarını arttırır. Merak etmedikleri ve soru sormadıkları müddetçe açıklama yapılmaması gerekiyor. • Çocuklar bazen ne hissettiklerini ve bu hislerini bizlerle paylaşmanın uygun olup olmayacağını kestiremeyebilirler. Onların kaygılarını yüzlerinden veya sordukları küçük sorulardan mesela ‘Hiç mi dışarı çıkmayacağız?’ gibi anlayabiliriz. Bu sırada ‘Bu aralar çok farklı şeyler yaşıyoruz değil mi? Evde kalıyoruz mesela… Sen ne hissediyorsun bununla ilgili?’ gibi kapı açıcı bir soru sorabiliriz. • Eğer çocuğumuz bizim kaygımızın en yüksek olduğu noktada bize sorular sormaya başlarsa, yapacağımız en güzel şey öncelikli olarak kendimizi yatıştırmak. Birden 10’a kadar saymak, birkaç derin nefes alıp vermek işimize yarayabilir. • Dürüst ve samimi bir konuşma onlara kendilerini güvende hissetmelerini sağlar: ‘Ben biraz endişeliyim işin açıkçası. Ama bir yandan da evimizde güvendeyiz ve uzmanların söylediklerini yaparak önlemlerimizi alıyoruz’ gibi bir paylaşım güven duygusu için ilk adım olabilir. • Alınan önlemlere katkısı olabilecek her şey için

bunu onunla konuşmak çok iyi olabilir: ‘Elimizi çok sık yıkıyoruz. Sabunluğu sen doldurur musun?’, ‘Havlularımızın her gün değiştirilmesi gerekiyor, birlikte yapalım mı?’ gibi öneriler kendini iyi hissetmesini sağlayabilir. • Korku ve kaygıyı yenmek için küçük boyamalar, hikâye oluşturmalar, bilmeceler, oyunlar işe yarar. Birçok ebeveyn çocuklar gündemden etkilenmesin diye günü etkinliklerle dolduruyor. Ama bu eve kapanma durumundan önce de olabiliyordu. Bırakın çocukların canı sıkılsın. Can sıkıntısı yaratıcılığı tetikler. Bir de biraz çocuk yetişkinden özgür olmalı. Çocuklar bizle oyun oynarken dürtülerini ve duygularını sansürleyebiliyor. • Çocuklarla dürüst ve açık iletişim kurmak, bilmediğimizi de kabul ederek, ama ailenin hep birlikte olacağı ve birlikte güvende oldukları mesajını vermek faydalı olacaktır. • Salgınla ilgili haberleri çocuklarla birlikteyken izlemeyin veya dinlemeyin. Eşimizle konuşurken dikkatli olalım. Sürekli hastalık ve ölüm haberi güncellemelerini paylaşmanın ne bize ne çocuklarımıza faydası olur. • Sosyal platformları takip süremizi azaltarak kendi ruh sağlığımızı korumak için kitap okumak, film ve belgesel izlemek bize iyi gelecektir. Kendimiz için bunu yaparsak hem bizler hem çocuklarımız bunun faydasını görür.

Mayıs

253

KANSER HASTALARINI

KORONAVİRÜSTEN KORUYACAK

ÖNLEMLER K

Doç. Dr. Bülent Çitgez

Tüm dünyada hızla yayılan ve yaşamı tehdit eden yeni tip koronavirüsün (COVID-19) risk gruplarında yer alan kanser hastalarında ağır sonuçlara sebep olabilir. Kanser hastalarının bağışıklık sistemlerinin zayıf olması nedeniyle enfeksiyonlara daha yatkın olabildiklerini belirten Sağlık Bilimleri Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Çitgez, ‘kanser tiplerinde ülkemizde birinci sırada yer alan meme kanseri hastalarının koronavirüsün en riskli grubunda yer aldığını’ söyleyerek, korunma yöntemleri konusunda önemli açıklamalar yaptı. Röportaj: Gülhan ÇALIŞKAN

254

Mayıs

anser hastaları, bu dönemde kişisel hijyenlerine, beslenmelerine ve uyku düzenlerine olduğundan daha çok dikkat etmeleri gerekiyor. Dünyada ve Türkiye’de en yaygın görülen kanser tipi arasında yer alan meme kanseri hastalarının öncelikli risk grubunda olduğuna dikkat çeken Sağlık Bilimleri Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Çitgez, kanser hastalarının koronavirüsten korunurken nelere dikkat etmeleri gerektiğini anlattı: Meme kanseri hastalarının bağışıklıkları koronavirüse karşı zayıf mıdır? Vücudumuzda kanser hücresine karşı saldıran hücreler, doğal bağışıklık hücreleridir. Yani insanoğlu, doğduğu günden itibaren kansere karşı bağışıklığa sahiptir.Vücudumuzun kanserli hücrelere karşı karşılıksız savunmasını yapan “Pitbull” cinsi saldırı hüçreleri ise Doğal Öldürücü (Natural Killer) hücrelerdir. Doğal Öldürücü hücreler, vücutta sürekli olarak devriye gezen, yakaladıkları kanser hücrelerine ölümcül şekilde saldıran hücrelerdir. En

büyük avantajı, daha önceden kanser hücresinin antijenini tanımasına gerek kalmadan, yani kimlik tespiti yapmadan, gördüğü anda tanıyarak saldırmasıdır. Bu özelliği sayesinde, bağışıklık sisteminden kaçmayı başarmış kanser hücrelerini de yakalayarak öldürebilirler. Yani, vücudumuz kansere karşı savunmasız değil. Sahip olduğumuz mucize bağışıklık sistemi, kanserli hücreyi yakaladığı yerde yok edebiliyor. Kısacası bu sistemler kanser hastası da dahil tüm insanlarda benzer şekilde çalışmakta ve aynı sistem hem kanser hücrelerine hem de viral enfeksiyonlardan etkilenmiş hücrelerimize uygulanmakta. Fakat tek farkı, meme kanseri tedavisi altındaki hastalarda verdiğimiz kemoterapi ilaçları da kemik iliğini baskılayarak bu bağışıklık sistemi hücrelerinin sayısını azaltıp fonksiyonlarını azalttığı için, kanser hastalarının bağışıklık sistemi düşmekte. Koronavirüse karşı risk grubu altında olmalarının sebebi kanserlerinin meme kökenli olmasından ziyade tedavi almış olmalarıdır.

Stres bağışıklık sistemini bozduğu için bazen elimizde olmayan nedenlerle önüne geçemeyebiliriz. Stresi kontrol edemesek de ne yediğimizi ve ne kadar uyuduğumuzu kontrol edebiliriz.

Yaygınlığı nedeniyle meme kanserini baz aldığımızda kadınların bağışıklık sistemi erkeklere göre daha mı zayıf? Koronavirüs ve yol açtığı üst solunum yolları enfeksiyonu Covid-19 şimdiye kadar çocuklara ölümcül bir zarar vermedi ancak bağışıklık sistemi zayıf olan orta yaşlı ve yaşlı çok sayıda insanın ölümüne sebep oldu ve risk oluşturmaya devam ediyor. Çalışmalarda gösterildi ki, erkekler ile kadınlara aynı oranda virüs bulaştığı tespit edilirken erkeklerde ölüm oranı yüzde 2,8, kadınlarda ise yüzde 1,7 oldu. Covid-19 öncesi SARS ve MERS salgınlarında da erkekler kadınlara oranla daha yüksek şekilde etkilenmişti. Hatta 2003 SARS salgını sırasında virüs bulaşan kadın sayısı daha fazlaydı, ancak erkeklerin ölüm oranı kadınlara göre yüzde 50 daha yüksekti. MERS salgınında da sonuç farklı değildi. Kemoterapi alan hastalar için risk daha mı çok artıyor? Bağışıklık sistemini etkileyen herhangi bir hastalığa veya tedaviye sahip olan tüm hastalar risk

grubundadır. Bununla birlikte son 3 ay içerisinde kemoterapi almış veya almakta olan hastalar, kanser tedavisi için immünoterapi alan hastalar, protein kinaz inhibitörleri gibi immün sistemi etkileyen odaklanmış kanser tedavileri alan hastalar, akciğer kanseri için radikal yoğun radyoterapi alan hastalar, son 6 ay içerisinde kemik iliği nakli olmuş veya immünsupresif kullanan hastalar, tedavi gerektirmese de immün sisteme zarar veren hematolojik maligniteleri (kronik lösemi, lenfoma, multipl myelom gibi) olan hastalar COVID-19 enfeksiyonu için esas riskli popülasyonu oluşturmaktadır. Verdiğimiz tedavinin etkileri, hastaların son tedavi kürü bittiğinde veya ameliyattan sonra hastaneden ayrıldığında sona ermez. Kanserden sonraki etkiler ve tedavinin immünsüpresif etkileri uzun süreli olabilir. Bağışıklık için beslenme önemli bir yere sahip, önerileriniz neler? Koronavirüse karşı güçlü ve sağlıklı kalmanın sırrı hiç şüphesiz iyi beslenme. Bağışıklık sistemimizin % 70-80’i gastrointestinal sistemde

hijyen KurAllArInA iKi KAT DiKKAT!

Peki meme kanseri hastaları koronavirüse karşı nasıl korunmalı? Öncelikli kural mümkün ise tamamen kendilerini izole etmeleri gerekiyor. Değil ise olabildiğince kalabalıktan kaçmaları gerekiyor. Sonra hijyen kurallarına iki kat daha fazla uymaları gerekiyor. Herhangi bir yere dokunmaları halinde ellerin sabunla en az 20 saniye yıkamaları ve kolonya ile dezenfekte etmeleri önem taşıyor. Beslenmelerine dikkat etmeli bağışıklık güçlendiren gıdaları tercih etmeliler.

şekillenmekte ve yediğimiz yiyeceklerden ve bağırsaklarımızda gelişen mikroplardan doğrudan etkilenmektedir. Meyve ve sebzelerden oluşan dengeli diyet çok önem taşıyor. Klasik olarak C vitamininden zengin besinler haricinde, bağışıklık sistemini dengeleyecek E vitamini içeren yiyeceklerin tüketilmesi bağışıklık sistemini güçlendirir. Genel olarak ayırt etmeden tüm sebze ve meyvelerden tüketmeli, mümkün olduğunca protein içeren et, süt ve yumurta gibi gıdalarla takviye edilmeli. Bunlara ek olarak ve ne yazık ki dikkat edilmeyen konu: uyku. Uyku yoksunluğu, bağışıklık sistemini baskılamanın en güçlü yollarından biridir. Herkesin farklı bir eşiği var, ancak bir gecede en az altı hatta ideal olarak sekiz saat uyku uyumuyorsanız, bağışıklık sisteminin tehlikeye girebileceğine dair kanıtlanabilir bilimsel kanıtlar var. Stres de bağışıklık sistemini bozmaktadır fakat elimizde olmayan sebeplerden stresi önleyemeyebiliriz. Stresi kontrol edemesek de ne yediğimizi ve ne kadar uyuduğumuzu kontrol edebiliriz. Mayıs

255

Evde verimli zaman geçirmenin püf noktaları!

BEDEN VE RUH SAĞLIĞI IÇIN VAKTINIZI IYI DEĞERLENDIRIN Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 salgını, tüm dünyada yaşam şekillerini etkiledi. Sportif, sosyal, kültürel organizasyonların iptal edilmesi, sinema ve alışveriş merkezlerinin kapatılması, okulların tatil edilmesi, karantina uygulamaları ile “evde birlikte zaman geçirme” kavramını hatırladık. Tüm bu gelişmelerin herkesin hayatında köklü değişikliklere yol açtığını belirten uzmanlar, evde geçirilecek zamanın daha verimli kullanılması için tavsiyelerde bulunuyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, gündelik yaşamdaki bu değişikliklerin ruh sağlığını etkilediğini söyledi. Aile bireyleri tekrar bir arada yaşamayı öğrenecek Bu yeni durumla aile bireylerinin zorunlu olarak evde birlikte yaşamaya başladıklarını belirten İhsan Öztekin, şunları söyledi: “Bu yeni yaşam şartlarından ne şekilde etkilenileceğini, bireylerin kişilik özellikleri ve yaşadıkları ailenin yapısı ve aile içindeki konumları belirleyecek. ‘Sıkıntıdan patladım, bu virüs hikâyesi ne zaman bitecek’ diyerek eski günlerini özleyenler de olacak. ‘Virüs sayesinde ailece bir araya geldik, aile olmanın keyfini yaşıyoruz, birbirimizi daha iyi tanımaya, anlamaya başladık, evde keyfim yerinde’ diyen de olacak. Aile bireylerinin bir arada olacağı yeni yaşam tarzında okulların da tatil olması nedeniyle ilk günler eğlenceli geçti. Cicim günleri bitecek mi? Bu cicim günleri geçtikten sonra ilerleyen günlerde, özellikle evin hareketli, arkadaş çevresi geniş, dışarıya alışık bireylerinde sıkılmalar

Öztekin İhsan Uzman Klinik Psikolog 256

Mayıs

[email protected]

başlayacak. Bu dönem kardeşler arası tartışmalara, anne baba ile çocuklar arasındaki anlaşmazlıklara şahit olacağız. Herkes kendi odasına çekilecek. Ellerindeki cep telefonları ve bilgisayarlar en büyük yardımcıları olacak. Bir süre sonra bu durumdan da sıkılmalar başlayacak. Aile bireyleri odalarından çıkıp, diğer bireylerle iletişim kurmaya ve sohbet etmeye başlayacaklar. Daha önce hiç yapmadıkları sohbetleri keyifle yapmaya, bilgisayar oyunları dışındaki oyunları da oynamaya başlayacaklar.” Evde geçirilecek süreyi verimli kullanın! Ailece eve kapanma sürecinin ne kadar süreceğinin belirsiz olduğunu söyleyen Klinik Psikolog İhsan Öztekin, uzun sürme olasılığı bulunan bu süreci beden ve ruh sağlığımızı korumak adına ve daha keyifli olarak geçirmek için önerilerde bulunuyor; 1. Evde uzun süre kalmanın stres ve sıkıntıyı arttırma riski var. Ani sinirlenmeler, öfke kontrolündeki sorunlar da bunlara eşlik edebilir. Bu riskleri ortadan kaldırmak adına öncelikle düzenli bir uyku ve

6. Buradaki en büyük tehlike TV ve internet. Sürekli Koronavirüsle ilgili güncel haberleri izlemek, evdeki herkesin kaygısını arttırır. Özellikle küçük çocuklarda daha fazla endişeye yol açabilir. Bundan kaçının. Evde aşırı kaygı ve korku yaşayan bireyler varsa diğer sakin kalabilen bireylerin korku ve endişeleri hakkında konuşarak kaygılarının azalmasını sağlayabilir.

sağlıklı bir beslenme gerekiyor. Uyku ihtiyacı kişiden kişiye farklı olabilir. Evde birden fazla kişi yaşıyorsa, evdeki diğer bireylerin uyku alışkanlıklarına saygılı olmak gerekir. Tabii ideal ve insan biyolojisine en uygun uyku şekli, gece çok geç yatmamak, sabah da çok geç kalkmamak. Gece uykusundan taviz vermeden uyunan 7-8 saatlik bir uyku, bağışıklık sistemini güçlendirip vücudun direncini arttıracaktır. 2. Dengeli ve düzenli beslenme de bedensel ve ruhsal sağlığın korunmasının vazgeçilmez bir unsuru. Evde gün boyu sürekli tatlı, çerez, abur cubur yemekten uzak durun. 3. Evde hareketsiz kalmayı engellemek ve fiziksel olarak formda kalmak adına spor aktivitesi olarak egzersizler, ağırlık çalışmaları, esneme hareketleri, yoga yapılabilir. Aletsiz olarak ya da basit aletlerle bu aktiviteler düzenli bir şekilde sürdürülebilir. 4. İlgi alanınıza uygun kitaplar okumak, zevkinize göre filmler, diziler, belgeseller, TED tarzı sunumlar ve keyif alabileceğini diğer hobiler de evde kaldığınız süre içerisinde, bir taraftan stresle baş edebilme becerinizi güçlendirirken diğer taraftan kendinizi keşfetmek ve geliştirmek gibi bir katkısı da olacaktır. 5. Ailemiz ile ilişkileri geliştirmeye odaklanabiliriz. Evlilik ve aile terapilerinde dışarıda çok sosyal, paylaşımcı, konuşkan olan danışanlarımızın eve gelince adeta off tuşuna basılmış gibi suskunlaştığını, eşi ya da çocukları ile paylaşımlara girmediğini sık sık duyarız. Zorunlu evde kalış bu döngüyü kırmak için de bir fırsat olabilir.

7. Evde olup sanal aleme daha fazla yönelme varsa, bu internet bağımlılığının artması anlamına gelir. İnternet bağımlılığı diğer bağımlılıklardan daha masum bir bağımlılık değil. Ailece belirleyeceğiniz saatlerde “internete girmeyeceğiz” kararı verirseniz zamanı da kontrol etmiş olursunuz. 8. Bol bol sohbet edin, şakalaşın, konuşmaktan yorulduğunuzda birlikte oynayacağınız kutu oyunları ile neşeli zamanlar geçirin. Kendinizle ve sevdiklerinizle samimi bağlar geliştirip güzel anılar oluşturmak hem ilişkilerinize hem de sağlığınıza iyi gelecektir. 9. Uzun süre dar bir alanı paylaşmak beraberinde bazı riskler de getiriyor. Örneğin devamlı bir arada olan evli çiftler birbirlerini çok sevseler de birbirinin hatalarını, eksik taraflarını daha fazla görmeye başlar. Tahammül azalır. Çin’in karantina bölgesindeki şehirlerindeki boşanma davalarında % 300 artış görülmesi de bunun bir örneği. Burada ilişkiyi en koruyucu faktör eşlerin farklı şeylerle uğraşmasıdır. Örneğin devamlı birlikte televizyon seyretmektense biri televizyon seyrederken eşinin tamirat yapması, ilişkide nefes almalarını sağlar. Birlikte bir şeyler yapılacaksa da birbirini iyi hissettirecek eylemler, neşeli eğlenceli uğraşlar tercih edilmeli ki ilişki canlılığını kaybetmesin. 10. Sonuç olarak; biraz yavaşlamak ve fark etmek hepimizin ihtiyacı. Şu an sahip olduklarımızın farkına varmak, değerini bilmek, korumak, şükretmek, sevgimizi ifade etmek ve ilişkilerimize sahip çıkıp geliştirmek için çok iyi bir fırsat.

Mayıs

257

Kök Hücre (Fibrocell)

Aldığımız yaşla birlikte cildimizde kaybetmeye başladığımız kolajenin yol açtığı yüz kırışıklıkları, gevşeme ve sarkma en sık karşılaştığımız sorunlardır. Yıpranan dokular, canlılığını kaybeden hücrelerle kolajen ve elastin üretimini azaltır. Bu da kırışık ve sarkmalara yol açar. Cilt, parlaklığını ve gerginliğini kaybeder. Kolajen üretiminin tetiklenmesinin birçok yolu var; cildin özel bir tabakasını belirli bir seviyeye kadar ısıtmak, cilt altına kolajen tetikleyici sıvılar enjekte etmek ya da kendi kök hücrelerimizden üretilmiş fibroblastlarımızı cilt altına enjekte etmek… Genel yaşlanma hasarlarının tedavisinde KÖK HÜCRE (FİBROCELL) etkili bir yöntemdir. Doku; canlılık, parlaklık ve sıkılık kazanır. Hastanın kendi fibroblast hücreleri çoğaltılarak tedavi amaçlı kullanılması tekniğidir. Fibroblast hücreler çoğaltılarak özel enjeksiyon teknikleriyle hastanın yüzüne enjekte edilir. Kulak arkasından 3 mm çapında doku örneği punch biyopsi ile alınır. Alınan biyopsi ileri teknoloji laboratuvar şartlarında özel bir işleme tabi tutulur, fibroblast hücreler elde edilir. 4 hafta sonunda Fibroblast hücreler uygulamaya hazır hale gelir. Uygulama 3 seans halinde yapılır. Genç ve taze fibroblast hücreler bırakıldıkları bölgede kolajen ve elastin üretimi ile faaliyete geçer. Ciltte kuvvetli bir anti-aging aktivite göstererek cildi sıkılaştırır. Cilt gençleşme ve canlandırma etkisi sağlanır. FDA onaylı bir tekniktir. Kolajen artışı belirli bir yaştan sonra azaldığı için vücudumuzda kolajen üretimini devam ettiren hücrelere başvuruyor, bu sayede kaybettiğimiz sıkılık ve

canlı görünümü geri kazanabiliyoruz. Fibroblast kültüründe hücre kalitesi önemlidir. Yaş ilerledikçe hücrelerin üretkenliği azalır. Bu yüzden fibroblast kültüründe en ideal yaş 30-50 yaş arasıdır. Diğer cilt yenileme yöntemleri ile dönüşümlü uygulanarak etkinliği arttırılabilir. İşlemin etkisi 6. Ayda son halini alır. Kırışıklıklar ve sarkmalar giderek azalır, cilt tonunuz parlaklık ve canlılık kazanır. En önemli özelliği alerjik reaksiyon oluşturmamasıdır. Bu da şu anlama geliyor, vücudumuzda hali hazırda bulunan kök hücreleri özel fibroblast hücrelerini cildinizin altınıza enjekte ettiğimizde, kolajen ve elastin üretimini arttırabiliyoruz bunu da yüz yenileme ve gençleştirme ve oluşmuş olan kırışıklıkların tedavisinde kullanabiliyoruz. Bunun yanı sıra daha genç hastalarda akne veya suçiçeği gibi rahatsızlıklar sonrası oluşan çukurların doldurulması noktasında da oldukça etkili bir yöntem.

Tırman Hüseyin Medikal Estetik Hekimi 258

Mayıs

[email protected]

SİMON MEZO Mezoterapi Nedir Mezoterapi ince iğneler ve özel içerikler kullanılarak orta deriye enjekte edilmesi işlemi ve yararlı ürünleri doğrudan ilgili dokuların etrafına veren tıbbi bir tekniktir. Dermis içine yapılan bu enjeksiyon, hücresel metabolizmayı uyarır ve dokuları canlandırmak için uygun bir zemin hazırlar. Bu içerikler kullanıcının seçimine göre farklı amaçlara hizmet eder. Leke , anti aging ve selülit terapisi gibi bir çok alanda kullanılmaktadır.

Mezoterapi ile Cildin yüzeyden yeterince alamadığı nemi ve diğer içerikleri cilt altına enjekte ederek cildin daha dinç sağlıklı ve genç görünmesini sağlayabiliyoruz. Cilt güzelliği ve gençleşmesi, cilt sorunlarının yok edilmesi için farklı mezoterapiler uygulanabilir.

yeti oldukça yüksek bir uygulama olan SİMON MEZO’diğer tüm içeriklerden farklı bir içeriktir.Hollywood da kendi özel dolgu içerikleri ve tekniği ile çalışan Dr .Simon Orion dan gelen içeriği ile hem hızlı hem etkili hem de dayanıklı sonuçlar vermektedir. SİMON MEZO özel içeriği sayesinde nem tutmayı sağlayıp, lifting etkisi yarattığı gibi bir de yaşla birlikte kaybettiğimiz Mezolift Nedir kollajeni tetikleyerek açığa çıkarıyor. Bu amaçSıkça başvurduğumuz mezolift ile yüz gençleş- la içeriğinde FDA onayı almış 2 farklı ürün ile tirmede etkili yöntemlerden biridir. Genellikle hem nemi verip hem de 3-3,5 sene dayanıklı özel SAF Hyalüronik Asit içeriği derinin alt tabaka- bir kollejen sentezletmeyi amaçlıyor.Daha canlı larına enjekte ederek cildin 20’li yaşlardan sonra daha sağlıklı ve daha dinç bir görünüme kavuşkaybetmeye başladığı nemi geri kazandırmaya mamızı sağlamak için uyguladığımız özel bir çalışırız. Çok ince uçlu iğnelerle tüm yüz, boyun, yöntem. SİMON MEZO özel içeriği sayesinde dekolte ve eller gibi farklı bölgelerde uygulana- hem cilde kaybettiği nemi kazandırıyor hem de bilir. Seans sayısı ve uygulama aralıkları kişinin cilt altında bulunan kollajenleri aktive ediyor, buyaşı ve cildin ihtiyacına göre bir tedavi protokolü nun yanı sıra cildin ışıltılı ve sağlıklı görünüme kavuşmasını sağlıyor. uygulanır.

Neden Simon Mezo

Son zamanlarda kullandığım ve hasta memnuni-

Mayıs

259

Mevsimsel grip mi

YOKSA KORONAVIRÜS MÜ? Çin’in Wuhan şehrinde başlayan ve hızla tüm dünyaya yayılan Covid-19 olarak adlandırılan viral solunum yolu hastalığı giderek artan bir endişe kaynağı ve sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Peki koronavirüs ile mevsimsel grip, (influenza A H3N2) diğer üst solunum yolu enfeksiyonları ve alerjik hastalıkları nasıl ayırt edeceğiz? Nişantaşı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Özgür Karacan, koronavirüs, alerjik hastalıklar ve mevsimsel grip arasındaki farklılıkları anlattı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi olarak kabul edilen koronavirüs (Covid-19) hastalığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir tehdit oluşturuyor. Hastalığın kişiden kişiye damlacık enfeksiyonu şeklinde bulaştığını ve bulaştırıcılık oranının çok yüksek olduğunu söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Özgür Karacan, “Bir kişinin virüsle temas ettikten genellikle 5 gün sonra (2-14 gün arası değişen kuluçka süreleri bildirilmiştir) yakınmaları ortaya çıkmaya başlıyor. Bu kuluçka süresi ve bulaştırıcılık özellikleri diğer viral hastalıklar ve mevsimsel gripte de görülmektedir” dedi. Karacan, Covid-19 ile mevsimsel gribin nasıl ayırt edileceğine dair açıklamalarda bulundu.

“En sık gözlenen yakınmalar 38 dereceden yüksek ateş ve kuru öksürük” Covid-19’da yüksek ateş (> 38 C derece) boğaz ağrısı ve kuru öksürük en sık gözlenen yakınmalardır. “Daha nadir olmakla birlikte, hapşırık, karın ağrısı, ishal, baş ağrısı, tat-koku

duygusunda kayıp, gözlerde kızarma da gözlemlenmektedir” diyen Karacan, en ciddi seyreden Covid-19 ilişkili zatürrede ise nefes darlığı, göğüs ağrısı, sık nefes alma, morarma, kanlı balgam gelişebileceğini söyledi. Bu kadar değişken klinik görünüm mevsimsel grip (İnfluenza A -H3N2, diğer İnfluenza türleri) ve alerjik nezle ile karışıklığa sebep olabilmektedir.

Dr. Özgür Karacan Doç. Göğüs Hastalıkları Uzmanı 260

Mayıs

[email protected]

“Alerjik nezle burun ve gözlerde kaşınma ile ayırt edilir” Alerjik nezlesi olanların her yıl aynı dönemde, genellikle daha hafif yakınmaları olduğunu söyleyen Karacan, “Burunda, gözlerde kaşınma yanma, sulanma, hapşırık, boğazda gıcık hissi… Alerji öyküsü olanlar bu yakınmaları tanırlar ve alerji ilacı aldıklarında yakınmaları ortadan kalkar. Covid-19 hastalarında ise alerji ilaçları yakınmalarda azalmaya neden olmaz” şeklinde konuştu. “Mevsimsel grip genellikle bir haftada düzelir” Mevsimsel gripte ateş, öksürük, kas ağrısı, halsizlik gibi şiddetli yakınmalar gözlense de yakınmaların genellikle bir haftada düzeleceğini söyleyen Karacan, zatürre gelişmesi riskinin çok nadir görüldüğüne bu nedenle nefes darlığı, gö-

ğüs ağrısı, morarma ve sık nefes alma durumlarının gözlenmediğini kaydetti. Karacan, “Sağlık Bakanlığı’nın Covid 19 hastalığı ile ilgili evde tedavi protokolünde mevsimsel grip ile karışması durumu nedeniyle tedaviye mevsimsel grip ilacı da eklemiştir. Hastanın bir haftadan daha uzun süren ve ilaç kullanımına rağmen düzelmeyen hastalığı varsa Covid-19 ihtimalinden şüphelenmelidir” açıklamalarında bulundu. Mevsimsel gripte risk grubu küçük çocuklar, yaşlı hastalar, bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar ve kronik hastalığı olanlar iken; Covid-19’da 10 yaşın altındaki çocuklarda görülme sıklığı daha az bildirilmiştir. Yüksek tansiyon hastalığı, mevsimsel gripten ziyade Covid-19’da belirgin şekilde risk oluşturmaktadır.

Mayıs

261

Virüse karşı antidepresan kalkanı

PSIKIYATRIK TEDAVILER IHMAL EDILMEMELI

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınına karşı herkesin sıkı önlemler aldığı ve bağışıklık sistemini güçlü tutmaya çalıştığı bir dönem yaşanıyor. Günlük hayatında antidepresan ilaçları kullanan insanların diğer insanlara göre bir nebze daha koruma kalkanı içinde yer aldığını belirten uzmanlar bu ilaçların doğrudan ya da dolaylı yolla bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söylüyor. Uzmanlar bu dönemde tedavinin yarım bırakılmaması gerektiğini vurguluyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Alper Evrensel, Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 salgınında ruh sağlığının önemli olduğunu belirterek stres altında bağışıklık sisteminin zayıfladığını vurguladı. Psikiyatrik şikayetleri nedeniyle tedavi gören ve antidepresan kullanan kişilerin bu nedenle kullanmayanlara oranla bağışıklık sistemlerinin daha az risk altında olduğunu söyledi. Dr. Alper Evrensel, bu dönemde tedavinin yarım bırakılmaması gerektiğini kaydetti. Antidepresan tedavisi görenler salgın sürecinde daha şanslı Psikiyatrik hastalığı olan kişilerin tedavi öncesinde kırılgan ve travmatize olduklarını belirten Dr. Alper Evrensel, antidepresan tedavisi gören kişilerin bu tedaviyi almamış olması halinde bağışıklık sisteminin risk altında olacağını kaydetti. Dr. Alper Evrensel, “Antidepresan tedavisi almaya ihtiyaç duymuş kişinin hali hazırda içinde Alper Evrensel Dr.Psikiyatri Uzmanı

262

Mayıs

[email protected]

barındırdığı ruhsal durumu bir düşünelim. Bu kişi zaten tedavi öncesinde stres yükü artmış, kırılgan ve travmatize olmuş birisi. Eğer bu tedavi alınmamış olsaydı yaşanan bu süreçte bağışıklık sistemi sorununa yakalanma riski, daha yüksek oluyor. Dolayısıyla bu nedenle can kaybı yaşama oranı yükselecek. Dolayısıyla antidepresan ilaç kullanımının bu stresi azaltmak suretiyle o kişiyi bağışıklık açısından bu tarz enfeksiyonlara daha dayanıklı kıldığını baştan düşünmemiz gerekir. Yani doğrudan bir yolla bağışıklık sistemini yükseltiyor” diye konuştu.

Antidepresan ilaçlarının bağışıklık üzerinde olumlu etkileri var Son 10 yılda yapılan araştırmalara göre antidepresan ilaçlarının bağışıklık sisteminin çalışması üzerinde lökositlerin, akyuvarların, sitokinlerin, interlökinlerin yani bağışıklık sistemini işleten mekanizmanın üzerine de olumlu yansımaları olduğu ortaya koyulduğunu kaydeden Dr. Alper Evrensel, şu açıklamada bulundu: “Depresyon, şizofreni, panik, bipolar gibi psikiyatrik hastalıkların doğrudan sinir hücrelerinin işlem bozukluğu, çalışma sistemi bozukluğundan türediğine dair bir kabul vardı. Son yıllarda “nöroenflamasyon hipotezi” diye bir başka hipotez ortaya çıktı. Bu hipoteze göre; bağışıklık sistemi hücrelerinin sinir sistemi hücrelerindeki olumsuz etkisi ve nöronlardaki iltihabi hadise nedeniyle bu hastalıkların ortaya çıktığı savunulmaktadır. Özetle antidepresan ilaçlar, doğrudan ve dolaylı yolla bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve bu ilaçları kullanan insanlar da diğer insanlara göre bir nebze daha koruma kalkanı içinde yer alıyorlar diyebiliriz” diye konuştu.

Koronafobi ve koronaya şeklinde yeni terimler ortaya çıktı Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, Covid-19 salgınıyla beraber ortaya çıkan kaygı ya da korku nedeniyle kendilerine başvuranların bulunduğunu belirterek “Bu durum koronafobi ya da koronoya şeklinde formal bir tıbbi terim olmasa bile informal bir şekilde bu terimlerin kullanılır olmasına yol açtı. Sadece bu sebepten kaynaklı korku, panik ataklar ve uyku sorunları yaşayan bir kitle de oluştu. Zaten virüs ya da hastalık kapma temalı bir rahatsızlığımız mevcuttu, takıntı hastalığı yani OKB başlığı altında bir hastalık vardı. Bu salgın öncesinde kapı kollarını tutmaktan kaçınan sürekli ellerini yıkayan, sokağa çıkmaktan kaçınan, sürekli bir hastalığı olduğunu düşünen yani “hastalık hastası” dediğimiz bir insan grubu vardı. O hastalara bu tablo çok tanıdık. Bir de gündelik yaşamda bu tarz hassasiyetleri olmayan kişileri de içine çeken bir salgın ortaya çıkınca dolaylı olarak bu koronafobi olarak tanımlayacağımız bir tablo ortaya çıktı” diye konuştu.

Mayıs

263

Koronavirüs günlerinde psikolojiyi korumanın üç yolu:

İLETIŞIM, HAREKET VE UYKU

Dünya Sağlık Örgütü’nün 11 Mart 2020 tarihinde COVID-19 salgınını pandemi ilan etmesinden beri insanlık olağandışı günlerden geçiyor. Bu dönemde karşılaşılan önemli zorluklardan biri de ruh sağlığını koruyabilmek. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Adil Sarıbay, bu dönemde beklentilerimizi yeniden ayarlamamız ve günlük rutinimizi korurken ekstra verimli olmak için kendimize baskı uygulamamamız gerektiğini vurguluyor. COVID-19 salgını gibi zorlayıcı koşullar yaratan dönemlerde uyku ve konsantrasyon sorunları yaşanabileceğini belirten Doç. Dr. Adil Sarıbay, “Üretken olmak için kendinize ya da başkalarına fazladan yük yüklememeye çalışın. Bu dönemlerde normalde olduğundan daha fazla boş zaman geçirmek çok normal. Her şeyi bırakmak da bir seçenek olmamalı ancak düzenli faaliyetlerimize devam etmede zorluk yaşamaya ya da daha yavaş bir hızda yapmaya hazırlıklı olmalıyız” ifadelerini kullanıyor ve ilk sıraya sağlığımızı koymamız gerektiğini söylüyor. “İlişkilerdeki değişen ihtiyaçlara dikkat edin” İzolasyonda olsak dahi sevdiklerimizle iletişime devam etmemiz gerektiğini vurgulayan Sarıbay, bu dönemde ilişkilerdeki beklentilerin de değişebileceğini söylüyor: “İlişkide olduğunuz insanlardan gerçekçi olmayan beklentilere sahip olmadığınızdan emin olun. Çoğu ilişkide endişeli olanı sakinleştirme, ev işlerini paylaşma, yaşlılar ya da çocuklar gibi grupların bakımı için birbirine yardım etme gibi işlevler öne çıkacaktır. Normalden daha fazla çatışmaya da hazır olun, kronik ilişki sorunlarını çözmek için iyi bir zaman değil. Farklı kişilerin stresle farklı yöntemlerle başa çıktığını kendinize hatırlatın, bu farklılıklar sizi ailenizden, arkadaşlarınızdan ya da diğer

sevdiklerinizden uzaklaştırmamalı.” Sarıbay, aynı zamanda sevdiklerinizle iletişimde kalmanın ve fiziksel mesafeyi korurken sosyalleşme ihtiyaçlarının karşılanmasının önemli olduğunu ekliyor: “Sosyal açıdan diğer insanlara yakın olmak, insanların duygularını regüle etmelerine ve kaygıyla başa çıkmalarına yardımcı olur. Yalnız kalmak ve sosyal izolasyon stres etkisini arttırarak sadece akıl sağlığını değil bağışıklık sistemini de olumsuz etkiler. Yaşlılar bu konuda riskli bir grup. Fiziksel izolasyonun sosyal boyutları da yanına gelirse, iletişim teknolojilerini kullanmayı beceremezsek, koronanın etkisi yaşlılarda korona sonrası dönemde görülecektir. Sosyal yakınlığı koruyamayan yaşlıların, bilişsel olarak normalden daha hızlı bir gerileme yaşadıkları görülebilir. Belli teknolojik imkânları yaşlılara da ulaştırmalıyız.”

Dr. Adil Sarıbay Doç. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı

264

Mayıs

[email protected]

“Öncelik sağlığınız” Kriz dönemlerinde öncelik listemizin ilk sırasına sağlığını koymamız gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Sarıbay, fiziksel ve ruhsal sağlığımızı korumak için şu tavsiyelerde bulunuyor: “Stresle baş etmenin en etkili yollarından biri egzersiz. Evde yapılabilecek esneme egzersizleri ve yoga gibi faaliyetler bile stres seviyenizi düşürecek ve daha verimli bir uyku geçirmenizi sağlayacaktır. İçinde bulunduğumuz zaman kilo vermek ya fitleşmek gibi amaçlar için çok uygun değil, fiziksel olarak sizin için güvenli olan ve kendinizi iyi hissettiren bir egzersiz seçmenizi tavsiye ediyoruz.” “Stresi kontrol etmenin en bilinen yollarından biri de nefes egzersizleri, çetrefilli şeyler yapmak zorunda olmadığınızı unutmayın. Basit egzersizleri sıklıkla yapmak yeterli olacaktır. Yeni başlayacaksanız bu dönemde meditasyona başlamanızı önermiyoruz, meditasyonun çok sayıda faydası olsa da ciddi riskleri de var. Deneyimli olduğunuz egzersizlere sadık kalın.” Ruh sağlığını korumada iyi uykunun da rolü olduğunu ekleyen Sarıbay, verimli bir uyku için her gün aynı saatte uyumanın ve uyanmanın önemine dikkat çekiyor: “İyi uyumak için uykudan önce kafeinli içeceklerden kaçının ve alkol tüketimini azaltın. Uykuya dalamıyorsanız yatakta 20 dakikadan fazla zaman geçirmemeye dikkat edin.” “Kendinizi zamanın akışına bırakın” “Stresle olduğu kadar boş zamanın verdiği can sıkıntısıyla başa çıkmak da zor olabilir, uzun vadeli karantinanın olumsuz psikolojik etkilerini önlemek için ‘akış’a katılın. Bunun için zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız ve sizin için yeteri kadar zorlayıcı olan – ne sıkıcı olacak ka-

dar az ne de ”bunu beceremem” dedirtecek kadar çok- bir aktiviteyle uğraşın. El sanatları, çizim, müzikle uğraşmak ya da aile üyeleriyle video oyunları oynamak akış denen, zamanın nasıl geçtiğini unuttuğunuz, iyi hissettiren bir psikolojik duruma girmenize yardımcı olabilir.” Sosyal medyaya çok fazla maruz kalmanın da olumsuz etkileri olduğunu belirten Sarıbay, “Salgınla ilgili çok fazla habere maruz kalmak stres seviyenizi artırabilir, bunun yerine günde bir kere güvendiğiniz bir kaynaktan gelişmeleri takip etmek için belirli bir zaman ayırabilir ve ardından günlük rutininize geri dönebilirsiniz” ifadelerini kullandı. Özetle, Aşağıdakileri mümkün olduğunca hatırlamaya ve yapmaya çalışın: • Kendiniz ve başkaları hakkındaki beklentilerinizi yeniden ayarlayın. • Hareket edin, küçük alanlarda hareket etmek bile stresi azaltacaktır. • Nefes egzersizi yapın, stresinizi azaltmak için kullanabileceğiniz en basit ve etkili araçlardan biri nefesiniz. • Zaman akışını unutmayı sağlayacak faaliyetlere katılın. • Aileniz ve sevdiklerinizle bağlantıda kalın. • Sosyal medya tarafından aşırı uyarılmaktan kaçının ve daha yavaş aktivitelerde bulunun. • Uykunuza dikkat edin, düzenli uyku saatleri tutmak ve çok geç kalmak yerine gün içinde şekerleme yapmak iyi uyumanıza yardımcı olacaktır.

Mayıs

265

Virüs stresiyle şizofreni hastaları da başa çıkmakta zorlanıyor!

ÖNLEMLER GERÇEKÇI ANCAK SAKINCE ANLATILMALI…

Gündelik yaşamı etkileyen Covid-19 salgını ile ortaya çıkan kaygı ve stresin şizofreni hastaları için başa çıkılması daha güç bir durum olduğunu belirten uzmanlar, bu süreçte salgınla ilgili bilgi vermenin önemine işaret ediyor. Bu süreçte şizofreni hastalarının yakınlarına önemli görevler düştüğünü belirten uzmanlar, salgınla ilgili bilgilerin kaygı verici olmadan, gerçekçi ve mümkünse Sağlık Bakanlığı’nın videoları ile desteklenerek anlatılmasını öneriyor. Dünyada her yıl 11 Nisan Şizofreni Farkındalık Günü olarak anılıyor. Beyin yapısında bazı farklılıkların görülmesiyle ortaya çıkan şizofreni, kadın ya da erkek ayırmaksızın genellikle 16 – 25 yaş aralığında ortaya çıkıyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Klinik Psikolog Sera Elbaşoğlu, koronavirüs salgınının şizofreni hastaları üzerinde yaratabileceği etkilerden bahsederek yakınlarına önemli tavsiyelerde bulundu. Salgına verecekleri tepkiler farklı olacaktır Psikiyatrik rahatsızlık öyküsü olsun ya da olmasın herkesin beyninin sakinleştirici kurgular yaratamayabileceğini söyleyen Klinik Psikolog Sera Elbaşoğlu, “Bu hem gerçek bir hastalık tehditiyle karşı karşıya olunmasından hem de kişilerin kendini teselli etme, stresle başa çıkabilme becerileri derecesinin farklılaşmasından kaynaklanıyor. Psikiyatrik hastalığı olan grupta ise şizofreni hastalarının durumları biraz daha farklılaşıyor. Şizofreni hastalarında olayları gerçekçi biElbaşoğlu Sera Klinik Psikolog

266

Mayıs

[email protected]

çimde ele alma ve stresle başa çıkma becerilerinde güçlükler olduğu için hali hazırdaki durumu kavrayabilmek ve yarattığı stresle başa çıkabilmek de daha güç bir hale geliyor. Şizofreni hastalarının ve çeşitli psikotik bozuklukların hastalık dereceleri hafif belirtilerden daha şiddetli belirtilere uzanan bir skala üzerinde değişkenlik gösterdiği için elbette salgına verilen tepkiler ve başa çıkma becerileri farklılık gösterecektir. Ayrıca her şizofreni hastasının farklı bir kişilik yapısının olduğunu da unutmamak gerekiyor” dedi.

Anlatırken sakin kalmak önemli Özellikle bu süreçte şizofreni hastalarına yaklaşım ve önlemleri anlatım şekline dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Elbaşoğlu, “Herkesin işleri elverdiğince evde kalarak ve sosyal mesafeye dikkat ederek çözmek durumunda kaldığı bu dönemde, özellikle de temizlik ile ilgili uzmanların önerilerini yerine getirmeye özen gösterdiği bazı davranışları şizofreni hastalarının anlamaları ve uygulamalarında sorunların olabileceği aşikardır. Normal zamanlarda da özbakım becerilerinin sıklıkla aksadığı şizofreni hastalarına korku ve kaygı verici olmadan gerçekçi ancak yatıştırıcı bir şekilde Covid 19 salgınını ve yapılması gereken davranışları anlatmak gerekiyor. Bu anlatıyı da Sağlık Bakanlığının veya kurumların videoları ile desteklemek uygun olacaktır. Ayrıca kişiyi bunaltmadan sosyal mesafe, izolasyon ve hijyen davranışlarını hatırlatmak çok önemli” dedi. Panik havası paranoid düşüncelerini artırabilir Klinik Psikolog Sera Elbaşoğlu, hasta yakınlarının durumu ve alınabilecek önlemleri anlatırken

panik havası yaratmadan gerçekçi bir biçimde konudan bahsetmeleri gerektiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Bazı hastaların bulaşma ile ilgili paranoid düşüncelerinde artış veya alevlenme olma olasılığı mevcuttur. Ayrıca herkesin yapması gerektiği gibi haberleri güvenilir kaynaklardan ve ölçülü miktarlarda almaları önemli. Çok fazla bilgi kirliliğinin ve komplo teorilerinin yer aldığı internet sayfaları ve yazışma gruplarından da uzak durmak gerekiyor. Toplumun sağlıklı kabul edildiği kısmının bile kaygı ve korku ile bu tip felaket senaryolarına kapılabildiği göz önündeyken, zihinsel hastalığı olan kişilerin bu tip senaryolar karşısında daha fazla kaygı ve korkuya kapılabileceklerini tahmin etmek güç değil. Bu kaygı ve korkularla başa çıkamamak da hastalıklarının seyrini olumsuz etkileyebiliyor. O sebeple konuyla ilgili konuşmaktan kaçınmak veya fazla konuşmak değil, kişilerin kaygılarını sakin biçimde ele almaya çalışmak ve gerçekçi biçimde yatıştırıcı olmaya çalışmak daha faydalı olacaktır.”

Mayıs

267

Tansiyon Hastalarına

RAMAZAN AYI ÖNERİLERİ Ev tipi medikal cihazlarda lider marka Omron, ramazan ayında oruç tutmak isteyen tansiyon hastalarına altın değerinde önerilerde bulunuyor. Hipertansiyon önemli bir sağlık sorunu ve kontrol altına tutulmazsa kalp krizi, felç gibi çok ciddi problemleri de beraberinde getirebiliyor. Özellikle ramazan ayında uzun süre aç kalmaya, sıvı kaybına iftarda hızlı yemeğe bağlı olarak tansiyon dengesi bozulabiliyor. Bu nedenle hipertansiyon hastalarının mutlaka doktora danışarak ve düzenli kontrol altında oruç tutmasını sağlıklarından ödün vermemelerini sağlayacak. İlaçlarınızı ve tansiyonunuzu ölçmeyi ihmal etmeyin Hipertansiyon hastalarının sahura kalkmayı ihmal etmemesi gerektiğini hatırlatan Omron, ramazan ayı için şu önerilerde bulunuyor: - İlaçlarınızı ihmal etmeyin. Kullanım şeklinize göre sabah dozunu sahurda, akşam dozunu ise iftarda alabilirsiniz. - Sahurda tuzlu gıdalardan uzak durun. Salam, sucuk, sosis gibi şarküteri ürünleri, zeytin gibi gibi tuz oranı yüksek gıdalar tüketmeyin. Bunun yerine yeşil yapraklı sebzeler,

268

Mayıs

az tuzlu peynir gibi gıdaları tercih edebilirsiniz. Kahve veya çayı çok fazla içmeyin. - İftarda yemeğe hafif bir çorba veya iftariyelikler ile başlayıp bir süre ara verin. Ardından yemeğe devam edin. Sofranızda balık, kurubaklagil ve sebzelere bol bol yer verin. Yoğurt, zeytinyağı, kuruyemiş de tüketebilirsiniz. - Hamurişi ve yağlı gıdaları tüketmemeye çalışın. - Tuz tüketimini sınırlayın. - Tatlı tüketmek istiyorsanız tercihizi sütlü ya da meyveli tatlılardan yana kullanın. Haftada iki defadan fazla tatlı yemeyin. - Sahurda da iftarda da yavaş yiyin ve yediklerinizi iyice çiğneyin. - Su tüketmeyi unutmayın. Ayrıca ayran, soda ve taze sıkılmış meyve suyu da içebilirsiniz. - Tansiyonunuzu güvenilir bir tansiyon cihazıyla sabah ve akşam düzenli olarak ölçmeye özen gösterin.

100 ölçüme kadar tansiyon kaydını tutuyor Klinik olarak onaylı Omron patentli “Akıllı Manşet” teknolojisi sayesinde, üst koldaki tüm pozisyonlarda tansiyonun doğru ve hassas bir şekilde ölçülmesini sağlıyor. Omron’un Akıllı Manşet teknolojisine sahip modeli M7 Intelli IT, düzensiz kalp atışı ve sabah hipertansiyonu gibi göstergelerin yanı sıra, üç ardışık ölçümle olası atriyal fibrilasyon ihtimalini de tespit ediyor. Takip kolaylığı da sunan Omron M7 Intelli IT, iki farklı kullanıcı için 100 ölçüme kadar kayıt tutabiliyor. Ayrıca akıllı cihazlarda kullanılabilen OMRON Connect uygulaması sayesinde tansiyon geçmişinin kayıt altında tutulabilmesini ve kişilerin sonuçlarını doktorlarıyla rahatça paylaşmasını da sağlayabiliyor.

Mayıs

269

KORONAVIRÜSE PASTILLI SAVUNMA:

Virüsün akciğere inmesini yüzde 80 oranında engelliyor Doğru bitkisel karışımlarla koronavirüsün boğazdan akciğere inmeden etkisiz hale getirilebileceğini belirten Doç. Dr. Engin Celep, “İçerisinde şeker bulundurmayan doğru bitkilerden üretilmiş pastiller virüsün boğazdan akciğerlere inmesini yüzde 80 oranında engelliyor” dedi. Koronavirüse karşı henüz etkin tedavi seçeneklerinin bulunmaması nedeniyle koruyucu önlemler son derece önem taşıyor. Bağışıklık sisteminin desteklenmesi, koronavirüsün yanı sıra enfeksiyon etkeni diğer virüs ve bakterilere karşı da korunmada önemli yer tutuyor. Kimyasal ajanların vücutta çeşitli fonksiyonlar üzerinde olumsuz etkileri söz konusu olabiliyor. Bu bakımdan kaliteli fitoterapi (bitkisel) ürünlerin akılcı şekilde kullanılması, bu olumsuz etkilerin en düşük seviyeye indirilebilir. Güçlü bir bağışıklık sistemi olmadığında koronavirüs hastalarda daha ağır seyredebiliyor. Koronavirüse karşı toplumsal olarak mücadele verilen bu dönemde bitkisel kürler de bu mücadeleye destek olabilir. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Celep, koronavirüs ile mücadelede bitkisel karışımların, pastillerin önemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Koronavirüsün alt solunum yollarını hedef alan bir hastalık olduğunu ifade eden Doç. Dr. Engin Celep, doğru bitkisel karışımların doğru kullanılmasıyla virüsün boğazdan alt solunum yollarına inmemesinin sağlanabileceğini söyledi.

Virüslerin yayılmasını önleyici özelliği bulunan bitkiler ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Engin Celep, “Polifenol dediğimiz bir madde var ve bu maddeyi taşıyan bitkiler virüslerle mücadelede önleyici olarak önemli yer tutuyor. Örneğin nar kabuğunda virüslerin yayılmasını önleyici madde bulunuyor, Bunun yanında zerdeçal, zencefil, adaçayı gibi polifenolik maddelerce zengin bitkilerde önleyici olarak fayda sağlıyor. Virüsün boğazımızdan aşağıya inmemesi çok önemli. Boğazımız bizim savunma hattımız. Boğazımızı “Virüsün boğazımızdan virüslere karşı savunmamız için önleyici özelliği aşağıya inmemesi çok olan bu bitkilerden faydalanmalıyız. Virüs ya da bakteri vücudumuza girdiği anda yok etmek için önemli”

Dr. Engin Celep Doç. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi 270

Mayıs

[email protected]

olmalı. Bu şekilde boğazımızda set oluşturup virüslerin alt solunum yollarımıza girmesini engelleyici olabilirler. Bitkisel karışımlardan oluşan, Önleyici özelliği bulunan bitkilerin tüketildiğin- belirli standartlarda üretilen şekersiz pastiller, de değişime uğrayabileceğini ve koruyucu özel- virüslerin boğazımızdan alt solunum yollarına liğini kaybedebileceğine de dikkat çeken Celep, inmesini yüzde 80 oranında engelliyor. Şekerde “Önleyici özelliği olan bitkiler veya bitkisel ka- virüsler çoğalabilir, bu yüzden içinde şeker olmarışımlar mideye direk indiğinde ince bağırsakta yan belirli standartlarda üretilmiş pastiller tükedeğişime uğrarlar. Başka etkilere yol açabilirler. tilmeli. Vatandaşlar eczanelerde sağlıklı pastilleri Virüslerle mücadelede bunların değişmemesi la- bulabilirler. Günde 6 adete kadar da kullanılmazım. Ağızda uzun süre kullanılan şekersiz, belirli sında sakınca yoktur” ifadelerini kullandı. standartlarda olan pastiller ağızlarda değişime uğramadan virüslere karşı önleyici olurlar” şeklinde konuştu. boğazımızda set oluşturmalıyız. Bu set bu bitkisel karışımlardan oluşan pastillerle olabilir” dedi.

“Virüslere karşı pastillerle boğazımıza koruyucu set çekebiliriz” Tavsiye edilen pastillerin özellikleri hakkında da açıklama yapan Celep, “Kullanacağımız pastil şekersiz, arap zamkı gibi maddelerle üretilmiş Mayıs

271

Y.MIMAR FEZA ÖKTEN KOCA

“Temizlik Alışkanlıklarımız Ezberlerimizin Dışına Çıktı...” Ödüllü ofis ve konut projeleri ile uluslararası çapta başarılara imza atan Elips Tasarım Mimarlık Kurucusu Y. Mimar Feza Ökten Koca, virüslerle savaştığımız bugünlerde yaşam alanlarımızı bazı mimari önlemlerle daha hijyenik ve sağlıklı bir hale getirmenin yollarını aktardı. Elips Tasarım Mimarlık Kurucusu Y.Mimar Feza Ökten Koca, virüs salgını ile savaştığımız bugünlerde yaşam alanlarımızı nasıl daha hijyenik ve sağlıklı bir hale getirebileceğimizi aktardı. Mimari tasarımlarda en başta alınacak temel kararların kullanıcı sağlığını büyük ölçüde koruyacağını dile getiren Feza Ökten Koca, öncelikle mekanların gün ışığı alacak ve temiz hava ile havalandırılabilecek şekilde tasarlanmasının önemini vurguluyor. Bugüne kadar günün koşturmasından evlerimizde geçirebildiğimiz vakitlerin kısıtlı olduğunu, bazı durumlarda olması gereken detayları es geçtiğimizi vurgulayan Y.Mimar Feza Ökten Koca, gerek uykuda gerekse dinlenerek geçirdiğimiz saatlerin sağlığımızı oldukça etkilediğini, her ne kadar günlük yapılan temizliklerle evlerimizin hijyenik olduğunu düşünsek de virüslerin standart bir temizlikle yok olmadığını belirtiyor. Mimari tasarımda ilk başta alınacak temel kararların kullanıcı sağlığını büyük ölçüde koruyacağını aktaran mimar, öncelikle mekanların gün ışığı alması ve temiz hava ile havalandırılmasını sağlayacak şekilde cephe doluluk ve boşluklarının doğru belirlenmesi gerektiğini dile getiriyor ve ekliyor: “Duvarlarda kullanılan malzemeler

de binanın hava almasına engel olmamalıdır, özellikle enerji verimliliği açısından cephelerde kullandığımız mantolama malzeme seçimlerine çok dikkat etmek gerekir, bu malzemeler binanın hava almasına engel olmamalıdır.” Ev içi mekan yerleşim organizasyonunu yaparken bugüne kadar alışılagelen mekan yerleşiminin sağlık açısından sıkıntılara yol açtığından söz eden Feza Ökten Koca, yatak odalarını düzenlerken, uyuduğumuz mekanda sadece yatağın olması gerektiğini, gardıropların uyunan ortamda olmasının, tekstillerin tozumasından dolayı solunan havanın bozulmasına neden olacağını aktarıyor ve ekliyor: “Bu nedenle mutlaka kıyafetlerimiz kapı ile ayrılmış başka bir

Ökten Koca Feza Elips Tasarım Mimarlık Kurucusu Y. Mimar

272

Mayıs

[email protected]

mekanda, gardıropların içinde olmalıdır, bu alanlara giyim odası diyoruz. Her ne kadar bu mekanlar lüks gibi görünse de kullanıcı sağlığı açısından bir gerekliliktir.” Bir diğer hatanın da evlerde bulunan banyo sayıları olduğundan bahseden mimar, evde kaç kişi yaşayacaksa mümkün olduğunca o sayıda banyo bulunması gerektiğini, kişisel hijyen açısından bir banyonun maksimum iki kişi tarafından kullanılmasının uygun olduğunu dile getiriyor. Evlerde çok sık tadilat yaptırmanın ekonomik açıdan kolay olmadığından bahseden Feza Ökten Koca, yine de en az iki yılda bir evleri boyatmanın önemini dile getiriyor. “Aslında boyalarımız kirlenmemiş bile olsa bu karar ev detoksu yapmak için gereklidir. Boya sırasında tüm duvara monte dolapların sökülmesi ve duvarların temizlenmesi sağlanmalıdır. Özellikle mutfak dolapları ve tavana kadar olan gardıroplar sökülmeden boya işlemleri yapılır, ancak evin gerçekten temizlenmesi isteniyorsa her şeyin demonte edilerek ev temizlendikten sonra tekrar monte edilmesi gerekir.” diyen mimar, evde diğer tehlikelerin de paslanmaya başlayan bataryalar, uzun süre kullanılan koltuk ve yataklarda oluşan gözle görünmeyen canlılar, hijyenik özelliğini kaybetmeye başlamış olan vitrifiyeler olduğunu söylüyor. Ayrıca Feza Ökten Koca, yaşadığımız mekanlarda rutubet düzeyinin de çok önemli olduğunu, çok sıcak ve kuru ortamda uyumanın solunum açısından sıkıntıya neden olabileceğini, soğuk ve rutubetli ortamda da oluşan küfler nedeniyle birçok sağlık probleminin ortaya çıkabileceğini sözlerine ekliyor. Çamaşır ve kurutma makinelerinin de temiz hava alan ayrı bir mekanda yer almasının rutubet seviyesi açısından olumlu olacağını vurguluyor. Günümüzde alerjinin çok yaygın bir sıkıntı olarak ortaya çıktığından bahseden mimar, alerji problemleri olan insanların başka rahatsızlıklara yakalanma riskinin daha yüksek olacağını dile getiriyor ve ekliyor:‘’Yatak odalarımızda kullanacağımız hava temizleme cihazları, özel anti alerjen yastıklar ve nevresimler alerji gelişimini azaltmaktadır. Özellikle

yün halılar ne yazık ki alerjik olduğundan kullanımı çok doğru değildir. Kütüphanelerimizde yer alan kitaplarımızın da sık sık çıkarılıp yer değiştirilmesi ve temizlenmesi gerekir, mümkünse kapaklı kitaplıklar tercih edilmelidir. Kapitone döşemelikler toz yuvası haline gelebilmektedir, kullanılmak isteniyorsa çok detaylı temizlenmelidir. Klima filtreleri de sağlık açısından risklidir, mutlaka düzenli bakımlarının yapılması gerekir. Evlerdeki ahşap doğramaların bakımı da çok önemlidir, küf ve böceklenme problemine karşı önlem alınmalıdır. Tüm bunlara ek olarak, evlerde laminat parke kullanımı da sağlıklı değildir, doğal ya da lamine parke tercih edilmelidir.’’ Dışarıda giyilen kıyafetlerle, ayakkabılarla eve mikrop ve virüs taşınabildiğini aktaran Feza Ökten Koca, dış kıyafetlerin havalandırılmasını, ayakkabılarla eve girilmemesini ve mutlaka eve girildiğinde kıyafetlerin değiştirilmesini öneriyor. Evlerde en çok temas halinde olunan noktaların da temizliğine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan mimar, kapı kolları, elektrik anahtarları, mutfak tezgahı, bataryalar, masa ve sandalyeler, anahtarlar ve tabi ki cep telefonlarının dikkatlice temizlenmesi gerektiğini dile getiriyor. Geleneksel temizlik anlayışımızın değiştiğinden söz eden Feza Ökten Koca, artık temizliğe, öncelikli olarak ellerimizin dokunduğu yerler ve dışarıdan getirdiklerimiz ile başlayacağımızı vurguluyor ve ekliyor:‘’Temizlik alışkanlıklarımız artık ezberlerimizin dışına çıktı.’’

Mayıs

273

Get in touch

Social

© Copyright 2013 - 2024 MYDOKUMENT.COM - All rights reserved.